..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > ömer akşahan




26 Ağustos 2004
Safranbolu"ya Aşık Olmak...  
ömer akşahan
İnsanın bir kentte ömür boyu yaşaması için ne gerekir dense; doğrusu, bu soruya, Safranbolu’yu görmeden net bir yanıt veremezdim.


:BGAG:
Ömer AKŞAHAN

İnsanın bir kentte ömür boyu yaşaması için ne gerekir dense; doğrusu, bu soruya, Safranbolu’yu görmeden net bir yanıt veremezdim. Kafamda bugüne değin oluşmuş böyle hayali bir kent profilini, ancak Safranbolu’yu gezince son şeklini verdim. Adını yıllardır duyduğum bu dünya kentini bu yıl, Temmuz ayının sıcak bir gününde gelebildim. Şu Japonlara bayılıyorum doğrusu. Yolum bir gün Paris’e düştüğünde onlar vardı karşımda, Safranbolu’da da onları görünce, “İlahi Ömer, dedim, dünya ne küçük, bak yine karşılaştın dostlarınla !” “O kadar uyuşuksun ki, buraya gelmek için otuz yıl beklemen mi gerekiyordu? Özür dilerim Safranbolu senden….”

Müflis Kamil

Safranbolu’da bana gönüllü rehberlik yapan, değerli meslektaşım Zafer Çomak, gerçek bir Safranbolu gönüllüsü... Onunla Safranbolu sokaklarını arşınlamak ayrı bir keyif oldu benim için.
-Hocam, bir de şu Cinci Hana girelim, yorgunluk çayı içelim, deyince, daldık haşmetli demir kapıdan içeri. Geniş bir avluyu çevreleyen iki katlı hanın yüzü ışıl ışıl, renk gelmiş yüzüne. Merdivenlerden yukarıya tırmandığımızda, yan yana dizilmiş han odalarının kapılarına, orada konaklamış kişilerin ismi verilmiş.

Bu uygulama bana göre, güzel bir vefa örneği ve Cinci Hana farklı bir imaj da kazandırmış. Onca ismi okurken, beni kendine çekecek bir isim karşıma çıkar mı, diye düşünüyordum. Tam da umudumu yitirmişken, karşıma “Müflis Kamil” çıkmaz mı! Oh, dedim, bak işte, sonunda aradığını buldun. Ardından çay içeceğimiz geniş yayvan odaya geçtik. Nefis çayı yudumlarken düşündüm: Böylesi bir handa, günümüzde geceliği Dolarla ödeme yapılan bu han otelde konaklamış ve bir odasına ismi verilecek kadar tanınmış Müflis Kamil kimdi? Onun mutlaka ilginç bir öyküsü vardır, dedim. Arkadaşımın da bu konuda fazla bilgisi yoktu doğrusu. Onun izini sürmeye kararlıyım.
Ey Safranbolu! Döneceğim sana yine bir gün…

Kaim-Makam Evi

Safranbolu’da günümüzde restorasyonu tamamlanmış bir çok ilginç Osmanlı konağı ziyaretçilerin hizmetine sunulmuş. Bunlardan birisi de Kaim-Makam Evi olarak adlandırılan konak, zamanında ilçenin yöneticiliğini yapan kişi tarafından yaptırılmış. Günümüzde mirasçıları tarafından Kültür Bakanlığına hibe edilerek müzeye dönüştürülmüş.

Konak, bende ilk anda Birgi Çakırağa Konağını anımsattı. Yapı tarzı, iç mekan düzenlemesi konusunda büyük benzerlikleri olan konağı gezerken; öfkeyle beton yığını durumunda, soluk alamadığımız apartmanları yıkmak geldi.

Kanyon

Safranbolu’ya su taşıyan kemerlerin üzerinde gezinirken insanda ister istemez bir ürperti oluşuyor. Bu kemerlerin aşağısında kanyonun kıyısındaki küçük geniş alanı gösteren arkadaşım Zafer, “Hocam, burada her yıl Bilkent Senfoni Orkestrası Eylül ayında konser veriyor demez mi? İşte beni Safranbolu’ya çeken bir başka cazibe noktası! Batı Karadeniz dağlarının gezilecek o kadar çok ilginç kanyonları var ki, salt onları ziyaret için ayrı bir zaman gerektiğini anlıyor insan. Zamanımız dar, istemeden de olsa kente geriye dönüyoruz.

Kendimi bir gezi yazarı olarak görmedim hiçbir zaman. Bir kentin bende bıraktığı izleri paylaşmaya çalışırım bu tür yazılarımda. Safranbolu’ya yaptığım bu kısa geziyi, doğrusu parmağıma çalınmış bir parmaklık bal gibi algıladım. Klasik deyimle, bu güzel yurdumuzun onca keşfedilmemiş gizli hazineleri var ve biz bunları tanıma adına fazla bir şey yapmamın sıkıntısını yaşıyoruz. Burada ben yalnızca kendime olan isyanı dile getirmek istedim.

Eğer bana sorarsanız; bir kez de olsa, bu, yeni Türkiye’ye kafa tutan “Safran” diyarını gezip, görmenizi salık veririm.

İzninizle yazımı bir şiirimle noktalayayım.

Safranbolu

yılların yorgun tozu sinmiş saçaklarına,
yavuklu bekleyen öksüz pencerelerde,
aradım durdum kanadı kırık bir hayalini.

dut yedim, kimsesiz sokaklara uzanmış
dallarından geçmişe, asılı kaldı ellerim,
hüzünle beslenen gözü yaşlı ağaçlarda.

meğer yüreğimde taşıdığım iç sarsıntı,
bir safranboluymuş benliğime sinerken,
cinci handa müflis kamil olmak varmış.

ömer akşahan
03.08.2004 / Alsancak-İzmir


.Eleştiriler & Yorumlar

:: geç kalmış bir yorum
Gönderen: murat gokcekli / /
17 Kasım 2004
Sürekli Safranbolu da bulunan ve çok seven biri olarak yazınızı çok beğendim elinize sağlık..Geç farkettim bu da benim ayıbım..Kaleminize yüreğinize sağlık...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ödemişli Güzide Bestekar Kasım İnaltekin (*)
Nietzsche Ağladığında
Engellilerden Kutsal Çağrı
Mustafa Erdal
Goethe Der ki...
Öğrenci Notu Üzerine...
Engellilerden Kutsal Çağrı
Atatürk Çocukları Kütüphanesi
Ben İstediğim Sürece Yaşarım!
Ödemiş Üç Eylül Parkı İle Londra Hyde Park

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.