Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Tabi ki hayır. Hep bir ağızdan sadece çocukken ezberletilmiş şeyleri söylüyorlar… Hep ama hep aynı şeyleri söylenip övünüyorlar… Bilgi seviyeleri ne yazık ki işte bu kadar sınırlı. Sen onları eleştirince de hemen ‘’onlardansın sen de’’ diye kötülüyorlar. Vakti zamanında da kalp yapıp, o partiye gelen kim olursa olsun, hep medet umuyorlardı. Neyse, neyse. Günün anlam ve önemine ithafen, esas bilmeleri gereken; yapabilecekleri yüzünden tüm rütbesi alınan ve her türlü karalamaya maruz kalan bir Osmanlı subayı demiştir ki, eğer biz bu sistemle, bu kişilerle ve de bu kafayla gidersek, elimizde ne var ne yoksa kaybedeceğiz… İşte bu yüzden de; daha da kayıplar olmaması adına, o zamanki sisteme, yani padişahlık sistemine, o işler öyle olmaz, böyle olur deyip kendi bildiği yolu çizmiştir. Kendi devletini, yönetim biçimini ve o devletin ilkelerini kurmuştur. En güzel olanı da, farkında olmayarak bazı özel günlerde kutluyorsunuz ya, he işte, bu yarattığı yeni devlette gücü elinde tutmamıştır… Tut diyenler olmuştur… Sen gerekirse padişah ol diyen olmuştur. Fakat o dünyanın gidişini ve dünya düzenini anladığından, beraberinde de yine aynı şeylerin olacağından veliaht sistemi yaratmamıştır. Tamamen milletine inanmış, milletinin vermiş ve verebilecek olacağı kararların doğru, dürüst ve şeffaf olacağına inanarak; gücün tek bir elde kalmasını da engellemek için; yasama, yürütme ve yargıyı bölmüştür. Olmaz ama olur da bir şeyler olursa diye Türk gençlerine cumhuriyeti koruma ve kollama vazifesi vermiştir. Arka planda da gölgesi yeter tadında güçlü bir askeriye sistemi bırakmıştır. Haliyle öyle bir düşünmüştür ki; iç ya da dış ihanetlerden dolayı olası herhangi bir kale düşerse, diğer kaleler sistemi ayakta tutabilsin istemiştir. O yüzden… Kaç sene geçti. Kıyamete kadar da kaç sene geçecek anca Rabb bilir. Yaşadığımız fani bir dünyada herkese nasip olmaz, koca bir toplumu küllerinden tekrar ayağa kaldırıp, onları hak ettikleri yerlere getirmek… İyi ki var oldun. Olmasaydın olmazdık. Tarih seni unutmayacak.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |