konya ovasındaki o dünya harikasının yapılmasına karar veren dönemin devlet adamlarına olduğu kadar vatandaşlarına da minnettar olmak gerek… çok iyi hatırlıyorum; ülkenin her yanında büyük heyecan uyandırmıştı bu düşünce. bir dünya harikası da biz dikelim dendikten sonra beş altı yıl o dünya harikasının ne olacağına dair projeler, tartışmalar aldı başını yürüdü… halkın ve devlet yöneticilerinin büyük bir kısmı muhteşem bir cami yapılmasını istiyordu. ama yeni bir şey, dünyada eşi benzeri olmayan bir şey yapılmalı diyenler de seslerini yükselttikçe yükseltiyorlardı. bununla beraber ne yapılması gerektiği konusunda onlar da aralarında sarmaşıkların dalları gibi ayrılıyorlar ve birbirleriyle didişiyorlardı. dediğim gibi, bu tartışmalar beş altı yıl boyunca devam etti. cami isteyen gençlerle eşi benzeri olmayan bir şey yapılsın diyen gençler ve eşi benzeri olmayan bir şey yapılsın ama işte şu yapılsın yok bu yapılsın diyen gençler çatışmaya başladı... ülke büyük bir düş yüzünden karışmıştı ve artık kimin ne dediği belli değildi…
duruma ordu müdehale etmek zorunda kaldı. on binlerce kişi gözaltına alındı, bunların büyük bir kısmı tutuklandı. tutuklananlar konya ovasında asker gücüyle bir araya getirildi ve konya civarına tek bir karınca bile sokulmadı, üzerinden bir kuş geçmesine bile izin verilmedi… tutuklanan binlerce kişi yirmi yıl boyunca orada ordunun projelendirdiği dünya harikasını inşa etti. kimi severek yaptı bunu kimi silah zoruyla ama gerçekten de yirminci yılın sonunda her görenin hayretler içinde kalacağı denli heybetli bir şey inşa edilmişti.
şimdilerde de devam eden tartışmalar ve çatışmalar ise bu dünya harikasının ne olduğu ya da neye benzediği yönünde… bence pek bir şeye benzemiyor ama ona bakarsanız çin seddi de çok aptalca görünmüyor mu? her ikisi de aydan net olarak görülebildiğine göre didişip durmanın bir anlamı yok…