"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Yok, yok siz hastasınız diye birisi yanınıza geldi mi, hemen benziniz sararmasın, yüreğiniz kararmasın, yollarınız kapanmasın. Önce bir ateşinize bakın, sonra onu size söyleyen adamın nabzına bakın, hızlı atıyor mu, ayak da yapmış, yalan da söylüyor olabilir, o zaman da nabzı hızlı atar, billahi öyle... Gerçekten ateşiniz varsa, önce ateşin ayrımını yapın, hastalık ateşi mi, aşk ateşi mi? Aşk ateşi ise ne mutlu size seviyorsunuz demektir, birilerini. Hastalık ateşi ise hemen doktora doğru dümen kırın. Bayan doktor ise bir de güzelse boş bulunup da ''Hastayım size doktor.'' filan demeyin, sadece hastayım deyin ve neler yaşadığınızı anlatın... Kafanıza gör antibiyotik kullanmayın, zaten kafaya göre antibiyotik olmaz. Antibiyotik doktor tavsiyesi ile ağızdan alınan bir ilaçtır... Tanıdık bile olsa eczacı, gidip de bana şu ilacı ver demeyin, reçete almadan. Aspirin atın ara ara, kanı sulandırdığını söylerler. Ama siz eğer ki kansız biri iseniz de kanınızı aspirinde sulandırmaz asla... Sebze meyveyi de hele kış günleri hiç ihmal etmeyin derim, sağlık için... Tanıdığınız olan doktorun da yanına gittiğiniz zaman çok da samimi olsanız bile laubalilik yapıp ''Amaaan doktoooor canım ciciiiim dooooktooor deeerdime bir çaaaare.'' diye şarkı türkü söylemeye kalkmayın sakın. O şarkıyı söyleseniz de söylemeseniz de doktorlar sizin derdinize çare bulurlar illaki... Fahri Doktorlar ile de fazla samimi olmayın derim. Ha adı Fahri olan bir gerçek doktor varsa onun ile samimi olabilir, hatta hastası bile olabilirsiniz. Ama fahri doktorlar ve fahri profesörler yalancıktandır, hasta bakamazlar. Biliyor muydunuz bunu? Biliyorsunuz da niye beni konuşturuyorsunuz boş yere? Hasta ziyaretine gittiğiniz zamanda ziyaretinizi kısa tutmaya bakın. Hastalığı ağır olan ve kurtulma ümidi de fazla olmayan hastaların yanında sakın ''Bizim bir Kasım abi vardı aynı senin gibi, senin hastalıktan yattıydı bir hafta sonra küt gitti. Geçenlerde cenaze namazını kıldık, ahirete yolcu ettik.'' gibi moral bozucu cümleler de kurmazsanız iyi olur... Bazı hastalık durumlarında iğne yemek zorunda kalabilirsiniz. Her ne kadar iğneden korkmayın desem de korkuyorsanız çok zordur iğne olmak. İğneye ve iğneciye bir iki posta koyun. Bak canım acırsa sana ve iğnene tazminat davası açar sürüm sürüm süründürürüm deyin, belki etinize daha yumuşak batar iğnecik, kim bilir? Böyleyken böyle hastalık durumları. Futbol ve spor hastası iseniz, onunda tedavisi zordur size diyeyim. Takımınız yenildi mi yataklara düşer, galip geldiği zamanda nispeten iyileşirsiniz. Yenildiniz mi psikolojinizi bozmaya çalışırlar, aldırmamaya, kızmamaya gayret edin. Sinirleri sağlam olan kazanır bu sinir harbinde... En güzel hastalık da vatanın taşına toprağına, insanın hasta olmaktır ki Allah zaten bu hastalığı ruhumuzdan vicdanımızdan eksik etmesin hiç bir zaman...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |