Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Onu tanımak, tanımış olmak ilginçti gerçekten. Akrabam mıydı, asker arkadaşım mıydı, komşum muydu, aslında hiç birisi değildi, ama yine de ilginçti O’nun ile ilk defa karşılaşmak, konuştuğunu görmek ve de sohbet etmek Buzdolabını açınca ’’Şşşşt şşşt’ diye gelen bir ses ile irkilmiştim. Kimdi bu sesin sahibi, balkona yakındım filan, belki bahçeden de geliyor olabilirdi. Balkona çıkıp baktığımda kimseleri görememiştim... Biraz daha dikkat edince buzdolabının içinden ve içindeki bir şeftaliden geldiği ortaya çıkmıştı ayan beyan... Buzdolabının içinde avaz avaz ’’Baksana buraya baksana, sana söyleyeceklerim var hele dur iki dakika da dinle beni.’’ dedi... Heyecanım iki kat daha artmıştı... ’’Ne var ne söyleyeceksin bana, dinliyorum.’’ dedim... İşte ondan sonra olanlar oldu, açtı ağzınız yumdu gözünü ’’Bana bak bana o şeftalileri yiyorsun, yani arkadaşlarımı akrabalarımı, onlar hepsi benim yakınlarım, kimisi gardaşım, kimisi kuzenim, kimisi karındaşım, yan dallardan ya da komşu ağaçların dallarından kopmuşuz burada senin sofrana gelmişiz, niye doğru düzgün yemiyorsun da gardaşlarımın bir kısmının çekirdekleri üzerinde azıcık parçacıklar bırakıyorsun, yakışıyor mu sana? ’’İyi de bu yenmemiş şeftali bütün bunları nasıl biliyordu? Döndüm ona ’’Sen bunları nasıl biliyorsun? ’’O da ’’Hissederiz biz kuvvetlidir bizim altıncı yedinci sekizinci, hatta on sekizinci hislerimiz.’’ deyiverdi... Bir yaşıma daha girmiştim, biz altıncı hissi biliriz baksana bir de altıncı yedinci, sekizinci hatta on sekizinci his de varmış... Onun bana bu seslenmesinden adeta kendimi suçlu gibi hisseder oldum. ’’Tamam ne yapmamı istiyorsun o zaman söyle de bilelim.’’ Biraz duraksadıktan sonra ’’Ye kardeşim ye bizi bitir bizi, bizler zaten insanoğlu için yaratılmışız, ama çekirdeğin üzerinde tek bir şeftali parçası bile kalmasın bizim derdimiz bu şeftaliler olarak.’’ Kafam karışmıştı ama ona da bir cevap vermeliydim hem de kallavi bir cevap. ’’İyi de şeftali kardeş zaten çekirdeğinin üstünde çok az bir şeyler kalıyor, onları da çöpe atınca ya kuşlar, ya arılar, ya sinekler, o da olmadı bakteriler yiyor, sen merak etme, geriye sadece çekirdek kalıyor, o çekirdekte daha sonra bir işe yarıyordur mutlaka.’’ Şeftali ’’Bunu hiç düşünmemiştim, doğru bir de onlar vardı değil mi? O zaman bildiğin gibi yemeye devam et, afiyet olsun.’’ biraz zaman geçer ’’Hadi hadi beni de canın çekti gözlerinden belli götürrrrrrrr beni de götürrrrrr, yarasın.’’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |