Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
KURTULUŞ Kurtarılmayı bekliyor düşünüm tutsaklığın pençesinden. O asırlık çınar gibi tutsak evinin avlusundaki. Anlıka takılan çepeçevre dört duvar. Gökyüzünden başka görünen ne var? Oysa olmasaydı da o duvarlar, gidemezdi çınar, bırakıp köklerini ötelere. Ya kurtuluş nerede başlar? TOHUM Bir tohum attın mı toprağa çoğalır. Ve tüm çoğalanlar bir tohumda toplanır.Derim öyleyse: Sonsuzca güzel tüm kötülükler, sonsuzca güzel tüm iyilikler... Güzel olmayan eksik katımı niteliklerin anlama. Ama; bilmiyorsam daha –nitelik-, bilmiyorsam daha –anlam-, gerçek ellerim üretemez gerçek günleri. SEÇİM Ne büyülü bir karalama “ Evrensel”... Oynak bir gerilemeyle ulaşılabilir olacak başlangıcı -son’un. Sen anlak! Seçim eline verilseydi neyi yaratırdın tin’den önce, ya da neyi ulaştırırdın yokluğa? Hadi! Dediler: tanrını yarattın. Hadi yarat şimdi kendi erdemini Tanrı olmaksızın. MUŞTU Muştular duyuyorum yarın adına. Korkuyorum umuttan. Güvenmiyorum çünkü onlara... Umutçulara... Getiren daha bilgedir alandan. Ben getirsem sunu ve bilgeler bilgesine ulaştırsam –sunumu- işte o zaman korkmam umuttan. Sonsuzuna ulaşmam için, sessizliğin en güçlüsü sağır etmeli kulaklarımı. Almak için vermeliyim her zaman, almak için vermeyi amaçlamadan...Umudum veriye kanat çırpmalı, kanadım martıya takılmalı, uçmalı itkisiz yabancıdan. TANIMSIZ Bilmem gerekmiyor –tanımsız- ı, düşünmem de gerekmiyor.Ak kanatlarını süzerek gelirse karanlıklarımın kuytularına, eli boş döndürmeden konuk etmem gerek. Bunu öğütler içtepim bana. BİLGE Usta yetiştirmedikçe yerine çırağını, katlanmalı unutusuna bilgeliğinin, katlanmalı yalancı avunuya. Seslenmeden anlaşmalı bilgi öğrencisiyle, bilgelik-se- araçtan öte değil. Sonlu bir kayırmaca... SON Kor gibi yanmadan su, asla yıkılmaz bu duvarlar.Bekleyişse, baskın bir sorgulama dürtüsünün gölgesi altına sokulmak ister de, zanneder karanlıktır gölge.Sırdır düşünü, anlamla somutlanmak ister.Kurcalar kendisini en sarp üşentisine değin, boş döner eli. Sanrıların seğrekleri sarar her yanını.göz atar, kol atar, yürek atar...O, yine –son- a bön bakar. SİYAH Usulca katılır geceye sessizlik. Suç çekingen pembelerde oysa, aldırışsız mavilerde.Oysa ne güçlü siyah... Tüm renkleri barındırır da içinde, birini salıvermez kendi kimliğine.Bir kez tutsak olmaya gör o büyüye, -bütünleşmeye-... Amaç, oldukça, ulaşmaya, siyaha; korkmamalı artık çürüntüden.Artık boyamayın bulutları maviye. Olsaydım bulut, mavi değil, mor görünmek isterdim gözlere. Kara Gözlere...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nezihe Ecevit, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |