Ýnsan kendini bilmeli. Gerçeði keþfetmeye yaramasa da, yaþamayý öðretiyor. Ve bundan daha güzel birþey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Marketlerde deodorant reyonlarýnýn önünde, deodorant kokularýna bakýyor, ama fazla koklamaya korkuyordu. Çünkü kokladýkça kokularýnýn biteceðini düþünüyordu. Market sahiplerine zarar vermek istemiyordu. Evde salondan çýkarken, boþuna çalýþmasýn diye, saatin pillerini çýkartýyordu. Geri döndüðünde pilleri geri takýyordu. Saat de kaldýðý yerden çalýþmaya baþlýyordu. Zamaný bir türlü kontrol edemediðinden yakýnýyordu. Karpuz yediðinde çekirdeklerini yutuyordu. Öðrenciyken topraða düþen çekirdekten meyve aðacý çýkacaðýný öðrendiðini hatýrlýyordu. Taze ve zahmetsiz karpuz yemek istiyordu. Maddi durumu belirsizdi. Bazen bir misafirlikte “Sütlü kahve içer misiniz?” dendiðinde “Ücretli mi?” diye soruyordu. Saçlarý döküldüðünde üzülüyor, dökülen teli alýp tekrar tepesine koyuyordu. Bunu yaptýðýný gören çocuklar –çocuklarla arasý iyiydi-, saçlarýný kapýþýyorlardý; alýp kendi tepelerine koyuyorlardý. Ancak misafir geleceði zaman temizlik yapýyor, bir yandan da üzülüyordu. Yeni alýnmýþ giysi gibi, yeni temizlik yaptýðýnýn ve aslýnda pis olduðunun belli olacaðýný düþünüyordu. Bazen aðladýðýnda gözyaþý ona farklý geliyordu. Su gibi; tuzsuz, gözünü yakmayan, damlasýz, kesintisiz. Bazen gözkapaklarýnýn gözyaþlarýný kapatacak kadar büyük olmamasýna caný sýkýlýyordu. Ne zaman parmaklarý tozlansa gözleri kaþýnýyordu. Parmaklarýyla gözleri arasýnda baðlantý olduðunu düþünüyordu. Sinirlenince eþyalarý ters çeviriyordu. Sinekten korkuyordu. Yüzünün ayna ve fotoðraflarda asimetrik çýktýðýný söylüyorlardý. Gerçek yüzünü bilmiyordu, merak ediyordu. Camýn güneþ ýþýðýný engellediðini düþünüyordu. Hava kararmaya baþladýðýnda cam açýyordu. Terinin kokusuna bayýlýyordu. Peynirli poðaça gibi koktuðunu düþünüyordu. Yine de biraz yürürse, kokunun geçip geçmeyeceðini deniyordu. Yolda yürürken gözü kime takýlsa takýlýp kalýyordu. Gözünü kurtaramýyordu. Yolda yürürken kimden gözünü kurtaramasa, bir anda adýmlarý da o tarafa yöneliyordu. Kimseye bakmadan yürümeye çalýþýyordu. Hýzlý yürüdüðünde rüzgar yaptýðý için üþüdüðünü düþünüyor, art arda hapþýrmalarýný buna baðlýyordu. Kapýyla telefonu karýþtýrýyor, kapýyý açýnca “Alo!”, telefonu açýnca “Kim o?” diyordu. Birinden ayrýlýrken “Güle güle”, uðurlarken “Hoþça kal” diyordu. Güle Güle!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Beyza Ersoy, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |