merhaba sabahım,
uyku eşiği bir çizgiden doğdum,
geveze ırmak gibi,
kristal zamanlar birikti,
ruhumun ufuklarında...
buğday başakları altın başlarını salladı,
meltem zerafetiyle...
çatlamış bitkin eller tuttu,
kırık bir menekşeyi..
heyecanlı bir tay,
ok gibi fırladı,
en derin uçurumdan,
sabaha...
söylenecekler vardı
işitilmişlere dokunan
iğreti dokunuşları ayıklayarak,
uyandım...
uykusuzdum...!
yine de,
uzamadım geceye
ve
içindeki karanlıklar dizgesi,
kasvetli sözcüklere...
] ]