karanlığa kalma dendi hep
ben hep geç kaldım
seyrettim güneşi geç batsın diye
kelimeler biriktirdim
konuşma fazlalardan kalma
sen anlamazsından kalma anlamlar
burnumu soktum hep bir şeylere
kolayca sığıverdi
yalansızlıktan olsa gerek
ben hep güzel koksun istedim hayat
inanmadım leylek hikayelerine
ki hep karıştırdım onları martıyla
beni getiren aşktı
aşk
çok numara varken herkesin aklında
sadece dostlara yetti hafızam
en küçük yatırımcısıydım hayatın
hep uzun vadeli
sevmezdim sütü
aslan bilirdim en güçlü hayvanı
tuttururdum içimden
ancak onun sütünü içerim diye
uçak yapıp yollanırken boğazıma yemekler
ben deniz yolunu sevdim hep
uzun süren
balıklı
rüzgarlı
sarhoş bir bilinçaltı işte şimdi şu masa
boğazda
güneş geceye batırırken dikenlerini
camın bir tarafında
denize yollu biz
diğer tarafında
denizde yollu tankerler
rüzgara karışmış balık
üzerime sinmiş aşk kokusu
güzel kokuyor hayat
örtü bembeyaz masada
aşk ve dost beyazı
yıldızlar sahne alıyor ufaktan
sahnede parıldıyor anlam
rakımın ucunda kelimeler
asla geç olmuyor
geçiyor zaman
bir tek
bir tek bu kahvenin açıklaması yok
olsa likör de vereceklerdi zaten