..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon > Merve Yıldırım




28 Eylül 2003
Bir Eş İstiyorum... İyisinden Olsun!  
Merve Yıldırım
Birileri evleniyormuş...!!


:BBBC:
Kaç gündür televizyonda öyle bangır bangır reklamını yapıyorlar ki sonunde benim de merakımı celbettiler ve akşam oturup Show-tv'nin Ben Evleniyorum programını izledim. Sağolsunlar, epey de eğlendim... Uzun zamandır televizyonda böyle iyi hazırlanmış bir tiyatro izlememiştim.

Zaplarken bu kanala takıldığımda sunucu hanım bir taraftan sürekli gözünün önüne düşen saç demetini arkaya atmakla uğraşırken diğer taraftan da hemşire olduğunu söyleyen ama program gereği assolist gibi giyinmiş dalyan gibi bir genç kızımızla röportaj yapıyordu. Programın özünü tam kavrayamadım ama sanırım uzun elemelerden sonra seçilmiş üç gelin adayı yine kılın kırk yarıldığı bir süreç sonucunda kendini kabul ettirebilmiş 12 damat adayını, bu adayların  bilmemkaç hafta boyunca hapis kalacakları kamera donanımlı bir evde izleyecek, beylerin günlük yaşam içinde nasıl davrandıklarını, karakterlerini, huylarını, cinslerini, cibilliyetlerini ölçüp biçecek ve sonra da,  yanlış anlamadıysam biraz da seyircilerin desteğiyle, uygun damadı seçecek ve evlenip mutlu sona erecek !! E hadi bakalım...

Neyse, gelinleri gördük. gerçi açıkçası ben hiçbirini beğenmedim. Fiziksel güzellik pek yoktu bir kere, sonra giysileri aşırı dekolte geldi bana ve yüzleri de fazla makyajlıydı. Hayır, damat adaylarının onları görme hakkı olsa anlayacağım bu kadar süslenmeyi, ama adamcağızlara göstermiyorlar ki müstakbel eşlerini!
 
Sonra sıra geldi damatlara. 25 yaştan 33 yaşa, at kuyruklusundan komple keline, bilgisayarcısından işletmecisine kadar dizilmiş cillop gibi 12 damat adayı. Beyaz bir limuzin içinde teker teker yarışma evine gelerek kendilerini sunucu hanıma tanıtıyorlar amma velakin karakterleri tornadan çıkmış gibi hepsinin ağzından aynı sözler dökülüyor. Topunu tek bir ana doğursa huyları bu kadar benzemez yani. "Dürüstüm, çalışkanım, neşeliyim, insanları severim, müzik dinlerim, spor yaparım, eşimde sadakat, anlayış, sevgi, saygı arıyorum. Bu temele dayanan evliliklerin uzun ömürlü olacağına inanıyorum, vs. vs". Bazıları şansını yükseltmek için "acayip yemek yaparım, ev temizlerim, musluk tamir ederim" filan gibi el becerilerini de ortaya koyuyor. Kimi çok iddialı, hiç yolu yok, alacak kızı gidecek doooğru nikah masasına.
 
