..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Korku Romaný > Ýsa Kantarcý




12 Aralýk 2022
Kurtlar ve Ýnsanlar 5  
KURT

Ýsa Kantarcý


YILLAR ÖNCE YAZDIÐIM BU ROMANI KAYBOLMASIN DÝYE KOYUYORUM SÝTEYE. UYDURDUÐUMU DÜÞÜNEBÝLÝRSÝNÝZ. ÇOK BELGESEL ÝZLEDÝM KURTLARA DAÝR.


:AGEB:
KURTLAR VE ÝNSANLAR 5


AÇ KURT SÜRÜSÜ


Aç kurt sürüsü kar fýrtýnasýnda ilerlemeye çalýþýyordu güçlükle, canlarýný diþlerine katarak, böcek gibi acizdi görünüyorlardý; ama kurtlar çok dayanýklýdýr, özellikle böyle hava þartlarýna ve açlýða. Ýçlerinde en güçlüsünü bile bir zorlanma, can acýsý sarmýþtý,
böyle bir kar fýrtýnasýnda her canlý aciz kalýr, kalmaya mecbur görünür, bu hava koþullarý kafa tutmaya gelmez. En baþta ilerleyen siyah kurt da periþandý;ama yaratýlýþý zor þeyleri aþacak biçimde ayarlanmýþtý, mayasý. Ve belalý çok gün görmüþtü, aþýlamayacak gibi görünün ölümcül günleri sað atlatmayý baþarmýþtý.
Þimdi geberecek bile olsa geri adým atacak deðildi. Onun pençeleri bildik kurtlarýn pençeleri gibi deðildi, onun çenesi ve diþleri, onun derin ve keskin bakýþlarý, o güzel güneþli zamanlarda durup uzaklarý gözleyip analiz eden araþtýrmacý bakýþlarý, onun soruþturmacý burnu vardý. En önemlisi çetin tecrübeleri ona iþe, yürüdüðü yola yüreðini koymasýný öðretmiþti, bir zaman sonra iþe ruhunun gücünü, parlak ruhunun gücünü ortaya koymasýný öðrenmiþti. Yaþam enerjisini: Chi. Bunu gezgin bir kurttan öðrenmiþti, onunla çok kýsa bir süre takýlmýþtý. Uzak doðudan ta Türkiye topraklarýna gelen bir kurttu bu. Dünyayý gezmeyi kafasýna koymuþ ve bunu baþarmýþtý da.
Dünyanýn her yerini gezmiþti. Pakistan, Nepal, Hindistan ve Çin… Himalaya…
Oralarýn dað soðuklarýnda hayatta kalmýþtý.
Oralardaki daðlarýn zirvelerinde (Plato) adeta bambaþka bir hayat, bir þehir vardý.
Alpler, Avrupa’daki, Sibirya’daki, Amerika’daki kurtlarla tanýþmýþtý. Oralarýn daðlarýnda, milli parklarýnda yaþamýþtý.

Ýlk baþta siyah kurt onu dikkate almamýþtý, gezgin kurt çok zayýftý çünkü ve yaþlý olduðu hemen göze çarpýyordu, ona bakar bakmaz þu düþünce ýþýklar içinde belirirdi içinizde: “Bu kurdun iþi bitik, ha öldü ha ölecek.”

Siyah kurt onun son zamanlarýný yaþadýðýný ve bir hastalýk taþýdýðýný düþünmüþ, ona sokulmak istememiþti. Hastalýk bana da bulaþýr korkusuyla.

Yaz ayýydý ve sýcak ormaný kavuruyordu, akþam olurken rüya gibi bir serinlik bütün canlýlarýn imdadýna yetiþmiþ, siyah kurdun umutsuzluða ve iflasa düþen zihnine sihir gibi dokunmuþtu, tünediði yerden sevinçle kalkmýþ, gerinip omurgasýný güzelce esnetmiþ, yerinde zýplamýþ, bir pençesini silkelemiþ ve etrafý zevkle koklayarak, saða sola bakarak ve eðilip kokularý analiz ederek ormandan çýkarken bu vakte kadar canlý kalabildiðine minnettardý.
Ormandan çýkýp dere kenarýna indiðinde sakin ve huzurlu biçimde akan derenin sesine kulak verdi, hoþnutluk duydu. Ýri yapraklý bitkilerin ardýndan baþýný uzattý, dereyi gördü ve tam karþýsýnda, on metre kadar ilerde yabancý kurdu fark etti. Çekinip donakaldý ve onu izlemeye koyuldu. Geri çekildi, saklandý, gözler hedefe mühürlüydü.
Yabancý kurt sakin sakin su içiyordu baþýný dereye uzatmýþ.
Siyah kurt, ona arkasý dönül yabancý kurdu tam incelemeden içine bir güzel his çöktü. Yalnýzdý ve bir dost bulduðuna sevinmiþti. Yalnýzlýk insaný da kurdu da yer bitirir. Ekip; diðer deyiþle yoldaþ olmazsa olmazdýr bir kurt için ve bir insan için.
Evet, bu dost olabilecek bir kurttu.
Ama esrarengiz kurt yan dönünce onun zayýflýðýný, sayýlan kemiklerini gördü, hayal kýrýklýðýna uðradý. Hiçbir güçlü kurt güçsüz bir kurtla arkadaþlýk yapmak istemez. Ama bir sürü içinde olsaydý zayýf kurda yoldaþlarý destek olur ve sürünün güvenli kanatlarý altýnda olur, yaþama tutunur, ölecek gibi olsa da uzun süre direnir, sürü sayesinde karný doyardý.
Siyah kurt, yaþlý kurdun su kenarýndan çekilmesini bekledi; çünkü onunla muhatap olmak istemiyordu; ama yaþlý kurdun oradan uzaklaþacaðý yoktu. Kenara çöktü, pençelerini huþu içinde yaladý, karnýný yaladý, boynunu sol arka ayaðýyla kaþýdý ve keyifle etrafý izlemeye baþladý, suda taþlarýn üzerinde çýkýp öten kurbaðalarý. Çevreyi, yaþama sevinci veren tatlý akþamý ve uzaktan gelen sesleri dinliyordu. Gökyüzündeki binlerce yýldýzý izledi bir süre. Hayalet gibi ve süratle geçen baykuþa baktý. Çekilip gitmiyordu kurulduðu yerden. Siyah kurdun caný sýkýldý bu iþe. Çünkü dereye inen tek patikaydý bu ve yaklaþýp su içmek için en uygun yerdi. Baþka yer bulmak için epey yürümek zorunda kalacaktý.

UZAK DOÐULU BAY GEZGÝN VEGA

Vega, Lir Takýmyýldýzý'nda yer alan en parlak yýldýz. Göðün beþinci parlak yýldýzýdýr. Kuzey yarýküresinde Arcturus’tan sonra ikinci parlak yýldýzdýr. Güneþ’e 25,3 ýþýk yýlý uzaklýkta olduðundan Güneþ’e nispeten yakýn bir yýldýz sayýlýr.

Siyah kurdun susuzluktan aðzý kurumuþ ve adým atacak gücü kalmamýþtý ve dolanmak istemedi. Onu umursamadan yanaþtý ve su içmeye baþladý. Ýþi bitince dönerken onun bakýþlarýyla karþýlaþýnca nezaketten selamladý onu. Karþýlýk hiç ummadýðý kadar hayat ve muhabbet doluydu. Gözleri parlamýþtý yabancý kurdun.
Bu siyah kurdun çok hoþuna gitmiþti. Tanýþma daveti vardý bakýþlarda. Onun koklamak istediðini belirmiþti baþýyla. Siyah kurt onay verdi buna. Yaþlý kurt dostça daveti kabul gördüðü için pek memnun olup kuyruðunu salladý ve yine bir selam verdi, yaklaþabilirsin kabilinden, burnunu ileri uzattý. Siyah kurt ona yanaþacaktý, ondan hastalýk kapmaktan korktu, ama hasta kurtlar böyle parlak ve güçlü bakýþlara sahip olmazdý, belki de bir baþ belasýydý, bilemiyordu. Belki de birkaç güne ölürdü. Bir yaný ona yaklaþma diyordu. Çünkü iyi bir kurt olmayabilirdi. Ama içindeki kurt içgüdüsüne, yoldaþlýk ve merak dürtüsüne engel olamayýp ona sokuldu. Beri yandan ondan ölümcül hastalýðý kapma endiþesi duyuyordu.
“Çekinme, yanýma gelebilirsin, benim gibi bir iþi bitikten zarar gelmez. Birkaç güne öleceðimi düþündüðünü biliyorum. Merak etme. Hasta falan deðilim.” dedi yaþlý kurt, mýrýldanarak. Güven veren bakýþlarla.
Siyah kurt düþüncelerinden utandý.
Ýçinin okunmasý onu çok rahatsýz etti, þaþýrttý ve iyice meraklandý bu kurdu tanýmak için. Ona yanaþtý.
Koklaþtýlar ve siyah kurt onun yanýna rahatlýkla ve bir yoldan bulmanýn hazzýyla uzandý.
Böylece aralarýndaki sohbet baþladý.
Yaþlý kurt çok farklý gelmiþti gözüne: “Buralardan deðilsin, sanýrým?”
“Gezginim. Uzaklardan geldim. Peki sen?”
“Buralardaným. Dolaþýp duruyorum. Yiyecek bir þeyler bakýnýyordum.”
“En son ne yedin?”
“Çok uzun zaman oldu. Hayal meyal bir þeyler hatýrlýyorum. Kokmuþ bir þeydi. Karga leþiydi saným. Onu da çok aç olduðum için güçlükle yedim; nerdeyse çýkarýyordum.”
“Bilirim. Buralardaki ne tür avlar var. Buralarda takýldýðýna göre bilirsin?”
“Sabit deðilim. Geziyorum senin gibi. Ben de gezgin sayýlýrým.”
“Birlikte avlanalým mý?
Siyah kurt güldü: “Senin bir av peþinde koþabileceðini sanmam.”
Beriki güldü.
Siyah kurt, nezaketen ve ister istemez bir dostluk yapmýþtý onunla ve buradan, bu çaresiz ve kendini bir halt sanan iþi bitik kurdun yanýndan uzaklaþsa iyi ederdi.
Bir hazýrcýya, beleþçiye dayanamazdý. Baþa bela olurdu böylesi. Yoluna gitmeliydi, muhabbetin kýsasý iyiydi.
Yiyecek bir þeyler bulmalýydý, boþa vakit geçiremezdi lak lak için. Delice açken üstelik.
“Beni yanlýþ anlama; ama gidip yiyecek aramam lazým.”
“Bol þans. Bir þey yakalayamazsan buraya gel. Senin için yiyecek ayarlarým.”
Siyah kurt, onun kaçýðýn teki olduðunu düþündü, “sen kendi baþýnýn çaresine bakamýyorsun ki moruk. Bir de bol keseden atýyorsun.” Ýçinden güldü ona.
“Teþekkür ederim” deyip basýp gitti.

Gece geldi zifiri biçimde, avlanmak için muazzamdý orman. Gece avlanan hayvanlar geceyi iple çeker. Siyah kurt sevinçliydi. Ormanýn açýklýk, seyrek alanlarýnda epey gezdi, birkaç saat. Büyüleyici kokular yakaladý, geyik ve domuz kokularý, sonra tavþan, koku ve izleri takip etti heyecanla, sarsýcý açlýðýný unutarak. Bütün çaba ve azmine raðmen
istediði sonucu alamadý, bir noktadan sonra izleri ve kokularý kaybetmiþti. Yorulmuþtu da, kalan gücünü yarýna saklamalýydý. Buralarda avlayacak bir hayvan bulamamasýna üzüldü. Akþamýn baþýnda gelen o harikulade serinlik de uçup gitmiþ, boðucu bir hava hüküm sürüyordu ormanda. Dereye inip su içti kana kana. Ýçi ferahladý. Dille aðzýna suyu ustalýkla almak her zaman zevkli gelmiþti ona. Tam bu sýrada aklýna yaþlý kurt geldi ve dereyi takip edip o tarafa ilerlemeye baþladý, “bakalým bu moruk ne yapýyor?” diye düþünüyordu. Asýl mesele þuydu: Ormanda açlýkla ve yalnýzlýkla sefilleþmiþsen yaþlý bir kurt kýymete biner. Þimþek gibi güçlü biçimde bunu hissediyordu, bir nefes de olsa o kurdu görmek ona moral olacaktý.

Ormandaki diðer kurtlarý düþündü, þöyle kuvvetli, kendi gibi azimli ve genç kurtlarla tanýþsa, yoldaþ olsa ne güzel olurdu. Can sýkýntýsý hissetti. Avlanacak gücü olsaydýk keþfe, kurtlar ormanda bu vakitlerde araþtýrmalarýný yapar ve avlanýrýný ele geçirirdi. Siyah kurt açlýkla sersem ve bayýlacak gibi halsiz ilerliyordu. Av bulamadýðý için kendini beceriksiz olarak düþündü. Ama ormanda her gece yiyecek bulunmazdý, bir kurt bir gece avý yakalamýþsa ve sabah da kalanlarla yetinmiþse, kalan ufak parçasý diðer hayvanlar yerdi; kuþlar, kargalar, çakal ve tilkiler, kirpiler. Böcekler. Ve kurt yeni bir av yakalayana kadar aç gezerdi.
Býkýp usanmadan av arardý ve bu giderek bir delirme halini alýrdý, zihni ve içgüdüleri en uç, en imkansýz görünen noktalara ilerlerdi. Açlýkla; yani hayatta kalma içgüdüsüyle bambaþka bir bilinç eþiðine varýrdý. Tek koyunla doyacaðý halde çiftçinin onlarca koyununu boðazlardý kurtlar. Öldürmekten büyük haz duyarlardý çünkü. Günler süren açlýðýn tepkisi. Ýçgüdülerinin yazýlýmýnýn neticesi.
Siyah kurt yaþlý kurdun dediklerini hatýrladý aniden: “Bol þans. Bir þey yakalayamazsan buraya gel. Senin için yiyecek ayarlarým.”
“Acaba bunu yapabilecek bir sýrrý mý vardýr? Yaþlý kurtlar muazzam tecrübe ve bilgileri sahiptir” diye düþündü, onu hafife almýþtý. Hatta iþe yaramaz görmüþtü. Belki de o bunak bir kurttu. Her neyse. Ýçinden güldü: “Ben sefilsem o kesin benden daha sefil haldedir.”diye düþündü. Yalnýz olmaktansa onunla geceyi geçirmek iyi bir fikir olarak göründü gözüne, hatta vazgeçilmez tatlý bir fikir. Onun Yanýnda atalarýný, eskileri yad edebilir, iyi hissedebilirdi.
Yaþlý kurdun pinekledi bölgeye geldi, onun tam su içtiði noktaya geldi, çamura girdi, az daha ilerledi, burasý suyun temiz aktýðý bölgedeydi, onun gibi hareket ediyordu, onu taklit ediyordu, pamuk gibi yumuþak tabanlarý serinlikle rahatladý. Pençelerinin arasýndaki kir, çamur toprak gevþeyip akýp gitti suyla. Ay ýþýðý düþmüþtü derenin üstünde, suyun altýndaki kimi taþlar parlýyordu. Onurlu ve sakin hareket eden dereye zevkle baktý. Kimi taþlarýn yarýsý suyun altýndaydý. Ay ýþýðý onlarý parlatýp ýþýk oyunu baþlatmýþtý, birinin üzerinde bir kurbaða duruyordu. Derenin duraðan kýsmýnda výraklayan kurbaðalarýn sesini dinledi, sivrisinekler vardý, yüzüne hücum etmiþlerdi. Dereden çýktý. “Nerdeydi þu moruk ?” Caný iyice sýkýldý. Üzüldü. Açlýktan daha beter olan yapayalnýz olmasýydý. Aniden bir ses duydu, ince bir ayak sesi, çýtýrtý. Sese doðru gidiyordu, ses kesildi, ne tarafa gideceðini bilemedi, çöküp bekledi seslere kulak kesilerek. Ýyi bir þey olacaksa bütün kalbiyle, kötü bir þey olacaksa bütün gücü ve tecrübesiyle bekliyordu. Ses çok geçmeden yine baþladý ve siyah kurt o tarafa gitti. Sesin geldiði yönde çok iyi bir aðaç vardý, siyah kurt gözlerini oraya dikti, bu yaþlý kurt olmayabilirdi de.
Aðacýn ardýndan bir karanlýk belirdi, yavaþ hareket ediyordu ve ay ýþýðýnýn etki alanýna, coþkulu parlaklýðýna girdi, bütün gövdesini ay ýþýðý yiyordu, ya da ay ýþýðý o gövdede asýl þanýný elde etmiþ, çok mutlu biçimde gülümsüyordu, o harikulade gövde çok parlak ve gösteriþliydi. Evet, bu yaþlý kurttu ama sanki bir dönüþüþüm geçirmiþti.
Yaþlý kurda ne olmuþtu böyle? Nasýl böyle genç ve dinamik bir görüntüye sahip olmuþtu. Sanki bu genç hali o yaþlý hali üzerinden silindirle geçmiþ gibiydi.
Bir an o kurdun baþka bir kurt olduðunu sanmýþtý.Ama onu sezgisel olarak tanýmýþtý, yani onun yaþlý kurt olduðunu hissetmiþti.
Gerçek üstü bir þeydi bu.
Doðaüstü bir þeydi bu.
O an öyle bir olmuþtu ki siyah kurt bunu zihninin yorgun ve gözlerinin bulanýk bakmasýna yordu.
Bir ya da iki saliseydi o garip durum.
Sýska ve iþi bitik kurt nereye gitmiþti?


YARATICININ BÜYÜKLÜÐÜ ve GÜCÜ

Daðlardan alan þelalelerin dibindeki parlak beyaz taþlar gibi bir beyazlýk gözüne çarpmýþtý. Antik yunandaki ya da yüzyýllardýr çocuklara anlatýlan hayvan masallarýndaki, efsanelerdeki canlanan heykeller gibi bir heykel gibiydi gördüðü, taþken aniden canlanan. Kusursuz bir baþyapýttý,
siyah kurdun ona sarýlmak, onu yalamak, sýrnaþmak ve koklaþmak dürtüsüyle kucaðýna atýlmak isteyeceði bir çekim vardý onda.
Parlayan bir canlý heykel… En deðerli ve en güçlü ruhlarýn ýþýðý taþýyan heykel. Mucizevi heykel ve ay ýþýðý sýrtýna
vurunca kýrmýzý köpüklü bir çizgi oluþturmuþtu. Gözleri açýk pembeydi. Dipdiri bir kurttu, boyu posu harikuladeydi. Siyah kurt þimdiye kadar hiç o kadar cüsseli bir kurt görmemiþti. Harikulade fantastik bir þey vardý gözünün önünde, akýl almaz güzel ve fantastik bir kurt.
Onda yaratýcýnýn büyüklüðü ve mükemmel gücü parlýyordu. Siyah kurt bu güzellik ve iyilik karþýsýnda korku duydu, þoke olmuþtu. Gencecikti bu kurt. Ama 50 kurtla tek baþýna kavga edip sað çýkmýþ gibi olgun ve cesur bakýyordu. Aðzý aralýktý ve çok büyük diþleri parýltýlar saçýyordu mücevher ýþýltýsý gibi ve aniden bu görüntü sihir gibi kayboldu ve yerine sýska, ceset gibi bakan bir pislik ve yaþlý kurt geliverdi, hastalýklý bakýþlý.
Bu hayattan umudunu kesmiþ keþ bakýþý gibi bir bakýþtý ve onda bir muziplik de vardý.
Gülümsedi yaþlý kurt.
Siyah kurt onu genç ve yakýþýklý haliyle gördü bir an.
O gülümseme çok derin geldi gözüne, gülümseme iyice açýða çýkýp parladý kanatlandý kara burnunda.
“Hayal gördüm sanki; ama gerçek gibiydi.” dedi siyah kurt.
“Demek öyle.”
“Sen bir þey biliyorsun?”
“Hayal mi, gerçek miydi, çok garip, þimdi eski halindesin.”
“Demek öyle.”
“Senin bir sýrrýn var?”
“Her kurdun bir sýrrý vardýr” dedi, gülümsedi, “Senin bir sersem ve iþi bitik zavallý olduðunu düþünmüþtüm.”
“Olabilir, bazen her kurt bu duruma düþer. Yaþlandým ve eski gücüm kuvvetim kalmadý.” Yine gülümsedi, “sen çok yakýþýklý bir kurtsun, dilerim güzel bir geleceðin olur. Büyük ve güçlü bir sürünün lideri olursun. Bütün kalbimle bunu diledim senin için.”
Bunu çok içten ve samimi biçimde demiþti, siyah kurt onun bir melek olduðunu ya da melek kalpli iyi bir kurt olduðunu düþündü, delice hoþlanmýþtý ondan, bu yaþlý kurdun enerjisinde büyüleyici bir þey, bir tatlý þey, bir karþý konulmaz güzellik vardý. Ve siyah kurt onun hakkýnda hep olumsuz þeyler düþünüp durmuþtu, kendinden utandý.
Bu yaþlý kurdun bakýþlarýnda ve sözlerinde onu çok rahatlatan, mutlu eden bir þey vardý. Bu eziðin bakýþý, gülümsemesi, cana çok yakýn bir þeyler vardý onda. Birden koþup ona dalmak istedi, þakadan, hýrlayýp ýsýrmak bir yerlerini. Onunla oynaþmak çocukluðundaki gibi. Kardeþleriyle ya da hoþ görülü büyükleriyle yaptýðý gibi. Ne güzel burun, tam ýsýrýlasý! Kulaklar. Sýrt. Ense. Gövde. Her yeri çok ýsýrýlasý! Çok güzel!
Kardeþlerini sevinçle ýsýrýp yalardý. Bazen acýdan baðýrtýrdý, kendini kaptýrdýðýnda ve býrakýrdý. Bu kez kardeþi bastýrýrdý hýrs ve öfkeyle.
Þu pis moruða hücum edip onu yalamak istiyordu delice.
“Seni ucube!” diye mýrýldandý sevinerek, hücum edecekti; ama çocukça davrandýðýný ve sonuçlarýnýn aðýr olacaðýný akýl etti son anda. Bu yabancýyý tanýmýyordu ki.
“Ne dedin?” dedi yaþlý kurt.
“Hiç.”
“Bir þey dedin?”
“Seni gördüðüme sevindim, usta.”
“Usta, ha?”
“Ne oldu? Hoþlanmadýn mý ya da beni yalaka mý sandýn?”
Güldü: Y     alaka kelimesi hiç hoþ deðil. Ama “Usta’ kelimesini çok severim. Bir ara öðrencilerim vardý. Bana ‘Usta’ derlerdi. Yollarýna ölürdüm, onlar da benim için.”
“Senin için ölürlerdi demek. Kendini çok çekici ve havalý biri olarak anlatýyorsun ve çok yaþlýsýn. Atmýyorsun ya?”
“Yok caným. Sana yalan borcum mu var, beni tanýmýyorsun.”
“Bak orasýný iyi dedin.”
“Kafasýza benzemiyorsun; umarým öyle bir kurt deðilsindir.”
Güldü: “Yok, usta.”
“Demek öyle.” Gülümsedi, “Sen bana az önce seni ucube demedin mi?”
“Yok, sana öyle geldi, “kendi kendime konuþtum.”
“Gel yanma” dedi, “karanlýða girelim.”
“Neden?”
“Gir gir.”
“Bana orada kötü bir iþ yapmazsýn, deðil mi?”
Yaþlý kurt güldü: “Ben yaþlý bir kurdum, sen gençsin ve ben dostum.”
“Umarým.”
Siyah kurt, onun peþinden korkarak ilerledi.
Yaþlý kurt, kýsa bir yürüyüþten sonra onu gizli yerine, buzdolabýna götürdü.
Siyah kurt, orada gözlerine inanamadý. Ýyice yaklaþtý ve kokladý yerdekileri, kan kokusu baþ döndürücüydü: Yerde üç av vardý otlarýn üstünde ve çok leziz görünüyorlardý.
“Bunlar da ne böyle?!”
“Sülün. Ýki tane yakaladým.”
“Nasýl becerdin bu iþi?”
“Açsan yiyebilirsin.”
“Ya sen?”
“Aç deðilim.”
Siyah kurt, sevinçle yumuldu sülünlere. Kanatlarý çekip attý. Tüy müy demeden neredeyse sülünleri bütün yutmuþtu. Bacaklarý bile kýtýr kýtýr çiðneyip yuttu. Tam doymamýþtý; ama midesindeki isyan susmuþtu, kanlý suratýný, burnunu temizlemeye baþladý, sonra onun yanýna uzandý, pençelerini yalamaya baþladý, temizlik olmazsa olmazdý, o ara sordu: “Bunlarý nasýl yakaladýn?”
“Sen gittikten sonra bekledim. Beni ilk gördüðün yerde.
Orasý ormanda gizlenen birçok hayvanýn, kuþun dereye inip su içtiði patika… Sen anlaþýlan kuþ yakalama iþini hiç bilmiyorsun.”
“Hayýr. Böyle bir þeyi hiçbir kurtta görmedim, duymadým da. Senden öðreneceðim çok þey var anlaþýlan.”
“Dost olacaðýmýzý da nerden çýkardýn?! Ayak baðýndan hiç hoþlanmam.”
“Ben öyle asalak, yaramaz ve beceriksiz bir kurt deðilimdir, usta.”
“Yalakasýn sen!”
“Yok usta, bu kelime hiç hoþ deðil demiþtin?”
“Ýlk sen kullandýn ama.”
“Orasý öyle. Tamam; dost olman gerekmiyor benle. Kuþlarý nasýl yakaladýn?”
“Uyuzun tekine benziyorsun, ucube bir yön de var sende; ama bilgi vereyim sana. Ormanda saklanan hayvanlar gece ya da gündüz su içmek için dere kenarýna inerler. Belli yollarý kullanýrlar. O yollarda pusuya yatarsan istemediðin kadar havyan yakalama þansý elde edersin. Tabi onlardan hýzlý, kurnaz, çevik ve akýllý olabilirsen. Uçan hayvaný yakalamak çok zordur. Sülün tavukgillerdendir, vahþi doðada yaþanlarý var, çiftlikte yetiþtirilenleri var, yakaladýklarým çiftlikten kaçmýþ olmalý. Kaçmayý beceremediler; onlarý çok kolay yakaladým. Ormanda ördekler irili ufaklý kuþlar vardýr, otlarýn arasýna gizlenirler bazen. Yuva yaparlar. Yiyecek bulmak için yerde gezinirler.
Ördek ve kazlar yeþil otlarý, sürgün otlarý pek severler.”
“Hiç bilmediðim þey bunlar.”
Zamanla deneyim kazanýrsýn, kafaný çalýþtýrýrsan.
Senin yakaladýklarýný yedim, kendimi asalak gibi hissettim. Emin ol sana borcumu ödeyeceðim.”
“Senden hiçbir þey istemem, evlat.”
Siyah kurt, onun saygý duyulacak cinsten bir kurt olduðunu anlamýþtý. Kendini onun hizmetçisi gibi hissediyordu; ama beþ gram bir iyilik yapmamýþtý onun için.
Ayaklandý.
“Usta sen rahatýna bak, güzel güzel uyu, ben etrafý gözetlerim.”
“Yok; asýl sen rahatýna bak. Öyle derin uyumam ben.”
Siyah kurt ona sorular sorup duruyordu. Onunla sohbet açmak ufkunu açmýþ, yalnýz yüreðine çok iyi gelmiþti. Kimileri yaþlý kurda bay gezgin Vega diye hitap edermiþ. Vega ona birkaç serüvenini anlattý, bu serüvenler tam da Siyah kurdun içinde olmak isteyeceði tehlikeli ve sürükleyici serüvenlerdi. Bir geyik peþinde haftalarda gidip onu indirmeler, bir ayýyla kavga, sekiz kurda karþýlýk tek baþýna verdiði kavga. Siyah kurt en çok bunu sevmiþti, yaþlý kurt genç erkek kurtlardan oluþan bir çetenin topraklarýna girmiþti yanlýþlýkla ve çete gece vakti baskýn yapýp onun çevresini sarmýþtý, öldüresiye bir kavga baþlamýþ, yaþlý kurt sürünün üç üyesini öldürünce diðerleri bir savaþçýyla karþý karþýya olduklarýný anlayýp korkup geri çekilmek zorunda kalmýþtý. Bu olay geçen sene olmuþtu. Siyah kurt onun yaþlý haliyle sekiz kurdun hakkýndan gelmesine þaþmýþtý.
“Ýþte o anlar senin yanýnda olmak için neler vermezdim ki” dedi siyah kurt.
“Þiddeti hiç sevmem, özellikle diðer kurtlara karþý. Mecbur kaldým ve onlara bir ders verdim. Bir savaþçý kurt sevginin var olabilmesi için savaþmalýdýr sadece, barýþ için. Canýný kurtarmak için. Çünkü yaratýcýnýn büyüklüðü ve gücü bunu emreder.” dedi yaþlý kurt, gözlerini gökyüzüne, parlayýp sönen yýldýzlara dikti.


Oh yýldýzlar öyle güzel ki. Onlarý her gece seyrediyorum.
Siyah kurt yýldýzlara mýzýldýr ha diye düþündü, açlýktan yýldýzlarý seyredecek hal mý kalýyor ki.
“Yoksa sen onlarý seyretmiyor musun?”
“Hayýr.”
“Sen o sülünleri nasýl yakaladýn? Aklým almýyor, pek yaþlýsýn.”
Yaþlý kurt güldü:“Zeka, tecrübe.”
Sabahlarý uyanýnca ne yapýyorsun
Ne yapayým, açlýk hissedip kalkýp dolanýyordum. Aptal aptal esnerim. Kaþýnýrým. Gerinirim. Lanet olasý ormanda yine yiyecek bulmam lazým diye düþünürüm, midem guruldar. Öfe duyarým çayýra çimene ota böceðe dalarým hýrsla. Kelebek gelir, sinirlenirim, böcekler üþüþür, sinekler, en nefret ettiðim lanet olasýca þeyler.
Sabah ormanda bir baþka güzeldir, gün doðarken, günün ilk ýþýklarý ormana vururken, o alaca karanlýkta hep ilk gençlik zamanlarý hatýrlarým, ýþýk dallarýn arasýnda dans eder ve her yerde baþka bir yansýmasý vardýr, kývrýlýp süzülür, uçar gider, kuþ gibi ve yeniden gelir, dallarýn arasýnda, en gizli yerlere dalar yumuþak biçimde. Bazý yerlerde uykulu bakar, bazý yerlerde aþýk, bazý yerlerde savaþçý, bazý yerlerde mücadeleci.
Usta, düþündüm de yarýn uyanýnca söylediðin þeylere bir bakayým, yani sen sanki baþka bir gezegen anlatýyorsun, böyle hiç görmemiþtim.
Efsane ol. Her zaman. Her durumda.
Nasýl.
Zamanla öðreneceksin. Hayata en güzel þey nedir sence?”
“Bilmem.”
“Bir þey bulmuþsundur.”
“Ailem” diyecekti. Üzüldü. Kalbindeki acýyý hissetti yüreði acýyla doldu.



Gözleri doldu.
“Neyin var?”
“Duygulandým birden.”
“Neden?”
“Boþ ver.”
“Anlat istersen iyi gelir.”
“Sonra belki. Bu bana acý veriyor.”
“Acýsýz öðrenemez kurt.”
“Beni geç usta. Sen konuþ. Hayattaki en güzel þey nedir sence?”
“Mücadele etmek.”
“Ne için?”
“Ýyi bir þey için. Güzel bir þey için. Kayda deðer bir þey göremiyorsam bile taþýdýðým yürek için devam ederim.”
“Yok be usta, tek baþýna ormanda kalmak zor.”
“Tek olursan ormanýn ruhunu kavrarsýn. Yanýnda baþka kurtlar varken onu anlaman zorlaþýr. Yalnýzlýk iyidir. Yalnýzlýk savaþçý yapar seni.”
“Sen nasýl katlanýyorsun?”
“Öyle bir þey hissetmiyorum ki. Hayata en güzel þey baþ belalarýný aþabilmek azmidir. Engel ve zorluklarý aþmak istemesidir kurdun, bu uðurda dökülen her emeðin anlamý vardýr, bana Ýlham eren iþte bu. Çetin iþlerle mücadele etmek…beni en çok mutlu eden þey budur.”
“Bana hiç öyle gelmiyor, ölü kurtulsam çok iyi olur. Hayat beni çok yordu, onu bir türlü anlayamadým.” (bunu cidden demiyor)
“Zamanla öðrenirsin. Kendini önemsememeyi. Kendini önemsemezsen dünyayla bir olursun.”
“Demek öyle. Dedim; ama anlamadýn.”
Diðeri güldü. “Zamanla anlarsýn. Ormanýn ruhuyla birleþebilmen için kendini hiçleþtirmen lazým.”
“Nasýl?”
“Seveceksin, her þeyi ve hayatý seveceksin. Yumuþak olacaksýn”

Güldü siyah kurt.
“Bazen dayanacak gücüm hiç kalmýyor, ertesi güne sað çýkmayacaðým diyorum; ama çýkýyorum, býktým usandým. Açlýktan. Teklikten.”
“Unutma. Sen ay ýþýðýsýn.”
“O da nerden çýktý?” dedi gözleri parlayarak.
“Öylesin.”
“Neden?”
“Öylesin. Senin görevin bu.”
“Benim görevim mi… hiçbir þey anlamadým. Neden bana ay ýþýðýsýn dedin, ben malýn tekiyim.”
Öylesin çünkü. Malýn teki olduðunu onaylamadým. Sen ay ýþýðýsýn.
Benim fazla ömrüm kalmadý. Sonra sana neden öyle dediðimi anlarsýn.”
“Þimdi açýklar mýsýn?”
“Efsane ol. Her durumda. Bunu sakýn unutma.”
Siyah kurt, her nedense korkunç bir kalp sýcaklýðý hissetmiþti yaþlý kurda karþý, ona sokuldu, bana kýzar diye korkuyordu, az sonra biraz daha sokuldu ona, az sonra biraz daha, siyah kurdun gövdesi yaþlý kurdun gövdesine deðiyordu þimdi. Babasýna ya da annesine sokulduðu anlarý hatýrladý, muazzam mutluydu, bu yaþlý kurt ilginç þeylerle doluydu. Akýl almaz güzel bir þey vardý bu yaþlý kurta.
“Ay ýþýðýsýn” diye kendi kendine mýrýldandý.
Yaþlý kurt þöyle dedi: “Burnuna iyi bak.”
“Neden burun?”
“Burun çok önemlidir.”
“Çok garip kendi bana.”
“Kurt burnu sayesinde hayatta kalýr.”
“Hah! Gerçekten malýn tekiyim, bunu bile anlayamadým.”
“Oraya sihirli bir öpücük koydum.”
Siyah kurt güldü: “Þakacý kemik torbasý seni. Ýyi palavra sýkýyorsun, hepsi çok güzel, hepsine bayýldým. Seni buruþuk bunak, seni tatlý bunak!”
“Mankafa seni! Sen öyle san. Çok zoruma gitti. Konuþmuyorum senle. Küstüm sana. Sefil! Aç! Dünya kurtlar arasý zeka þampiyonu!”
Öteye gitti, aðacýn arkasýna. Sesi geldi:
“Tamam, sakin ol, sen bilgesin, bu kadar az anlayaný ilk kez gördüm ama, sinirlenmekte haklýyým, taþa anlatsam anlar, ama bu anlamýyor. Deli etti beni. Ýstifa ediyorum bilgelikten, bana bunak dedi ya, boðazýna yapýþacaktým zor tuttu kendimi, buna laf anlatmaya çalýþmaktan göbeðim çatladý ya, beyni yokmuþ gibi konuþuyor, yok, sonunda ben bunu döveceðim” diye kendi kendine konuþuyordu.
“Þaka yapmýþtým sadece. Yedin! Hah Hah hah!” dedi, gülümsedi, yaþlý kurt da gülümsedi: “Ben de þaka yaptým. Gülerek mutlu olmaný istediðim için.”
“Hým” dedi ona göz kýrptý, “sende iþ var moruk. Yani usta kurt!”
“Evlat ruhunun üstüne kalbimin en üstün ýþýklarýný döktüm, kalbimin ýþýklarýyla kalbinin üstüne annemin sütünü ektim, enerjinin üstüne ölmez yýldýzlarýn taylarýný býraktým. Her zor durumda efsane ol, unutulmaz ve yenilmez ýþýklar saç. Tanýrýnýn ve ekibinin en sadýk direniþçisi ol. Öleceðim çok yakýnda ve en zor durumlarda ruhum seninle olacak. Bunu sakýn unutma.
Birçok dediðini. Anlamadým ama kulaðýma çok hoþ geldi.
Sen seçildin evlat, seçildin, sen en þanslý olanlardansýn.”
“Ne için seçilmiþim, benim ne özelliðim varmýþ ki tek av yakalayamadým ahmaðýn tekiyim.”
“Ruhunun parladýðý zaman gelecek. Kafan gökkuþaðý gibi parlayacak. Zihin çok kuvvetlenecek. Kalbin çok kuvvetlenecek. Ruhun çok parlayacak.”
“Benim gibi bir aptalýn ha. Neden?”
“Çünkü sen Tanrý’nýn kendi için ayýrdýklarýndansýn.”
“Anlamadým.”
“Tanrý varsa neden her gün açým. Sefilim. Gökyüzündeki Tanrý hiç de urumda deðil.”
Yaþlý kurt güldü: “Þimdi uyuman gerek” dedi usul sesle.
Aniden siyah kurdu aðýr mý aðýr bir uyku bastýrdý. Uyumak istemiyor; ama göz kapaklarý kapanýyordu, yaþlý kurdun bal gibi tatlý sözlerine doymamýþtý daha.
Siyah kurt, alaca karanlýkta uyandý, burnuna bir kelebek konmuþ, onu kaþýndýrýp uyandýrmýþtý.
Çevresine bakýndý, ýþýklar dikkatini çekti, gün doðuyordu ormanda. Güneþ ýþýðý ormanda farký farklý yansýmalara, ýþýklara yol açýyordu, harikulade ýþýklar ilk kez dikkatini çekiyordu, daha önce bakar körmüþ meðerse. Yaþlýk kurda bakýndý, yoktu, gitmiþti, derin bir üzüntü hissetti, kalbi sýzlýyordu, gözlerinden yaþlar düþtü.
Karnýný doyurmak için ormanda dolaþýp durdu, sonra çalýlarýn içine yattý, caný sýkkýn biçimde, kuru ot kokularý, aðaçlarýn kokularý hoþuna gitmiþti, yüzyýl uyurdu böyle, karný açtý ama huzurluydu.
Akþam oldu. Siyah kurt hava tam kararýnca ayaklandý. Burayý terk etmeye karar verdi, gündüz bir domuz bile görmemiþti, domuzlarýn olmadýðý yerde yiyecek bir þey bulunmazdý. Gökyüzünde ay vardý, karný çok açtý ve gözünü dört açmýþtý. En ufak ya da önemsiz fýrsatý deðerlendirecekti. Durdu ve aya baktý. Yaþlý kurdun dediklerini hatýrladý: “Ay ýþýðýsýn.” Güldü. “Saçmaladý iþte, bunak herif” diye düþündü. Yol alýyordu ve yaþlý kurtla baþýndan geçenleri düþünüyordu, yaþlý kurt rüya gibiydi. Onunla geçen her saniye. Onun kadar asil ve güzel bir kurt tanýmamýþtý. Tanýdýðý için mutluydu.

AÇ KURT SÜRÜSÜ

Kar fýrtýnasýnda siyah kurt ve sürüsü tek sýra halinde ve aðýr aðýr ilerlemektedir, her biri tam diðerinin arkasýndaydý, böylece karýn ve çok þiddetli rüzgardan az da olsa korunabiliyorlardý. En öndeki siyah kurt en korumasýz olandý. Þiddetli rüzgar burun deliklerinden içeri girip zorluyordu, nefes kesiyordu, gözlere hücum ediyor, bakýþý tamamen köreltiyordu. Siyah kurt baþýný iyice öne eðmiþ ilerliyor, arada gözlerini açýyordu, kar, þiddetli rüzgar canavarca hücum ediyordu sürüye, az sonra iþinin biteceðini düþünüyordu ama devam etmeliydi. En kötü anýmdayým diye düþünürken imdadýna yetiþti bir söz.
Siyah kurt yaþlý kurdun sözlerin hatýrladý:
“Evlat ruhunun üstüne kalbimin en üstün ýþýklarýný döktüm, kalbimin ýþýklarýyla kalbinin üstüne annemin sütünü ektim, enerjinin üstüne ölmez yýldýzlarýn taylarýný býraktým. Her zor durumda efsane ol, unutulmaz ve yenilmez ýþýklar saç. Tanrý’nýn ve ekibinin en sadýk direniþçisi ol. Öleceðim çok yakýnda ve en zor durumlarda ruhum seninle olacak. Bunu sakýn unutma.”
Siyah kurt durdu, sürüden sesler geldi. Arkada ne oluyordu acaba? Þimdi bir de geriye mi gidecekti, bu baþ belalarýný yönetmek de pek zordu. Ýlerlemeliydi. Birkaç adým attý, yalnýz günlerinde pek huzurluydu, açtý ama huzurluydu, gökyüzündeki aya keyifle bakar, kafasýna esti mi yatar uyurdu, bu baþ belalarý hep sorun çýkarýyordu, “arkada ne oluyorsa olsun, ilerlememiz lazým” dedi kendine, birkaç adým attý,
daha ileri gidecek güç bulamýyordu kendinde. Bir damla gücü kalmamýþtý sanki, zorladý, gidemiyordu.
Dinlenmeliydi. Zorlamak yenilmek demekti. Arkada ne oluyordu? Bununla ilgilenmeden önce kendini sakinleþtirmeliydi, gidip oraya onlara, sorun çýkaranlara hýrlamak istemiyordu. Bu baþ belalarýna iyi davranmalýydý. Güzel þeyler düþünerek motive etmeye baþladý kendini: Fýrtýna dindiðinde, gün doðduðunda birçok hayvan leþi olacaktý buralarda, kar fýrtýnasýna dayanamayan ya da yolda yakalanan ya da uygunsuz yakalanan birçok hayvan ölecekti. Önceki kýþtan böyle olduðunu biliyordu. Þimdi ilerleyecek güç bulmuþtu kendinde, bir þey fark etti ilerde, bir ýþýk, köy evinin penceresinde görünen kirli aydýnlýk. Çok ilerdeydi, cýlýzdý, hayal ve gerçek arasýnda gibiydi, moral vericiydi. Bu kaybolmadýklarýnýn, doðru rota üstünde olduklarýnýn iþaretiydi. Bir ara rotadan þaþtýklarýný düþünmüþtü, þimdi içi çok büyük biçimde rahatlamýþtý. Öteki taraftan bir koku aldý. Ýlerledi. Eski bir samanlýktý burasý. Yüz yýlýk olmalýydý. Birçok yeri kýrýlmýþtý. Siyah kurdu takip etti diðerleri. Çer çöp olmuþ saman vardý içerde. Birkaç güvercin samanlýðýn tepesinde uçuþtu.
Bir süre burada pinekleyeceklerdi. Samanlarýn arasýnda sýcaklýk vardý ve siyah kurt bütün ekiple ilgilenmeye baþladý. Arkada olan olay ise; iki genç erkek kurdun birbirine sataþmasýyla olmuþtu, açlýk sinirlerini bozmuþ, biri kayýp ötekine toslayýp üstüne çýkýnca kavga çýkmýþ, bir süre sürmüþ, ötekiler araya girip ayýrmýþ bunlarý.
Siyah kurt her birinin durumunu soruþturuyor, ne düþündüðünü ve hissettiðini öðreniyordu. Her biriyle sohbet etti ve en son Zifin’in yanýna geldi. Ona þöyle dedi takýlarak: Çok yakýþýklý görünüyorsun; ama çok moralsizsin. Seni hiç böyle görmemiþtim. Bitiksin.
“Ýðrenç demek istediðini biliyorum.” Güldü, siyah kurt da güldü.
“Herkes iðrenç” dedi Zifin, “bu aralar hep böyle.”
“Sen herkes gibi olamazsýn ama; bunu çok iyi biliyorsun. Az önce kavga eden ikisiyle konuþtum, yok bana çarptýn ettin diye birbirlerini yiyorlardý. Sen Zifin’sin, sen bu az geliþmiþ hayvanlarla bir olabilir misin?”
“Onlar genç çocuklar usta, zamanýnda ben de öyleydim..”
“Hiç sanmýyorum. Senin onlara ve diðerlerine örnek olman lazým bu zor günlerde. Ama o ateþini hissettiðim azim ve kuvvet ateþi yok gözlerinde. Kývýlcým atardý zor günlerde. En güçlü hale gelirdin. Senin neyin var dostum?”

“Ne bileyim. Çok açým. Hayatýmýn en berbat gecesi bu. Þu fýrtýna olmasaydý eðer. Sen nasýl katlanýyorsun. Kapasitene þaþtým. Çoktan pes etmeni bekliyordum. Fýrtýna çýktýðý ilk an çok fazla gitmez, sabaha kadar bir yerde konaklarýz, diye düþünüyordum. Hayal kýrýklýðýna uðradým. Nasýl oldu da pes etmedin. Hayretler içindeyim. Senle tanýþtýðýmýz ve dost olduðumuz ilk günden beri hep düþündüm, diyelim bir sebeple düþman olduk ve hayatta kalma savaþý vereceðiz, birimiz ölecek, o kavganýn sonunda hangimiz hayatta kalýr? Bunun cevabýný buldum, kesin beni yenersin. Oysa ben seni yenebileceðimi düþünürdüm hep.”
Demek öyle ha, bu belli olmaz, belki de sen beni yenersin. Seni ilk gördüðüm zamanlardaki halini hatýrlýyorum.”
“Gel þöyle” dedi Zifin, “sana bir þey göstereceðim, kýrýk tahtanýn aralýðýndan baktý ileri: “Þu ýþýðý yanan köy evi. Basalým orayý.”
Siyah kurt onun baktýðý yöne baktý ve güldü hafifçe: “Demek fark ettin orayý.”
“Evet, ahýra girmeden bir an önce. Zýnk diye. O kadar açým ki, gözlerim çareyi mýknatýs gibi çekti.”
“Bak dostum, orayý kimseye deme. Akýllý bir kurt yolunun insanlarla kesiþmemesine dikkat eder.
Yahu tamam, beylik laflar etme, biliyoruz bunlarý biz, dünkü çocuk deðiliz. Ne olursun usta, bana býrak, oraya gideyim. Orada bir ahýr var. Sessizce hallederim iþi. Kimsenin ruhu duymaz.”
“Olmaz, Zifin, böyle þeyler söyleme, bana yalvarma.”
Gel þu tarafa gidelim. Kimse duymaz bizi.”
Ýlerlediler ve samanýn içine uzandýlar.
“Oh be, dünya varmýþ, her yerim aðrýlar içinde birader, nicedir böyle yumuþacýk samanlar üstüne uzanmamýþtým” dedi Zifin, sürüdeki gençler, biraz daha zaman geçsin sana kafa tutacaklar
“O biraz zor.”
“Neden?”
“Çok zorlu bir gençlik yaþadým. Peki sen?”
“Zordu.”
“Çok acý çektin mi?”
“Evet. Dövüldüm. Kurþunlandým, nerdeyse ölüyordum.”
“Ama hayatta kalmayý baþardým. Þu insanlar…onlardan delice nefret ediyorum. Mümkün olsa hepsinin gýrtlaðýný sýkýp öldürmek isterdim.”
Siyah kurt ona gülümsedi.
“Bizi nereye götürüyorsun?” diye sordu Zifin.
“Yiyeceðin bol olduðu bir yerlere. Bilmiyorum.”
“Býrak þimdi. Bildiðin bir þey var, söyle? Bu aramýzda kalacak.”
“Bir geçit var, oradan gece geçersek iyi olur. Çünkü gündüz geçemeyiz.”
“Neden?”
“Burasý baþka kurtlarýn bölgesi. Çok da acýmasýzlar. Korkunçlar ve bizden iriler.”
“Buradan daha önce geçtin mi?”
“Hayýr. Ama geçitten geçmeyi baþaranlardan bilgi aldým, onlar da gece geçmiþler. Fýrtýnalý havada.”
“Yani mesele yiyecek meselesi deðil meselemiz.”
“Bu havada hiçbir kurt yiyecek aramaz. Açlýktan ölecek gibi olsa bile.”
“Bizi kandýrdýn. Bizi manipüle ettin.”
“Hayýr dostum. Birçok þeyi sürü baþý bilir, gerisinin bilmesine gerek yok. Korkarlar, azimlerini yitirirler, dirençleri düþer, motivasyonlarýný yitirirler.”
O halde bu gece burada dinlenelim. Sabah fýrtýna geçer. Gece yola çýkarýz.”
“O geçitten ancak fýrtýnalý hava geçebiliriz dedim ya.”
“Bölgenin sahibi kurtlar acýmasýz dedin.”
“Evet.”
“Biz onlarý ezip geçemez miyiz?”
“Duyduklarýmý duymak istemezsin.
“Bence gündüz vakti sakin sakin geçmeliyiz oradan, sinikliði kendim bildim bileli sevmem ve hazmedemem, saldýran olursa icabýna bakarýz. Yoksa korkuyor musun?”
“Korkmakla ilgisi yok.”
“Neyle ilgisi var?”
“Ailenin iyiliðiyle. Büyükler var, küçükler var, ufaklýklar var. Baþýna buyruk kararlar verirsen ortada sürü mürü kalmaz. Akýllý, planlý ve zekice hareket eder usta kurt, savaþmadan savaþý kazanýr. Kan dökmeden zaferi kazanýr.”
“Hým, aklýma çok yattý, sýk sýk mankafa olduðumu bana çok güzel anýmsatýyorsun dostum. Kalýn kafalýnýn teki olduðumu bu gece bir kez daha anladým.”
“Yok. Cesur, yürekli ve gururlu bir kurtsun.”
“Teþekkür ederim, keyiflendim, bir süredir açlýðýmý unuttum, bu sohbet çok iyi geldi bana.”
“Konuþtuklarýmýz aramýzda kalsýn.”
“Elbette dostum.”
“Gün aydýnlanmadan geçitten geçmemiz lazým. Ve oraya çok az kaldý.”
Güldü: “Ben bitiðim. Burada uyur kalýrým herhalde.”
“Bunu sakýn yapma.”
“Ciddi demedim.”
“Senle nasýl tanýþmýþtýk? Hatýrlýyor musun?”
“Bunun bir önemi yok þimdi? Çok eski bir masal o. Güzel günlerdi, hayat hakkýnda pek bilgi sahibi deðildim o dönem.”
“Senle tanýþtýðýmýz günü hatýrlýyor musun?”
“Evet. Taze geyik kaný gibi.”
“Þu zor zamanda lütfen biraz fazla diren. Bu gece bitmeden hedefimizi gerçekleþtireceðiz. Fýrtýna bitecek ve gün aydýnlandýðýnda yeni topraklarda ilerleyeceðiz, avýn bol olduðu bir yer bulacaðýz ve oralar bizim olacak.”
Zifin sevinerek dedi ki: Þöyle 60 geyik hayal ediyorum, hepsinin boynuna diþlerimi geçirdiðimi ve dilimin kan tadý aldýðýný hissediyorum, sýcak kan, þah damarýnýn sýcak leziz kaný, köpük küpük kaný, kaygan ve pelte pelte gýrtlaðýmdan aþaðý süzülüyor kaba et gibi, yaðlý et gibi. Sýcak ýslaklýk hissi muhteþem, geyiklerin delice koktuðu an öyle zevkli ki. Kaçýþýyorlar dere yataðýnda, onlarý kurumuþ dere yataðýnda sýkýþtýrdým, kaçacak yerleri yok. Diþlerim kaþýnýyor, parýltýsý kaþýnýyor delice açým, geyik gebertmek istiyorum, birini öldürüyorum ve týka basa yemeye baþlýyorum. Yolda bir ara konuklamýþtýk bir yerde, orada gördüm bu rüyayý, uyandým ve karným doymuþ gibi hissettim. Þu köylünün ahýrýna bir gideyim, koyun doludur. Müsaade et bana lütfen.”
“Senden böyle saçma sapan þeyler duymak istemiyorum.”
“Þaka yapmýþtým patron” dedi Zifin, güldü.
“Senle nasýl tanýþmýþtýk? Baþýn büyük beladaydý. Bunu düþün. Þu tarafa git. Araþtýr oralarý. Mekan güvenilir mi, kontrol et.”
Zifin, ilerledi samanlýðýn öteki tarafýna, burasý bir yere açýlýyor olmalýydý. Onun merak, keþfetme duygusu durdurulamazdý.
Siyah kurt ise diðer kurtlarýn arasýna döndü.

SÝYAH KURT ve ZÝFÝN’ÝN KARÞILAÞMASI

Siyah kurt Vega’da ayrýlalý 21 gün geçmiþti.
Doðru düzgün yemek özlemiyle kavruluyordu, tahta gibi dümdüz olmuþtu midesiyle çok acýnasý görünüyordu, çirkinleþmiþti. Ona uzaktan þöyle bir bakan kemiklerini sayabilirdi. Güç ve kuvvet veren kaslarý süratle erimiþti, 3 haftadýr doðru düzgün bir yemek yememiþti.
Daðlýk alandan aþaðý inmiþti, dereyi takip etmiþti, bir süre nehir ormanýnda yol aldý, gece gündüz demeden yol alýyordu, yorgun hissettiðinde yatýp uyuyor ve yola devam ediyordu, ancak böyle devam ederse çok güzel, avýn bol olduðu bir yer ve dostlar bulabilirdi. Yolda rastladýðý ufak tefek leþlerle besleniyordu, arada yeni ölmüþ bir hayvan bulunca çok seviniyordu. Akþamlarý ve geceleri yol almak büyük keyifliydi, bu o kadar çok hoþuna gidiyordu ki açlýðý umurunda olmuyordu, Vega’nýn dediklerini hatýrlýyor, onun gibi bir kurt olmaya çalýþýyordu, bilmediði yerleri keþfetmek, yeni þeyler öðrenmek bütün sýkýntýlara deðiyordu. Geceden sabah’ýn ilk ýþýklarýna kadar yol almak kolay deðildi; ama alýþmýþtý bir kere. Nehir ormaný çok geride kalmýþtý ve bozkýrda ilerliyordu. Uçsuz bucaksýz yeþil düzlük sinir bozucuydu. Çalý ve taþlarla doluydu burasý. Bir tavþan gördü, yakalamak için fýrladý; ama tavþan da yýldýrým kadar hýzlý çýktý.
Tavþanlar yuvalarýný topraðýn altýna yapar. Bunu iyi bilirdi, giriþi toprakla kapatýr, ot yemeye giderlerdi. Geldiklerinde pençeleriyle topraðý kazar, yavrularýný emzirip yuvayý tekrar kapatýrdý. Siyah kurt tavþanýn kaybolduðu yerde araþtýrma yaptý; ama yerini tespit edemedi. Bastý. Gündüzün kavurucu sýcaðýnda yol almak akýllýca deðildi ve gündüzleri genelde uyuyup akþamý bekliyordu; ama gündüz de yol aldýðý oluyordu. Çünkü bir yerde pinekleyip beklemek deli ediyordu onu. Gündüz yol almak tehlikeliydi çünkü köpeklerle ve sahiplerle karþýlaþma riski vardý, koyun ve inek sürüleri, keçi ya da at sürüleri…onlarý fark edince en uzak noktalarýndan geçiyordu. Ýnsan geçtiði yeri hissedince, insan kokusu alýnca hemen oradan uzaklaþýyordu.
Üçüncü günün gecesiydi, gün doðmasýna az zaman kalmýþtý, yavaþ yavaþ aðaçlar çýkmaya, çevre deðiþmeye baþlamýþtý. Bilge kurdu düþünüyordu, onu düþünerek, söylediði sözler, paylaþýmlarý…yolu düþsel oluyordu, karný açtý ama zevkli oluyordu ilerlemek. Çok sürmedi, bilge kurdu unutunca eski ruh haline döndü, açlýk sinir bozucuydu, aldýrmamaya çalýþarak ilerliyor, orayý burayý kokluyordu. O aranýrken biri bir fare fýrlýyor otlarýn arasýnda, siyah kurt hücum ediyor, bütün duyularýyla zaten böyle bir þey bekliyordu, onu yakaladý ve çarçabuk yuttu.
Gündüz vaktiydi, akþamý beklemeye karar verdi, otlarýn arasýnda kývrýldý. Fazla fazla uyudu, vakit dolsundu, akþam serinliði çökme baþladýðýnda gözlerini açtý, bacaklarý üstüne uzattýðý kafasýný kaldýrdý, esnedi. Kalktý, gerindi, omurgasýný iyice gerdi, sonra dereye indi, su içti ve bastý, dün yediði iri fare vardý; ama yine de açtý. Bilge kurt vegayla konuþtuktan sonra daha uyanýk olmuþtu, olduðu çevreye bakýþý, hayata bakýþý deðiþmiþti. Ama yine de eski angut siyah kurt olduðunu biliyordu, zamanla geliþirim diye düþünüyordu, bilge kaz sürülerini anlatmýþtý, binlerce kilometre uçtuklarýný, nehirleri, yolarý, denizleri, daðlarý köprüleri yapýlarý takip edip rota çýkardýklarýný. Onlar da çok akýllýymýþ diye düþünmüþtü. Ay çýktý, ayý kendini bildi bileli sevmiþti, ay ile ilk izlenimleri çocukluðunla, kardeþleriyle ve sürüsüyle vakit geçirdiði zamanlara aitti. Akþamýn kokusu, ormanýn kokusu baþkaydý, o kokuyu þimdilerde duyamýyordu. Karanlýk gölgeler çýkmýþtý. Bir ormanda ilerliyordu. Burnu sürekli bir yerleri tarýyor, koku analizleri yapýyordu. Burnu hep yerdeydi. diri ve heyecanlý saatleriydi akþamýn ve siyah kurt da böyle hissediyordu, çevik, azimli, çelik. Ama çok geçmeden bu azim yerle bir oldu, çünkü yiyecek kokusu almýyordu, isyankar ve umutsuzca ilerlemeye devam ediyordu, bir lokma yiyecek için neler vermezdi, Düzgün yemek özlemiyle kavruluyordu, tahta gibi dümdüz olmuþtu midesi, kemikleri sayýlýyordu, güç ve kuvvet veren kaslarý süratle erimiþti, en son þiþko bir fare yemiþti ama ondan beri ne kadar yol gitmiþti. Deme gitsin. Yiyecek lazýmdý yiyecek. Hayali bile güzeldi ve moral veriyordu, basit bir yiyecek hayali, bir domuz, bir geyik mesela. Bir tavþan gördü, fýrladý, ama tavþan uyanýðýn teki çýktý ve hemen deliðinden içeri girdi.
Biraz daha seri olmalýydý, iþi aðýrdan almýþtý, anýnda fýrlamalýydý, bu av iþi böyleydi, tek saliselik bir fark avýn hayatta kalmasýný saðlardý, en ufak hata açlýkla ölmek demekti, kendine çok kýzmýþtý, o þiþko ahmak tavþaný kaçýrdýðýna inanamýyordu. Kaçamaz, bunu kesin yakalarým diye düþünmüþtü, iþte en büyük hatasý buydu. Bunu unut gitsin dedi kendine, deli olacaksýn, ders çýkar, tamamdýr. Bastý. Bir yýlan gördü, yapraklarýn arasýnda, yýlanlardan hiç hoþlanmazdý, hiç yememiþti; ama bu yýlana yaklaþmaya deðmezdi, oradan uzaklaþtý. Burnunu havaya kaldýrdý ve havayý kokladý, bir domuz gurubu, bir geyik mesela.ç burnuna vaþak kokusu geldi, ve bir ayýk kokusu, ayý iyiydi ve vaþak da iyiydi, eðer bir av yakalamýþsa onlardan çalabilirdi. Ýçindeki ses ayýnýn kokusu takip et diyordu. Fýrladý. 3 kilometre kadar gitti. ayýnýn kokusu yoðundu ve az sonra dýþkýsýný buldu, devam etti burnuna taze et kokusu geziyordu, taze et kokusu çok caziptir. Kokuya ilerledi. Ýri boynuzlarý olan geyik orada taþýyordu, kuru otlarýn üstünde. Fýrladý. Geyiðin karnýný deþmiþti. Bir budu parçalanmýþtý. Yaklaþtý ve bir ýsýrýk almak için çenesini uzattýðýnda ayýnýn pençesini suratýnda buldu, cýyaklayarak kaçtý, ayý öldürdüðü geyiðin hemen yanýnda uyuyormuþ. Gölgede kaldýðý için onu hiç fark etmemiþti. Orada ir karanlýk vardý; ama onun ayý olabileceðini nasýl hesap etsindi, ama kokudan ayýnýn çok yakýnda bir yerde olduðunu düþünmesi, çok titiz davranmasý lazýmdý, boynu kýrýlacak gibi acýmýþtý. Sarsýcý açlýkla hesabý kitabý unutmuþtur ve iþi bitiyordu nerdeyse.
Canýný kurtardýðýna seviyordu, olsun kokusu bile moral vermiþti. Kan ve et kokusu gibi güzel bir þey yoktur. Bu koku hayatta kalma azmini diriltip onu yeniden av arayýp bulmaya iten vahþi gücünü bulmasýný saðlamýþtý, ete ve kana susayan, kanla ve sýcak etle mutlu olan fiziksel varlýðý az ve yalancýktan da olsa doyma hissi yaþamýþtý. O mükemmel doyma hissi. Diþlerini öldürdüðü hayvanýn karnýna, etinin en lezzetli olduðu yerlerine gömerdi, koparýp bir lokma almak için, et lastik gibi kayardý, kan sýmsýcak akardý, baloncuklar oluþtururdu, bütün suratý, patileri kan içinde kalýrdý.
Ah en azýndan birkaç fare yese ne olur, (“nerdesiniz tatlý ve sevimli farecikler, ben dostum, çýkýn ortaya, saklanmayýn”) açlýðý yatýþýrdý; ama iri bir hayvanýn köpüklü kanlý etini çiðneyip yutmanýn hazzý hiçbir þeyde yoktu, hiçbir ufak av bu coþkuyu, hazzý ve mutluluðu vermezdi, karný güzelce doyduktan sonra avýn az ötesinde oturup yalanmaya baþlar, orasýný burasýný temizler, bu sýrada tatlý bir rahatlama hissiyle uyku þeker gibi bastýrýrdý. Dirilmiþ, son derece çevik ve kuvvetli hissederek uyanýrdý, sürüsüyle olduðu zamanlar yaþamýþtý o muhteþem günleri. O zamanlar avlanma konusunda ciddi bilgileri yoktu ve ailesiyle yaþadýðý civarý yeni terk etmiþti. Ýþte o yýl içindeydi:
Düzgün bir yemek bulma ümidiyle, bir sürü bulma düþünceleriyle ilerliyordu.
Kurdun iþ böyledir, sürekli yenilgi yaþar ama ve sürekli umutla hareket eder, bu ikisi arasýnda kurduðu denge hayatta kalmasýný saðlar. En zor duruma dayanma kabiliyeti ve en zor durum hiç bitmez. Her gün en zor durumdur. Aklýna bilge kurdun anlattýklarý geldi. Avcýlar ya da çiftçiler kimi hayvan leþlerini tuzaklara koyar ve kurtlarý beklerdi, tuzak çsevresine kan damlatýrlardý, kokuþmuþ et koyarlardý, tuzaða giren kurdun de iþi biterdi, avcý gelip kurdu tüfekle vurup öldürürdü. Ona þöyle demiþti: insan kokusu alýyorsan oradan hemen uzaklaþ, o koku hemen sýrýtýr. Anla ki onu oraya bir insan koydu, seni yakalamak için. Ýnsna kokusu alamasan ki almaman için hile yaparlar, baþka kokular sürerler, anormal bir koku hissedersin, o zaman o leþe aðzýný sürme.
Çoðu zaman ufak tefek þeyler, leþler, hayatta tutacak kadar yiyordu. Ne yaþýyor, ne öldürüyor bu þeyler, iþte bu son derece can sýkýcýdýr.
Doyurmayan yemekler, ot ya da toprak yemek gibidir, tatlarý berbat deðildir; çok lezzetli gelir kurda, ama çabuk tükenir ve kurt bu iþe çok bozulur, ufak öðünler, ufacýk atýþtýrmalýklar teselli eder ama kanser de eder kurdu; çünkü doymuyordu.
Düzgün bir yemek özlemiyle, korkarak, çekinerek, geçtiði yerleri analiz ederek yürüyordu ormanda.
Büyük bir av vurgunu yapmayý hayal ediyordu, bunu nasýl yapacaktý bilmiyordu; ama yapacaktý. Bitmeye bir et kaynaðý. Sürüsüyle yaþadýðý zamanlardý. Sürü üç domuz öldürmüþtü, yetiþkin domuz ve 9 yavrusu. Yetiþkinler 300 kilo vardý. O gün týka basa yemiþti kurtlar domuzlarý, uyanýnca açlýk hissetmiþler, yeniden yumulmuþlardý leþlere. Etler bozulmaya baþlayana kadar orada kamp kurmuþlardý, bir hafta mükemmel zahmetsiz ve mutlu geçmiþti, sonbahar ayýydý ve et kokup kurtlanýnca oradan ayrýlmaya karar vermiþlerdi.
Uyanýp hemen taze etin baþýna geçip karýn doyurmak
harikulade bir histi ve hemen sonrasý kardeþleriyle þakalaþmak, onlardan birini boyundan ýsýrýp yere yýkmak, sýmsýcak ve kanlý nefesini yüzünde ve vücudunda hissetmek, o ýslak ve yumuþacýk dili hissetmek, caný yanýnca pes ettiðini belirtmek, lütfen daha sýkma mesajý verip ufak bir cýyaklama, karþý taraf bunu anlar ve durur, bazen kendilerini kaptýrýrlar, ki düþman algýlarlar birbirini, pata küte girerler birbirine, kavga fena ciddileþir ve araya yetiþkin kurlardan bazýlarý ya da bakýcý girer, ortamý sakinleþtirirdi.
Küçüktü, bilgisizdi, hayat nedir hiç kafa yormazdý, aný yaþardý, coþkusu ve saflýðý vardý, ailesinin güvenli kanatlar altýndaydý, ailesi ve akrabalarý olan kurtlarýn arasýnda vahþi ormanda ama kaledeymiþ gibi korunuyordu, o zaman ne kadar rahatmýþ, o rahatlýðý kaybedince ne olduðunu fark etmiþti. Tabi ufak bir kurt olsa da bazý geceler yýldýzlara bakýp dalar, ormanýn kuytularýndan gelen garip ve korkutucu sesleri kendinden geçerek, aþka ve büyülenmiþcesine dinler, iþlerin hep böyle gitmeyeceðini bilirdi, kardeþlerinin oyun sýrasýnda sýrmalarý baþka olmaya baþlamýþtý, oyun sertleþiyordu iyice, her bir kurdun yeni huyu, karakteri ve kiþilikleri zaaflarý ya da güçlü yanlarý ortaya çýkýyordu, kardeþlerini ilk hatýrladýðý zamanlar gibi görmüyordu, her geçen gün onlar da yetiþkin kurtlara benzemeye baþlamýþtý, oyun oynamaktan çok hoþlandýðý kardeþlerinden biri donuklaþmýþ ve oyuna girmek istemiyordu mesela, hýrlayýp bana yaklaþma diyordu, pratik yapmalýyýz kardeþim pratik, yoksa iþimi bitiktir ormanda, öyle kös kös yatsan etrafý izlersen oturup vücudun geliþmez ki.

Her þey ilk kez yaþandýðý tadý ve büyüsünü kaybediyordu.
O ilk zamanlar ne güzeldi.
Dünyayý ilk gördüðü ve yaþadýðýn hissettiði anlar.
Zifiri ormanda karanlýkta sürü kamp alanýndaydý ve gece yarsý yavru siyah kurt uyanmýþ, gezinmek ve tuvalet ihtiyacýn gidermek için sürüden uzaklaþmýþtý, tuvaletini yaparken uzaklardan sesler duydu, garip sesler, baykuþ sesleri. Uzaklarda tehlikeli ve onu korkutan bir þeyler vardý, panikle koþarak sürüsünü yanýnda dönmüþtü. Yalnýzlýk denen þeyi o zamanlar hissetmiþti birkaç kere, bir þeye takýlýp sürüden uzaklaþtýðýnda da kaybolduðunda, birkaç kez kaybolmuþtu, sürüsüz kalmanýn korkunç hissini yaþamýþtý o gün. Ýnsan ayaðý deðmemiþ vahþi ormanýn çalýlýlarý yoðundu, dikenlerin arasýna sýkýp kalmýþtý, dikenler vücuduna bakýyordu ilerlemek istedikçe, geri de gidemiyordu bir poturun (dikenli aðaç) içinde hapis kalmýþtý. Ve buraya sýr merakýndan girmiþti. Acý acý ciyaklýyor, yardým istiyordu, ve aniden bir uluma, nerdesin evlat çaðýrýsýný iþitti ve daha çok cýyaklamaya baþladý ve yetiþkinlerden biri gelip onu oradan çekip çýkardý caný yandý ama kurtulmuþtu.
Evet, tek baþýnaydý, haftadýr düzgün bir yemek yememiþti, ufak tefek atýþtýrmalýlarla öðünleri atlatýyor, bazen günde bir atýþtýrmalýkla idare ediyordu, caný sýkýcý bir sonbahardý, orman bütün gücüyle kýþa hazýrlanýyordu. Bilge kurdun sülünleri ne lezzetliydi be.
Kederliydi, en kötüsü tek baþýna olmasýydý, ne diye yaþýyorum ki ben diyor, keþfe ailemle ölüp gitseydim ya diye düþünüyordu. Ýlerken bir kulübe iliþti gözüne, içinde bir tehlikeli sinyal ötmeye baþladý, sakýn yalamaya oraya, ama orada ne olup bitiyordu, her zamanki gibi merak duygusu delice tatmin olmak istiyordu, korkarak, çekinerek ve yavaþça yaklaþýyordu eve, hiçbir canlý görünmüyordu burada. Aniden, birkaç metre ötede kuru yapraklarýn ortasýnda bir gövde fark etti, gri bir kurttu bu.
Uyuyor muydu ne, ya çok güçlü ve saldýrgan bir bireyse, çekiniyordu ve tam arkasýndaydý, çevresinde dolanmaya baþladý, uykudaki kurt sýçrayarak uyandý ve baþýný kaldýrdý. Mahzun bakýyordu ve siyah kurdu görünce sevinçle parladý bakýþlarý.
siyah kurt üstüne gelecek saldýrýyý bertaraf etmek için tetikte bekliyordu, hýrlamaya baþladý.
Ama yabancý kurt ona atak yapmýyordu, siyah kurt onun ön sað ayaðýna baktý, ayak bir þeye baðlýydý.

O zamanlar kurtlara insanlarý kapan kurduklarýný henüz hiç bilmiyordu, ailesi bundan hiç söz etmemiþti, sürüde lafýný bile iþitmemiþti, bunun bilge kurtun anlattýðý tuzaktan olduðuna karar verdi.
Bir ayaðý kapana takýlan kurt hareket etmek istiyor, ayaðýný çekiyor, çektikçe de ayaðý acýyor ve bu iþi býrakmak zorunda kalýyordu. Esir kalmýþtý burada, zavallýnýn iþi bitikti, buraya ya açlýk ve susuzluktan ölecek ya da kapaný kuran gün doðunca gelip onu bulacak, tüfekle öldürecek ve derisini yüzecek ve leþini vahþi hayvanlara býrakacaktý.
Ev sahibi kurtlardan korktuðu için gitmeden evin çevresinde kimi yerlere kapan yerleþtirmiþti. Kýþýn gelir birkaç ay kalýrdý burada sevgisiyle.
“Bana yardým et ahbap, ayaðýmý kurtar. 3 gündür buraya çakýlý kaldým. Açým ve çok susadým! Beni kurtarýrsan ölene dek hizmetkarýn olacaðým. Yemin ederim.”
Siyah kurt, ona acýyarak baktý, onu þüpheyle karþýladý. Gördüðüne de inanmak istemedi, numara olabilir, çevrede baþka kurtlar olabilir, baþka kutlarýn bölgesine girmek ölüm demektir, o kurdun iþi orada bitirilirdi. Kurtlarýn kanunu buydu. Ve o bul bölgede dolanýrken kurt kokusu almýþtý. Takmamýþtý. Yabancý kurdun ayaðýna dikkatle baktý. Çok titiz biçimde, kokladý. Ýnsan koksu aldý.

(Daðda kayalarýn arasýna sýkýþýp kalan daðcý oradan kurtarabilmek için bir kolunu býçaðýyla keserek oradan kurtulmayý baþarmýþtýr. )

“Ya beni de yakalarsa?”
“Sanmam. O benim içindi.”
“Bu iþte baþka bir numara olabilir ya da bu þeylerden burada birçok varsa ve ben de yakalanýrsam iþim biter.”
“Orasýný hiç düþünmemiþtim, dostum. O zaman geri çekil. Kaderim neyse yaþarým, ölür giderim artýk.”
Siyah kurt, korkarak geri geri gitti korkarak.
“Üzgünüm. Senin için bir þey yapmak isterdim; ama bir çare göremiyorum dedi. Nasýl takýldýn o demire?”
“Ne bileyim. Aniden oldu. Açtým. Yiyecek arýyordum.
“Adýn nedir senin?”
“Zifin.”
Masumiyet vardý Zifin’in gözlerinde ve salaklýk.. Siyah kurt bundan çok hoþlanmýþtý. “Zavallý pis pisine ölüp gidecek” diye düþündü. “Oldukça yakýþýklý ve kuvvetli de görünüyor.” Ama ne var ki onun sevecen bakýþlarýnýn parýltýsý içinde çok güçlü ve su götürmez bir salaklýk fark etmiþti, bu yüzden o kapana yakalanmýþ olmalýydý, “bir þey olmaz bu mankafadan” diye düþündü, acýdý ona, güzelim kurt ölüp gidecekti. Çok yaralayýcýydý bu.
Böyle yakýþýklý bir kurdun ziyan olup gitmesi çok acýydý.
Çok açtý ve gidip yiyecek bulmalýydý; ama “þununla biraz yarenlik etsem iyi olur” diye düþündü, en son bilge kurtla dosttu, çok mutlu olmuþtu, þu tutsak serseriyle de sohbet iyi olurdu herhalde, ve en azýndan son zamanlarýnda onu mutlu etmiþ olacaktý, her nedense içinde böyle gelmiþ, “hemen çek git buradan, aksi halde onun durumuna düþeceksin” dediði halde iç kafa sesi; gidememiþti, açsýn git karýný doyur, aç kafayla muhabbet olmaz.
Yok, birkaç dakika da olsa burada onunla vakit geçirecekti. Sonra buraya nasýl girdiyse, tek adým þaþmadan aðýr aðýr çýkmalýydý buradan. Çünkü civarda baþka tuzaklar varsa ve yakalanýrsa onun da iþi biterdi.
Siyah kurt dedi ki: “Kimlerdensin, nereden geliyordun ve nereye gidiyordun. Ýmkansýz yoktur demiþti bilge bir kurt. Belki sen konuþurken aklýma seni kurtarma formülü gelir.
Ve siyah kurdun saatleri geçecekti orada.

Zifin baþladý anlatmaya.

PLATODAKÝ YUVA: ZÝFÝN ve AÝLESÝ

Zifin’in yaþadýðý yer platodaydý, burasý volkanik kayalarla doluydu, bir sürü irili ufaklý maðara vardý. Sürü beþ kurttan oluþuyordu, Zifin ve üç yavru daha vardý, lider kurtlarýn ilk yavrularýydý bunlar.
Baskýn diþi ve erkek ormanda birbirini bulduktan sonra güvenli bir yer aramaya giriþtiler, ýssýz steplerden gece gündüz yol alýp Sibirya’dan Türkiye’ye girdiler.
Bazý insanlarla karþýlaþtýlar ve tüfekleri vardý, çok korktular ve ormanýn iç bölgelerine oradan da platoya kaçtýlar. Burada kamp yaparken insanla hiç karþýlaþmadýlar ve burada av boldu, buraya yerleþmeye karar verdiler. Þayet bir sorun olursa burayý da kestirme ve gizli yollarla terk edeceklerdi, mutlu ve güvenli günler geçerken üç yavru dünyaya geldi maðarada. Bahar göz açýp kapayýncaya kadar geçmiþti ve Yaz ayýydý, platonun kýþý çok sertti, kýþ gelmeden yavrularýn geliþip büyümesi çok önemliydi, anne ve baba çok endiþeliydi. Sürüde bir yaþlý diþi ve iki de genç erkek kurt vardý. Genç kurtlar avlanmada çok fayda saðlýyordu liderlere, yaþlý kurt iste kampta bekleyip yavrulara göz kulak oluyordu.
Yavrular büyümüþ, maðaradan dýþarý çýkýp oyun oynuyorlar, birbirleriyle güreþiyorlar, tehlikeli bir þey olduðunda, ya bir sesten ürktüklerinde kaçýp maðaranýn derinliklerine saklanýp birbirilerin sokulup bekliyorlardý. Bakýcý yaþlý diþi kurt bu iþi iyi biliyordu. Bazen ortalýkta olmuyor, yüksekçe ve gizli bir yerden onlarý gözetliyordu, bazen aralýnda kalýyordu. Yavrular azýtýp onu çok rahatsýz etseler de bakýcý kurt onlara gereken þefkati gösteriyor, yorulsa da býrakmýyordu, arada onlarý hizaya getirmek için koca keskin diþlerini gösterirce ufaklýklar geri çekiliyordu korkuyla. Ýþin en zor evreleri atlatýlmýþtý, yavrular ayaklanmýþ, bitmek tükenmek bilmeyen enerjileriyle koþturuyorlardý, diþi baksýn kurt muyluydu, ama bu mutluluðun bozulmasýndan çok endiþeliydi, bir sýkýntý olursa burayý acile terk ettiklerinde yavrular sürüye ayak uydurabilecek kadar güç kuvvet kazanmýþtý, iþte o buna çok sevinmiþti, yüreði bir parça olsun rahatlamýþtý. Günün birinde hiç istemeyeceði þeylerin olacaðýný annelik içgüdüleri söylüyordu ona; ve daha çok koþturuyor ve daha çok avlanýp eve karýný tok dönüyor, yavrulara da avdan belli parçalar getiriyordu. Baþlarda eti çiðneyip yumuþatýp önlerine koyuyordu, artýk buna yapýyordu, yavrular eti yemeyi öðrenmiþti. yavrular zaten doymak bilmeyen bir iþtaha sahipti. Sürekli açtýlar. Daha çok et. Daha çok et. Daha çok et. Ebeveynler karný tok gelip her sefer yavrulara et getiriyorlar, artan etleri de yakýnda bir yerlerde gömüp saklýyorlardý, zor zamanlarda kullanmak için. Kanlý kemikli ete yavrular öyle bir iþtahla yumuluyorlardý ki…etin iyi yerini kapmak için
birbirleriyle kavga ederek.
Ebeveynler süreli yiyecek bulmak zorundaydý,
Bu müthiþ yorucu bir tempoda gece gündüz süratle adeta göz akýp kapanýncaya kadar akýp geçiyor, genç anne akþam yavrularý çevresine dolunca tatlý biçimde uykuya savruluyor, iþte o zaman mükemmel hissediyordu, yavrularýn sütten kesilmiþti; ama bir tanesi yine emmek istiyordu. Zifin. O en ufak ve en çelimsiz olan yavruydu.

Lider diþi ve erkek ve diðer iki genç erkek kurt avlanmak için platoyu terk ediyor, avlanma sahasýný tarýyordu her gün, son zamanlarda büyük bir sorun vardý, erkek bir ayý bölgeye gelmiþ, buraya yerleþmiþti, sýnýr araþtýrmasýna giden genç iki kurda aniden saldýrmýþtý. Bu ayý çok hýrçýndý ve bölgenin kendisine ait olduðunu vurguluyordu her seferinde.
Git git kamp alanýna daha çok yaklaþýyordu ve baskýn diþi kurt erkeðini ve genç iki kurdu alýp ayýnýn peþine düþtüler. O gün onu buladýlar, her nereye gitmiþse.
Diþi kurt gece ava çýkmýþtý diðerleriyle. Derede o boz ayýyý görünce hücum etti. Diðer kurtlar da saldýrýya geçmiþti. Boz ayý iriydi, güçlüydü ama dörde karþý birdi ve bir süre konumunu korudu, kurtlar onu sýrýmaya baþlayýnca yenileceðini anladý ve derenin karýþsýna atlayýp karþý tarafa geçti yüzerek.
Boz ayý günlerdir ortalýkta yoktu. Ondan kurtulmuþlardý.
Baskýn diþi kurt buna çok sevinmiþti ama hayatlarýnýn hatasýný yaptýðýný bilmiyordu.

Derenin diðer tarafýndaki daðda yayla vardý, birçok ev yerleþimciyle doluydu ve aç ayý önüne ne gelirse darmadaðýn ediyordu, açtý ve öfkeliydi.
Yaþlý adam sabah ezanýnda uyanmýþ, evin dýþýndaki tuvalete gidiyordu, sabah karanlýðý vardý, boz ayý yaþlý adama saldýrdý, boz ayý ilk kez insan sesi duymuþtu, yaþlý adam öyle feryat etmiþti ki boz ayý saliseler içinde orada kayboldu, ona neyin saldýrdýðýný görememiþti. Kolundan biraz yaralanmýþtý, ciddi bir yara deðildi, kurt ulumasý duyulmuþtu önceki gün civarda, bunu yapan kurt dediler.
Av konusunda iyi olan adamlara haber verdiler onlar da köpekleriyle daðý taramaya giriþtiler, böylece çevreyi taraya taya aþaðý inmiþler, platodaki kurtlarýn inine yaklaþmýþlardý.
Avcýlarýn arasýnda biri vardý ki iz sürmeyi çok iyi biliyordu.
Gündüz saatleriydi. Köpekler platodaki yuvayý buldu. Bakýcý yaþlý kurt oradan kaçýp uzaklaþmýþtý, yavrular ininin arka tarafýna saklanmýþtý. Adamlarýn üçü burada kalacak, diðerleri köpeklerle gidecekti, kurtlarý gözetleyecekler, geldiklerinde de indireceklerdi. Üçlü farklý noktalara mevzilendi ve beklemeye baþladýlar.
Bakýcý öteden onlarý seyrediyordu, ne olup bittiðini anlatmak için fýrladý aþaðý doðru, diðerlerini arýyordu, þelalenin aktýðý noktaya gitti, buradan vadi çok net görünüyordu, uludu, bu çaðýrýyý mutlaka alýrdý sürü, gece avýndan dönmemiþlerdi, belki de çok uzaktaydýlar.birkaç kez yardým sinyali verdi, yanýt gelmedi.
Yaþlý diþi kurt tek baþýna bir þey yapamayacaðýn iyi biliyordu ve yerin deðiþtirdi, o üç adamýn peþine takarsa ve sonra onlarý atlatmayý baþarýrsa yavrularý oradan alýp kaçabilirdi ölüm çukurundan. Akþamý beklemesi gerektiðini hissetti ve bekledi.
Akþam olmuþtu.
Havanýn kararmasý her zaman için kutlarýn lehinedir.
Sýkýntýlý bir durum olursa yaþlý kurt derenin kenarýna inmesi ve orada üç keza ulumasý gerekiyordu, öyle anlaþmýþlardý, dere kenarýna indi ve üç kez uludu, yanýt alamadý, caný sýkýlarak ve üzülerek orada uzaklaþýyordu ki; sinsi ayak seslerini ona yaklaþtýðýný duydu, tetkikte bekledi, dolunay vardý ve parýltýlý gözleriyle baskýn diþi kurdu seçti.
Ekip av bulmak için çok uzaklara gitmiþler ve doðru düzgün bir av bulamamýþlardý, iki tavþan yakalayýp yemiþlerdi. Yarý aç yarý tok ve oldukça bitkindiler. Baskýn diþi kurt burayý terk ediyoruz dedi. Neden acil destek sinyal verdiðini sordu.
Yaþlý kurt durumu anlattý.
Diþi kurt dün gece hissetmiþti, burayý terk etmesi gerektiðini, ama yola çýkmadan yavrularýn karýnýn güzelce doyurmasýný, böylece yola saðlam tutunabileceklerini düþünmüþ, yuvayý terk etmeyi bir günlük geciktirmesinin iyi olacaðýna karar vermiþti.
Yuvaya doðru ilerliyorlardý.
Üç adam bir ateþin etrafýnda toplanmýþ çay ve sigara içip muhabbet ediyorlardý, yeni yemek yemiþlerdi, kuru fasulye ve pilav. Köyden bir genç adam onlara yemek getirip gitmiþti. Kurtlara dair sohbet ediyorlardý. Onlarý nasýl gebertmek istediklerini, kurt hikayeleri anlatýyorlardý. Onlar gülerek ve coþkuyla ve hýrsla þamata yaparken diþi baskýn kurt bu durumdan faydalandý ve diðer kurtlarýn bilmediði gizli geçitten yuvaya girdi, yavrularý alýp dýþarý çýktý. Onlar cehennemden kaçýþý gerçekleþtirirken genç iki kurt geride kalmýþtý, baskýn diþi ve eþi onlarýn neden geç kaldýðýný merak ediyordu.
Genç iki kurdun kafasýna bir þey esmiþti ve onu yapacaklardý.
Onlar gelir, merak etme, ne yöne gittiðimizi biliyorlar, aþýlmaz sisler içinden geçsek bile onlar iz sürmeyi bilirler…bizi bulurlar..endiþe etme…bastýlar…ufak yavrular akþam karanlýðýnda ilk kez yuvadan bu kadar uzaklaþmýþlar, ormanda ilk kez ilerliyorlardý, korkularý vardý, tehlikeyi hissediyorlardý, ne olup bittiðinden haberleri yoktu, arada bir oyuna kapýlýyorlar, annelerini hýrlayýp seslenip onlarý peþlerinden gelmeleri konunda uyarýyordu, kokular çok farklýydý ve onlar bu kokularýn keþfetmek istiyorlardý. Gökyüzünde ay vardý, yer yer ormaný aydýnlatýyordu ama kurtlarýn gözü karanlýkta iyi görüyordu. Yavru kurtlar bir eðlence, macera ve merak içinde ilerliyorlardý, hayatlarýnýn en güzel anlarýydý bunlarý. En zevkli atmosfer içindeydiler, uzaklarý, ormaný, ormanda neler olduðun, ormanda yol almanýn nasýl bir his olduðunu çok merak ederlerdi, büyüklerin ormana daldýklarýnda nereye gittiklerini delice merak eder, peþlerinden gitmek isterlerdi, peþlerinden gitmeye ne zaman müsaade alacaklarýný merak edip dururlar, yuva çevresinde ayný oyunlar oynamaktan býkarlardý. Þimdi tam o hayalini kurduklarý þeyin, büyük gezegen ormanýn içindeydiler iþte. Çok tehlikeli can sýkýcý bir durum olduðunu biliyorlardý, ama anlayamýyorlardý, o dehþet gerilimi hissediyordu, bu gerilim içinde yol almak, adamdan sayýlmak, sürüde rol alýp arkadan ilerlemek onlarý gururlandýrmýþtý, dikkate deðer seçilmese de seçilmiþlerdi sonunda, ,evet, ,bu akþam akýl sýr erdiremedikleri ormanda yol alýp onunla bütünleþiyorlar, onun hakkýnda her geçen saniye daha çok bilgi topluyordu burunlarý. Bazen düþüp dubalranýyor, bazen ayaklarý keskin bir þeye basýyor, acýyor cýyaklýyor, bazen önde giden kardeþine toslayýp yuvarlanýyorlardý. Tam bu gece iþte gerçekten bu sürünün ciddi bir parçasý olduklarýn hissediyorlardý, sýnýrlarý aþýyorlardý, sýnýrlarý aþmalarýna izin vermiþti. Geceler boyu, yuvadan dýþarý çýktýklarýndan itibaren onlarda derin bir merak ve korku uyandýran ormanda yol alýyorlardý iþte sonunda, bu tarif edilmez bir hoþnutluk doðurmuþtu onlarda, çok heyecanlýydýlar, korkularý da vardý; ama yalnýz deðillerdi. Ebeveynlerinin onlarý mutlu eden mýrýltýlarý ve ayak sesleri vardý. Onlarýn kokularý ve rehberliðiyle arkadan tin tin geliyorlardý.
Dört yavrunun da ismi yoktu, anne kurt onlarýn isimlerini henüz koymamýþtý, yapacaklarý bir hareket, bir þeye göre, bir duruma göre onlara o duruma uygun bir ad koyacaktý, þimdiye kadar öyle bir durum olmamýþtý. Derken zifin arkada kaldý, bir koksu onu cezbetmiþti, peþinden gitti ve çiçeði bulup kokusunu içine çekmeye baþladý. Hemen sonra orada yapayalnýz olduðunu, sürüsünü kaybettiðini anlayýnca cýyakladý, diþi kurt onun yanýnda aldý soluðu.
Senin adýn zifin olsun. Zifin. Bir daha asla sürünü kaybetme. Yoksa ormanda tek baþýna hayatta kalmayý becermezsin. Seni bulamayabilirdim.
Annesine sokuldu sevinçle ve onu yalamaya baþladý, burunu. Annesi onu baþýnla itti, bastý, zifin de arkasýndan koþtu.
Genç iki kurt ateþ baþýnda ýsýnýp baðýra çaðýra muhabbet eden, zevkten kendilerinden geçen üçlüye uzak bir noktadan þöyle bir baktý. Plan yapýp sessiz adýmlarla onlara sokuldular.
Biri bir taraftan yaklaþtý, diðeri bir taraftan. Ses çýkarmýþlardý ve üç kafadar bir þeyin onlara yaklaþtýðýný fark edip seslerini kesmiþ, gerginlik korku ve dehþet içinde silahlarýna sarýlmýþ bekliyorlardý, bir þey görseler ateþ edeceklerdi ama hiçbir þey görünmüyordu ve ateþ aydýnlýðýndan bakýnca hiçbir þey göremezsin, kör gibi olursun, genç kurtlar üç kafadarýn üstüne çullanacak gibi yaklaþýp sesler çýkarýyorlardý, kafadarlar onlarca kurdun çevrelerini sarýþ olduðunu düþünüyorlardý, ateþ etmeye baþlamýþlardý, sonunda çok az kurþunlarý kaldý ve biri dedi ki: “Sýkmayalým artýk, kurþun biterse iþimiz biter.
Genç kurtlar iyice yaklaþýp hýrlayýp hemen oradan kaçýyor, sonra baþka yerden hýrlayýp yine yer deðiþtiriyorlardý, kafadarlar dehþet içindeydi, korkudan titriyordu ikisi.
Genç kurtlar içlerinden kýs kýs gülüp oradan uzaklaþtýlar.
Gecelenin ilerleyen saatlerinde sürüyü bulup onlara katýldýlar..
Sonbahardý ve kýþ ayak seslerini hissettirmeye baþlamýþtý,
Sürü sabaha dek ilerledi.
Gün aydýnlanýrken bir maðara buldular, içerisi boþtu ve örümceklerle kaplýydý, buraya yerleþmeye karar verdiler.
Bütün sürü yorgunluktan mahvolmuþtu ve maðaranýn ön tarafýnda derin bir uykuya çekilirken lider diþi kurt tetkikteydi. Sonunda o da uykuya daldý, arada uyanýp çevresini dinliyor, ters giden bir þey var mý diye kontrol ediyordu.
Ve yaðmur baþladý. Zifin uyanýp annesinin yanýna sokuldu. Diðerleri bakýcýnýn yanýndaydý.
Yuvalarýndaki olduðu zamanlarda zifin yaðmuru seyrederdi, annesi ona þöyle bir baktý ve gözlerini kapadý.
Saatler ilerledi ve sürü uyandý, ebeveynler hiç bilmedikleri bu yerin güvenli olduðuna karar vermiþ, birkaç gün burada konaklayýp yollarýna devam etmeye karar vermiþlerdi. Ama diþi lider kurt rahat deðildi, burada kalýrlarsa baþlarýna kötü bir þey geleceðini düþünüyordu ve sonunda yola devam etmeleri gerektiðini diðerlerine inandýrdý, özellikle eþine, açlýk meselesini de yolda halletmeye çalýþacaklardý. Bakýcý yavrulara göz kulak olurken diðerleri diðer dört kurt önden gidip yiyecek bir þeyler bulmaya çalýþacaklardý.
Erkek kurt yaðmurlu havada yola devam etmenin iyi þans getirmeyeceðini söylese de sonunda diþi kurdun istediði olmuþtu.
Ýki erkek kurt sal kanattan ilerliyor, sað kanadý ise lider diþi ve erkeði almýþtý, böylece araziyi tarayarak ilerliyorlardý. Her kurdun arasýnda belli bir mesafe vardý, araziyi tarama bunu gerekiyordu çünkü. Av birinden kaçarsa ötekine yakalanýr, ondan da kaçýp kurtulursa kanatýn diðer yönüne düþerdi, yani kaçýp kurtulmasý imkansýz olurdu, zaten biri avýn ensesinde bitti mi paav panikler korkar aptallaþýrdý ve öteki kurtlar zýnk diye yetiþir, avýn kurtulmasý imkansýz olurdu, avýn kaçýp kurtulmasý için ya çok seri olmasý lazýmdý, ya çok zeki, saklanmayý bilen av kurtulabilirdi ama arkada bir kurt olunca av bütün (domuz, tavþan) bildiklerini ölüm korkusuyla þaþýrýrdý. Ama bu durumda avcý av da olabilirdi, iri bir domuz bir deðil birçok kurdun iþini bitirebilirdi ve domuzlar genelde sürüyle takýlýrdý ve çok tehlikeliydiler.
Av kantlardan birine düþtü mü sonra süratle onu çember içine alýrlardý, çember demek ölüm kapaný demekti, çembere düþen bir avýn kurtulma þansý sýfýrdý.

Az vardý yavrular ýslanmýþ ve üþümüþtü ve üþümeye baþladýklarýnda bu tatlý macera hepsi için bir büyük iþkenceye dönüþmüþtü.
Ýlerlemek istemiyorlardý ama geride yalnýz baþlarýna kalýnca ödleri patlýyordu, bakýcý kurt arada baþýný çevirip onlarý kontrol ediyordu, ýslak ormanda çamura bata çýka ilerlemek pek güçtü, yavrularýn hiç yaþamadýðý bir þeydi bu, üstüne üstlük dünden beri aç olunca bu iþ gerçekten kabus olmuþtu onlar için. Bu iþ çok baþkaydý, yaþamýn acý gerçekliðini, korkunçluðunu hissediyorlardý, hayatta kalmanýn gerekliliði. Canlarý acýsa da yorulsalar da devam etmeleri gerektiði son derece caný sýkýcýydý, bu iþ baþkaydý çünkü öyle yuvada masum masum ebeveynleri beklemek yoktu, sýcak korunaklý yuvada beklemek gibi deðildi bu, ayaz kestiði vücutlarý titriyordu, bakýcý kurdun da acýmasý yok gibi görünüyordu, basmýþ gidiyordu, arkada kalanýn iþi
bitecekti, panikle kayarak yer yer yuvarlanarak ilerliyorlardý, ýpýslak. Ýþte o çok merak ettikleri gizemli ve büyülü orman ilk keþiflerinde nasýl da en istenmeyen þeye dönüþmüþtü. Bakýcý kurt sert görünüyordu; ama aslýnda öyle deðildi. Onlarýn baþarmalarýný istiyordu, sýk sýk onlarýn mýzýldamalarýný, yani korkuyla acýyla cýyaklamalarýn duyuyordu ama aldýrmýyordu. Çocuklar sessiz olun diyordu. Burada yalnýz deðiliz. Canýnýzý seviyorsanýz sessiz olun. Bir kurt her zaman tüy gibi sessiz olursa hayatta kalýr. Çok geçmedi ve ormaný yaðmurdan bir sis bulutu sardý, bakýcý kurt bir büyük aðacýn dibinde mola vermeye karar verdi ve onlarýn yanaþmasýný bekledi, açlýktan mahvolmuþ yavrular üzgün bakýþlarla bakýcýnýn çevresine yuvalandýlar. Bakýcý kurt da çok acýmýþtý. Yavrularýn merak ettikleri hayat, yani bu orman bir düþ kýrýklýðý oluvermiþti birdenbire ve o saf kendilerine duyduklarý özgüven de yerle bir olmuþtu. Açlýðýn etkisiyle ve yorgunlukla sarhoþ gibiydiler. Düþ ve gerçek arasýnda sallanýr gibi.
Bu ne biçim bir iþti. Git git yol bitmiyordu.
Bakýcý kurt düþünceliydi. Caný sýkkýndý, burnundan sýcak nefes ayazlý havaya daðýlýyordu.
Karný çok açtý, hem yavrular hem de kendi için çevre yiyecek aramaya çýktý, çevrede dairlere çiziyor, etrafý kokuluyor, bir þey, yenecek bir þeyin izini bulup koklamaya çalýþýyordu, bir yiyecek bulamadý ama yuva olabilecek, ýsýsý çok güzel bir yuva buldu, toprak çýkýntýsýnýn altýnda bir yarýk vardý, orasý oyulmuþtu, yavrularý oraya götürdü, burada ýsý fazlaydý ve yavrular ýsýnýp mayýþýp rahatladýlar ve uykuya daldýlar.
Akþam oluyordu ve yaðmur kesilmemiþti. Yine delice yaðmýyordu ama yaðmýyordu. Bakýcý kurt ormanda bir süre ilerledi ve uludu. Bir süre peþ peþe ve acý acý uludu.
Avdan dönen ekip yalnýz dolaþan (kayýp) bir yaban keçisi yakalamýþ ve parçalamýþtý, her birinin aðzýnda bir parça vardý, ve bakýcýnýn mesajýný iþitmiþlerdi. Çaðrýyý iþitmiþlerdi.
Ekip kamp alanýna geldi ve baba kurt aðzýndaki keçi budunu yavrularýn önüne koydu ve yavrular sevinçle ete yumuldu. Karýnlarý þiþene dek, kana kana yedileler, ara yer kapma yarýþýna giriþip birbirlerine hýrlayýp saldýrdýlar, sonunda hepsi de mutlulukla doygunluða eriþip rahata erdiler ve sonra uyku bastýrdý, uykuya çekildiler.
Ekip de yorgundu, onlar da uykuya çekildi.
Kurt sürüsü akþam uyandý, can sýkýcý yaðmur vardý yine ama þiddetli deðildi. Sürü yola koyuldu.
Akþamýn ilerleyen saatleriydi ve yavrular bu iþe alýþmýþ gibi görünüyordu, sürüye ayak uyduruyorlardý ve bu iþ bu kez bu kadar eziyetli görünmüyordu, çünkü karýnlarý toktu, sürü daðýn eteklerinden ilerliyordu, burasý tehlikeli bir bölgeydi, yüz metrelik uçurumun kenarýndaydýlar, çok yol almýþlardý ve geri dönmek zaman kaybý olacaktý, aðýr aðýr ýslak ataþlarýn topraklarýn çimenlerin üstünden ilerliyorlardý. Aþaðýda dere olmalýydý, derenin sesi geliyordu diþi kutun kulaklarýna. Bu kýsmý aþaðýnda çok büyük rahat edecekti diþi kurt, bakýcý kurt yavrularýn önündeydi, kaþýntýsý tutunca durdu ve kendini kaþýmaya baþladý.
Yavrulardan biri uzaklaþtý, ötekiler de onun peþinden gitti, oyun oynayarak yer arýyorlardý. Fýrladýlar, yuvalarýndaki gibi mutluydular, besin yani süper bir yakýt almýþlardý ve güçlü hissediyorlardý, coþkuyla atýldýlar, uçurumdan kaymaya baþladýklarýnda çok geçti, topraða tutunmak istiyorlardý, cýyaklýyorlardý ve usl usul kayarak düþüyorlardý, bakýcý kurt yukardan onlara bakýyordu, yapacak hiçbir þeyi yoktu, aþaðý inip onlara yadý9m etmeye kalkarsa o da uçurumun dibine düþecekti, sürü yukarda toplanmýþtý, yavrularýn ilki, ikincisi, üçüncüsü ve son olarak zifin kaydý ve uçurum boþluðundan acý çýðlýklarý duyuldu, bakýcý kurt aþaðýda dere olduðunu biliyordu ve belki bazýlarýný kurtarýrým umuduyla o da býraktý kendini, kayarak aþaðý gitti, bu onun hatasýydý ve belki düzeltebilirdi. Diþi kurt içinden acýyla homurdandý, o da aþaðý kaymaya baþladý, peþinden erkek kurt da aþaðý kaydý ve uçurumdan düþtü, geriye iki genç kurt kalmýþtý, bunun ölüm demek olduðunu iyi biliyorlardý ve belki baþka bir yol bulunur diye düþünerek daðýn eteðinden aþaðý, dereye doðru inmek için bir yol aramaya giriþtiler.
Yaðýþlarla ve daðýn yukarýlarýndan gelen sularla iyice taþkýn ve yürekli olan dere çalkantýlar içinde döne döne aþýðý doðru akýyordu, iri taþlara çarpan sular köpükler saçýyor, yoðun bir ses gürültü çýkýyordu. Yavrular derede bata çýkan aþaðý doðru iþlerlerken su yüzeyinde durmak için savaþýyorlar,, akyalarýný hareket ettiriyorlar ve fýrsat bulurlarsa cýyaklýyorlardý acý acý, imdat çýðlýklarý.
O akþam zifin derenin bir noktasýnda baygýn halde yatýyordu ve kendine geldiðinde yapayalnýz olduðunu fark edince uzun bir süre cýyakladý ve yardým gelmeyince aðlamaya baþladý. Korkup bir oyuna girip saklandý. Yaþadýðýna seviniyordu ama ailesine ne olmuþtu, neredeydiler? Dere denen þeyin gücünü ilk kez görmüþtü.
O gün akþam dek orada kaldý, kafasý yerine gelmeye baþlayýnca dýþarý çýkmak için cesaret buldu ve çok açtý,
Birkaç böcek yedi. Derede boðulan bir yýlan leþini fark etti.
Ýri bir yýlandý bu. Korktu. Daha önce böyle bir þey hiç yememiþti, ölü olup olmadýðýný bir pençesiyle kontrol etti.
Karýný doyunca acý acý uludu, yardým sinyali verdi; ama bir yanýt alamadý. Ertesi gündü, yukarda derede boðulmuþ ve sürüklenip gelmiþ domuz leþi kýya vurmuþtu, bu leþ onun günlerce bir ziyafet çekmesine yol açtý. Bir hafta sonraydý, domuz leþi yiyeceði tükenmiþti ve artýk kurbaðalar ve yengeçler yoktu, burada onlarý avlayan bir yabancýnýn olduðunu anlamýþ baþka yere gitmiþlerdi, balýklarý görünüyordu suyun içinde; ama onlarý yakalamasý imkansýzdý. Buradan gitmem lazým diye düþündü ve ilk kez adam akýllý çevresine bakýndý,
Ormana girebilmesi için uygun zemin yoktu burada, dimdik bir toprak parçasý vardý otlarla kaplý. O toprak parçasýnýn bir bölümü dere kenarýnda ada oluþturmuþtu, iþte oyuk yani yuvasý buradaydý, dik topraðý týrmanmasý imkansýzdý, buradan kurtulmanýn tek yolu varsa dereye atlamaktý, dere onu aþaðý sürükleyecek, yüzüp uygun kýyaya çýkabilecekti. Ama bunu yapacak cesareti yoktu, o derin ve karalýk sularda ilk seferinde nerdeyse boðulacaktý ve çok su yutmuþtu. Üstelik her gün yaðmur vardý, dere azametli ve acýmasýzca çalkalanarak akýyordu,
Üstelik cývarda bir kýzýl þahin dolanmaya baþlamýþtý, kanat açýklýðý bir buçuk metre varan kartal orada esir düþmüþ zavallý kurdu fark etmiþ, onu pençeleri arasýna alacaðý kritik ve uygun zamaný kolluyordu. Birkaç kez sinsice yaklaþtý ama yavru kurt onu fark edip hemken deliðe saklandý, kalbi küt küt atýyordu, havadan gelen tehlikenin de var olabildiðini fark etmiþti böylece. Yerde de sýkýntý bitmiyor ve üstten aniden, sinsice yaklaþýyordu düþman. Öfkeliydi, ona dikmiþti gözlerini, diþlerini gösterip hýrlýyordu uzaklaþan kartala.
Ertesi gündü, açlýk onu periþan etmeye, acýsýný hissettirmeye baþlamýþtý, dereye atlayýp atlamayý düþünürken kartlarýn süzüldüðünü fark etti, son anda, yuvaya kaçmak istedi, taþýn üstündeydi, kaydý ve dereye yuvarlandý, su onu pin pon topu gibi alýp sarýp sarmalayýp götürüyordu, yavru kurt bütün gücüyle direniyordu. Tepe taklaktý, düzeltmiþti durumu, baþýný sudan çýkarmýþ, ufak pençelerini canla baþla süratle çalýþtýrýyordu, kontrolü saðlamaya çalýþýyordu, arada suya batýp çýkýyordu baþý. Nefes almakta güçlük çekiyordu. Çok sürmedi, yüz metre kadar sonra her nasýlsa gözü kýyýya fark etti, yürüyebileceði zemini gördü ve kuvvetle o tarafa doðru yüzmeye çalýþtý, nefesi kesiliyordu, çok yorulmuþtu, gücü tükeniyordu ama her seferinde kýya daha çok yaklaþýyordu, o gördüðü noktaya yaklaþamamýþtý, çok açýða savrulmuþtu ama giderek kýyaya daha çok yaklaþmýþ ve suyun tokatlayan gücünden çýkmaya baþlamýþtý, sonunda ayaklarý taþlara deðdi ve sudan çýkýp yürümeye baþladý. Gökyüzüne bakýndý hemen, kartal yoktu, hemken ormana girdi.
Koca ormanda her gün yeni bir þey öðreniyordu, derede su içiyor, sürekli çevreyi araþtýrýyor, derenin kenarýnda vuran ufak tefek bazen büyük leþlerle besleniyordu, dere onun yiyecek ambarý gibi bir þeydi, zahmet harcamadan yiyecek buluyordu (kurtlar leþ yer) ama bazen deren kenarýnda günlerce leþ olmuyordu, açlýktan mahvolduðu anlarsa, sonunda iþim bitti diye düþünüp bitkince dere çevresinde umarsýzca yiyecek bakýnýrken gözüne yiyebileceði þeyler iliþiyor, fýrlayýp karnýný doyuruyordu, bu leþlerin tadý berbattý, sürüde yedikleri mükemmeldi oysa, bu leþler iðrenç ve adi þeylerdi, berbat olsa da karný doyuyor ve mutlu oluyor ve güçleniyordu. Kendinden büyük canlýlar görünce hemen saklanýyor, yabancýyý inceliyordu, baþlardaki gibi aptal, kendini bilmez ve boþ cesaretli deðildi, hep akýlýyla, planla ve korkarak hareket ediyordu, çok dikkatliydi. Günlerce beklemesine raðmen yiyecek bulamadýðýnda ise ormanýn baþka bölümlerine gidiyordu, burada yeni keþifler yapýyor, yiyeceðin en çok olduðu yerleri tespit ediyor, sonra günler geçince ara ara oralarý kontrol ediyordu, ormanýn bir yerlerinde mutlaka leþler, yeni ölmüþ hayvanlar bulunuyordu. Koku analizleri konusunda çok daha iyiydi, çok iyi bir koku hafýzasý oluþturmuþtu, artýk birçok þeyi koklayarak çözebiliyordu, belli derecede uzmanlýk kazanmýþtý ve artýk o küçük köpek yavrusuna benzeyen 3 aylýk kurt deðildi, yetiþkinler gibi tüyleri çýkmýþ,v heybetli bir hale gelmiþti, büyük ve keskin diþleri, sert bakýþlarý vardý. Artýk genç bir kurt olsa bile bir aðýrlýðý vardý, kendine bir özgüveni. Ormanýn çok uzak ve baþka köþelerinden kurt ulumalarý duymuþ, ama kendine zarar gelir diye onlara gitmemiþti. Ama artýk bu yalnýzlýk can sýkýcý olmaya baþlamýþtý ve leþ ve ufak tefek avlar yemek istemiyordu, düzgün bir yemek yemek istiyordu. Lezzetli bir yemek. Ailesiyle yediði son akþam yemeði, o domuz eti sýk sýk rüyalarýna giriyordu. Ormanda zaman zaman domuzlarý görüyordu ama onlar iriydiler ve sürü halindeydiler, bir kez arkada kalan yavrulardan birini kaparým diye atýlmýþtý ama canýný zor kurtarmýþ, ondan beri domuzlara hep uzaklar bakar olmuþtu.
Artýk nesin ve net olarak burayý terk etmesi gerektiðine inanýyordu, baþka kurtlar arasýnda olmalýydý, týpký çocukluðundaki sürüdeki gibi. Yalnýzlýk canýna tak etmiþti.
Ve son kez yuvasýna, çevreye þöyle bir göz attý, oralara veda edip bastý, týkýr týkýr yürüyerek uzaklaþýp ormanýn ötekilerine, hiç gitmediði yerlere doðru sevinçle ilerlemeye baþladý. Zaman gelecek ve ormanýn hiç gitmediði yerlere gideceðini, ve korkarak burayý tamam terk edeceðini bir gününü mutlaka geleceðini biliyordu, seziyordu, hissediyordu, çünkü uzaklarý, çok uzaklarý delice merak ediyor, oralara adým atmak için can atýyordu, bildik çevrede dolanmak caný sýkýcý oluyordu çoðunlukla. Yeni þeyler olmadýkça , ayný þeyler, ayný sabahlar, ayný akþamlar, ayný geceler, ayný yiyecekler bezdirici ve aþýndýrýcý oluyordu dinamik bedeni için, yalnýzlýðý içinde canavarca uluyordu, bu yalnýzlýk yok edilmek istiyordu, çünkü yetiþkin belirtileri göstermeye baþlamýþtý. Azan ve parlayan Ýçgüdüleri onu cesaretle dolduruyor, artýk bas git buradan diyordu. Ve yalnýz kalbi annesiyle sarmaþ dolaþ olduðu anlardaki gibi bir leþ özlemiyle yanýp tutuþuyordu. Bambaþka hevesler, heyecanlar ve uzaklara dair þeyler uyanýyordu içinde. Hep uzak ve bilemediði diyarlara dair hayaller kuruyordu, karþý konulmaz bir istekler oralara çekiliyordu sanki. Her sefer dur, acele etme, henüz zamaný gelmedi diye avutuyor, kandýrýyordu kendini. Sezgisi böyle diyordu ona. Ýçindeki asi ses kabarýyor, sonra diðer ses onu yumuþatýp susturuyor, ormanda neþeyle uçan bir kelebeðin peþine takýlýp sevinçle koþuyor ve bütün caný sýkýntýsýný bir anda unutuyor ve baðlandýðý bu topraklara taparcasýna mutlu oluyordu ve farklý bir yiyecek bulduðunda mutluluðu taçlanýyor, dört köþe oluyordu keyifle.
Ormanýn bir noktasýndaydý, burasý yüksekçe bir noktaydý ve seyir terasý gibiydi, aþaðýda uçsuz bucaksýz vadiyi seyrediyordu, karný açtý, son bir haftadýr, leþ yiyordu, pis bir kavga leþi, kurtlanmýþ domuz leþi. Sürekli leþ yemek bir iþkenceye dönüþmüþ, yaþam azmini ve neþesini silip süpürmüþtü, üstüne üstlük yalnýzlýk acýsý çekiyordu, dolaþýp ne yapýp edip taze et bulmayý düþünüyordu, bezgindi ve yerinden kýmýldamak istemiyordu, zaten her çabasý boþa çýkýyordu. mevsimlerden sonbahardý, birden gökyüzünde uçan ördek sürüsü iliþti gözüne, kuzeye gidiyordu ördek sürüsü, ben de kuzeye gideceðim diye düþündü, ördekler nereye gidiyorsa oraya gideceðim. Kalktý hemen ve yola düþtü. Dönüp arkasýna bile bakmadý, bu kez kesin kararlýydý, öyle eskisi gibi bir süre gidip geri dönmeyecekti ve dönmedi de.
Bir hafta geçmiþti, hava yaðmurluydu, çok sýk çalýlarýn ve otlarýn olduðu, otlarýn boyuna kadar geldiði bir ormana gelmiþti, yaðmur yaðýyordu ve açýk bir alan, bir vadi bulana dek ilerlemeyi ve uygun bir yerde de kamp yapmayý düþünüyordu, yorgundu, karný açtý, ormanda önüne gelen ufak tefek leþler ve bir tavþan yakalayýp yemiþti. Zaman zaman gözüne domuz sürüleri iliþiyordu ama onlara yanaþmýyordu, henüz onlarýn nasýl avlanacaðýný biliyordu ve zaten o domuzlarýn ebeveynleri kendinden iriydi, domuzlar onu fark ettiklerinde hücuma geçiyorlardý, eðer zifin onlarýn kesmeye baþlarsa. Ve o da acýnasý biçimde kaçýyordu, gözünü hep dört açýyordu, kendi gibi bir kurt ya da kurt sürüsü görebilirim diye ama tek bir kurt bile görmemiþti, ama sürekli olarak onlarýn izlerine, kokularýna denk geliyordu, buralardan bir yerlerde hep kurtlar dolanmýþ, geçip gitmiþlerdi bir yerlere, þimdi onlar neredeydiler acaba, en çok merak ettiði, onu en çok heyecanlandýran buydu, genelde karný açtý, ufak tefek leþler ona yetiyordu, hayatta kalabiliyordu; ama baþka kurtlar düþüncesi ona müthiþ bir güç, azim, sabýr ve dayanýklýlýk veriyordu, o hayale kavuþacaðý umudu daha ilerlere gitmesini saðlýyordu. Hep yeni þeyler deniyordu, böcekleri yiyordu, çekirgeler, salyangozlar…
Nihayet aðaçlarýn seyreldiði alana geldi, bir domuz sürüsü fark etmiþti, domuz ailesi daðýnýk biçimde mutlulukla ve kendilerinden geçerek otluyordu, hepsini gözden geçiriyordu, ufak olan sürüden epey ayrýlmýþtý, artýk þu domuzlardan birini yakalamayý bir þekilde becermesi gerektiðini düþünüp o domuza yaklaþmak için sinsi sinsi yaklaþtý, domuz uzun otlarýn arasýndaydý ve çevresini göremiyordu, zifin aðýr sessiz adýmlarla iyice yanaþmýþtý domuza, arkasýndaydý ve bu iþi nasýl yapmasý gerektiðini bilmiyordu ama içgüdüleri onu yönetiyordu, aðzý sulanmýþtý, taze et yeme düþüncesi onu çýldýrtýyordu, arkadan domuzun üstüne atladý ve ensesinden kaptý, bunu nasýl yaptýðýn bilemedi ama bir þekilde yapmýþtý, domuz çýðlýðý basmýþ, kurtulmak için çabalýyordu, domuzun babasý olay yerinde aldýðý soluðu ve zifin onun toslamasýyla tepetaklak olup öteye savruldu, ve bastý, panikle oradan kaçtý. Hayal kýrýklýðý yaþýyordu ama diþlerinde domuzun kanýnýn tadý vardý, ilk atalarýný hissetti o vahþi hazzý hissetti, öldürme içgüdüsü alev alevdi, geri döndü ve baþka bir noktadan domuzlarý izlemeye baþladý tutkuyla, domuzlar kaçýyordu, þansýný zorlama diye düþündü, bir sakatlýk yaþarsa bu hayatýný sonu olabilirdi, domuzlar uzaklaþýp gözden kayboldu. Düþünceler dalmýþtý ve ilerliyordu, eðer en az bir kurt da olsa o sürüden bir domuz kapabileceðine karar verdi, diðer kurt sürüyü oyalardý, bir þeyler yapardý, eðer iki kurt daha olsa iþ daha kolay olurdu, dört kurt daha olsa sürüden bir domuz çalmak garanti olurdu nerdeyse. Aniden durdu, ilerde otlarýn arasýnda bir þey hareket ediyordu, sesi dinledi, evet orada bir þey bir canlý hareket ediyordu, birkaç metre ilerdeydi ve o kokuyu hemen tanýdý, zifin çiçeði kokusu, kafasý birden çocukluðundaki o sahneye gitti, zifin çiçeðini burnunu yaklaþtýrmýþ kokuluyordu, annesi yanýna geldi, senin adýn zifin olsun…baþýný çiçekten kaldýrdý, ilerdeki canlý hareket etmiþti, bekledi, ve harekete geçti, onu korkutup kaçýrmak istemiyordu, aniden bastýracaktý, atýlacaktý üstüne; ama önce onun ne olduðunu, kalýbýný görmeliydi, cüssesi büyük bir domuzsa ona yaklaþmasý delilik olurdu, ama bir koku duydu bu koku ona çok tanýdýk bir þeyleri hatýrlatmýþtý, hýzlandý, otlarýn arasýndan diþi kurdu gördü, açýk mavi gözleri vardý, burnu, narin gövdesi, tertemiz bakýþlarýyla bu diþi kurt hayatýnda gördüðü en güzel kurt olmalýydý, çocuk bir kurtken annesini çok güzel bulurdu, iþte o zamanlar annesine en çok baðlý olduðu zamanlardý, ona aþýk olduðu zamanlardý, yuvadan baþka bir þey bilmediði zamanlardý, dýþarýdan gelen annesinin sütünde, tüylerinde suratýnda dýþ dünyanýn garip ve güzel kokularýný, topraðýn aðaçlarýn yani doðanýn kokusunu hisseder, acayip mutlu olurdu. Þimdi ötedeki bu diþi kurt kaybettiði anne özlemiyle bir çýðlýk gibi kalbini eritmiþti bir anda, baþýnda tatlý yýldýzlar dönmeye baþlamýþ, birden delice heyecanlanmýþtý. Ama ya sürüsü varsa ve tek deðilse, onu elde edemezdi, eðer tekse þansý yüksek olabilirdi, usulca ilerledi ve bir kuru çalýya bastý, o çatýrtýyý ilerdeki diþi kurt gördü ve hemen baþýný çevirip ona düþmanca baktý, zifinin ona saldýracaðýný sanýþ, sinip savunma pozisyonu almýþtý, zifin ona güven vermek için sakin sakin onu seyrediyordu, diþi kurt bu yabancýya güvenmiyordu, zifin diþi kurt ortada yokmuþ gibi baþý yere eðdi, bir þeyleri kokladý, saðýna soluna baktý, ben zararsýzým mesajý vermeye çalýþýyor ve usulca ona yaklaþýyor, arada duruyor ve kuyruk sallýyordu, diþi kurt mesajýný almýþtý ama yine de temkinliydi, zifin ona iyice yaklaþýnca diþi kurt diþlerini gösterip hýrlayýp atýlýp geri çekildi, zifin öylece durdu, ama korkup geri çekilmiþti. Ýlerlemek istedi ama diþi kurt tepki gösterdi, zifin de olduðu yere uzanýp gözlerini dostça ona dikti. Tabi bu arasa çevreyi gözetleyip sesleri dinliyordu, diþi kurdun sürüsü varsa diðerleri gelip ona saldýrabilirdi, henüz bu diþi kurdun yalnýz takýlýp takýlmadýðýný bilmiyordu ve yavaþ gitmesi gerektiðini sezmiþti. Bu müthiþ fýrsatý kaçýramazdý, böyle güzel bir diþi kurdu bir daha nere bulacaktý ki, diþi kurt ilerlemeye baþlayýnca zifin de hemen peþine düþtü, diþi kurt bundan hoþlanmamýþtý, neden böyle yapýyordu ki, buna bir anlam veremiyordu, epey bir süre onu böyle takip etti ve diþi kurt bir karga leþi bulunca onun yenecek kýsmýný araþtýrmaya baþladý, zifin o an onun çok zayýf olduðunu ve karýnýn da çok aç olduðunu fark etti, bir þeyler yapmalýydý, çevrede bir av araþtýrmaya giriþti, tabi bu arada onu da gözden kaybetmemeliydi, sonunda kendini öyle kaptýrdý ki, epey uzaklaþtý, bi domuz sürüsüne dek geldi, yavrulardan birini gözüne kestirdi, attýk gözünü karartmýþtý, bir yavru domuz iþini görürdü, anne baba ve beþ yavru domuz vardý, biri çok gerideydi, güvercin sürüsüne dalan atmaca gibi plansýz programsýz atýldý son sürat, en arkadaki baþka yöne kaçýp kayboldu ve diðer ikisi birbirine çarpýp yere yuvarlandý, böylece zifin tam önündeki yavru domuza kaptýðý gibi fýrladý, boynundan yakalamýþ, gýrtlaðýný sýmýþtý, bütün gücüyle, yavru domuzu yakalar yakalamaz caný çýkmýþtý, peþindeydi baba domuz, zifin sevinçle uzaklaþtý ve nefes nefese bir yerde durdu, diþi kurdu bulmak için bastýðýndan arkadan gelen sesi duyup baþý çevirdi, bu diþi kurttu, domuzlarýn çýðlýklarýn duymuþ, olay yerine gelmiþ ve zifin’in görüp onu takip etmiþti, zifin tereddüt etmeden ona yakaladý ve aðzýndaki domuz yavrusun onun önüne býraktý, dii kurt bir domuz ölüne bir ona baktý ve domuzu yemeye koyuldu, geriye bir parça kalmýþtý, onu da zifin yedi, sonra onu kokladý, diðeri de baþýný uzattý, zifin kabul görmüþtü ve onay almýþtý, sevinçle diþi kurdun çevresinde giderek büyüyen daireler çiziyordu, çýlgýnca koþuyordu, artýk bir yoldaþý vardý, diþi kurt da onu yakalamaya çalýþýyor, beraber koþuyorlar birbirini þakadan ve yer yer sertçe ýsýrmaya çalýþýyorlar, yatýp yuvarlanýyorlardý otlarýn içinde. Birbirlerini yalýyorlardý, zifini artýk sonsuz uzun karanlýk gecelerde yalnýz olmayacaktý, artýk bir sevgilisi vardý, uyuyacak uyanacak ve onu yanýnda bulacaktý, delirten yalnýzlýk onca acýlý zamandan sonra bitmiþti. Koþmaktan yorulmuþlardý ve sakin sakin yürüyorlardý, bir tüfek patladý aniden ve diþi kurt yere serildi. Zifin ne olup bittiðini anlayamamýþtý ama kaçmasý gerektiðini anlamýþtý, diþi kurdun yere düþüp cansýz kesildiðini görmüþ, ona bakýp donmuþtu bir an ve sonra fýrlamýþtý. Orandan uzaklaþtý ve iri yapraklarýn arasýndan gözlemeye baþladý, eli tüfekli bir adam diþi kurda yanaþtý, tüfeði ona doðrultmuþtu, çizmesinin ucuyla kurdu dürttü, ölü olduðunu anlayýnca kuyruðundan tutup sürüklemeye baþladý, iri yarý adam kýsa bir süre yürüdü ve evine geldi, karýsýna seslendi. 12 yaþýndaki kýzý karýsýyla dýþarý çýktý. Kadýn hamileydi.
Geçen gün bizim koyunu öldüren kurdu geberttim dedi.
Zifin kahrolmuþtu, aðlýyordu, sevgisi yoktu artýk. Hemen oradan uzaklaþtý. Düzlüklerin tehlikeli olduðunu anlamýþtý ve tehlike hiç beklenmedik anda geliyordu, daða doðru ilerliyordu ve kayayla ayný renkte bir þey gördü, kýmýldamýþtý, tavþandý, yakalayýp onu yemeye baþladý, kayný teskin olmuþtu, hava kararmaya baþlamýþtý, kendini yorgun hissediyordu, çalýlýkta dinlenmek için uzandý. Uyku uyanýklýk arasýnda diþi kurdu, ona rastladýðý ilk anlarý ve koþtuklarýný gördü. Uykuya daldý. Gece yarýsýydý. Karanlýk ormanda bir baykuþ ötüyordu. Diþi kurdu hatýrladý, onu öldüren köylüyü. Öfke ve intikam doluydu. Gidip sevgilisini vuran köylüden intikam almayý, onu öldürmeyi düþündü ama bu ona saçma sapan geldi, insanlarýn çok tehlikeli, ölüm saçan varlýklar olduðunu anlamýþtý, intikam hevesiyle uyarsa sonu diðeri gibi olacaktý. Açlýk onu sallýyordu, hareketlendi, birden aklýna þu cümle düþtü: Geçen gün bizim koyunu öldüren kurdu geberttim, koyun denen þeyin ne olduðunu biliyordu, bir keresinde babasý yuvara bir koyundan büyük bir parça getirmiþti ve koyunlara dair büyüklerinden çok hikaye dinlemiþti.
Yola koyuldu, köylünün ahýrýnda koyunlar olmalýydý ve ondan intikam almanýn en iyi yolu da bu olmalý diye düþünmüþtü, karanlýktaki kulübenin ýþýklarý yanýyordu, sogun gaz lambasý aydýnlýðý cama vurmuþtu, bacadan dumanlar tütüyordu.
Yaðmur baþladý ve giderek süratlendi, saðanak yaðmur iþini gerçekleþtirmek için bir sis perdesi saðlayacaktý ve buna çok sevindi. Ýçinden bir ses ona þöyle diyordu, buranda çek git, yoksa baþýn çok pis bir belaya bulaþacak ve geberip gideceksin. Býrak þu köylüyü. Ama açlýk tam teresini söylüyordu, aðýldaki koyunlar çok kolay bir avdý ve birini ele geçirse karnýný doyuracaktý güzelce. Ýçindeki sesler çarpýþýp duruyordu, kararsýzdý ve açlýk galip gelemye baþlamýþtý. Bu evden bir ganimet elde edip hemen sývýþacaktý, evin ýþýklarýnýn sönmesini beklemeliydi, sesler kesilmeliydi, içerden diyaloglar geliyordu, köylü karýsýyla sohbet ediyordu.
Zifin aniden irkildi, aðýlýn önünde bir çoban köpeði vardý.
Köpek kurdun kokusuna almýþtý ve yatýðý yerden dikildi. Havladý birkaç kez. zifin tam kaçmak üzereydi ki zincirin þakýrtýsýný duydu, köpek yerindeydi. Köpeklere dair de çok hikaye dinlemiþti bakýcý kurttan, onlarýn kurtlarý nasýl geberttiðini iyi biliyordu zifin. Aðýlýn öteki tarafýna gitti.
Ýçeri girebileceði küçük bir aralýk buldu, köpek onun orda olduðunu anlamýþ, var gücüyle baðýrýyordu, zifin delikten içeri girdi, beþ koyun beþ keçi vardý aðýlda, zifin koyunlardan birini kaptý, kendine çekti, boðazýna yapýþtý, koyunlar çýðlýðý basmýþtý, köylü adam elinde tüfek ve el feneriyle aðýlda soluðu almýþtý, ateþ açtý, zifin koyunlarýn arasýna daldý, köylü onu arýyordu, koyunlar kaçýþýyordu ve zifin fýrlayýp kaçacaktý aðýldan, koyna çarpan adam yere devrildi, zifin köylüyü elinden kaptý, ýsýrýp çekti ve aðýldan fýrlayýp çýktý. Daðarla doðru son sürat koþuyordu. Aðzýnda koyunun tadý vardý, kanýnýn tadý. Delice bir iþ yaptýðýný düþündü, ölmediðine sevindi. Bir daha asla böyle bir delilik yapmamaya karar verdi ama bu delilik ondan bir alýþkanlýk haline geldi sonra. Cesaret, korkusuzluk. Bu sayede en tehlikeli, en riskli iþlere girecekti.

ÞÝMDÝ


Siyah kurt susamýþtý ve acýkmýþtý,
“Arkadaþým gitmek zorundayým.”
“Yapma be dostum, biraz daha kalsaydýn. Çok iyi bir moral oldun bana. Bu iyiliðini asla unutmayacaðým.”
“Bak bence ayaðýný o þeyden kurtarabilirsin. Aniden bütün gücünle çek.”
“Bunu en baþta denedim, çok acýdý.”
“Yine dene.”
“Ayaðým koparsa.”
“Koparsa kopsun. En azýdan hayatta kalma þansýn artar. Seni yerinde ben olsam zorlardým; ama burada aç susuz ölmeyi beklemezdim. Sana boL þans dedi ve oradan uzaklaþtý.
Zifin onun ardýndan üzgün gözlerle baktý, ilk defa böyle mert bir kurtla muhabbet etmiþti. Onunla sonsuza dek dost olabilirdi ve ayaðýndaki bir pis demir parçasý yüzünden onunla gidemiyordu. Derin bir nefes aldý. Bütün gücüyle ayaðýný çekecekti, ayaðýnýn kopmasýna da kendini hazýrladý. Caný çok yanacaktý, ama bir kez yanacaktý, sonra kurtulacaktý; umarým dediði gibi olur. Aniden ayaðýný bütün gücüyle geri çekti. Acý hiç olmadý, paslý demir kapanýn bir kýsmý kýrýlmýþtý ve ayaðý serbest kaldý, demek ki boþa bekliyormuþ burada, baþta çok zorlamýþtý ve demek ki kopmaya yakýnmýþ.
Fýrladý ve siyah kurda yetiþti.
Siyah kurt, onu yanýnda görünce þaþtý kaldý.
“Bunu nasýl becerdin?”
“Dostum sen hayatýmý kurtardýn sen olmasan ölüp gidecektim orada.”
“Yok caným.”
“Sayende. Ay Iþýðý!”
Onu yalýyordu.
“Yapma arkadaþým. Neden öyle dedin bana.
“Çünkü sen ay ýþýðý kadar güzelsin.”
Zifin durmuyordu, onu yalamaya sevgi gösterisine devam ediyordu.
“Kes þu sýrnaþmayý, açým ve yiyecek bir þeyler bulmam lazým.”
“Ben de açým ortak.”
“Ortak ha?”
“Öyle deðil mi?”
“Hadi öyle olsun” dedi; ama onu tanýmýyordu, tekin biri deðilse? Nasýl biriydi? Onu denemeye karar verdi, eðer yaramaz biriyse onu terk edecekti bir gece yarýsý, ama þimdi þu önemliydi ikisi için de, av bulmak için dayanýþma içinde olacaklardý. Zifin bir dost kurt bulduðuna seviniyordu, ondan bir zarar gelebileceðini hiç düþünmüyordu; ama siyah kurt deneyimliydi, doðru kiþiyle takýlmýyorsa hayatýnýn sonu olacaðýný öðrenmiþti. Uçuk, kaçýk, deneyimsiz ve keyifçi kurt baþ belasýdýr, özellikle bencilse. Ortaklýk, yani iþ birliði (yoldaþlýk) bilinci yüksek, korkak, teminli, sessiz, aðýrdan alan ve özellikle söz dinleyen bir kurda hiç benzemiyordu bu avanak… Zifin’de yoldaþlýk özelliklerinin birini bile görmemiþti; boþ bir cesaret, deli cesareti. Hepsi bu. Dik baþlý bir kurt olduðu belliydi. Dik baþlý kurt isyan eder, en yaramaz kurttur yoldaþlýk için. Dik baþlý kurt dayanýksýzdýr, en zor þartlarda kaçar ya da kendini düþünür, balon gibi söner, kalýn kafalýdýr. Boþ buðday baþaklarý dik durur, dolu olanlar ise baþýný öne eðer, evet, Zifin boþ bir buðday baþaðýydý.

Günler süratle geçerken gündüzler akþama, akþamlar geceye devriliyordu ve onlar birlikte ava çýkýyorlardý, zifin avla ilgili siyah kurttan çok þey öðrenmiþti.
En riskli durumlara önce o dalardý, önce o denerdi, ilk o giderdi riskli pis iþlere, imkansýz görünen iþlere o giderdi ve sürüdeki rolü buydu, ölmekten korkmuyordu, en zor durumlardan tehlikelerden de her seferinde kurtulmayý baþarýyordu ve sýk sýk o sevgisinden söz eder, aslýnda ben orada öldüm ve sürekli ayný laflarý söylerdi, o aný hep anlatýrdý, orada ben de ölmeliydim, öldüm ve fazladan yaþýyorum. Zifin için imkansýz yoktu, avlanmayacak hayvan yoktu, bir keresinde bir ayýya bile hücum etmiþti.
Siyah kurt kýzýyor ve acýyordu, böyle çok yaþamaz bu kafayla kurt diye düþünüyordu, henüz doðru düzgün bir av yakalayamamýþlardý.
Ýkili yaz akþamýnýn gelmesini bekliyordu iple çekercesine, ormanýn kuytusunda saklanýyorlardý hayalet gibi, sýk çalýlýlarýn arasýnda. Akþam çökmeye baþladý nihayet, bir püfür püfür serinlik baþladý, ikili su içmek için dereye ilerliyordu. Zifin ailesiyle geçirdiði güzel günlerden söz ediyordu.
Siyah kurt çok konuþaný sevmezdi; ama Zifin anlatma iþini iyi beceriyordu, bazen olayý gülünç biçimde anlatýyordu, aslýnda Zifin denen kurdun uzun yaþamasýný isterdi, böyle kurt kendini yetiþtirirse iyi bir noktaya gelirdi ormanda, belki zamanla deðiþirdi; ve söz de dinliyordu, bazen bildiðini okuyordu; ama geri adým atmasýný da biliyordu. Arada tartýþýyorlardý, sen çok biliyorsun ya koca kafa diyordu Zifin ona. Siyah kurt buna þaþýrmýþtý, ben koca kafa mýyým, yok, gerçeði söyle. Biraz.
Gerçeði söyle yoksa senle irtibatý keserim. Koca kafasýn gerçekten. Ürküten koca kafan. Yanlýþ anlama. Keþke benim de kafam senin ki kadar büyük olsa. Siyah kurt buna çok gülmüþtü.
“Günlerdir dolaþýyoruz; ama týka basa et yiyemedik. Dün yediðimiz þu köpek leþi ne iðrenç bir þeydi öyle.”
“Onu bulduðuna dua et sen.”
“Nereye gitti bu hayvanlar, ne dersin?”
“Bilemem; ama sakýn geçen seferki gibi bir ayýya saldýrayým deme. Bu kez olduðum yerden gebermeni seyrederim. Yardýma mardýma gelmem. Sayemde kurtuldun bunu bilesin.”
“Ama bize kafa tuttu, burasý benim dedi, onu biraz sinir etmek istemiþtim sadece.
Aslýnda Zifin’in o koca erkek ayýya saldýrmasýný pek tutmuþtu, ayý önce bu bir pençelik caný olan kurtu hiç umursamamýþtý; ama zifin oradan buradan bezdirici ataklar yapmýþ, ayýyý yormuþ ve sonra arkadan sessizce ýsýrmaya çabalamýþ ve baþarýlý olmuþtu, ayý hemen arkasýna dönecek gücü bulamamýþtý, nefes nefes kalmýþtý ve böylece Zifin onu ýsýrabilmiþti bir anlýk da olsa. Ayý onurunu kaybetmenin öfkesiyle ve panikle kükremiþ,
çevrede baþka kurtlarýn da olabileceðini düþünüp iyice
paniðe kapýþýp çevresini taramýþtý, kurtlarýn yalnýz takýlmadýðý iyi bilirdi, Zifin onu tahrik edip duruyor, hýrlayýp ýsýrmaya çalýþýp kaçýyordu, siyah kurt da manzarayý zevkle izliyordu, koca ayý bir kurdun karþýsýnda nasýl de periþan oluyordu. Çok kýzgýndý ve Zifin’i ele geçirse 10 santimlik pençesiyle biçecekti týrpan gibi. Çok çabalýyordu. Arada iki ayak üstüne kalkýyordu. Zifin ýsýrmaya çabalýyor, arada baþarýlý oluyor, ayýnýn çevresinde dört dönüyordu, saðdan gelir gibi soldan geliyor, soldan gelir gibi yapýp saðdan, son derece çevik ve hýzlý, ayý Zifin’in peþinden koþuyor, Zifin kaçýp aðaçlarýn arkasýna saklanýyor, devrilmiþ aðacýn üstünde sýçrýyor, saklanýyor ve az sonra baþka yerden mermi gibi çýkýp ayýnýn bir yerinden ýsýrýp gözden kayboluyordu hayalet gibi. Ayý öfkeden çýlgýna dönmüþtü, Zifin’in arkasýnda gözden kaybolup gittiði aðaçlarý pençeleriyle yýrtýyor, topraða pençesini daldýrýp hýrsýný almaya çalýþýyor, topraðý çimenleri eþeliyordu. Zifin bir hýz ve çeviklik ritmi, bir vur kaç düzeni yakalamýþ, ayýnýn dikkatsiz ve savruk olmasýný saðlamýþtý. Ayý bilinçli savunma ve saldýrý taktiðini yitirmiþ kuduruyordu öfkeden. Ayý yorulmaya baþlamýþtý, ve öfkesi artmýþtý, zifin ise onunla dalga geçebildiði için mutluydu ve farkýnda olmadan hýzýný yavaþlattý, iþe o an ayý onu nerdeyse diþleri arasýna alýyordu, ciyakladý, kaçtý tökezledi ve ayý ona yetiþti. Öfkeyle kükreyerek açtýðý çenesinden salyalar akýyordu, upuzun beyaz köpek diþleriyle yýldýrým gibiydi, Zifin’i karnýndan ýsýracaktý. Ýki pençesiyle onu yakalamýþtý serçe gibi. Karýndan diþleriyle sýmsýký tutup yakalayýp çekip kafasýný saða sola oynatýp bütün gücüyle…yaracaktý karný…ikiye bölecekti onu…kaç zamandýr et yemiyordu zaten. Çenesini onun kokusunu çok net ve taze biçimde alacak kadar yaklaþtýrmýþtý.
Ve siyah kurt yardýma fýrlamýþtý birkaç salise önce. Arkadan rüzgar gibi fýrlayýp ayýnýn sýrtýna atladý. Ayý huylandý, en hassas, dokunulmaz yeri sýrtýydý. Sýrtýndaki his çok rahatsýz ediciydi, ensesinde hissettiði diþler canýný çok yakmýþtý. Çok keskin, sivri bir acýydý, jilet gibi. Böyle bir þeyi hiç beklemeyen ayý can havliyle baþýný çevirdi, sýrtýndaki siyah kurdu atmaya çabaladý. O kadar güçlü savurdu ki kendini, siyah kurt bir tarafa uçtu top gibi ve aðacýn gövdesine çarpýp yere yuvarlandý, o kadar büyük acý duydu ki, omurgasý kýrýlmýþ gibiydi. Ama anýndan toparlandý, zýplar gibi yerden kalkýp dört ayak üstüne bastý, yay misali. Kurtlar, kediler ve köpekler böyledir, yay gibi ayaða dikilirler yere düþtüklerinde, uçarcasýna. Çünkü yapýlarý esnektir, insanlarýnki gibi karmaþýk deðildir. Yere yakýndýrlar, hafiftirler. Bu yüzden uçarcasýna hýzlý, çevik ve esnek hareket edebiliyorlar.
Kedinin biri beni görünce korkup 3 kattan aþaðý atladý, ölmedi, dört ayaðýnýn üstüne düþtü, kaçtý.
Siyah kurt oradan uzaklaþtý Zifin’le.

Siyah kurt çok kýzgýndý: “Bunu bir daha yaparsan birlikte takýlmayýz. Bu hayatýnýn sonu olabilirdi.
Özür dilerim dostum. Ama ne yaptýðýmý biliyordum. Son hata hariç.
Evet, Zifin ne yaptýðýný iyi biliyordu, onu yormuþtu, tabi bu arada ayýnýn pençeleri arasýna düþme riski de vardý ve sonunda nerdeyse bu gerçek oluyordu, ama savaþma taktiði siyah kurdun çok hoþuna gitmiþti. Delice hareket ediyor gibi görünse de çok iyi bir taktikle hareket ediyordu zifin, ondan iyi bir zeka olduðunu o gün anlamýþtý. Üç gün önce gece yarýsý.
Oysa siyah kurt ilk kez bir ayý gördüðünde onun yanýndan çok uzak bile geçmek istememiþ, yolunu deðiþtirmiþti. Ayý iriliðiyle ve ürkütücü öfkeli sisiyle korkutulur bütün canlýlarý. Ama zifinin o kuruluya aldýrdýðý yoktu, bu cesaret baþý okþanacak cinstendi ve genç kurdun yüreði. Ondan iyi bir sürü elemaný olurdu. Ama disipline etmesi gerekirdi kendini. Ederse…yetiþtirirse..sürüde en zor görevleri gerçekleþtirebilirdi. Koca ayýný periþan etmesinden dolayý ona deli bir kurt olarak deðil; savaþý bir kurt olarak bakýyordu, evet, Zifin savaþmayý bilen bir kurttu, iyi taktikler kurabiliyordu kafasýnýn içinde.
Saatlerdir yürüyorlardý, ama av kokusu yoktu. Bir dere fark ettiler ve susuzluklarýný giderken için sevinçle suya yaklaþtýklar. Su içtikten sonra karþýya geçerken Zifin bir koku aldý, peþinden siyah kurt gitti. Zifin bir geyik leþi bulmuþtu.
“Yine bir leþ.” dedi.
“Köpek leþi kurtluydu, bu yine iyi.”
“Çok kötü kokuyor dostum.”
“Boþ ver. Ya da bunu bulduðuna dua et. Kurt gibi açým” dedi. Baþladý yemeye.
Zifin acýrcasýna seyrediyordu onu.
Siyah kurt durdu ve ona baktý, aðzýndaki eti bitirip yuttu: “Çabuk yersen iyi edersin. Yoksa güçten düþersin ve ölürsün.”
“Bir daha leþ yememeye yemin ettim.”
“Basar giderim yetiþemezsin. Bir tehlike olur. Güçsüz olduðun için koþamazsýn.”
“Bir av yakalarýz.”
“Gün doðuyor.”
Zifin kurda yumuldu. Az sonra mutluydu: “Süper bu dostum, kötü kokuyor ama olsun. Karným doymasa bile teskin oldu.”
Siyah kurdun da karný týka basa doydu.
Ses duydular ve baþlarýný kaldýrýp baktýlar.
Ötede beþ geyik vardý.
“Baksana þunlara, ortak, ne kadar güzeller! Bu leþi boþa yedik. Mis gibi taze geyikler orada.
Siyah kurt güldü: “Olmasý gerekeni yaptýk. Ýþin aslýný biliyorsun.”
“Biliyorum. Yememiz gereken yiyecek oradaydý ve bize leþi yedirdin. Sen bir ahmaksýn dostum. Kusura bakma.”
Güldü: “Ahmak ha?”
“Aynen böyle. Þu tadý zevkten öldüren geyikleri yemeliydik þerefsizim. Þimdi aç olsaydýk þunlarýn peþine takýlýr birini yere indirir yerdik. Ama karným etle dolup þiþti, bir adým atacak halim yok.”
“Öyle diyorsun demek bay kahraman.”
“Bay kahraman demek de ne oluyor?”
“Bilmem.”
“Ha, sen onlardan birini indiremeyeceðimizi düþünüyorsun herhalde.
“Kesinlikle.
“Neden?”
“Sen bir amatörsün.
“Bak dostum sana çok deðer veriyorum. Kýzgýnlýkla boþ bulundum ve sana ahmaksýn dedim.
“Sorun deðil.
“Þimdi buraya da keyif yapalým. Yarýn gece o geyiklerin peþine düþelim?”
“Onlar yakalanmaz.”
“Nerden biliyorsun?”
“Denedim.”
“Birlikte deneriz.”
“Yakalayacaðýmýzý sanmam. Onlar heba eder kurdu, yarýn deneyince neyin ne olduðunu anlarsýn.”
“Benle gelmeyecek misin?”
“Gelirim elbette.”
“Yarýný boþ ver de, bak dostum gökte binlerce yýldýz var, þurada ay, böyle serin bir yaz gecesinde karný tok olmak muhteþem bir þey, günlerce aç kaldým, aç kalmak kadar zor bir þey yok. Leþ bile olsa çok mutlu oldum, tabi bir ara þeþ deyip yiyeceði hor gördüm, anlýktý, eldekinin kýymetinin bilmeyen gerçek bir kurt olamaz. Çok rezil ve kurdu hurda haþat eden aç günler geçirdiðim için bunun böyle olduðunu öðrendim. Kimse o öðüdü vermedi bana.”
“Amam bence öðreneceðin çok þey var.”
“Elbette dostum. Ukalalýk yaptýysam özür dilerim. O nefis geyikler o kadar baþtan çýkarýcýydý ki. Bir an kendimi kaybettim heyecanla.”
“Takma kafana. Gerçekten. Ama aðzýndan çýkanlara dikkat etmelisin. Çünkü baþýna iþ açarlar.”
“Haklýsýn dostum.”
“Önemli olan karnýný doyurmak. Ýkincisi ise bunu yaparken bir dostla yapmak. “Dostluk kadar deðerli bir þey yok bence.”
“Durumlar deðiþir, belki yarýn ölürüm, o yüzden kendini kaptýrma.”
“Yarýn o geyiklerden birinin icabýna bakarýz.”
Siyah kurt çenesini öne uzattýðý ayaklarý üstüne koydu, gözlerini kapadý.
“Uyu” dedi, “yarýn için güçlü olman lazým.”

Zifin gün doðunca ortada yoktu. Siyah kurt onu bekledi saatlerce, baþýna kötü bir þey geldiðini düþündü. Tam umut kesmiþten zifin göründü.
“Nerdeydin?”
“Çevreyi dolaþtým.”
“Saatlerdir yoktun, neden bana haber vermeden çekip gittin ki?”
“Sakin ol dostum, neden baðýrdýðýný anlayamadým.”
“Bak kafana göre hareket etmen hiç hoþuma gitmedi. Hem kendi canýný hem de benimkini tehlikeye attýn.”
“Yok dostum.”
“Seni takip etmiþ olabilirler.”
“Kim?”
“Burasý bilmediðimiz bir bölge ve illaki bir kurt sürüsünün bölgesidir. Öyle serseri gibi gezmen, özellikle bana haber vermeden gitmen çok ters geldi bana.”
“Özür dilerim dostum, bu biçimde hiç düþünmemiþtim.”
“Çok kýsa bir süre daha seni bekleyip buradan çekip gidecektim.”
“Büyük aptallýk yaptým. Tekrar özür dilerim. Sabah uyanýnca dün gördüðüm geyikler geldi gözümün önene. Çevreyi dolaþtým, izlerini buldum, saatlerce gittim, ama bir noktada izleri kaybettim. Koklarýný da kaybettim. Büyük bir dere vardý, sanýrým karþýya geçtiler. Yorgunluktan ölüyorum.”
“Burayý terk etsek iyi olacak.”
“Biraz uyumam lazým. Tek adým atacak gücüm yok.”
“Peki sen uyu, ben çevreyi bir tarayayým, bizi izleyen yabancý kurtlar olmasýndan endiþeliyim. Buraya gelirken bir koku aldým; ama sana söylemedim. Burasý baþka kurtlara ait bir bölge. Burayý bu akþam terk edeceðiz.”
Zifin, çalýlarýn arasýna girdi.
Siyah kurt dedi ki: “Bir sýkýntý çýkarsa aniden. Birbirimizi kaybetmeyelim.”
“Yoldaþ” dedi, “bir sýkýntý gelirse ulu üç kere, kuzeye doðru git, ilerde bir eski baraka var. Orada bul. Oraya gelirim. Tabi gelmeyi baþarýrsam.”

Siyah kurt civarda tur attý ve geri döndü. Akþamýn gelmesini beklemek can sýkýcýydý.
Ve nihayet akþam gelmiþti.
Zifin, uyuþmuþ gibi uyuyordu.
“Az sonra kalkacaðým” diyor ama kalmýyordu.
Siyah kurt tekrar; kalk dedi.
“Bütün kemiklerim sýzlýyor, on dakika sonra kalkarým” dedi zifin.
“Senin iþin bitik dedi, ben gidiyorum.”
“Sen git. Ben nasýlsa seni yakalarým.”
“Aptal! Tembel! Pis uyuþuk!”dedi siyah kurt ve havayý koklayýp analiz etti, esintiyi hissetti, gökyüzündeki aya ve yýldýzlara baktý, uyuyan dostuna baktý, zifin gözlerini açýp ona baktý bir an ve siyah kurt bastý. Heyecanlý adýmlarla ilerliyordu. Çok kýsa bir süre geçmiþti ki arkadan gelen hýrlama ve kapýþma seslerini iþitip durdu, bu hýrlayan zifindi ama diðeri kesinlikle bir yabancý kurttu. Sesler aniden kesildi. Kurtlardan biri koruyla cýyaklayarak kaçtý. Bir uluma duyuldu ve beþ altý kurtun ulumasý. Öfkeli hýrlama sesleri. Zavallý zifin dedi, dostluk kýsa sürdü ama deðerli bir kurttun sen. Hayatta kalmayý baþaramaman çok üzücü. Yýkýcý! Ne yapalým. Geyiklere kendini çok kaptýrdýn, olan sana oldu. Bir süre acý duydu ve arkasýndan onu takip eden bir sürünün olduðunu çok iyi biliyordu ve fýrlamýþtý. Seni aptal. Seni yetiþtirebilirdim. Yetiþtirseydim ve þansýn yaver gitse ne güzel olacaktý. Bazý kurt yetiþtirmeye çok müsaittir, içindeki cevher hayatta buluþurdu. Ýlham verici bu kurtun ölmesi acý bir kayýptý ama þimdi ayný iþ kendi baþýna gelecekti, onu ayaðý tuzaða baðlý biçimden gördüðü aný hatýrladý. Çok duygulanmýþtý. Dünkü sohbetleri geldi gözünün önüne, gece ettikleri sohbet, uyumadan önceki sohbet. Gözlerinden yaþlar düþtü. Her serinde böyle oluyordu, ,bir þekilde bir dost buluyor, onu çok seviyor, ister istemez baðlanýyor; ama hiç çaktýrmýyor, bu da ötekiler gibi çok dayanmaz, yolarýmýz ayrýlýr diye düþünüyor, ona baðlanma diye kendine telkinler veriyor, güvenme, ama düþündüðü þey olunca da þoke oluyor, sevdiði bir dostu kaybetmenin acýsý hiçbir þeye benzemiyordu, açlýða da benzemiyordu, ondan çok güçlüydü, ruhu, yüreði sarsýlmýþtý, o genç, dinamik ve pýrýl pýrýl genç kurudun yazýk olmasýný hazmedemiyordu. Onu yalnýz býrakmamalýydým diye kendin suçladý.
Bir gün sonraydý. Bir dere kenarýnda durmuþtu, su içecketi. O eski koyu yalnýzlýðýný hissediyordu. Zifinle ilgili iste istemez birçok hayal kurmuþtu, kafasýnda sürüyle geçmiþlerdi, onunla çok iþ yapacaktý, bir yaný inanýyordu bütün yüreðiyle, öteki yaný ise bu yoldaþlýðýn sürmeyeceðini söylüyordu, o hayal ve planlar…ne güzeldi…o kurdu yetiþtirebilirdi…hayat izin vermemiþti. O leþi yedikten sonra, geyiklerini peþine gitmekten, onlarý avlamaktan söz ediþi zifinin. Kararlý ve deli bakýþý. Cesur hali. Dik duruþu. O an siyah kurt kuracaðý sürümde kesinlikle olmalý bu. Bundan iyisini bulamam diye düþünmüþtü. O sýcak duyguyu kaybetmiþti, o sýmsýký ve sýmsýký inanç, onunla zor gülere kafa tutabilme umudu. Onu ilk gördüðünde içine yerleþen his. O parlak his…hepsi paylaþýlan her þey karanlýkta kaybolup gitmiþti. Zifin ölüydü. Onu hýrpalayan yalnýzlýkla, acý yalnýzlýkla baþ baþaydý. Sürü kuracaktý ve zifin sürüde önemli bir görev alacaktý, zifin yoktu. En güçlü hayali ekip kurmak.. kendi sürüsü…can sýkýcý düþüncelerden
ve o acý hissen yorulmuþtu, kafasýný daðýtmak istedi. Çevresine bakýndý. Kokularý araþtýrýp analiz etmeye baþladý.
Karný açtý ve gecenin karanlýðý hüküm sürüyordu ormanýn kýyýsýnda. Karný çok açtý ama avlanacak güç ve psikolojide deðildi. Arkadan yaklaþan ayak seslerini duydu ve kulak kesildi. Bu da neydi. Bekledi, tedirgin ve öfkeli. Aðaçlarýn aracýndan zifin göründü. Göz göze geldiler. O an yýldýrým hýzýyla ona doðru koþtu siyah kurt. Aynýsýný zifin de yaptý, sevinçle. Birilerini koklayýp yalamaya baþladýlar. Çok geçmeden sarmaþ dolan olan kalpleri yatýþtý. Zifin dereden su içti ve onun yanýna geçip yattý.
“Seni öldü sanýyordum?”
“Ben de” dedi, güldü, “kýl payý kurtuldum.”
“Ne oldu?”
“Arkamdan yaklaþan þeyi duydum. Sonra görünür oldu. Çok iri bir kurttu. Hiç böyle iri bir kurt görmedim. Hýrlayarak koþuyordu üstüme doðru. Ya kaçarsýn ya da ölümüne savaþýrsýn. Kaçarsam iþimi bitirirdi. Ölümüne savaþ dedi içimdeki ses. En azýndan elden geleni yapmýþ ve ölmüþ olurdum. Yüzde bir olsa bile bir þansým vardý. Tam kaçacaðým sýrada durdum, kaldým yerimde. O kaçmadýðýmý görünce yavaþladý. Salyalar saçýyordu aðzýndan, öfkeli kýrmýzý iðren bakýþlarý vardý. Ýçimdeki ses üstüne koþ dedi. Korkar. Bütün gücümle üstüne koþtum. Uygun mesafeye gelince üstüne atladým. Ayný þeyi o yapacaktý ama ayaðý kaydý. Üstüne çýkmýþtým. Kapýþýyorduk, nasýl oldu bilmiyordum, ciyakladý. Sonra aðzýmda bir et parçasý fark ettim. Bir kulaðýný ýsýrýp koparmýþtým. O pis þeyi attým ve fýrlayýp kaçtým oradan. Diðer kurtlarýn sesini duydum, arkadaþlarýnýn sesi.
O kurt belli ki senden yaþlý ve tecrübeliydi. Ben olsam kaçmayý tercih ederdim. Ancak iyi bir savaþçýysan kaçmazsýn. Sen rist almýþsýn. Eðer þansýn yardým etmeseydi çoktan öldürmüþtü seni.
Sanýrým yavaþtý, tecrübesine çok güveniyordu, beni ufak ve aðza layýk bir lokma olarak gördü. Oysa ben ölüm korkusuyla canýmý diþime takmýþtým. Bence o gevþek davrandý. Pes edeceðimi sandý. Korktum ama belli etmedim. Onca aç ve sefil gün geçirdim. O zaman savaþtýn yine savaþ dedim kendime. Korkum söndü ve sana kavuþmayý bütün ruhumla istedim. Öleceksen eðer burada deðil dedim kendime. Siyah kurtla avlanýrken öl en azýndan…o zaman koymazdý ölmek bana…seni çok sevdim…seni düþünmek beni dehþet cesaretlendirdi ve pis lanet kurdu yenebileceðimi hissettim o an.
sen olmazsan…çoktan ölüydüm. Bu dostluðun sihirli kývýlcýmý hissettim kalbimin derinliklerinde. Ýnanýlmazdý. Onun kulaðýný sayenden kopardým…senden bana muhteþem bir enerji geçti yoldaþ…o adi sefil kurdun diþleri arasýnda acý çeke çeke geberip gidecektim nerdeyse. Psikolojik üstünlük kurdum onun üstünde ve sonra fiziksel üstünlüðe dönüþtü olay. Anlatabildim mi. dostum her þey psikoloji. Aldýðýn enerjiye baðlý. Sonsuza kadar senle dost kalmak tek hayalim artýk.
Ben bir hiçim zifin. Beni bu kadar büyütme gözünde. Beni boþ ver de. hayatta kalman beni inanýlmaz mutlu etti. Ölüp gittiðini düþündüm ve kahroldum. Sen ilerde çok iyi bir kurt olacaksýn. Seni etkileyici bir tarzýn var. Pek fazla düþünmüyor, kafa yormuyorsun. Bu baþýna iþ açabilir. Hayatýný bu yüzden kaybedebilirsin. Sadece daha akýllý olmayý öðrenmen lazým. Belli derslerden sonra çok daha becerikli olacaksýn. Zaman lazým. Tecrübe. Açým. Yorgunum, iyi bir uyku çekmem lazým.
“Evet. Benim de. Geberiyorum yorgunluktan. O kurtla kapýþýnca her yerim çatýrdadý. Aðrýlarým var. Üstüme aðaç devrilmiþ gibi hissediyorum.”
“Yarýn toz olalým buradan.”
“Olalým, þu geyiklerden birini yakalayalým.”
“Unut geyikleri. Toz olup gidelim buradan. Senin açgözlülüðün neden oldu bunlara. Unut o geyikleri.”
“Unutmam imkansýz.”
“Neden?”
Sýrttý: “Çok güzellerdi ve yolun sonu ölüm bile olma bir kez kafaya koydum, birini yakalamam lazým. “
“O zaman tek baþýna gidersin. Aptal çaylak!”
“Kýzma dostum. Ne dersen uyarým.”
Zifin uykuya dalmýþtý. Siyah kurt huzursuzdu. Bir takým sesler duydu, yoksa o kurt sürüsü mü gelmiþti. Korku duydu. Kalkýp çevreyi kolaçan etti. Yarýn tezden buradan toz olsalar içi ancak rahat ederdi. O kulaðý kopan kurdu düþündü. Zavallý diye düþündü. Kendini kulaðý kopan kurdun yerine koydu, ne yapardý, o kapan kulaðýn acýsýný çýkarýrdý, bunun yapanýn yüreðini sökerdi yerinden. Evet, aynen böyle yapardý, sürüsüyle o kurdun izini sürer, gece gündüz demezdi, yorulurdu ama sonunda bulurdu o kurdu ve intikamýný alýrdý. Sezi ona þöyle diyordu: burayý hemen terk et, bu aptal zifin peþine mutlaka bir kurt takmýþtýr, mutlaka bir kurt, o sürüden bir kurt takipte kalmýþtýr. Çünkü her kurt ardýnda bir iz býrakýr, her cinayet ardýnda eþsiz izler býrakýr, her kurt ardýnda izlerden oluþan bir albüm bir koleksiyon býrakýr. Çevreyi kolaçan etti. Sesleri dinledi. Farklý bir ses bulamadý. Ýçinden ses ona þöyle dedi: “Zifin’in geldiði yöne doðru bir git. Uzun bir süre gitti ve ormanýn açýk alanýnda bir karaltý, bir silüet gördü. Kurt sürüsünün bir elamanýn uyanmýþ, çevreyi kokluyordu, çiþini yaptý. Bir ayaðýný yere sürttü. Siyah kurt sessizce süratle orayý terk etti.
Zifin’in baþýndaydý. Onu uyandýrdý.
“Ne oluyor dostum, neyin var?”
“Hemen gidiyoruz. Peþimizdeler. Geride kamp kurmuþlar.”
“Kahretsin.”
“Fýrla.”
Yola koyulduklarýnda arkasýna baktý siyah kurt.
Orada bir kurt gördü.
“Fýrla. Bizi takip ediyor teki. Beni fark etmiþ olmalý kamptan kaçarken.”
Süratlendiler.
Arkada sürünün diðer elemanlarý da uyanmýþ takip baþlamýþtý.


3 saat önce

“Baba, kulaðýmý kopardý. (aðlamaya baþladý) Kulaðým gitti. Güzelim kulaðým gitti, tek kulaklýyým, tek. Nasýl ya nasýl ya!”
“Kes zýrvalamayý! Ben sana demiþtim. Henüz hazýr deðilsin. Kafana göre hareket etme diye. Beceriksiz seni, kulaðýný kaptýrýrsan tabi koparýr. Aptal!”
“Baba bunun hesabýný ondan sormayacak mýyýz?”
“Git kendin sor. O çapulcu kurdun iþini nasýl olur da bitiremezsin! Koca kurtsun hesapta, yemekte benden fazla yersin! O sýska kurta yenildin! Senden utanýyorum.”
“Çetin bir kurttu o baba. Baþta hiç anlayamadým. Belli etmiyordu çünkü. Aniden saldýrdý. Onu hafife almýþým. Çok seriydi. Anlayamadým ne olduðunu, bir de bakmýþým kulaðým yok, kopmuþ, düþmüþ.”

Sürü lideri Zifin ve siyah kurdu fark etmiþ, onlara saldýrmak için uygun bir zamana kolluyorlardý. Ama sürü liderinin oðlu tek baþýna gidip bir kahramanlýk yapmak istemiþti, babasýnýn gözüne girmek için ve sürüde itibar saðlayabilmek için.
“O aç ve pireli kurda nasýl yenilirsin?!”
“Ama baba o kurtta bir yetenek vardý.”
“Çapulcu sefilin tekiydi. Çok zayýflý. Sana yedirdiðim onca et var. Hakkýný veremedin. Kabiliyetsiz!”
“Baba, gidip onlarý öldürelim!”
“Defol git buradan. Gözüm görmesin seni! Git kendine baþka sürü bul.”
“Ama baba.”
“Kemikleri sayýlan aç bir kurda yenildin. Sen bizden olamazsýn. Seni artýk sürüde istemiyorum! Kendi yolunu çizme zamanýn geldi.”
“Ama baba! Tek baþýna ne yaparým ormandan? Biraz daha kalayým sizle.”
“Bak evlat, yetiþkin oldun. Zaten sürüyü tek etmen gerekiyor ve baþýnýn çaresine bakacak yaþa geldin. Nasýl avlanýrýz, ne yapman gerek, biz sana her þeyi öðrettik. O aciz ve alt tabaka kurdun iþin bitirseydin bile
bizle sayýlý günün vardý. Cesur ol ve bas git. Git kendi hayatýný kur, git kendi sürünü kur. Git erkek ol. Git gerçek bir kurt ol. Git kendine bir eþ bul. Git tek baþýna avlanmayý öðren, hayatta kalma savaþý ver, her kurt bunu yaþar ve senin de sýran geldi.”
“Bir hafta daha kalayým sizle.”
“Git dedim, kaybol gözümün önünden!
“Üç gün.”
“Git bak fena olacak!”
“Bir gün daha kalayým sizle. Annem ve kýz kardeþlerimle bir gün daha geçireyim, sizi çok özlerim sonra çünkü.”
Baba kurt ona atak yapýp ýsýracak gibi yapýp hýrladý. Kulaðý kesik kurt babasýndan çok korkardý ve ciyaklayarak kuyruðunu kýstýrýp oradan son sürat uzaklaþtý.
Bir süre aðladý. Sonra gözyaþlarý kurudu.
Karanlýkta ilerlemek korkutucuydu, tek baþýna ilerlemek fena bir korku veriyordu, ilk kez sürü güvenliði olmadan ilerliyordu ormanda, baþýna bir bela gelse yardýma kimse gelmezdi, ailesi yoktu, bu ne kadar kötü bir histi, benzersiz bir acýydý. Her þeyini kaybetmiþ gibi hissediyordu, onurunu kaybetmiþ gibi hissediyordu. Öfkeli, bitik, çaresiz ve yapayalnýzdý. Onu iyice dibe çeken bir histi. Ölse bundan iyiydi.
Caný gibi sevdiði sürüsü, ona yapýlan muamele onur kýrýcýydý, o bunu hak etmemiþti. Babasýnýn son sözlerini düþündükçe nefreti artýyordu.
Sürüsünden ayrýlma vaktinin çok yaklaþtýðýný biliyordu.
Bir kahramanlýk yapýp bunu erteleyebileceðini ya da sonsuza dek sürüyle kalabileceðini sanmýþtý.
Yorulmuþtu, bir aðacýn altýnda durdu, kývrýlýp yattý. Karný da acýkmýþtý.
Þimdi tek baþýna yiyecek bir av nasýl bulacaktý, bunu biliyordu; ama bu iþin tek baþýna yapýlmadýðýný çok iyi biliyordu. Babasýnýn sözleri kulaðýnda çýnladý: “Git tek baþýna avlanmayý öðren, hayatta kalma savaþý ver, her kurt bunu yaþar ve senin de sýran geldi.” Belki de ýsrar ederse
sürüye yeniden girebilirdi. Öfkeliydi. Ýntikam duygusu vardý. Susamýþtý, çok susamýþtý, su aramaya çýktý, epey dolaþtýktan sonra dere buldu ve su içti, çamurdan çýkarken yolu üstündeki iki kurbaða kaçýþtý. Onlarý yakalamak istedi, suya dalan kurbaðalar fýrýldak gibi kaçýp gözden kayboldu. Otlarýn arasýna geçti ve uzandý. Sürüsünü düþünüyordu, sürüyle geçen günler, çocukluðu…Aðlamaya baþladý, gökyüzündeki aya baktý, acý acý uludu, müthiþ derin bir üzüntü duyuyordu ve bu üzüntü onu yiyip bitirmeye baþladý. Yemek aramayacaktý, burada açlýktan ölecekti.
Uykuya daldý, burnu kaþýnýyordu, uyandý, beyaz bir kelebek burnuna konmuþtu, tam ucuna, ne kadar güzeldi öyle, parlýyordu ve parlaklýðý nabýz gibi atýyordu, parlaklýðý çevresinde beyaz toz bulutu vardý, o parlaklýk içinde minik yýldýzlar vardý. Üzgün ve tükenmiþ kurdun yüreðinde bir alev belirdi, bir coþku, bir mutluluk, onu izliyordu. Sonra kelebek gözden kaybolup gitti bir tarafa. Kurt düþüncelere dalmýþtý, babasýnýn dedikleri: “Cesur ol ve bas git. Git kendi hayatýný kur, git kendi sürünü kur. Git erkek ol. Git gerçek bir kurt ol. Git kendine bir eþ bul. Git tek baþýna avlanmayý öðren.” Hayatta en çok istediði bir sevgiliydi, evet, onu bulmalýydý, yaþarsa onu bulurdu, yemek bulmalýydý, aklýna kestirme bir çözüm geldi aniden, sürüsünü takip edecekti, onlar her nasýlsa av yakalar, beslenir ve çekip giderlerdi baþka bir tarafa, týka basa yerlerdi ama geride çok parça býrakýrlardý, biraz koktu diye ya da avýn sevmedikleri, lezzetli bulmadýklarý bölümlerini yemezlerdi. Ýri ve genç kur sürüsünü takip ederse yiyeceði de bulacaðýna inanýyordu, yattýðý yerden kalktý, gerindi, kaslarýný iyice gerdi ve bastý usul adýmlarla.



SABAHA YAKLAÞTIÐINDA

Zifin ve siyah kurt büyük bir nehirle karþýlaþtý. Karanlýk yarým saate erimeye baþlayacaktý. Bir rüzgar baþladý aniden, hemen sonra þimþekler çaktý ormanýn belli noktalarýna, gök çatýrdadý ve yaðmur çiçeklenmeye baþladý, çok ufak çiçek taneleri gibi yaðýyordu, incecik ve yumuþak.
Ýki kurt araþtýrmalarýna raðmen karþýya geçecek bir nokta bulamadýlar, nehrin sýð bir noktasý yoktu.
Ýki büyük taþýn üstünde duruyorlardý. Çaresizce nehre bakýyorlardý. Siyah kurt çare arýyordu.
“Bir yere sýðýnmamýz lazým” dedi Zifin panikle, burada boþ boþ durmayalým, bir þey söyle.”
“Karþýya geçmemiz lazým” dedi Siyah kurt, “tek þansýmýz bu. Tek ve en iyi þansýmýz.”
“Ama yaðmur baþlayacak. Sel olur. Boðuluruz. Sel olmasa bile bu nehir yutar ikimizi de, suya hiç girmedim.“
“Karþýya geçmemiz lazým. Acele et. Tek çare bu. Kurtuluþumuz bu, çok düþündüm.”
“Yorgunluktan ölüyorum. Bütün gece koþtuk. Nehri geçemeyiz.”
“Baþka bir yol yok. Peþimizdeler. Onlar bunu göze alamaz. Ama biz alýrýz. Biz iki kiþiyiz.”
Bu sýrada sesler duydular ve beklediler kulak kesilip. Ayak sesleri.
Aðaçlarýn arasýndan 20, 25 beþ geyikten oluþan bir geyik sürüsü panikle nehre doðru kaçýþtý. Bir þeyden kaçtýklarý belliydi. Soluk soluðaydýlar. Bir kýsmý dereye fýrladý korkuyla ve ister istemez o süratle nehre döküldüler, bazýlarý geri çekilmek istese de nehre düþmüþtü, geri çýkamadýlar ve deli sularla sürüklenmeye baþladýlar aþaðý. Sürünün arkada kalan kýsmý ise tam zamanýnda durmayý baþardý, dizlerine kadar suya girdiler, yukarý gittiler ve oradan karþýya geçmek için nehre atladýlar. Aralarýndan biri bunu yapýnca bütün geyikler cesarete gelip nehre atladý.
“Bu peþinde olduðum geyik sürüsü, vay canýna!” dedi Zifin.
“Karþýya geçelim. Onlar yüzüyorsa biz de yüzeriz.”
“Çok yorgunum. Bu su çok þiddetli akýyor.”
“Atla, cesur ol ve atla” dedi siyah kurt, “sudan korkma, nasýl göründüðüne aldýrma, görüntü seni yýldýracak düþündükçe, düþünme ve hemen atla. Ben gidiyorum, peþimden atla.”
Siyah kurt, dereye atladý.
Zifin, þaþkýnlýkla onu seyrediyordu. Onun bunu yaptýðýna inanamýyordu.
Siyah kurt, geniþ ve görkemli derede akýntýyla sürüklenirken karþýya geçmek için debeleniyordu. Bir batýyor, bir çýkýyordu. Pençelerini bütün gücüyle kullanýyor, azgýn sularý onu ittiði yöne deðil, gitmesi gereken yöne ilerlemeye çalýþýyordu.
Siyah kurt iyice aþaðýya sürüklenmiþti ve Zifin cesaretini topladý ve sýçradý nehre. Suya atlar atlamaz batmýþtý, çýrpýnýp su yüzeyine çýktý.
Soðuk su bir þok yaþamasýna sebep oldu, irkildi. Can havliyle hareket ediyordu. Boðulmamak için bütün gücüyle çabalýyordu. Coþkulu akan nehir; “sana tek þans vermeyeceðim, az sonra geberip gideceksin” der gibiydi. Daðlardan akýp geldiði için çok soðuktu. Zifini ölüm korkusu sarmýþtý, su yutuyordu battýkça. Siyah kurdu gördü, bir taþa tutunduðunu ve onu býrakýp kýyýya yaklaþtýðýný ve kýyýya çýktýðýný görünce gerçekten mücadele etmeye baþladý, harikulade bir azimle çabalýyordu.
Siyah kurt baðýrdý: “Kýyaya çýk, çabuk kýyaya çýk. Yoksa iþin bitik.”
“Paniðe gerek yok. Er ya da geç kýyaya çýkarým” diye düþündü Zifin.
Siyah kurt inanýlmaz zor olsa da zekasýný kullanýp kýyýya çýkmayý baþarmýþtý, nehir içinde önüne denk gelen iri taþlara tutunmuþ, nefeslenmiþ, böyle böyle kýyýya yüzme gücü bulmuþtu kendinde. Taþa doðru çarparcasýna ilerlerken taþan tutunmaya çalýþmak da kolay deðildi.
Siyah kurt nehirde dal parçasý gibi süratle akýp giden Zifin’i takip ediyordu kenardan. Savruluyordu zifin, hiçbir þey yapamýyordu, sert sulara karþý bir taktik geliþtirmemiþti.
“Bana doðru yüz! Haydi! Bana doðru yüz!” diye mýzýldýyordu siyah kurt.
Zifin, iri ve kaygan dalgalar arasýnda bata çýkar savruluyor, bütün çabalarý boþa çýkýyordu.
Siyah kurt, derenin aþaðý tarafýndan gelen sesi algýladý. “Eyvah!” dedi içinden, “Umarým yanýlýyorum” diye düþündü.
Az sonra yanýlmadýðýný anladý. Baðýrdý: “Aþaðýda þelale var, bana doðru yüz.”
Zifin onu duymadý.
“Aþaðýda þelale var. Bana doðru yüz!”
Zifin, onu duymuþtu, gayretini arttýrdý. Þelalenin ne olduðunu biliyordu ve tam þimdi ölüm kalým savaþý vermeye baþladý.

NEHRÝN YUKARISINDA TAM BU SIRADA


Kurt sürüsü ikilinin býraktýðý kokularý takip ederek bir noktaya gelmiþlerdi.
Lider kurt öfkeyle çevresine bakýndý: “Buradan sonra koku ve iz yok, kuþ gibi kanatlanýp uçmadýlar ya! Nerde bu sefiller?”
Yaveri çevreyi araþtýrdý, iyice koklayýp geldi: “Patron, nehre atlamýþlar. Hayret. Atmamýþlar.”
“Emin misin?”
“Evet.”
“Hata payýn olabilir mi?”
“Asla, kaç yýllýk tecrübem var, beni bilirsin.
“Demek öyle. Peki buraya koku býrakabilirler ve þurada bir yerde saklanýyorlarsa?”
“Mümkün deðil. Nehre atladýklarýndan zerre þüphem yok. Kesinlikle ölmüþlerdir ya da karþýya geçmeyi baþarmýþlardýr, bir mucize olmuþsa.”
“Hým.”
“Patron, peki þimdi ne yapacaðýz? Bana sorarsanýz en iyisi geri dönmek. Dinlenelim. Çocuklarýn buna çok ihtiyacý var.”
“Biz de nehre atlayacaðýz.”
“Ama efendim, buralarý avucumun içi gibi birim. Aþaðýda þelale var. Yüz metre yüksekliðinde. Eðer nehre atlarsak ve kýyýya çýkmayý baþaramazsak þelaleden düþüp sivri kayalýlara çarpýp ölürüz.”
“Þelale mi? Of. Olabilir. Onlar atladýðýna göre.”
Klavuz dedi ki: Nehre atlamak yerine kestirme bir yol olmalý. Ýlerleyin dedi.
Bastý. Az sonra uçurum kenarýna geldiler, burasý þelalenin aktýðý bölgeydi. Aþaðý inmek için yol yoktu.
Lider kurt: “Onlara aþaðýda bir yerde olmalý. Tek çare aþaðý atlamak.”
“Biz de mi?” dedi klavuz kurt.
Lider kurt, onu ensesinden yakaladý aniden ve aþaðý attý.
Seyrettiler.
“Neyse ki suya düþtü.” dedi lider kurt, “Onlar nehre atlayacak kadar gözü kara ve yüreklilerse…iki sefil kurt. Biz.. biz korkup geri mi duracaðýz? Oðluma yaptýklarýnýn cezasýný çekmeliler.
Diðer kurt þöyle dedi: “Ýkisi de geberip gitmiþ olmalý. Canýmýzý, sürüyü tehlikeye atlamayalým derim.”
“Demek sen de korktun.”
“Hayýr” dedi, “ne kadar cesur olduðumu gör, ilk atlayan ben olacaðým, efsane, aþaðý atladý, kayalara çarptý ve parçalandý.
“Yazýk oldu.” dedi lider kurt, “Ýyi çocuktu.”
Diðer kurtlara baktý: “Ölen ölür, kalan kalýr. Vahþi ormanda iþler böyledir.
Onlar baþarmýþsa bizde baþarýrýz. Onlar baþaramamýþsa biz de þerefimizle ölürüz. Ama geri adým atmak yok. bu sürüde geri adým atan korkaktýr. Ben bu sürü için yýllardýr gayret ediyorum. Ýki sefil ve amatör kurt için mi geri adým atacaðým? Ölüm korkusuyla mý hareket edeceðim? Gelmek istemeyen defolsun gitsin. Gelmek istemeyen bizden deðildir.
Sürüye baktý.
Hiçbir kurt ayrýlmadý sürüden.
Lider kurt, uçurumdan aþaðý býraktý kendini ve suya düþtü.
Peþ peþe diðer kurtlar da uçurumdan aþaðý býraktý kendini.

Kulaðý kesik kurt býrakýlan kokularý takip edip siyah kurt ve zifinin nehre atladýðý noktaya geldi. Sürüsünün kokularýný takip etti ve ilerledi, onlarýn uçurumdan aþaðý atladýðý noktaya geldi, aþaðýda kayanýn üstündeki klavuzun leþini gördü: “Sersem þey, zaten sana hiç güvenmezdim, aþaðý inmek için çok saçma sapan bir yol buldun.”
Kulaðý kesik kurt yukarý tarafa gitti, siyah kurt ve zifinin suya atladýðý noktaya geldi, onlarýn karþýya geçtiðinden emindi, karþýya geçmek için mutlaka bir yol olmalýydý. Nehre atlayýp yüzse, karþýya çýkmayý baþarýr mýydý, baþaramazsa þelaleden düþüp ölürse?
“Atla” dedi kendine, “ilk kez gerçekten cesur ol. Atla.”
Ayaklarýný yerden kesen keskin mi keskin bir korku duydu.
Ölüm korkusu hissetti cayýr cayýr. Ayaklarý ileri gitmeye çekmiyordu onu.
Soðuk sulara kendini býraktýðýný hayal etti, nehrin içinde sürüklendiðini ve su yuttuðunu.
Ýþte o zaman nehre atlamanýn çok yanlýþ ve ahmakla bir düþünce olduðunu hatýrladý.
Durdu. “Aptallýk yapma” dedi kendine, babasýnýn sözü aklýna geldi: “Bir çok kurt aptallýkla cesareti birbirine karýþtýrdýðý için ölür. Gerçek kurt zekice hareket eder.”
Karþýya geçmenin bir yolu olmalýydý, nehri takip ederek yukarýya bastý, uzun bir süre ilerledi, tam umut kestiði sýrada nehrin daraldýðý bir nokta keþfetti, beþ metre karar daralýyordu nehir orada, eðer son sürat koþarsa sýçrayýp karþý tarafa geçebilirdi. Geri gitti, birkaç kez koþup tam atlayacaðý noktaya kadar geldi, iki kez daha ayný alýþtýrmayý yaptý. Geri gitti, atlayacaðý noktaya bakarak düþüncelere daldý, mutlaka karþýya geçmeliydi, babasýyla olan son diyalog kafasýnda döndü, eþ bulma hayali…toparlandý, pozisyonunu aldý ve aniden fýrladý. Karþý tarafa atlayacaðý kayanýn üstüne gelince sýçradý, ok gibi, yay gibi fýrladý.
Karþý taraftaydý ve hiç zor olmamýþtý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn korku romaný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
Silikon Kadýn
Silikon Kadýn 2
Kurtlar ve Ýnsanlar
Kurtlar ve Ýnsanlar 6
Kurtlar ve Ýnsanlar 2
Kurtlar ve Ýnsanlar 3
Kurtlar ve Ýnsanlar 4

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Köylü Kýz Kezban
Ýyi Kýzlar Aþýk Olur 1
Köylü Kýz Kezban 2
Ýyi Kýzlar Aþýk Olur 6
Köylü Kýz Kezban 3
Köylü Kýz Kezban 4
Ýyi Kýzlar Aþýk Olur 3
Üç Kýz ve Ben

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kýzý Aldým Çýrýlçýplak [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
S. Kiþmek ve Hayaletli Evler [Þiir]
Onun Sýrtýný Hayal Ediyorum [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Gecenin Islýðý Ceplerinde Iþýyor Genç Kýz [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.