..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > A.Latif İRVEN




28 Nisan 2003
Aşkın Tadı  
A.Latif İRVEN
Aşk, tarifi imkansız sancıları yaşattığı zaman güzelleşir. Yalnızlığı iliklerde duyumsattığı; soluk alışı hissettirmediği; körleştirdiği, sağırlaştırdığı, şuursuzlaştırdığı zaman değer kazanır aşk! Aşk, acı damıtır! Ve acının büyüklüğü, aşkın büyüklüğünü


:BJEA:
Herşey anılarda kalmıştı. Yaşananların tümü, ardımda kalan ve geriye bakıldıkça ufuktaki ucu kaybolmaya başlayan ince uzun bir yol gibiydi. İsteğim dışında, yaşadıklarımdan uzaklaştıran zaman adlı araçtaydım sanki.

Önümde uzayıp gidiyordu yol, çağrılarıma kulak asmadan. Geri dönmem imkansızdı. İçine dolan tozları, ayaklarımdan çıkan terlerle çamurlaştıran gizlavetlerimden tutun da, annemin, yüzünü tülbentle örterek ölmüş numarası yapıp, kendisini ne çok sevdiğimi gözyaşlarımdan görerek mutlu olmasına kadar geçen çocukluğumdan, bir gün öncesindeki üşüyen yalnızlığımı sıcak yüreğiyle ısıtan endamı ömre değer ilahi varlığın tuana ılıklığındaki soluğunun boynumu yakmasına kadarki, tüm yaşayımım anılarda kalmıştı.

Ve ben, anılarımın en tazesi olan, o soluğun boynumu yakışını, o yüreğin yalnızlığımı ısıtarak üşüyen çocuk yanımın gözlerinin parlamasını, yüzüne mutluluğu dağıtan gülümsemeler bırakmasını kaybetmek istemiyorum. Bunun için gözlerimi ve kulaklarımı tüm görüntü ve seslere kapamam gerekiyorsa; bunun için bedenimin havayla temasının kesilmesi gerekiyorsa; bunun için içime çektiğimde gül bahçesindeymişim gibi huzur veren saçlarının kokusunu hücrelerimde tutmam gerekiyorsa; ve bunun için ille de o âna çakılı kalmam gerekiyorsa buna da kabulüm. Zaten yaşam, ölümle tanışmayı kaçınılmaz kılmıyor mu? Zaten ölüm, varoluşun en fettan orospusu değil mi? O halde, oyuncağıymışım gibi benimle oynamasındansa, ben göğüslerim kendisini, çocuk tebessümlerimin yüzümde yaydığı mutluluk edasıyla.

Bu, korkak yanımın istemi. Hani herşeyin kolayına kaçan. Savaşmayı, mücadele etmeyi, zorluklara göğüs gerebilmeyi göze alamayan. İçinde bulunduğum ruh halinde de, bir gecenin büyüsüyle yetinen ama sonrasındaki yaşanacakların da büyüyü bozabileceği ihtimaliyle korkak davranan ve buna direnme gücünü kendinde bulamayan. O en pısırık, en sinik ruh halimin istemi. Oysa sol yanımın zılgıtları var bir de! Karaya bezenmiş anaların çektiklerinden! Kahpeliğe tükürürcesine onurlu durduklarını haykıran! Yaraya tuz bastıran cinsten! İşte, o sol yanımın sesini bastırabilmem mümkün değil!

Bir yanım, yani korkak olanı, gururla yürümek istiyor ölüme, onun sıcaklığı henüz yüreğimi ısıtırken; diğer yanım inadına tekrar tekrar yaşamak istiyor aynı gece dansını, ucunda aşkın tanımsız çığlıkları olacaksa bile!

Yürürken aşkın aldatıcı çiçek deryasıyla donatılan yolunda, çöllerin, kutupların, uçurumların olacağı düşünülmez asla. Cennetimsi renk ve kokuları yayan çiçeklerin sonunda, yarin eşiğinde beklediği düşsel bir ev hayal edilir hep. Ola ki, yoluna çıkacak devedikenlerini, bir darbede koparıp parçalayacağını sanır insanoğlu. Hatta o devedikenlerinin varlığı da aklına gelmez kimi zaman. Aşk, bu denli toz-pembe eder herşeyi. Oysa aşk, acısı tadıldığı zaman anlam kazanır. Aşk, tarifi imkansız sancıları yaşattığı zaman güzelleşir. Yalnızlığı iliklerde duyumsattığı; soluk alışı hissettirmediği; körleştirdiği, sağırlaştırdığı, şuursuzlaştırdığı zaman değer kazanır aşk! Aşk, acı damıtır! Ve acının büyüklüğü, aşkın büyüklüğünü öğretir bize. Masalsı aşkların ortaya çıkış nedeni de budur!

Dilden dile yayılan hangi aşk acıyı tatmamıştır? Mecnun, çöllere mi düşmedi? Ferhat dağları mı delmedi? Mem, zindanlarda mı çürümedi? Daha niceleri, tarifi ancak yaşanarak anlaşılabilen acılarla tanışmıştır. En ölümsüz aşk, kavuşulmadan ölümle tanıştıran değil midir? Hangimiz bunu yadsıyabiliriz? Öyleyse, sadece en mutlu anlarını yaşadığımda O\'nlu zamanların, tükürmek istersem ölümün yüzüne, sarhoş eden duygu sisinde kaybolurken göğüslemek istersem ölümü, aşkın en güzel, en tatlı, en harika hissettiren yanlarını, yani acılarını yaşamadan veda etmiş olacağım. Yani, tatmak istediğim mükemmelliklerin neler olduğunu bilmeden \'hoşça kal,\' diyeceğim yaşama, öyle mi? Kısacası, kendime ihanet edeceğim ha! Yok öyle yağma!


Eğer, yüreğimi sarmalayan sıcaklığı tel örgülere dönüşecekse, batıracaksa dikenlerini, kanatacaksa usul usul ve sıkacaksa amansızlığıyla, uzanır ellerim O\'na, titreyen her yanımla; sonrası ezgilerde kaybolmak için. Düşsel özleminin buğusu bile bir başka. Bu düşünceler doğrultusunda haykırmak istiyor cesur yanım. Sonrasında söyletiyor yüreğime bir şair edasıyla; bağırıyorum isteyen yanlarımın çağrısına uyarak; aşkın acı tadı için:

"Hadi dol, ellerime dol! Gecelerime dol! Acıt! İncit! Ağlat! Özlet kendini! Söylet, sensizliğin türkülerini! İstediğimde, tadılmazlığını yaşat bana! Kavuşamamanın ne olduğunu öğret bana! Deş, sensiz yanlarımı!.."

.Eleştiriler & Yorumlar

:: tebrikler
Gönderen: Yesim / İstanbul
9 Aralık 2003
Merhabalar... Yazinizi cok begendim, tebrik ederim. Ask konusundaki goruslerinize katiliyorum. Hatta kendi yazdigim bir yaziyla da baya baglanti kurdum okurken. Merak ederseniz: Denemeler (Sevgi ve Ask) "Aska Dair" isimli yazi. Sayfam "Yansimalar" Basarilarinizin devamini dilerim. YESİM




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yeşil ve Mavi
Yokluğun, Bahar, Gelincik
Sevgiliden Yansıyan Renkler
Çabuk Gel
Kıvranış
Gel Bana... Benim... Bana... Bende... Sadece Benle...
Gece Sancıları 1
ve Yoksun
Ordasın
Gece Sancıları 3

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yağmur
Zaman
Yarımınızı Buldunuz mu?
Beklerken
İlahi Anlar
Özlem
Kül Tablası
Kadını Anlamak Mucizesi
Kadının Şiarı
Hepimiz Korkağız

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sürgün [Şiir]
Tut Ellerimi [Şiir]
Yüreğini Gaspa Çıktım [Şiir]
Gecenin Türküsü [Şiir]
Sesin [Şiir]
Kim Demiş? [Şiir]
Bir Mektubun Portresi [Şiir]
O'na [Şiir]
Zamansız [Şiir]
Su Gibi [Şiir]


A.Latif İRVEN kimdir?

bugün yazıyorsam Edebiyat öğretmenim Sevgili Aziz Güleç sayesindedir.

Etkilendiği Yazarlar:
birçok yazar


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © A.Latif İRVEN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.