Sevgi sabýrlý ve yürektendir, sevgi kýskanç ve övüngen deðildir. -Ýncil |
|
||||||||||
|
Naziler, toplum için bir fayda saðlayamayan özellikle bu engelli yaþlýlarýn fýrýnlarda yakma giriþimi düþüncesinden önce onlarý sistematik olarak yalnýzlýða itip kendi baþlarýna ölmelerini saðlamýþtý. Daha sonra ise canlý canlý dev fýrýnlarda yakýlmalarýný istemiþti. Peki Türkiye’de bizim yaþlýlarýn durumu ne hiç merak ettiniz mi? Hem de öz çocuklarý tarafýndan büyüklerine ihanet edip öz anne babalarýný sistematik olarak yalnýzlýða itmelerine ne demeliyiz? Son dönemlerde Z Kuþaðý üzerinden alevlenen tartýþmalarý sosyal medyadan takip ediyor, bu kuþakta gördüðüm vurdumduymazlýktan inanýn çok korkuyorum. Z kuþaðýnda gördüðüm bu “her þeyi ben biliyorum” havasý, büyüklerini yalnýzlýða iterek iletiþimi koparmalarý, onlara “o çok yaþlý, pörsümüþ fikirli” deyip kendi baþlarýna terk etmeleri size de hazin gelmiyor mu? Bu durum Türk toplumunun bir özelliði ve geleneði asla olamaz. Bu olsa olsa merhametsiz, þefkatsiz, bencil Avrupalýlarýn bir özelliði olabilir. Gazetelerde ve televizyonlarda Avrupa’da yaþý ilerlemiþ anne ve babalarýn çocuklarý evden ayrýldýktan sonra yalnýz baþýna ölüme terk edilerek ceset kokularý yayýldýktan sonra bulunuyor, haberdar olunmasý bile insanýn tüylerini diken diken etmeye yetiyor… Kim olursa olsun, hangi milletten olursa olsun bir insanýn kötü kokular yayarak fark ediliyor olmasý kahrediyor insaný… Ýðrenç ve tiksindirici koku, yaþarken delicesine ürktüðünüz bir þey, hiç nazik ve medeni bulmadýðýnýz, baþkalarýnda fark ettiðinizde ayýpladýðýnýz, belki iþi abartýp günde üç kez duþ almanýza neden olan, losyon ve deodorantlarla tedbir üstüne tedbir aldýðýnýz þeyle ‘farkedilmek’; hem de ölesiye çaresizlik içeren bir durum… Ölümle bedeniniz arasýnda gerçekleþen mahrem bu iliþki þimdi herkesin gözü önünde oysa güzel güzel topraðýn altýna gömülmek ve ne oluyorsa orada olmasýný istediðimiz bir þey deðil midir? Þimdi, ölümünüz kamusal alanda ve ‘açýk eksiltme’de; görevlilere herhangi bir yardým gerektiðinde yüzü ekþiyecek komþularýnýzýn, ‘sen yap’ ‘hayýr sen yap’ diye diye eksilecekler bir bir… Saðlýðýnýzda birkaç kez yardým isteseydiniz keþke; prova olurdu. Ama komþu bahçeden ‘özel alanýnýza’ müdahale eden dallar yüzünden mahkemelik oldunuz; hukuk sizin yanýnýzdaydý. Genç iken, daha çok genç iken, bir arsýz gülüþ, ya da bilmiþ iki cümle ile tüm hakikatleri kendinizden yana kýlabilirdiniz, sosyal becerinizle. Artýk o cümleler, o gülüþler gitmiþ; þimdi diliniz bir karýþ dýþarda, o eski gülüþleri uðurlamakta. Ölümünüz bile gitmiþ. Cesedinizi mahalleye dadanan bir fare sürüsü kadar tiksindirici kýlan o kötü koku ile býrakmýþ ve gitmiþ. Çirkin bir manifesto olarak kalmýþsýnýz canlýlýk, capcanlýlýk, ölümsüzlük ve kusursuzluk iddialarýnýn tam orta yerinde. Oysa toplumsal bir refah içindeydiniz; ait olduðunuz ülkenin baðlý olduðu konvansiyonlar size nasýl da ‘refah’ nasýl da ‘onur’ nasýl da ‘hürriyet’ verdi; bunlar sizi ‘deðerli’ yurttaþlar yaptý, amenna, peki nerede koptu film dersiniz? Sahi, oðlunuz ya da kýzýnýz neden sadece altý ayda bir ararlardý ki sizleri? Neden hep kapsama alaný dýþýnda olurlardý, neden aptal yerine konulurdunuz hiç düþündünüz mü? Dünyanýn bir yarýsýnýn sahip olmadýðý bu kollektif güvenlik, kollektif varsýllýk, kollektif ‘önemlilik’ hislerinin arasýnda, sizin, insan ‘teki’ ile iliþkiniz sahih miydi, kapsayabilir miydiniz acaba? Satýn aldýðýnýz ürün doðru uyarýlarý taþýmadýðýnda bilinçli bir tüketici olarak haklarýnýzý mahkeme salonlarýna kadar takip ederdiniz; ama babasýnýn kim olduðunu bilme hakkýný bile vermediniz oðlunuza; kim olduðunu, aynaya baktýðýnda gördüðü o kemerli burunun ardýnda nasýl birinin durduðunu asla öðrenemedi. Onu kozmik bir yalnýzlýðýn içine ittiniz. Özgürlüðünüze olan düþkünlüðünüz küçük bir çocuðu ‘kimlik’ kuyularýnda merdivensiz býraktý heyhat… Atýyorum, hiç olmadý böyle þeyler; babasýyla bir olup karþýnýza aldýnýz çocuklarý; onlarý en pahalý yatýlý okullara postalamak arzunuzu, en kestirmeden, þefkatsiz bir nezaketle anlattýnýz. Henüz elinizde onlara verebilecek bir þeyleriniz varken, onlarý dünyayla baþbaþa býraktýnýz; ‘kendi ayaklarý üzerinde durmak’ fenomeni öylesine mitleþti ki kafalarýnda; ‘akýl, ancak insanýn tutkularýna hizmet etmek için vardýr’ ilkesi öylesine iþlemiþti ki iliklerinize, siz kendi ayaklarýnýz üzerinde duramaz olduðunuzda güçsüzlüðünüz merhamet uyandýrmadý, yaþlý insanlarýn beklentilerine karþýlýk vermek de hiçbir ‘tutku’ tanýmýna uymadýðý için ‘akýllýca’ gelmiþti. Bu ‘avrupai’ durumlara daha yüzlerce varsayýmý ekleyebilirim. Ýþte, yalnýz ölmek ve ‘komþularýn kötü kokulardan rahatsýz olmasýyla farkedilmek’ korkusuna çare aradýðý kuvvetle muhtemel yaþlý bir felsefe öðretmenin gazeteye ilan vererek kendisini “büyükbaba” olarak kabul edecek gazete ilanlarýný bile okudu bu gözler… Vallahi hiç de kýnamamak lazým dostlarým kardeþlerim. Hele hele hala AB’nin kapýsýnýn önünde eþinmeye devam eden bu ülke de hiç… Zira, ‘Ýyilik yapma’ ‘gereksinimini’ yardým projeleriyle tatmin eden X, Y, Z kuþaklarý kanýmca anlayýþla karþýlanmalýdýr. Çünkü sistem ‘iyiliðin alanýný’ dahi tanýmlamýþ, iyilik ‘hiyerarþisini’ verimlilik ihtimallerine göre belirlemiþ ve iþ iþten geçmiþ durumda… Ne diyordu Theodor W. Adorno abimiz: ‘Bir zamanlar sistemin otoriter yüzünü temsil ettiði için nefret ettiðimiz aile bitti, sistem ise hala ayakta; anne sevgisinden güç alan bütün ütopyalar da aileyle birlikte tasfiye oldu üstelik…’ Geçmiþ olsun…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |