Ön Bilgi
Öyküde rol alan kiþiler ve rolleri:
Beyaz mantolu Kýz-büyükanne, avcý
Kýrmýzý paltolu Kýz-kýrmýzý paltolu kýz, obur kurt, kýrmýzý palto, kýrmýzý kalp
Yeþil montlu kýz-hiçbir þey, kýrmýzý paltolu kýzýn arkadaþý, mont

“Size de söyleyeyim aklýnýzda bulunsun” dedi, azameti eline almýþ bir þekilde. Zaten boynuna doladýðý dolum dolum atký ve kabar kabar büyük beyaz mantoyla yeter gerek azametli duruyordu. Sözüne devamla, bir sýr verir gibi sesini alçaltarak; “Dün aldýðýmý söylediðim ajanda var ya, ben 8,5 a almýþtým burada 10 milyon lira” dedi. Sonra da ‘Buradan bir þey alýrken kýyaslayýp da öyle alýn’ dercesine baþýný anlamlý anlamlý sallayarak sonuna da manalý bir suskunluk ekledi!

Ortalýðý buz kesti. Tüyleri çekilmiþ gibi oldu ikisi de. Üþümüþ gibi titrediler. Özellikle de ‘deminki konuþma’nýn mimarý, kýrmýzý paltolu kýz. Hemen ondan beklenen teslimiyeti -fazlasýyla- gösterdi. Ufak bir zýmba teli almýþtý, bir milyon liraya. “Acaba ben þimdi kazýklandým mý? Pahalýya mý almýþýmdýr?” diye beyaz mantolu kýza gözleriyle de sorarak yüksek sesle sýzlandý. Yeþil montlu kýz, olayý saðduyuyla tartmýþ etmiþ, “Yok be, zaten aldýðýn þey ucuz, ne kadar farklý olacak, deðildir” diye onu teselli etti yarým aðýz. Sýzýnýn gereksizliðini o da anlamýþtý. Ama kýrmýzý paltolu kýz gibi gerek sarkacýn gerek tahterevallinin ucundakiler, denge noktasýný pek kestiremezler.

Az sonra beyaz mantolu kýzý geçirdikten sonra kýrmýzý paltolu kýz ve yeþil montlu kýz kýrtasiyeye geri dönmüþler, bir ton da azar sopasý yemiþlerdi. Kýrmýzý paltolu kýz içine düþen kuþku kurduna esir düþmüþ tel zýmbayý geri vermek istemiþti. Akþamsa kýrmýzý telefonda beyaz mantolu kýza tel zýmbayý nereden almasý gerektiðini soruyordu. Beyaz mantolu kýz bu ‘oyun’dan sýkýlmamýþ olsaydý, kendine kolayca bir mürit kazanacaktý. Çünkü insanlara, akýl vermek kolay, karar vermekse zor gelir.

(Doðanýn yasalarý insanlar arasýnda da aynen geçerli. Yemiyor musunuz? Malýnýzý yerler. Neyse ‘o’dur; sakýn alçak gönüllü olmayýn: Ýnanýrlar!
Ýnanmakla kalmaz size mutlak ve mutlak akýl öðretmeye kalkarlar. Peki siz silkinip de “Ne oluyor be yahu!” derseniz ne olur? Aðýzlarý açýk kalýr, sizi lider seçerler...
Peki bunun ortasý yok mu?)

Þimdi gelelim olaylarýn baþladýðý yere. Akþamüstü, hava kapalý. E mevsim kýþ! Bir kýþ kafesinin üst katýnda iþlek ve ýslak caddeye bakan pencere önünde oturuyorlar. Dedim ya, hava kapalý. Güzel güzel oturmuþ sohbet ediyorlar. Derken kýrmýzý paltolu kýz büyükanneyi yemeye talip sivri ve keskin diþli orman kurdu oldu. Dönüþüm yavaþ yavaþ olduðu için yeþil montlu kýz olayý idrak edemedi. Bu olayda bazý kiþiler ikiþer rol üstlenmiþ. Kýrmýzý paltolu kýz ayný zamanda hain fesat obur kurtken, olayýn sonunda görüyoruz ki yaþlý ve zavallý diþi dökük büyükanne de kurdu öldürüp kýrmýzý paltolu kýzý ve büyükanneyi kurtaran, haklý sebepli iyi yürekli kadim bilekli iri heybetli cesur avcý. Olay þöyle geliþti:
Kýrmýzý paltolu kýz, kýrmýzý sepetini koluna takýp yeþil ormanýn ýslak caddelerinde beyaz mantolu kýzla buluþtuðundan beri meðer çiçek toplar gibi, beyaz mantolu kýzýn bütün söylediklerini olumsuz yorumlayýp bir bir toplamýþ, onlarý papatyadan taç yapar gibi birbirine baðlamýþ. Beyaz mantolu kýzýn ormanýn kirli havasýndan þikayetini ve önce ormandan ayrýlmaya ama þartlar düzelince kalmaya karar veriþini, beyaz mantolu kýz detaylara girmediði için de yarým yamalak öðrenip atmýþ cebe. Eksik bilgi yanlýþ çýkarýmdýr. Yola devamla, Beyaz mantolu kýzýn desen çizdiði firmadan söz ve konu açýlmýþ. Beyaz mantolu kýz, o iþin farklý bir adayýþ istediðini ve zaten ilgi alaný konusu olmasýna raðmen bu alt dalýn kendisine uygun olmadýðýný anlatmýþ. Ama kýrmýzý paltolu kýz sevdiði iþten vaz geçmiþ bu da iki, diyerek onu da atmýþ cebe. Yol uzun, yol boyunca daha neler topladý bilinmez. Derken kafede oturma zamaný gelip de masanýn dört kenarýnýn üçünde toplandýklarý zaman hepsini yorum halinde atmýþ masanýn üstüne-beyaz bir masaymýþ, kirlenmiþ hemen-. Önce Beyaz mantolu kýza, kendisi de iþsiz olup mizacýna uygun bir iþ de aramamasýna raðmen iþ yakýþtýrmaya baþlamýþ. Ona her iþten çabuk sýkýldýðýný söylemiþ, sebat sabýr öðütlemiþ. Sevdiðin þeyden bile vaz geçiyorsun demiþ. Beyaz mantolu kýz susmuþ dinlemiþ, bakmýþ laf uzuyor da uzuyor bir takým elbisenin üstüne yeni takým elbiseler uygun-uygunsuz giydiriliyor, ceket uçlarýnda yeþil eldiven, ceplerden sarý mendil, baþlardan sarýlý kýrmýzýlý soytarý þapkalarý sarkýyor; bazý bazý dinlemeyi býrakmýþ, hatta duyduðu bazý sorularý bile yanýtsýz býrakmýþ. Buna raðmen Kýrmýzý paltolu kýz pes etmemiþ. Çünkü kötü kurda dönüþmek üzereymiþ.

Yasal ve dolaylý yollardan hedefe varamayacaðýný anlayýnca bu kez açýk ve düpedüz meydan saldýrýsýna geçmiþ. Yüzsüz suçlular gibi gevrek piþkin gülerek ama belli ki bir miktar rahatsýz “Sýkýldýn sen, bozuldun” demiþ. Beyaz mantolu kýz da “Evet konuyu deðiþtirelim” demiþ ama masumiyet çaðý dört nala geçmiþ olduðu için kýrmýzý paltolu kýz karanlýk yolda devam etmiþ, itirafýn haddi hesabý yok ve de ücretsizmiþ, “Bilerek yaptým, bilerek senin üstüne geldim” demiþ. Beyaz Mantolu kýz zaten ormanda buluþmaya çýkarken de kafasý soru iþareti dolu olduðu için duyduðu hiçbir þey þaþýrtamazmýþ onu artýk. Susmuþ. O sustukça kýrmýzý palto konuþmuþ. Orman yuvarlaktýr coðrafya dersini ve paralel felsefe derslerini pekiyi geçmiþ olacak ki, kötü giriþimini beyaz bir erdeme baðlamayý, yaptýðý acý tuzlu pastanýn üstüne alýmlý parlak göz boyayýcý kýrmýzý bir viþne þekeri koymayý unutmamýþ. Demiþ ki: “Ama sen istedin diye yaptým bunu, bilmiyordun ama sen istiyordun bunu, farkýnda olmadýðýn bir þey seni rahatsýz ediyordu, zorlanman gerekiyordu, ben de bu yüzden zorladým seni, seni rahatsýz eden þey açýða çýksýn diye” demiþ. Bunun üzerine Ruhunun masaya yatýrýlýp didiklenmesi, bir suçluymuþ gibi sorgulanmasýna caný sýkýlmýþken Beyaz Mantolu Kýz da kýrmýzýyý kastederek kiþilerin hadlerini bilmesi gerektiðini beyazý iþaret ederek de nezaketin ne kadar önemli olduðunu ve son söz olarak da bu yüzden sustuðunu söylemiþ. Kýrmýzý kalpli kýz da “Belki de öðrenmen gereken þey buydu, her zaman nezaketi önemsememelisin” demiþ. Masadan kalkarlarken Beyaz Mantolu kýz içinden “Belki de senin öðrenmen gereken bir þey vardý” diye düþünmüþ ama söylememiþ.

Oyun kuralýna göre oynanmalý, oyun baþlasýn!
Evet insanlarýn çoðu tahterevallinin üstünde,
Evet oyna-mama-yý seçenler yok denecek kadar az!
Evet hiç kimse zorlamamýþtý seni onun kadar,
Ama madem bindirildin tahterevallinin üstüne, þimdi yukarýya çýkma sýrasý sende!


Kafeden ayrýlýrken kurt kýsmen mutluymuþ, büyükannenin tadýný duyuyormuþ aðzýnda. Kýsmen de rahatsýzmýþ çünkü büyükannenin aðýrlýðýný da duyuyormuþ karnýnda. Hava kararmýþ, caddeye çýktýklarýnda beyaz mantolu kýz nezaketi beyaz dantel mendilinin içine koyup katlamýþ, öyle ya özgürmüþ artýk. ilk girdikleri o kýrtasiye dükkanýnda da oyunu baþlatmýþ, “Bakalým böylesi hoþuna gidecek mi?” demiþ içinden. Önce bir gerçek ama gereksiz bir tonlamayla kuþku kurdu kaçýrmýþ kýrmýzý kalbin içine. Zýmba teli dert olmuþ kurdun kalbine. Yol ayrýmýna geldiklerinde kafedeki tüm konuþma sýrasýnda yanda bir yaprak gibi nötr bazen de bir “Fransýz” gibi güdük cümlelik alakasýz konuþmalarda kalan yeþil montlu kýzdan ve kýrmýzý kalpten kendisini yollarýný uzatarak duraða kadar geçirmelerini istemiþ. Nezaket mendil içinde katlanmýþ dura dursun, kýz baþkalarýný da kendi kadar düþünmeyecekmiþ þimdi. Mont ve kalp hazýrlýksýz yakalanmýþlar, hayýr diyememiþler. Beyaz mantolu kýz yol boyunca cýr cýr böceði gibi konuþmuþ durmuþ, kendini bir kuþ kadar hafif hissediyormuþ. Kýrmýzý kurt ise suskun ve dalgýn yol boyunca baþýný kaldýrmamýþ yerden, bazen bir dükkana bakmak bahanesiyle arkada kalarak. Aðýrlaþmýþ, belli oluyormuþ. Duraða bir adým kala ayrýlmýþlar. Kurt iyice teslim olmuþ artýk. Yabanmýþ; evcilleþmiþ. Beyaz mantolu kýz yolun devamýnda “Oyun buraya kadar” demiþ, hep ben demek de aðýr iþçilikmiþ. Çýkarmýþ yine mendili cebinden.

Akþam kýrmýzý kalp kýrmýzý telefonla aradýðýnda ne büyükanne ne avcý olmak istemediðini düþünmüþ. Ucuz zýmba dükkaný sorusuna susmuþ. Hep yaptýðý gibi, karþýsýnda konuþanýn kýrmýzý paltolu kýz veya kurt veya ne olup olmamasý gerektiðini düþünmemiþ bile.