çok oldu şiirlerle selamlaşmayalı
anlatmayalı içimden geçenleri
karanlık bir kök üstünde otururken zaman
akasyaları ağlattığım çok oldu geceleri
kışkırtıcı bir yay çiziyordu ayın yansısı
camlarını kırdım kuytu odalarımın boyut boyut
havasızlıktan korktum belli
makas alıp düş kıpırtılarımdan
kırık dökük aynalarda geçtim ışığın kırılma yerlerinden
girip gölgelerin koluna sesini kıstım gecenin
ve bağırdım nefesim yettiğince biriken sesimi
hey! .
ağaçlar
kuşlar
çiçekler
keresteden yapılmış şu ev
tanıyorum renklerinizi
biliyorum giz dünyanız var herbirinizin
evet tanıyorum sizi geri tepen başdöngülerim
duyuyorum nefesinizi gizler ülkesinden gelen
bakın şu sıradışı sur dışı duvarlara..
suç ortağıydı bir uçtan bir uca karanfillerin
ve sırdaşıydı böğürtlenler şamandırası gözlerimizin
bir tutsağın özgürlük türküsünden
el gibi gelip geçse de umut
suçsuzu barışa kavuşturdu
kırıntılarını kazılardan toplayıp ellerimle
kuşlarla savurduğum çok oldu kuzey yıldızına
ve gökkuşağına
**
bakın bakın!
gökkuşağı çiçek açtı
üzerinde hıncahınç çocuk sesi...