..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İronik > bayVeritas




11 Şubat 2004
Hiper - Reel Tanıklıklar 4  
uyduruk tarihsel tanıklık

bayVeritas


benim de canıma tak etmişti ama bir türlü cesaret edemiyordum… doğrusunu söylemek gerekirse bir kadına aşıktım ve bu beni hayata bağlıyordu.


:BJFE:

benim de canıma tak etmişti ama bir türlü cesaret edemiyordum… doğrusunu söylemek gerekirse bir kadına aşıktım ve bu beni hayata bağlıyordu. haftada bir iki gün görebiliyordum onun yüzünü; evet benim varlığımın farkında bile değildi ama böylesi bile yetiyordu bana… onun varlığıyla kendimi avuturken çevremde ve ülkemde olan biteni görmezden geliyordum. insanların kendilerini asmalarından bahsediyorum elbette… hem de sağda solda, buldukları ilk fırsatta! nereye baksan birinin sallandığını görüyordun. bu, insanları yıpratıyor ve evlerine kapatıyordu. öyle zamanlar gelmişti ki artık polis bile sallanan ölü bedenleri görmeye tahammül edemez olmuştu…
sadece bir işe daha doğrusu paraya ihtiyacım olduğu için bu ölü bedenleri ortalıktan kaldırmakla görevlendirilmiş devlet biriminde yerimi aldım… bizlere özel kıyafetler uydurmuşlardı ve hepimize çok önemli bir iş yaptığımıza dair söylevler çekmişlerdi. kimsenin umrunda değildi; tek derdimiz paraydı…
işimiz kolaydı, üç beş kişilik gruplar halinde kamyonet-minibüs arası araçlarımıza atlayıp şehirde dolanıyorduk. gözümüzü dört açıyorduk çünkü toplanan ceset başına ayrıca primimiz vardı ve aslında kazandıran da buydu…
sallanan zavallıyı görür görmez araçtan atlayıp makas benzeri bir şeyle onu ipten kurtarıyor ve kahverengi-mor sert plastikten ceset torbalarına sokuveriyorduk… her zaman kolay olmuyordu tabii, bazen merdivenlerde canbazlıklar gerektiriyordu bu iş. öyle ipi kesip adamı (ya da kadını her neyse…) pat diye yere düşürmek yoktu bu işte; insana, ölüyse bile saygı göstermeli!
garip adamlar tanıdım bu işte; iplerle fazlaca ilgilenenler vardı… kimi bir parçasını hatıra olarak almak istiyor, kimi ölü indirildikten sonra bir fitili ateşler gibi çakmağıyla ipin ucunu yakıyordu… hiç konuşmayan biri vardı, ismini vermek istemiyorum, fotoğraf çekiyordu… yüzlerce ölünün fotoğrafını almıştır her halde? ben? …ben; kendini asanların bazıları mektup gibi birşeyler bırakıyordu, pek sık karşılaşmıyorduk ama, işte o yazılı kağıtları toplamak istedim ama işe benden önce girmiş biri böyle bir koleksiyon yaptığını ve onları kendisin alması gerektiğini sert bir dille söyleyince, ona bıraktım… çok da istekli değildim ve zaten aklımda genellikle aşık olduğum (onun da ismini vermek istemiyorum) o kadının görüntüsü vardı; başka bir şey ilgimi fazla çekemiyordu…
uzunca sayılabilecek bir süre bu işi yaptım. çalışmak iyi gelmişti bana, kendimi yorgun hissetmek hoşuma gidiyordu. ama bir gün, sanırım işe gireli yedi ay falan olmuştu, onu çürümüş ama düşememiş bir armut gibi bulunca, anladığınız gibi, aşık olduğum kadından bahsediyorum, kendimi paramparça hissettim. çok kısa bir süre sonra da ülkeyi terk ettim…
yurt dışından bakılınca olaylar bir korku filmi gibi geliyordu. dış dünya ülkemdeki duruma müdehale etmek istediyse de bu intiharları azdırmaktan başka bir işe yaramadı… birkaç yıl içinde haritalarda kara bir leke olarak gösterilmeye başlanan ülkeyi, benim gibi yurt dışına kaçan bir avuç insandan başkası asla gözünün önüne getiremiyordu…
iplerin ucunda rüzgar estikçe sallanan iskeletlerin, o topraklara adımını atanlara intihar hastalığı bulaştırdığı yönündeki inanışa ise diyecek bir şeyim yok … bunu anlamlı ama gerçek dışı buluyorum…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İronik kümesinde bulunan diğer yazıları...
böyle masal ismi olmaz
felsefenin sefaleti
Çünkü Yembel Çok Tembel
Hiper - Reel Tanıklıklar 7
handeli pay
iyi kahve yapmak üzerine
Hiper - Reel Tanıklıklar 5
Hiper - Reel Tanıklıklar 3
nasıl şeyler?
Hiper - Reel Tanıklıklar 6


bayVeritas kimdir?

tersmeditasyon@gmail. com

Etkilendiği Yazarlar:
her okuduğumdan etkilendim...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © bayVeritas, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.