Tüm bu komediyi izleyip oturup güldüm memleketimin haline ve güzel insanlarına. Yahu güzel kardeşlerim, hemen hepiniz gelmişsiniz Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerden. Çoğunuz üniversite bitirmiş, güzel meslekler kazanmış, iyi firmalarda çalışıyor. Söylediğiniz kadar neşeli, arkadaş canlısı ve aktifseniz eminim 27 yaşına, 30 yaşına gelene kadar yaşınızca kız arkadaşınız olmuştur. Dediğiniz kadar iyi insanlarsanız bu yaşa kadar içinde bulunduğunuz sosyal ortamlarda karşınıza hiç mi iyi biri çıkmadı? Koca şehirde kendi aklı mantığıyla, kendi duygularıyla ve kriterleriyle eş seçememiş ya da kendini kabul ettiremeyerek birkaç kızdan ayrılmak zorunda kalmış sizler kala kala bir televizyon kanalının kendi kriterleri ölçüsünde seçtiği, o da sadece 3 tanecik, huyunu suyunu bilmediğiniz ve ancak 7 hafta sonra görmenize izin verilecek gelin adayına mı kaldınız? Üstelik burada kızların da durumu vahim. Malum, insanlar ne kadar dürüstlükten ve "ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol" düsturundan söz ederse etsin, flört süresi boyunca sevgilisine tam olarak kendini açan, hiçbir şeyini gizlemeyen insan sayısı yok denecek kadar azdır. Bu gençlerin o tanıtım filmi sırasında fırsat bulmuşken bol bol reklam yapmadığını, "havayı açık bulup" bol keseden sallamadığını ve önümüzdeki haftalar boyunca da o evin içinde gerçek kimliklerini gizleyip kızların gözünü boyamaya çalışmayacağını kim garanti edebilir? Bir tanesi bu olayı eski görücü usulü evliliklere benzetti, hani yüzünü görmeden ya da fazla tanımadan evlenip de sonradan sevmeye çalışma mantığı. O mantık belki iyi mantık ama, sadece eski devirler için çünkü o zamanlarda insanlar insanmış, hele ki biraz kalbur üstü, biraz iyi bilinen ailelerden gelen kız erkek gençlerin büyük bölümü sevginin, saygının, evliliğin kıymetini bilirmiş. Öyle en küçük fırsatta kapris yapmak, ilk ağız dalaşında toparlanıp ana baba evine gitmek yokmuş o zamanlar. Herkes kurduğu yuvanın, aldığı sorumluluğun bilincindeymiş. Şimdi nerdee? İnsanlar "nerde tırak orda bırak" diye düşünerek evleniyor. Kızlar erkekleri zaten yolunacak kaz olarak gördüğü için 'Bana ancak şunları şunları yaparsan, şöyle davranırsan, at-yat-kat alırsan seninle evlenirim, evlenince de sakın ola tepemin tasını attırma, ekonomik özgürlüğüm var, boşarım haa!' diye giriyor konuya. Erkekler de müstakbel eşlerini çoğu zaman evin işini görecek, yemeği yapacak, çocuğa bakacak, yatağı ısıtacak ve her zaman ellerinin altında olacak bir hatun olarak gördükleri için evleniyor evlenmesine de, en çok birkaç sene sonra ilk işi çarşıya çıkıp eşinin başına en iyi yakışacak boynuzu bulmak için "dükkan dükkan gezmek" oluyor. Tabi burada kilit nokta kadının bu dükkan dükkan gezme olayını sakın ola duymaması ve her "dükkanda" en çok birkaç gün, bilemedin bir iki hafta takılınarak akabinde bir sonraki dükkana geçilmesi. Eee bu hayatta her çeşidi görmek, herşeyi denemek lazım tabi. Nerede kaldı eşine duyduğu sevgi, saygı, sadakat? Nerede mutlu ve huzurlu evlilik?

Neyse konumuza dönersek, her ne kadar yarışma reklamlarında 'bu bir oyun değil, sonunda evlilik var' filan deniyorsa da, bunun bir slogandan öteye geçmeyeceğinden eminim çünkü oraya çıkan gelin ve damat adaylarının ve hatta program yapımcılarının ciddiyetinden şüphe ediyorum. Evlilik ciddi bir kurum ve ciddi bir karar deyip duruyorsunuz ama bu işi yarışma formatına döküp de sulandırmanın ne anlamı var? Bekar olsaydım, kamera dolu bir evde 24 saat artistlik taslayıp şirin gözükmeye çalışacak bir yığın adamı izleyip de koca bulmaya çalışmak hayatta isteyeceğim en son eş seçme yöntemi olurdu. Sonunda kimin kimi seçip nasıl bir evlilik yapacağını da çok merak ediyorum doğrusu! 



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Espriyi yakalamak
Hayvanlar insanlardan değerli midir ki!
Ölümü satın almak
Gelin modaya bir de bu taraftan bakın
Çekin Ellerinizi Bacımın Örtüsünden!
Fitil Oluyorum...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Garip Şiir [Şiir]
Hoşgeldin Bebek! [Şiir]
Öldürdüler Güvercini [Şiir]
Hayat dediğin nedir ki... [Şiir]
Anti - Alkolik Şiir [Şiir]
Hasret şiiri [Şiir]
Dosta çağrı [Şiir]
Yoksa aşık mı oluyorum.. [Şiir]
Devir Değişti Dostum [Şiir]
Hadi canım sen de [Şiir]


Merve Yıldırım kimdir?

Kendini bile bileli aklına gelen her konuda irili ifaklı kağıt parçalarına, defterlere ve bilgisayar ekranına yazıp durmuş bir amatör.

Etkilendiği Yazarlar:
Hayat...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Merve Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.