İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Yeşil ise harbi harbi, yemyeşil kokuyordu. Belki de bir rüyaydı gördüğüm, içinde gerçekçikler bulunan… Kendimi pırıltılı suların büyüsüne kaptırıp, hiç düşünmeden, karşı kıyıya, yürüyerek ulaşacağımı sandığımda, yardımıma koşan bir sen vardın.Denizden son anda kurtularak çıktığım kıyıydın, köpüğümle tuzumla bulandığım kum. Ertesi sabah uyandığımda ise güneşin ışığından kamaşan gözlerim, deniz fenerini göremeyecek kadar kördü. O an belki de hiçbir şeydim.Bir adsız, bilmediğin günahları olan bir suçlu, herkes gibi iki kulağı, bir burnu olan, bir deli. Belki de, bir baş belasıydım senin için. Ben bile bilemiyordum, kim olduğumu ne olduğumu, karşında halim ne olurdu? kendime bile cevap veremezken. Havada ağır bir kararsızlık kokusu vardı. Kimsenin kimseye; ne senin bana, ne de benim sana cevap borcum yoktu. Çözmemiz gereken kendi sorunlarımız vardı, yada öylece kendiliğinden çözülmesini beklediğimiz sorunlarla yüklü, omuzlarımız. Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan tüm masallar gibi bir masaldı bizim ki si… Pharos, adında bir adada yaşayan küçük bir kahramanı vardı, masalımın. Uyku öncesi, mahmurluğuyla, derin bir iç huzuruyla, annemin yumuşacık sesinden hiç bıkmadan; her gün her gün dinlediğim aynı masal. En koyusunu bile parlak bir yakamozla, aydınlattığım geceler… Yanında olup olmamamın bile önemsizleştiği, göz yaşlarımın rüzgarlarla karşı kıyılara dek, düştüğü, bir nefes kadar uzağına gelememişken, çok uzağında olduğumu sandığım günler. Aramadığım, aranmadığım, saklandığın, belki de göremediğim masal zamanlarıydı onlar… Kaçmak istedim, neden kaçtığımı bilmeden, Saklanmak istedim, ebe kim? hiç sormadan, Ve uzaklaşmak istedim, yolların hinliğini hiç hesaba katmadan. Artık, yaşama daha sıkı sarılmamı sağlayan, hala küçük olan yüreğime heyecanları tıka basa dolduran,belki de masalda bile rol almayan, bir kahramandın; yıllarca biriktirdiğim hayallerimin mahsülü olmuştun. Gözlerimi yakan tuzlu suların bittiği yerde ise, dokunuşundu bulduğum. Bilirdim, kahramanımın beni düşlediğini; uzaktan da olsa beni sevdiğini hayal ederdim, masalda gerçeklere yer olmasa da, en azından gerçekçikler beklerdim. Bir gece ; geceden resmini istedim. Ay bana güldü ürkek bir tebessümle, yıldızlar ise kendi aralarında kıkırdadılar. Duyamadım ama, hepsi kıpır kıpırdılar. 24.07.2001 Ömür İsfendiyaroğlu (*)Pharos İspanyolca, Fransızca ve İtalyancada Pharos, deniz feneri anlamına gelmektedir
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömür İsfendiyaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |