Dünyayý isteyen bilime sarýlsýn, ahireti isteyen bilime sarýlsýn; hem dünyayý hem ahireti isteyen yine bilime sarýlsýn" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Ümraniye Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi'nin önü. Durakta iki dolmuþ bekliyor. Ýkisinde de oturacak yerler dolu, çok sayýda da ayakta yolcu var. Öndekinde daha çok. Yolcularýn çoðu ya muayene olup evine dönen hastalar ya da bir yakýnlarý hastayý ziyarete gelmiþ kimseler. Kahya soranlara, dolmuþlarýn güzergahýný açýklýyor. Ýki yolcu daha binince öndeki dolmuþ hareket ediyor. Hava açýk, hafif bir rüzgâr esiyor. Öndeki gidince arkadaki dolmuþ, duraðýn ön tarafýna yanaþýyor. Muavinlik yapan beyaz gömlekli, kot pantalonlu bir genç, yolcu toplamak için baðýrýyorsa da ne dediði tam olarak anlaþýlamýyor. Ýki kiþi biniyor. Havada sýkýntý var. Dolmuþun içinde, hareket etmesini bekleyen ayaktaki yolculardan bazýlarý “çýt çýt” diyor, bazýlarý da kafasýný sallýyor. Sabýrlarý tükenmek üzere. Ayakta en az on iki kiþi varken türbanlý genç bir bayan, bebek arabasýyla binmek istiyor. Yolcular bebek arabasýna yer açmak için birbirlerine iyice yanaþýyorlar. Az sonra bebek arabalý bayanýn arkasýndan iki lise öðrencisi de binerek bir yerlere sýkýþýyor. Havada fýrtýna habercisi koyu gri ve yeþil karýþýmý memeye, keseye, püsküle benzer bulutlar dolaþýyor. Kýrklý yaþlarda, Karadeniz þivesiyle konuþan erkek bir yolcu söylenmeye baþlýyor: -Bu ne ya? Daha ne kadar bekleyeceðiz? Kimsenin de sesi çýkmýyor. Adam doldurdukça dolduruyor. Hemen yanýndaki yaþlý bir adam: -Daha minibüsün üstü boþ, oraya da yolcu alsýn gideriz. Diyor yavaþ bir sesle; daha doðrusu ironi yapýyor ama Karadenizli, bu sözleri hiç duymuyor ve söylenmesine devam ediyor. Bu arada genç bir kýz ve genç bir erkek daha biniyor. Sonra orta yaþlarda bir kadýný bindirmek için muavin yolcularýn arka tarafa yanaþmasýný söylüyor, kimse yerinden bile kýpýrdamýyor, çünkü hareket edecek yer yok. Onun için muavin kapý önündekileri iteliyor ve kendi de içeri girip þoföre: -Tamam abi, devam et, diyor. Dolmuþ hareket ediyor, Karadenizli söylenmeyi sesini yükselterek sürdürüyor. -Rezillik bu rezillik. Kaç dakikadýr bekliyoruz, bir santim bile boþ yer yok ve hâlâ müþteri almaya çalýþýyorsunuz. Þimþek çakýyor ve gök gürlüyor. Þoför, bu sözlere kýzýyor. Giden arabada arkasýna dönüp Karadenizliye laf yetiþtirmeye çalýþýyor. Gözleri uzun farlarýný yakmýþ bir otomobil gibi. Kafasýný sallamasýndan öfkelendiði belli oluyor. Ayrýca sýk sýk ani fren yapýp kuvvetlice gaza basýyor. Yolcularýn içi dýþýna çýkýyor. -Bak oradaki tabelada ne yazýyor? Ayakta yirmi yolcu alýnabilir, diyor. -Yalan söyleme, orada öyle bir þey yazmýyor. Ufacýk arabaya yirmiden fazla kiþiyi ayakta bindirdin. Allah gözünüzü doyursun. -Seni zorla bindirmedim, al paraný ve in aþaðýya! -Neden inecekmiþim? Ben ne yapacaðýmý biliyorum. -Ne yapacaksýn? Rahatsýz olduysan taksiyle git. -Ýster taksiyle ister dolmuþla giderim. Seni ilgilendirmez. -O zaman konuþmayý kes, deyip þoför aracý durduruyor ve kapýlarý açýp: -Bu adam inmeden bir yere gitmem. Ýn ulan aþaðýya! Diyor. Durak yüz elli-iki yüz metre kadar geride kaldý. Þoförün bu lafý üzerine yolculardan bazýlarý panikliyor, ayaktakilerden ön tarafta bulunan iki kiþi þoförü yatýþtýrýp ikna ediyor ve dolmuþ kapýlarýný kapatarak hareket ediyor. Karadenizli durmadan konuþuyor: -Gittikten biraz sonra bak neler olacak? Bunlarýn hesabýný vereceksin. Sen benim kim olduðumu bilmiyorsun. -Kimsin ulan sen, it oðlu it? Söyle de bilelim. -Ýt sana derler. Bana da Ahmet Rýza Yýldýz derler. -Ahmet Rýza Yýldýzmýþ! Böyle bir ad hiç duymadým. -Yakýnda duyacaksýn ve bedel ödeyeceksin. Acý bir fren sesi ve dolmuþ gene duruyor, kapý açýlýyor, el freni çekilýyor, þoför koltuðundan kalkmak için hamle yapýyor ise de öndeki bir kiþi omzundan bastýrýp oturtuyor. Þoför Karadenizliye: -Ýn aþaðýya ulan, yoksa ben indiririm, diyor. -Ýnmiyorum, beni kimse indiremez. Gideceðim yere kadar götürmek mecburiyetindesin. Fýrtýna kopuyor ve yýldýrým düþüyor. Ayaða kalkan þoförün, farý andýran gözlerine kirpinin oklarýný andýran saçlarý da ekleniyor. Yolcularýn üzerinden adeta uçarak Karadenizlinin üstüne atlýyor, yakasýndan tuttup çekiyor. Baðýrýþlar, çýðlýklar, aðlama sesleri, küfürler... Karadenizlinin yanýndaki yaþlý adam iyice sýkýþýyor, nefesi daralýyor. Bir yandan da boynuna astýðý yakýn gözlüðünün kýrýlmasýndan korkuyor ama bakmasý, kontrol etmesi imkansýz. Birkaç saniye sonra dolmuþun içi rahatlýyor. Çünkü Karadenizliyi þoför ve muavin dýþarý atmayý baþarýyorlar, tabii bu atma sýrasýnda birçok yolcu da dýþarý savruluyor. Yaþlý adamýn ilk iþi boynuna astýðý yakýn gözlüðünün kýrýlýp kýrýlmadýðýný kontrol etmek oluyor, neyse ki saðlam. Yola düþen orta yaþlarda bir kadýnýn yüzü kýpkýrmýzý kesilmiþ, gözlerinden yaþlar akýtarak aðlýyor, oniki yaþlarýnda bir kýz burkulan ayaðýný tutarak kaldýrýmda sekiyor, bir adam kapýnýn hemen yanýnda asfalt üzerinde yatýyor ve üç-dört kiþi de dolmuþun arka tarafýnda baðýrýþýyor. Tabii kaldýrýmýn ortasýnda yatan Karadenizliyi þoför ve muavin hem yumrukluyor hem de tekmeliyor. Karadenizli onlara karþýlýk vermeye uðraþsa da baþarýlý olamýyor. Neden sonra üç adam kavgayý ayýrýyor, yolcular ve þoför ile muavin dolmuþtaki yerlerini alýyor. Karadenizli yattýðý yerden kalkýp ceketinin cebinden kaðýt kalem çýkarýyor, dolmuþun plakasýný kaydediyor ve bir yandan da sað yumruðunu sallayarak baðýrýyor: -Sen benim kim olduðumu biraz sonra öðreneceksin, biraz sonra... Kavga sýrasýnda dolmuþtan düþen kadýn söyleniyor, ama þoföre mi Karadenizliye mi? Belli deðil. -Namussuz, ahlaksýz, utanmaz. Fýrtýna kesiliyor, bulutlar daðýlýyor; kýrmýzý, turuncu, sarý karýþýmý renkleriyle güneþ görünüyor. Dolmuþ hareket ediyor, yüz metre sonra duruyor bir yolcu indirip iki yolcu alýyor. Aracýn içinde bir kedinin bile sýðabileceði kadar yer kalmýyor. Þoför telefonla konuþmaya baþlýyor, karþýsýndaki araç sahibi olmalý. -Abi, az önce bir yolcu terbiyesizlik etti, ben de aþaðýya attým. Haberin olsun. Tamam abi tamam, öyle yaparým. Bir müddet dolmuþun içine ölü bir sessizlik çöküyor; öyle ki motorun ve lastiklerin sesi bile duyulmuyor. Hatta yolcularýn nefes alýþlarý. Ölü sessizlik uzun sürmüyor. Araç keskin bir virajý zor dönüyor, on metre sonra da sert bir fren yaparak duruyor. Fren sesi, yolcularý heyacanlandýrýyor, hatta bazýlarýnýn tüyleri diken diken oluyor. Kapý açýlýyor, sýrtýnda çantasý olan bir erkek öðrenci, önce binmeye yelteniyor, sonra vaz geçiyor: -Tamam abi, sen devam et, çünkü bu dolmuþ dolmuþ, diyor. Dolmuþ, egzosundan siyah ve gri karýþýmý duman çýkararak “pat pat” sesleri arasýnda ani bir kalkýþ yapýyor ve þehrin trafiði içine dalýyor.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |