Mutlu insanlar tatlý þeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
merak ettiðini söylerlerdi. O da merakýyla savaþmaya karar vermiþti. Fakat o, merakýnýn askerlerinin birine bile karþý koyamýyordu, meraký onun askerlerini kýrýp geçirirken. Annesiyle babasý ayný okulun öðretmenlik bölümünde okurken tanýþmýþ ve birbirlerine aþýk olmuþlardý. Okul bittiðinde babasý askere gitmiþ, döndüðünde de annesiyle evlenmiþti. Oðullarý Cem doðmadan doðudaki görevleri bitmiþ, tayinleri Ýstanbul’a çýkmýþtý. Cem Ýstanbul’da doðmuþtu. Cem’in yedi yaþýna girdiði sene babasý onu camiye götürmeye karar verdi. Zaten merakýyla savaþ içerisinde olan Cem, adýna cami denilen, hiç bilmediði þeyi duyduðunda yenilgiyi kabul etmiþ ve elinde kalan üç beþ askerle birlikte teslim olmuþtu. Babasý önce nasýl abdest alýnacaðýný anlatmýþtý Cem’e: -Bak oðlum, önce “Niyet ettim Allah rýzasý için abdest almaya.” diyeceksin. Sonra ellerini yýkayýp aðzýna ve burnuna üç defa su vereceksin… Her þeyi anlattýktan sonra namazý da anlatmýþ, fakat namaz kýlarken o ne yaparsa onu yapmasýný söylemiþti. Camiye giderken meraký Cem’e ve kalan son askerlerine iþkence etmeye baþlamýþtý: -Cami konuþur mu baba? -O da nerden çýktý oðlum? Cami evimiz gibi bir binadýr. Tabii ki konuþmaz. -Peki caminin içindeki eþyalar konuþur mu? -Aaa oðlum! Ýyice saçmaladýn. Her þeyi merak ediyorsun, merak ederken bir de saçmalýyorsun. Bizim eþyalarýmýz konuþuyor mu ki camidekiler konuþsun? Merakýný yenmesini bil. Cem, camiye girerken bir yandan þaþkýn þaþkýn caminin içini seyrediyor, bir yandan da camideki eþyalarýn hakikaten konuþup konuþmayacaðýný düþünüyordu. Acaba gerçekten konuþur muydu camidekiler? Bunlarý düþünürken babasýnýn içeriye girdiðini gördü ve onun yanýna gidip oturdu. Camide yaþlý bir adam yüksek bir yere çýkmýþ, bir þeyler anlatýyordu. Cem bunlarýn hiçbirini anlamýyordu. Onun kafasýnda sadece camideki eþyalarýn konuþup konuþmadýðý ve onlarýn ne iþe yaradýðý vardý. Babasýna bakarak Cem’e garip gelen o hareketleri yaptý. Daha sonra babasýyla eve gelirken yaþlý adamý ve caminin içindeki garip eþyalarý sormaya baþladý: -Baba, o yaþlý adam kimdi? -O imamdý oðlum. Yani namaz kýldýran dini görevli. -O ‘v’ harfi gibi duran tahtalar neydi? -Onlar üstüne kutsal kitabýmýz Kuran-ý Kerim’in konulup okunduðu tahtalar, yani rahle. -Peki merdivenli büyük bir tahta vardý. O ne iþe yarýyor? -Onda imam hutbe okur. Adý minberdir onun. Dur! Yoksa mihrap mýydý? Aman! Yine çok soru sormaya baþladýn. Kaç kere dedim sana her þeyi merak etme diye. Meraký, esirinin sakladýðý her sýrrý öðrenmek ister gibi iþkence etmeye devam ediyordu. Ýþkencenin dozajýný da artýrýyordu sürekli. Eve vardýklarýnda aklýnda sorularla oturdu babasýnýn ve annesinin yanýna. Bir yandan da caminin nasýl konuþabileceðini düþündü sürekli. Sonra annesi yatma vaktinin geldiðini söyleyip yataðýný açtý. Daha sonra onu odasýnda yalnýz býrakýp kendi odalarýna gittiler. O an aklýna bir fikir geldi. Eðer dua ederse belki de hakikaten konuþurdu camideki eþyalar. O günden sonra bir süre camiye götürmedi babasý onu. Bu süre içinde hiçbir sýrrýný açýk etmedi merakýna. Edemezdi de. Çünkü camiye gidemiyordu. Çünkü bu sýrlarýn sadece adlarýný biliyordu Cem. Açýklamasýný deðil. Bir gün yine camiye götürmeye karar verdi Cem’i babasý. Yolda dua ediyordu caminin konuþmasý için. Yine babasýna sorduðu sorular arasýnda camiye girdiler ve bir yere oturdular. Ýmamý dinlerken bir yerlerden garip sesler gelmeye baþladý. Babasýna baktýðýnda onun hiç konuþmadýðýný gördü. Ses yine geldi; -Hiþt, bak bana. Etrafýna bakýndý, ama konuþan birisini görmedi. Kimdi bu konuþan? Birden beyninde þimþekler çaktý. Konuþan camideki rahleydi. -Evet, konuþan benim, dedi rahlelerden birisi. Ama Cem hiç konuþmamýþtý ki. Sadece düþünmüþtü. Nasýl duyabilirdi rahle onu? -Benim seni anlamam için konuþman gerekmez. Düþün yeter, dedi rahle ona. Bizim konuþmamýzý dilemiþsin. Ýþte konuþuyoruz. Ben bu camideki rahlelerin en kýdemlisiyim. Þu köþede duran ise benim yardýmcýmdýr. Ýkimizden baþka dört tane daha rahle var. -Sen niye en kýdemlisisin? -Çünkü en çok benim üzerimde Kuran okunur. -Merhaba Cem, dedi yardýmcý rahle. Sonra da diðer dört rahle tek bir aðýzdan “merhaba” dediler Cem’e. Sonra kýdemli rahle teker teker tanýtmaya devam etti camideki diðer eþyalarý; -Tespihler vardýr bir de camide. Tespihler Cem’in kulaðýný saðýr edercesine bir “merhaba” çektiler hep birlikte. Sonra da rahle tespihin ne iþe yaradýðýný anlattý. Daha da sonra sýrasýyla mihrabýn imamýn namaz kýldýðý yer olduðunu, minberin hutbe okunan yer olduðunu anlattý. Sonra da diðer eþyalarý… Cem camiden çýktýðýnda merakýný tam bir doyuma ulaþtýrmýþtý. Fakat bu sefer meraký ondan daha farklý þeyleri söylemesini istedi. Cem ise bir an önce camiye gidip merakýnýn istediklerini söylemek ve iþkenceden kurtulmak istiyordu. Nihayet bir gün babasý onu camiye götürdü. Bu sefer rahleye hutbenin ne olduðunu sordu. Rahle bunlarý anlattýktan sonra merakýnýn ondan istediði diðer bütün sorularýn cevaplarýný da öðrendi ve iþkenceden bir müddet için kurtulmuþ oldu. Cem artýk babasý olmadan da camiye gidiyor, rahleyle konuþuyor, merakýnýn istediklerini öðreniyordu. Bu arada rahleyle de iyi dost olmuþlardý. Bazen de Cem kendisinden bahsediyor, büyüyünce ne olmak istediðini anlatýyordu. -Ben büyüyünce tarih öðretmeni olacaðým. -Ýnþallah Cem. Ýnþallah o günleri görürüz. -Ýnþallah. Bir gün yine babasýyla camiye gitmiþti. Rahle sevinçli sevinçli; -Bizi kutsal topraklara götüreceklermiþ, dedi. Kutsal topraklarýn ne olduðunu bilmeyen Cem “Kutsal topraklar ne demek?” dedi. -Kutsal topraklar Mekke ve Medine’dir deyip kutsal topraklar hakkýnda her þeyi anlattý rahle. O günden sonra Cem her camiye gidiþinde rahlenin sevincini ve hazýrlýklarýný dinliyordu. Bütün tespihler bir araya toplanmýþ, minber yaslandýðý duvardan ayrýlýp birbirine geçen parçalarýna ayrýlmýþ, bir kenara konmuþtu. Diðer rahleler de týpký tespihler gibi baþ rahleyle birlikte bir yerde toplanmýþlardý. Cem eþyalarýn gideceði günden bir gün önce yine gitti camiye. Biraz heyecanlýydý biraz da üzgün. Çünkü bu eþyalarý son görüþü olacaktý. Ama mutluydu da. Çünkü rahle ve diðerleri mutlu olacaklarý bir yere gideceklerdi. Bu mutluluktan bir parça da o tatmýþ oluyordu bu þekilde. Camiye vardýðýnda camiyi çevreleyen duvarlarýn yýkýlmýþ olduðunu gördü. Bahçeye girdiðinde rahlenin diðer eþyalarla birlikte bahçede bir köþeye konduðunu ve caminin yýkýldýðýný gördü. Rahlenin yanýna gitti ve sordu; -Ne oluyor burada? Niye yýkýyorlar camiyi? -Bizi kutsal topraklara götürmeyeceklermiþ. Caminin yýkýlmasýna karar verilmiþ. Bu son görüþmemiz. Rahlenin bu sözlerinden sonra üstünde en dibine sakladýðý bir ýslaklýk belirdi. Rahle aðlýyordu. Aradan yýllar geçti. Cem tarih öðretmeni olmuþtu. Birçok rahle gördü, birçok tespih ve minber gördü. Ama hiçbiri konuþmadý. Tarih öðretmeni olmasýndan dolayý müzelere ilgi duyuyordu. Yine bir gün bir müzeye gitmiþti. Müzenin içindeki eþyalara bakarken altýnda “18. yüzyýldan kalma bir rahle” yazan, cam içinde bir rahle gördü. Bir an rahleye baktý ve onun yýllar önce konuþtuðu, dost olduðu rahle olduðunu anladý. Rahle de onun Cem olduðunu anlamýþtý. -Cem, sen ha! Bu kadar büyüdün. -Evet benim. Cem þaþýrmýþtý. Rahleyi burada göreceði hiç aklýna gelmezdi. Yýllarca onu görmek arzusuyla yaþamýþtý. -Görüyor musun? Beni tarihi eser de yaptýlar. Üzüleyim mi sevineyim mi anlamadým. -Peki minbere ne oldu? -Minberin merdiven kýsmýný bir barýn merdiveni yaptýlar. Gerisi yakýldý. Ben yine halime þükrediyorum. Barda neler çekiyordur kim bilir? -Ya tespihler? -Onlarýn da kimisi incik boncuk oldu, kimisini de camiye gelenlere daðýttýlar. Sen ne yaptýn bunca sene? - Seninle birlikte kurduðum düþlerim gerçek oldu. Tarih öðretmeni oldum. Evlendim. Bir çocuðum var. -Kutsal topraklara gideceðiz derken böyle oldu. Seni özledim Cem? Býrakma beni. -Tamam. Daha senle neler konuþacaðýz. Gerçekten de býrakmadý onu. Hayatta en çok sevdiði dostunu yýllar sonra bulmuþtu Cem. Bir daha býrakýr mýydý? Ölene kadar rahleyle birlikte olacaktý. Ölene kadar…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özgür Yenigün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |