Türk tarihine bakýnca, Türkler için iki deðiþmez din var ve bu dinlerin yanýnda da ruhlarý tatmin amacýyla seçilen yedek dinlere inandýklarýný görmek mümkün. Sabit dinlerden biri devlet, diðeri töredir. Devlet ve töreye ters düþen hiçbir dini kurala Türkler uymamýþlardýr.

Türkler yaratýldýðýndan bu yana hiç devletsiz kalmamýþlar, bir boy baþka bir boyun kurduðu devleti yýkmýþ, yerine kendi devletini kurmuþ ve devlet denilen dini yaþama ve yaþatmaya devam etmiþlerdir. Devletsiz bir Türk, Tanrýsýz bir ateist gibi bocalamaktan öteye gidemez. Devletle çeliþir, ama ondan vazgeçemez; bir ateist de aynýdýr. Sürekli Tanrý’yla ve onun kuralý saydýðý unsurlarý eleþtirir ve bu kurallara sövüp sayar.

Türkler alternatif, yani seçtikleri ikinci bir dini yaþarken, töre ve devlet bekasýný zedeleyici hiçbir dini kuralý almamýþ, onlarýn yerine devlet bekasý ve törel deðerlerden oluþan kurallarý dinin kuralý sayýp, yaþamlarýný buna göre düzenlemiþlerdir.

Türklerde devlet kurumlardan oluþmaz. Devlet bir liderin önderliðinde yaþam alaný oluþturmaktan ibarettir. Bu yüzden lider devlet kadar olmasa da, devlet kutsallýðýný koruduðu için o da kutsaldýr. Ne derse doðru odur ve buyruklarý sorgulanamaz. bu konuyu Merhum Alpaslan Türkeþ'in yazdýðý "Dokuz Iþýk Milli Doktrin" adlý kitapta da görmek mümkündür.

Bugün Türkiye halkýna baktýðýmýzda törelerin Ýslam'ýn bir emri gibi düþünüldüðünü ve algýlandýðýný görmekteyiz. Anadolu Türklüðünde eski törelerin birçoðu deðiþmiþ, terk edilmiþ, yerine Araplarýn kültürü alýnmýþ. Ancak devlet ve yurt kutsallýðý deðiþmemiþtir.

Hulasa Türkler hangi dine girerse girsinler, asýl dinleri olan devlet ve yurt dininden vazgeçmeyecek ve ilelebet bu dini sürdüreceklerdir.

Mevcut kabullendiklerini söyledikleri din olan Ýslam kitabý da kutsal bir emanet olarak, dantelli kýlýflar içinde, duvarlarda ya asýlý duracak ya da güzel bir melodiyle nefislerini tatmin için Arapça okunmaya, anlaþýlmamaya, bu yüzden de ayný yaþantý ve inanýþlara devam edilecektir.

4 Nisan 21
Gölcük