Dilini sökemediğim, ismini bilmediğim bir boşlukla konuşuyorum. İçimde, tek bacaklı kurşun askerlerin resmi geçit töreni. Gazi madalyasını haketmiyor mu kalemini kaybeden yazarlar? Nasıl gideyim ayakta, ilk durağıma onca yolu? Otobüsün ön sıraları hep dolu. Oysa nelere gebe, nelerden malül ve nelerden gaziyim. Kendi iç savaşımın vatan haini, maskeli balonun galibiyim.
İçime sinmiyor hainliğin inindeki sinsi kurt. Sürüden ayrılmayı başka bir yazıda işlemeliyim. Gergefime daha çok şiir işlemeliyim. Şarjörümde sırma iplikler... Bu yüzden bunca delilikler...
Karanlık, cehaletimin uykusu. Meşalesiz kalmış iç duvarlarımda, ilk çağlarımın resimleri. Işığınla gel. Aydınlanmak ne güzel! Seni de boyar bu resimler.
Dilini bilmediğim bir şiirle konuşuyorum seninle. Vantrologların logaritma bilmeden güldürmesi gibi çocukları. Çocuklar matematiğini çözmüş mutluluğun. Mutluluk, arasıra şiire uğrar ve gider. Selamlaşırız uzaktan...Mutluluk bana sessizce güler.