Sevgilinize gardıropta hiç giyilmeyen elbise muamelesi yaptınız mı? Kendinizi sorgulayın. Günlerce vitrinde görüp beğendiğiniz, o muhteşem elbise için kaç defa önünden geçtiniz? “Mutlaka almalıyım, bana yakışır”diye kaç sefer paranızı denkleyemediniz? Uykularınızdan uyanıp “ne yapsam da benim olsa”diye hesaplar yaptınız? “Almayı çok istediğiniz elbisenize kavuştuğunuz da ne oldu sanki....
Eve gelene kadar nasıl ona sıkıca sarılmıştınız. Üstünüze giydiğinizde “sandığım kadar iyi durmadı” diye dolaba astınız...
Gardırobun kapağını her açtığınızda ona dokunmadan, hatta hiç fark etmeden, dolabınızın kapağını tekrar kapadınız. Günlerce sizin tarafınızdan giyilip size sarılmayı bekledi. Siz değil onu giymek, başka giysi aramak için onu kaktırdınız, sıkıştırdınız, buruşturdunuz...
Her kapak açılışında bana geri mi döndü, aradığı ben miyim dedirttiniz. Aslında o da herhangi giysilerden biriydi. Sizin isteğiniz onu vazgeçilmez yapmıştı. Sadece vitrinde göz alıyordu. Belki boyası, belki nakışı farklıydı.
“Yok canım, bunda mutlaka bir şey var, yoksa böyle durmaz” dediğiniz elbiseniz, eve gelir- gelmez sıradanlaştı.
Erişemediğinizde güzeldi. Dokundunuz, büyü bozuldu. Oysa sihir miydi, neydi sizi çeken.
O şimdi, her dolap kapağı açıldığında heyecanlanıyor. “Acaba bir gün, beni fark eder dokunur mu? Ondan geçtim, arada tozumu alıp tekrar yerine asar mı?” diye bekliyor. Sıkça iç geçiriyor. “Oysa vitrinde ne güzel duruyordum, gelen geçen bakıyor, bana sahip olmak isteyenler çoğaldıkça yaşıyordum. Neden ben? Neden aldı getirdi, dolaba kapattı beni, neden diyor!”
Daha önce giydiğiniz elbiselerin kokularını içine çekiyor, gelişi güzel atılan eşarp, boyun bağı ona dolandığında mutlu oluyor.
O hep, iç geçirerek, yaşamak için sizi, sizin ilginizi bekliyor...
Elbiseniz ne diyor!?
Sevgilinize gardıropta hiç giyilmeyen elbise muamelesi yaptınız mı? Kendinizi sorgulayın. Günlerce vitrinde görüp beğendiğiniz, o muhteşem elbise için kaç defa önünden geçtiniz? “Mutlaka almalıyım, bana yakışır”diye kaç sefer paranızı denkleye