Yaşam ciddi, sanat neşelidir. -Schiller |
|
||||||||||
|
Emperyalizm kelimesi latince kökenlidir. İmparator isminden türetilip, Fransızca söylem biçimiyle imperial veya emperyalizm olarak tüm dünya dillerinde kullanılır. Temel anlamıysa; imparatorlukların keyfi yönetim ve sınırlar ötesi sömürgecilikleri demektir. Söz konusu çağda Fransız İmparatoru Napolyon'un uygulamaları başta olmak üzere, diğer kralların sınır ötesi sömürü ve talanları, 16. yüzyılla birlikte I. Emperyalizm dönemi olarak belirlenmiştir. II. Emperyalist aşama, coğrafi keşiflerle başlayıp 19. yüzyıla kadar devam eden sömürü ve yayılmacılıkları ifade eder. III. Emperyalist yayılmacılık ise, 1830'lardan itibaren Asya ve Afrika ülkelerinin paylaşımları, çağın yüz karalığının adı olmuştur. Emperyalist yayılmacılık ve sömürüler her ne kadar 16. yüzyıldan itibaren tarihlendirilmiş olsa da, bu belirme hiçbir zaman yeterli değildir. Çünkü sömürü ve yayılmacılıklar özellikle M.Ö.1500 yıllarından itibaren ilk tek tanrılı din olan Yahudilikle başlayıp, Hristiyanlık ve İslamiyet'le günümüzde hâlâ devam ettiriliyor. Konu emperyalizme karşıtlık olduğundan, uluslararası yayılma şeklinden çok, özellikle Türkiye ve Müslüman ülkelerde emperyalizme karşı olduğunu söyleyen düşüncelerin, tutarlı ve de samimi olup olmadıklarını anlamak daha önemlidir. Kapitalist ruh ve düşünceden uzak, kendi gerçek emeğine dayanarak yaşayan her insan için, emperyalizme karşıtlık güzel bir duygu uyandırmaktadır. Ancak bunun doğru siyasal teorisi ve askeri gücü mevcut değilse, karşıtlık çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Dünya tarihi boyunca sömürü ve yayılmacılığa karşı,1848'de Komünist Manitfesto ile yola çıkıp,17 Ekim 1917 Devrimiyle, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) öncülüğündeki Sosyalist Block, bunu başaran tek güç olmuştur. Bu noktada bizleri daha çok ilgilendirip, sorgulanması gereken nokta, Türkiye'deki sol, ulusal milliyetçi ve dincilerin emperyalizm karşıtlıklarındaki tutarsız ve lafazanlıklarıdır. Emperyalizme karşı olduklarını söyleyenlerin bunu nasıl, hangi güç ve siyasal politikayla gerçekleştireceklerini bugüne kadar ortaya koymamış olmaları, kendilerini her zaman sorgulamaktadır. Sol ve sosyalistlerin organize olmuş siyasi ve askeri güçleri olmadığı için, emperyalizme karşıtlıklarındaki başarısızlıkları bir noktaya kadar anlaşılabilir. Fakat bu sosyalistlerin siyasi politikalarında doğru hareket ettikleri anlamına asla gelmiyor Sözde emperyalizme karşı olanlardan Kemalistler başta olmak üzere milliyetçi, dinci ve devlete hakim güçlerin, emperyalist ülkelerle hiçbir zaman ilişkilerini kesmemiş olmaları tam bir riyakarlıktır. Bunun tarihsel kanıtlarıysa şu şekildedir. 16.yüzyıldan itibaren Osmanlı'nın, birçok Avrupa ülkesiyle 1. 2. ve 3. kapitülasyonlar adıyla geniş bir siyasi, ticari ve askeri anlaşmaları imzalaması. Daha sonra Kemalist Cumhuriyetin, Amerika ve Avrupa ülkeleriyle her türlü ilişkilerini devam ettirip, 1945 yılından itibaren “NATO” ile zirveye çıkarmış olması... Bunlar yetmemiş gibi ırk ve dinci faşist damarları yükseldikçe, Avrupa'yı Hristiyan Kulübü adıyla suçlamaları. Diğer taraftan Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik için kırk takla atmaları, çirkefliğinde ötesinde tarif edilemeyecek bir kişiliktir. Türkiye'nin kültürsüz, yeteneksiz ve düşüncesiz kapitalist özentili güruhları, devletin tüm olanaklarını emperyalistlerin hizmetine sunmaktan en ufak bir utanç duymazlar. Bunu da topluma ticaret ve yurtseverlik olarak ifade etmeleri, Türkiye toplumunun sürüleştiğini gösteriyor. Diğer taraftan sürekli tek argümanları kahrolsun emperyalizm demekle emperyalizmi kahredemeyen sol ve sosyalistler, emperyalizme karşı gerçek mücadele yöntemlerinin ortaya çıkmasının önündeki en büyük engellerden birisidirler. 21.yüzyılda hâlâ yüzyıl önce ortaya atılan söylem ve düşünceyle hareket eden tüm emperyalizm karşıtları, ciddi şekilde sorgulanıp yerden yere vurulması gerekiyor. Çünkü emperyalizmin başaktörü Amerika Birleşik Devletleri, (ABD) arkasına aldığı diğer kişiliksiz ülkelerle birlikte, istediği saldırganlığı sürdürebiliyor. İnsanlık dışı bu emperyalist yayılmacılığa, sadece kendi güvenliği açısından karşı koyan Rusya ve Çin'in dışında başka bir siyasi gücün bulunmaması, herkesin derince düşünmesini gerektiriyor. Gelinen bu nokta da dünya emekçileri başta olmak üzere, diğer tüm düşüncelerin yalancılıkları olduğu gibi ortaya çıkmış durumda. Hani nerede dünya emekçileri, nerede komünter, nerede emekçi ulusların kardeşliği? Yerel, bölgesel, ülke ve uluslararası emekçi kesim emperyalizme karşı koyamıyorlarsa, mertçe ortaya çıkıp biz bu işi yapamıyoruz demelidirler. Bunun yerine ortalıkta söz söylemeye devam etmeleri, alternatif olacak güçleri de engellemektedirler. Çünkü eski siyasal teori ve politikalar artık emperyalist işbirlikçileri zerre kadar rahatsız etmiyor. Böylece emperyalistler sürekli kendilerini güçlendirirken, dünya emekçi sınıflar küçük egoist çıkarlar peşinde koşmaktan başka bir dertlerinin olmadığı anlaşılıyor. Gerçek sınıf bilincinden uzak, emperyalist işbirlikçilerin ağzıyla tek din, tek ırk, tek, dil ve tek düşünceyle hareket eden siyasi parti, sendika, sivil toplum örgütü vb. oluşumların hepsi, yalancı ve samimiyetsizdirler. Sözde emperyalizme karşı olanların büyük bir çoğunluğunun daha aşağılık icraatlarıysa şöyledir. Türkiye, Irak, İran ve Suriye Kürdistan'ın da, Kürtler başta olmak üzere diğer halkları bombalayan çete sürüsü orduların yanında alkış tutmaları, affedilecek türden değildir. Bu tutum ve davranış sözde karşıtların, emperyalistlerden daha aşağılık olduklarını göstermeye yetiyor. Onun için emperyalizme karşıtlıklığın Türkiye gibi ülkelerde, yalancılık ve riyakarlık olduğu ifade edilmektedir her zaman. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |