..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Sanat ve Sanatçılar > Seval Deniz Karahaliloğlu




21 Temmuz 2005
Bir Peri Masalından New York Sahnelerine Uçan Bale Pabuçları  
Tüy gibi hafif adımlarla dans ederken çocukluk düşleri gerçeğe dönüşüyordu.

Seval Deniz Karahaliloğlu


Birden kendini külkedisi gibi hissetti. Saat gece yarısı 12.00’yi çalınca bütün dansçılar farelere, ışıltılı kostümü ise eski kıyafetine dönüşecek gibi geldi. Ama sadece bir anlık şüphe. O kadar. Gülümsedi. İşte burada, dünyanın en prestijli bale to


:DBBG:
Bir Peri Masalından New York Sahnelerine Uçan Bale Pabuçları : Burcu Sürmeli

Seval Deniz Karahaliloğlu

Tüy gibi hafif adımlarla dans ederken çocukluk düşleri gerçeğe dönüşüyordu. Hayal etmeye bile cesaret edemediği sanatçılarla aynı sahnede dans etmek. Rüyasında görse inanmazdı. Birden kendini külkedisi gibi hissetti. Saat gece yarısı 12.00’yi çalınca bütün dansçılar farelere, ışıltılı kostümü ise eski kıyafetine dönüşecek gibi geldi. Ama sadece bir anlık şüphe. O kadar. Gülümsedi. İşte burada, dünyanın en prestijli bale topluluklarından Ballet İnternational Company’nin dansçılarıyla birlikte New York’da ‘Fairy Doll’ Balesinde solist sanatçı olarak dans ediyordu. Kendini müziğin akışına bıraktı. Bir peri gibi süzüldü, etrafında onu saran pırıltılı bir büyü, adımlarının onu götürebildiği en yüksek noktaya doğru uçtu, uçtu, uçtu….

Ballet İnternational Company’nin dansçılarının arasında solist sanatçı olarak yer almanın ayrıcalığına, dünyanın en seçkin seyirci kitlesinin karşısında dans etmenin heyecanı da eklenince, hissedilen duyguları tanımlamada kelimeler yetersiz kalıyor. Bir yandan bu gerçeğin farkında olmanın verdiği heyecan, öte yandan yaşadığı anın tadını çıkarmanın mutluluğu bir hale gibi etrafını sararken, kendisini dansın o büyülü ritmine kaptırdı. Daha sonra, seyircileri selamlamak için sahneye çıktığında salon alkıştan yıkılıyordu.

‘Hayatımda hiç bu kadar çok heyecanlandığımı hatırlamıyorum’ diyor Burcu Sürmeli. Anılarını aktarırken, sanki aynı mutluluğu tekrar yeniden yaşıyormuşçasına gözleri pırıl pırıl. Mutluluk ve heyecandan sesi titriyor. Sahne arkasında daha teri soğumadan, nefes nefese yorgunluk atarken hocası İrina Kalpakova yanına yaklaşarak sahnede gösterdiği başarıdan dolayı Burcu’yu tebrik ediyor. İrina Kalpakova, idolü, çocukluk düşlerini süsleyen Kirov’un yıldız dansçısı. Onunla tanışmayı hayal bile edemezken şimdi dans hocası, dansını beğenmiş olmalı ki, onu kucaklayarak, öperek başarısını kutluyor. ‘İşte o an dünyalar benim oldu. Daha fazla dayanamadım ve gözyaşlarına boğuldum. Hani mutluluktan ağlamak diyorlar ya. Gerçekten insan kendine hakim olamıyor’ diyor Burcu Sürmeli. İzmir Devlet Opera ve Balesi Elhamra Sahnesi’nde bunları konuşurken, o hala New York’da muhteşem temsilin yapıldığı Brooklyn Art Centre’da sahnelen Fairy Doll balesinde. Böylesine özel anlar, insan hayatının önemli dönüm noktalarından biri olmalı diye düşünürken, akla ‘peki ama her şey nasıl başladı?’ sorusu geliyor.

SDK - Sahi, Burcu Sürmeli her şey nasıl başladı? Yani, İndianapolis Ballet İnternational Company’de dans etmek üzere Amerika’ya nasıl gittiniz?
Burcu Sürmeli – İndianapolis Ballet İnternational’da baş dansçı olarak dans eden Oğulcan Borova, yılbaşından hemen önce Christmas tatilini ailesiyle birlikte geçirmek üzere İzmir’e gelmişti. O kısa süre içinde, İzmir Devlet Opera ve Balesi’ni ziyarete geldiğinde, bizleri kırmadı ve tek bir temsil için dahi olsa Fındıkkıran Balesi’nde Prens rolünü oynamayı kabul etti. Üç gün boyunca, Fındıkkıran Balesindeki rollerimizi prova ettik. Sonra da Perşembe akşamı birlikte Fındıkkıran’da başrolleri paylaştık. O Prens, ben de Clara rolündeydik. Ve temsilden sonra, Oğulcan bana ‘Amerika’ya gelir misin?’ diye sordu. Ben de, onun bu önerisi üzerine, özgeçmişimi ve dans ettiğim rollerin yer aldığı video kasetlerin hepsini Oğulcan’a verdim. İki gün sonra, Ballet İnternational’ın yöneticisi Eldar Aliyev beni sabah telefonla beni aradı. Bana solist kontratı yollayacağını ve onlarla çalışmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de hiç düşünmeden ‘tabii ki’ dedim. İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde dokuz yıldır çalışıyorum ve son yedi yıldır da kadrolu sanatçısı olduğum için izin alıp gitmem gerekiyordu. Gerekli izinleri aldıktan ve vize işlemlerini tamamladıktan sonra İndianapolis’e İnternational Ballet Company’e gittim. Oraya gider gitmez de provalara katıldım.


SDK - Hangi eserlerde rol aldınız?
Burcu Sürmeli - İlk önce, Dracula Balesi’nde dans ettim. Sonra Uyuyan Güzel Balesi’nin okul gösterisinde baş rolü oynadım. Daha sonra, Uyuyan Güzel Balesi’yle, Wabash’a bir turne yaptık. (Wabash, İndianapolis’in kuzeyinde yer alan bir kent) Bunu İllinois ve New York’ a düzenlene çeşitli turneler takip etti. Her hafta sonu çıktığımız bu turnelerde verdiğimiz temsillerde solist rollerde oynadım. Bunu La Coursaire balesi takip etti. Sonra, Fairy Doll isimli komik balede iki oğlan ve bir kızın yer aldığı trio sahnesi var. Ayrıca, pas de trois (pade dü truva diye okunuyor) dans ettim. Farklı rollerde, çeşitli sahnelerde dans etmek, solist rollerinin yanı sıra grup rollerine de çıkmak benim için başlı başına önemli deneyimler oldu. Solist rollerinden gruplarla birlikte yapılan danslara kadar her türlü rolde oynadım. Ve çeşitli rolleri üstlenmek benim için büyük keyif oldu.

SDK – Çeşitli roller deyince bu rolleri daha önce oynamış mıydınız?
Burcu Sürmeli – Hayır bu rolleri ilk defa orada oynadım. Zaten Dracula’nın henüz Türkiye Prömiyeri yapılmadı. Yani, Türkiye’de henüz sahnelenmemiş olan bir eserde dans etmiş oldum. Fairy Doll’u bilmiyorum ama La Coursaire (Lakorser diye okunuyor) Balesi bildiğim kadarıyla Mersin ve Ankara Devlet Opera ve Baleleri tarafından sahneye kondu ama henüz İzmir’de sahnelenmedi. Uyuyan Güzel Balesi haricinde diğer baleler henüz İzmir’de sahnelenmeyen baleler olduğu için bu eserlerdeki rolleri repertuarıma kattığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

SDK – Sanıyorum ilk provanız ile ilgili olarak çok hoş bir anınız var değil mi?
Burcu Sürmeli – Evet, Amerika’ya gider gitmez, daha ikinci gün Dracula Balesi’nin provalarına girdim. Bana bir solist rolü verdiler. Benimle beraber aynı rolü dönüşümlü olarak oynayacak Amerikalı ve Koreli iki balerin daha vardı. Koreograf bize dans figürlerini gösterdi. Ben hemen figürleri öğrendim ve dans etmeye başladım. Onlar daha yavaş yavaş figürleri çıkarma aşamasındalar. Ben hemen figürler üzerinde çalışmaya başlayınca onlar Dracula Balesi’nde daha önce dans ettiğimi zannetmişler. Gelip bana sordular. ‘Bu hareketleri biliyorsun, daha önce oynadın galiba’ diye. Ben de ilk defa burada görüyorum hatta daha önce izlemedim bile dedim. Çok şaşırmışlardı. Dracula Balesi, Mıcheal Pink’in bir koreografisini yaptığı teatral ağırlıklı bir bale. Korku temasını işliyor. Kostümleri, dekorları, müzikleriyle stres yüklü ağır bir atmosferi var. Orada çocuğunu kaybetmiş ve Dracula tarafından ısırılmış acılı bir anneyi oynuyordum. Amerika’ya gider gitmez provalara başladık ve bir ay sonra da 13 Şubat’ta balenin prömiyeri yapıldı.

SDK – Anladığım kadarıyla Dracula Balesinde de dramatik bir rol üstlenmişsiniz. Siz son dönemlerde ‘Romeo ve Juliet’ ve ‘Giselle’ gibi dramatik balelerde oynamıştınız. İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde oynadığınız bu dramatik rollerde edindiğiniz teatral birikim orada işinize yaradı mı?
Burcu Sürmeli – Evet, ben geçen yıl özellikle dramatik balelerdeki rollerim için tiyatrodan oyunculuk dersleri almaya başladım. Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Dr. Enis Birsel ile oyunculuk üzerine çalışmalar yaptık. Bu oyunculuk dersleri, dramatik bakımdan değişimi ve gelişimimi sağladı. Ayrıca, ben teknik yanı olduğu kadar dramatik yönü ağır basan bir dansçıyım. Mimiklerimi kullanabileceğim dramatik rolleri seviyorum. Romeo ve Juliet, Giselle, Hürrem Sultan ve Carmen gibi. Çünkü, bale benim için sahneye çıkıp sadece bacak kaldırmak, dönmek ya da atlayıp zıplamak değil, bir hikayeyi anlatmak. O hikayedeki karakteri layıkıyla canlandırmak daha önemli.

SDK – Siz çok farklı karakterlere girip çıktınız değil mi? Bir gün vampire dönüşen acılı bir anne, sonra azılı bir korsan, daha sonra da Paşa’nın Haremindeki cariye …(kahkahalar..)
Burcu Sürmeli- Evet, La Coursaire’de ilk bölümde korsanlardan biriydim. Sonra bu korsanların gemisindekiler esir düşüyorlar ve ben de Paşa’nın Haremine giren cariyelerden biri oluyorum. La Coursaire’de hem grupta hem de solist rolü oynadım. Solist olarak Odelist diye geçen önemli bir pas de trois (pade dö truva diye okunuyor) rolünü oynadım. Paşa’nın haremindeki üç solist rolü, hepsinin ayrı ayrı solo dansları var. Konusu eski Osmanlılar döneminde, korsanların cirit attığı Akdeniz’de geçen komik bir bale bu. İlk perdede, hepimiz korsanız. Daha sonra, paşa bu korsanlardan haremi için güzel kızları satın alıyor. Ben de haremine aldığı kızlardan biri oluyorum. Son derecede eğlenceli ve komik olan bu balede hem Paşa’nın gördüğü rüya sahnesinde solist olarak hem de grup danslarda yer almak benim için önemli bir deneyim oldu. Çünkü İzmir Opera ve Balesi’nin baş dansçısı olduğum için hep baş rollerde dans ettim. Burada ise baş rol dahil olmak üzere, (Uyuyan Güzel Balesi’nde baş roldeydim) aynı anda solist rollerinden grup rollerine kadar her türde rolde oynamak benim için önemliydi.

SDK – Bu kadar çok çeşitli rollerin hepsinin altından büyük bir başarıyla kalkabilmek için sadece teknik çalışmak yeterli olmuyor galiba. Mesela, ben sizin ‘Üç Silahşörler’ Balesi’nde canlandırdığınız unutulmaz kötü kadın tiplemesiyle canlandırdığınız ‘Mylady’ rolünü unutamıyorum.
Burcu Sürmeli – Bir role hazırlanırken, öncelikle o rol hakkında bir araştırma yapıyor ve okuyorum. Mesela Üç Silahşörler Balesi, ünlü Fransız yazar Alexander Dumas’ın bir hikayesinden baleye koreograf Andre Prokovsky tarafından uyarlanmıştır. Ben rolüme hazırlanmaya başlamadan önce orijinal hikayeyi okurum. Mylady karakterini anlayabilmek ve rolü çıkarabilmek için yalnızca eseri okumak yetmiyor aynı zamanda dönemi de araştırmak lazım. Bu nedenle, daima dönemi ve karakteri bir arada çözmeye çalışırım. Aynı şekilde, Romeo ve Juliet’i de William Shakespeare’in kaleme aldığı orijinal oyunun çevirisinden okuyarak Juliet rolüne hazırlanmıştım. Bir kere oynayacağım karakteri anlayınca, provalarda her şey yerli yerine oturuyor. Burada bu, herkesin kişisel tercihi. Yani, kimse bunu yapmanız için sizi zorlamıyor. Ama orada, imkanlar o kadar fazla ki, bale başlamadan önce oynayacağımız rolle ilgili okuyarak bilmeniz gereken her şey elinize hazırlanmış metinler olarak veriliyor. Böylece, herkesin oynayacağı karakteri önceden tanıma ve üzerinde çalışma fırsatı oluyor. Dracula Balesi’nin provalarına girmeden önce ilk gün, hepimizin eline Dracula’nın dönemini, hikayenin nerede geçtiğini ve konusunu anlatan yazılar verdiler. Bütün oyuncu kadrosu provaya girmeden önce bu metinleri okudu. Onlar için bu son derecede doğal. Ama burada bu fazladan bir olay. İsteyen gider araştırır düşüncesi hakim. Burada bir dansçının rolü hakkında önceden okuması ve araştırma yapması çok olağan bir şey değil ama orada bu çok normal. Yani, burada gerçekten iyi bir dansçı olmak için dansçının fazladan çok çaba sarf etmesi gerekiyor. Orada ise bir çok şey önceden düşünülerek, dansçıların önüne hazır olarak getiriliyor. Yani, bu imkanlarla orada kötü dansçı olmak hakikaten zor.

SDK – Sizin için unutulmaz bir New York temsili de var, öyle değil mi?
Burcu Sürmeli – New York turnesi benim için çok önemliydi. Çünkü filmlerde seyrettiğim ve videolarda izlediğim yerleri canlı olarak görmek ve oralarda dans etmek benim hayal dahi edemeyeceğim bir şeydi. Mesela, provalarımızı American Ballet Theatre’ın (Amerikan Bale Tiyatrosu) stüdyolarında yaptık. Fairy Doll komik balesinde, iki oğlan bir kızın dans ettiği triolarda ve pas de deux (padedülerde) dans ettim. Oradaki dansçıları görme ve tanıma fırsatı buldum. New York seyircisi baleyi çok iyi anlayan ve temsilleri ciddi olarak takip eden bir seyirci. Orada, temsilden önce prova yapabilmek için American Ballet Theatre (Amerikan Bale Tiyatrosunun) stüdyolarını kullandık ve temsili Brooklyn Art Centre’da gerçekleştirdik. American Ballet Theatre’ın stüdyolarını kullanmak, New York’da sahneye çıkmak benim çok heyecanlandırdı. Çünkü orada dans etmek, her balerinin hayallerini süsleyen bir rüyadır. Temsil çok başarılı geçti. Bunun üzerine, New York Times’ın sanat sayfasında, İndianapolis Ballet İnternational Company için benim adımın da geçtiği olumlu bir eleştiri yazısı yayınlandı. New York Times’dan olumlu bir eleştiri almak beni çok mutlu etti.

SDK – İdolünüz İrina Kalpakova ile nasıl tanıştınız?
Burcu Sürmeli - Daha sonra La Coursaire Balesi’nin provaları başladı. Orada, dünyanın en ünlü balerinlerinden ve eskiden Kirov’da baş balerin olarak dans etmiş olan ve şimdi de altı ay Amerikan Bale Tiyatrosunda, altı ay da Ballet İnternational Company’de hocalık yapan İrina Kalpakova ile birlikte çalışma imkanı buldum. Ben Uyuyan Güzel Balesini ilk defa İrina Kalpakova’nın yıldız dansçı olarak dans ettiği temsilden izlemiştim. O zaman, bu baleyi TRT yayınlamıştı ve İrina Kalpakova, Kirov’da baş dansçı olarak dans ediyordu. Baştan aşağı tamamıyla hatasız, mükemmel bir dans şöleniydi. O, benim idolümdü. Onun kasetlerini izleyerek bir şeyler öğrenmeye çalışıyorduk. İrina Kalpakova çok önemli bir yıldız dansçı. Bir gün gelip onun beni çalıştıracağını hayal bile edemezdim. Çünkü o bizim için erişilmez bir rüyaydı. Şu anda, İrina Kalpakova 70 küsur yaşına ama işine olan sevgisi ve saygısı gözlerinden okunuyor. Taşıdığı ve çevresine yaydığı enerjiyle adeta bir genç kız gibi. La Coursaire Balesi’nde beni pas de trois (pade dö truva) için çalıştırdı. Oradaki solomu İrina Kalpakova ile çalıştım ve figürleri, adımları, kolların hareketlerini onun gösterdiği gibi yapmaya çalıştım. Provalar esnasında hep beraber olduk. New York’taki temsilden sonra gelip beni öperek tebrik etti ve ben ilk kez sevincimden ağladım.Onun gibi dansın ilahı kabul edilen birinin beni gelip tebrik etmesi ve güzel dans ettiğimi söyleyerek kucaklaması aldığım en güzel hediye oldu.

SDK – Gitmiş olduğunuz bale topluluğu hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Burcu Sürmeli - Ballet İnternational Company 30 dansçıdan oluşuyor. Rus, Çinli, Kazak, Bulgar, Japon, Kore gibi çok çeşitli ülkelerden gelen dansçıların oluşturduğu gerçekten uluslararası bir topluluk. Küçük olmasına rağmen Amerikan’ın en kaliteli Bale Topluluklarından biri. Topluluğun yönetmeni Azeri kökenli Eldar Aliyev, hocaları Viladel Siminov ve Tatyana Pali dans ettikleri dönemde kariyerlerinde önemli yerlere gelmiş olan çok ünlü dansçılar. Şimdi dünyanın çeşitli yerlerinde ders veriyor ve öğrenci yetiştiriyorlar.

SDK – Ballet İnternational Company size neler kazandırdı?
Burcu Sürmeli - Orada geçirdiğim beş aylık süre bale kariyerim için çok önemliydi. Çünkü teknik olarak onlardan çok şey öğrendim. Bale zaten her zaman yeni şeyler öğrenilen bir sanat dalı. Ünlü hocalar ve deneyimli dansçılarla beraber bilinçli çalışınca insan ister istemez çok şey öğreniyor. Ayrıca çok sayıda temsil yaptım. Dracula, La Coursaire (Lakorser diye okunuyor) , Fairy Doll, Uyuyan Güzel gibi balelerde değişik sahnelerde değişik provalarla sahneye çıkmak bir dansçının başına gelebilecek en güzel şey. Oradaki imkanlar çok farklı. Buraya geldiğimde, oradaki dansçıların hangi imkanlara sahip olduklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Orada, hem dansçıya hem de insan sağlığına verilen değer çok farklı. Şu anda çalışma yaptığımız yerlerin olanaksızlığını, sahnenin küçüklüğünü görünce ‘biz burada bir mucize yaratıyormuşuz’ dedim. Oradaki imkanlar o kadar iyi ki, insanın orada iyi bir dansçı olmaması imkansız. Çok sayıda hocayla çalışma imkanı var, para var, ayağa giyilen ‘point shouse’ hep kaliteli. Sakatlanma riski orada daha az. Çünkü sahneler büyük ve dans edilen zemin özel olarak hazırlanmış ve sert değil. Eğer insan işini seviyorsa, sorumluluk sahibiyse orada kötü bir balerin olamaz. Orada mutlaka iyi bir dansçı olursunuz. Burada bizim iyi şeyler yapmamız bir mucize. Benim bu sene oraya gitmem geçen yıllarda yapmış olduğum çalışmaların bir hediyesi gibi oldu. Hiç bir zaman için baleyi bir iş olarak görmedim. Bale her zaman özel hayatımdan önce geldi. Benim için bir yaşama biçimi oldu. İyi ki bu dönemi orada geçirdim. Oradaki dansçılarla aynı sahneyi paylaşmak, nasıl çalıştıklarını gözlemlemek, sahip oldukları imkanlarını görmek ve o çalışma temposuna uyarak çalışmak benim için çok iyi bir tecrübe oldu.

SDK – Çalışma temposu dediniz. İndianapolis’deki çalışma şartları ile buradaki çalışma şartlarını karşılaştığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Burcu Sürmeli – Oradaki günlük çalışmalar, sabah saat onda başlıyor ve öğlen yemeği olarak 20 dakikalık bir dinlenme molası verdikten sonra hiç ara vermeden akşamüstü beşe kadar aralıksız devam ediyor. Her gün değişik provalarla sahneye çıkmak, her role hazırlıklı olmak,. yoğun bir çalışma temposuyla sürekli vücudu çalıştırarak tekniğinizi geliştirmek, repertuarınıza yeni roller katmak çok güzel bir duygu. İndianapolis İnternational Ballet Company’de geçirdiğim beş aylık süre, yabancı bir bale topluluğunun nasıl ve hangi şartlarda çalışarak temsillere hazırlandığını görmek açısından çok öğretici oldu. Şu anda 28 yaşındayım ve hayal bile edemeyeceğim şeyleri yaşadım. New York’da dans etmek, New York Times’dan olumlu bir eleştiri almak, o insanları tanımak, hayalimdeki yıldız dansçı İrina Kalpakova’nın hocam olması. Tek kelimeyle rüya gibiydi.

SDK – Hayatınızda hep önemli dönüm noktalarında önemli insanlar oldu. Mesela Üç Silahşörler Balesi’nde koreograf Andre Prokovsky ile birlikte çalışmak. İrina Kalpakova’nın hocanız olması ve sizi özel olarak çalıştırması. Daha başka dans kariyerinizde sizi derinden etkileyen başka hangi isimler var?
Burcu Sürmeli – Geçen yıl Bedenin Renkleri Balesi’ni sahneye koyan Hollandalı koreograf Jann Linkens’in yorumu ve bale tekniği beni çok etkiledi. Sonra, Türk balesi’nin en önemli koreograflarından biri olan Oytun Turfanda ile Hürrem Sultan Balesi’nin onunla birebir çalışma fırsatım oldu. Hürrem Sultan benim ikinci başrolümdü ve Oytun Turfanda’dan çok şey öğrendim. İlk başrolüm ise Kazak koreograf Bulat Ayuganov’un sahneye koyduğu Carmen balesiydi. Bundan dokuz yıl önceydi. O zaman çok gençtim. Şimdiki tecrübem ve edindiğim birikimle Carmen Balesi’nde Carmen rolünü tekrar oynamak isterim.

SDK – İndianapolis İnternational Ballet Company’ den tekrar bir teklif aldınız mı?
Burcu Sürmeli - Şu an halen orasıyla kontratım devam ediyor. Önümüzdeki dönem için onlarla tekrar çalışmam için bir yıllık kontrat teklifi aldım ama burada kadrolu sanatçı olarak çalıştığım için buradan izin almadan gidebilmem mümkün değil. İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin yeni dönemde benimle ilgili olarak yeni projeleri olduğunu biliyorum. Bu şartlar altında, şu an gidemiyorum ama ileri bir tarih için buradan izin alarak tekrar gidebilmem konusunda onlar da açık kapı bıraktılar.

SDK – Anadolu’da ‘leyleği havada görmek’ diye bir tabir vardır. Siz Amerika’dan gelir gelmez, daha valizlerinizi açmaya fırsat bulamadan bu sefer de Bulgaristan’a davetli olarak gittiniz. Orada çok özel bir temsilde yine misafir solist sanatçı olarak başrolde oynadınız değil mi?
Burcu Sürmeli – İzmir’e geldiğimin ertesi günü Burgaz Devlet Balesi’nin Müdürü Hikmet Mehmedov telefon etti. İki sene önce, Burgaz Devlet Balesi’ne davetli olarak partnerim ile birlikte gitmiş ve orada bir Galada, ‘Don Kişot’ pas de deux (pade dü diye okunuyor) ve ‘Gisele’ Adagio’yu dans etmiştik. Bu yıl, Burgaz Devlet Balesi, yöneticisi Hikmet Mehmedov’un 30. sanat yılını kutluyor. Sofya Devlet Balesi baş baleti Jasen Valchanov ile birlikte, ‘Kuğu Gölü’ Balesi’nde baş rolü, Odette’in oynadığı ‘Beyaz Kuğu’ Adagio’yu dans ettim. Orada bir hafta boyunca, prova yaptıktan sonra tek bir temsil yaptık. Bu da benim için dans repertuarımı genişletmek açısından çok hoş oldu. ‘Kuğu Gölü’ Balesi, İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde oynandı ama ben o dönemde konservatuarda öğrenci olduğum için eserde yer alamamıştım. Bu nedenle, ‘Kuğu Gölü’ Balesi’nde, Odette rolü benim için ilk oldu. Aynı şekilde, geçen yıl da Mersin Devlet Opera ve Balesi ile birlikte İtalya’ya yaptığımız turnede ‘Bin Bir Gece Masalları’ Balesi’nde, Şehrazat rolünü oynamıştım. Şehrazat rolünü ilk kez oynamıştım ama ‘Bin Bir Gece Masalları’ Balesi aynı zamanda sahnelenişiyle de benim için çok özeldi. 20 gün süren bir İtalya turnesiydi. Roma’dan başladık, Milano, Padova ve İtalya’nın belli başlı şehirlerinde ve festivallerinde sahne aldık. Yaz dönemine rastladığı için hep yaz festivallerinin yapıldığı yerlerde, açık havada tarihi yapısı ve özgün mimarisiyle neredeyse gerçek dekorlar eşliğinde ‘Bin Bir Gece Masalları’ ve ‘Romeo ve Juliet’ Balelerinde dans etme şansına eriştim.

SDK – Bulgaristan’da Burgaz Devlet Balesi’nde dans etmek nasıl bir duygu?
Burcu Sürmeli – Orada, Burgaz Devlet Balesi’nin kuruluşunun 50. ve Burgaz Balesi’nin Müdürü Hikmet Mehmedov’un 30. sanat yılını kutlamak için hazırlanan bir Gala Gecede dans ettim. Temsilden bir hafta önce provalar başladık. Sofya Devlet Balesinin baş balerini ve Kuğu Gölü Balesinde ‘siyah kuğu’ rolünü oynayan Dilyana Nikiforova ile üç gün boyunca prova aldık. Yabancı solist sanatçıların çalışma tekniklerini görmek ve onlarla aynı tempoda çalışmak benim için öğreticiydi. Bu provalar esnasında, eski balerinlerden ve Burgaz Balesinin en ünlü dansçılarından Krasimira Koldamova ile çalışma fırsatı buldum. Bana, bir zamanlar kendisinin de oynadığı Beyaz Kuğu ‘Odette’ rolünü çalıştırdı. Odette rolü için değişik kol hareketleri, farklı pozisyonlar ve figürler gösterdi ve bana kendi kişisel tecrübelerini aktardı. Daha sonra, temsilin kazandığı başarıdan dolayı Sofya Devlet Opera ve Balesinin Müdürü gelecek yıl yapılacak Gala Gecesinde dans etmem için bana teklifte bulundu. Eğer şartlar uygun olursa, bu teklifi değerlendirmek istiyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat ve sanatçılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
'Kafkas Tebeşir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararası İzmir Festivali 20. Yaşını Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düşlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasını Taşıyan Onurlu Bir Sanatçı : Rengim Gökmen
İlhan Berk"in Şiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte İşliği : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsın" : Hakan Gerçek
Ağır Abla Cecilia"nın Müridinden Faydalı Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoğlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baş Yapıt : Fırtına
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operası

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Varmış Hiç Yokmuş
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Şensoy
Ermişler Ya da Günahkarlar, İyilik Ya da Kötülüğün Dayanılmaz Lezzeti…
Sineklidağ"ın Efsanesi : Keşanlı Ali"nin İbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanılmış "İkinci El" Stratejiler
Tek Kişilik Oyunların Efsane İsmi : Müşfik Kenter
Yağmur Yağıyor, Seller Akıyor, Kral Übü Camdan Bakıyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüğü İlkesi'
Tanrıların Takıları
Ruhi Su"nun İzinde : Köy Enstitüleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.