Sivil Toplumun Yükselemeyiþinin Önlenemezliði…
Sivil kelimesinin polis ile özdeþleþtirildiði bir ülkede “sivil toplumun” ciddi bir tarihi olacaðýný düþünmek saflýktýr. Ancak bu nedenle de eleðimizi duvara asmak doðru bir tutum deðildir.
Bence doðru tutum bir yandan sivil toplumu inþa ederken bir yandan da sivil toplum teorisi alanýnda mücadele vermektir. Yani bizzat sivil toplum tartýþmasý bile bu yolda gerçekleþtirilen mücadelenin bir simgesi olacaktýr.
Ülkemizdeki “edilgin toplum-birey özdeþliðinin” dünya çapýnda bir salgýn hastalýk gibi yayýlan ve etkili olan “pasiflikle” çakýþmasý elbette ki bir talihsizliktir.
Mamafih sosyalizm idealiyle iç içe geçen küresel muhalefetin tarihi, sosyalizm deneyiminin iflas etmesiyle týkanmýþtýr.
Son yüz elli yýldýr “yeryüzü egemenleri” kendilerini çok güzel bir biçimde çeþitli maskelerin arkasýna saklayabilmiþlerdir.
Ancak bu onlarýn kafalarýndaki kast tipi toplum yapýlanmasýnýn fark edilmesini artýk engelleyememektedir.
Yeryüzü egemenleri
·     Demokrasi karþýtý,
·     Serbest ticaret karþýtý,
·     Giriþimcilik karþýtý,
·     Her türlü özgürleþme karþýtý,
·     Bireyselleþme karþýtý,
·     Aydýnlanma karþýtý,
·     Þeffaflýk karþýtý,
·     Adil, yaygýn ve düþük vergilenme karþýtý,
·     Küçük ve etkin devlet karþýtý
olma özellikleri ve
·     Kendi “insanlarýný” kayýrabilecekleri ekonomik yapýlanma yanlýsý,
·     Sosyo-kültürel farklarý önemsemeyen bürokratýn iki dudaðý arasýndan çýkacak cümlenin insafýna býrakýlmýþ merkezi ve otoriter planlama ve yönetim yanlýsý,
·     Giriþimci ve üretken olmayan mevcut statüko ile uyumlu asalak; kapitalizm düþmaný sanayici, iþadamý (sözde kapitalist) ve rantiyecileri koruyup kollama yanlýsý
·     Her türlü bireysel bilinçlenme hareketini kendi “kastlarýnýn yararýna” olmadýkça engelleme yanlýsý,
·     Her þekilde toplumsal çatýþmayý görünmez bir el olarak azdýrma taraftarý
olma karakteristikleri ile kendilerini artýk belli etmektedirler.
Ülkemizin temel þanssýzlýklarýndan biri bu egemenlerin kurmuþ olduðu hegemonya karþýsýnda “muhalif” diye nitelenen etnik, dinsel ve sosyo-ekonomik yapýlarýn aslýnda yaptýklarý muhalefet ile bu “egemenlerin” ekmeðine yað sürmesidir. Türban yandaþlarý, Kürt milliyetçileri, ezilen çalýþanlar ve diðer baský gören/hor görülen kesim ve gruplar yaptýklarý muhalefet ile bunlarý sadece daha da güçlü kýlmaktadýrlar.
Çünkü muhalefetin felsefi açýdan tutarlýlýk sorunu vardýr. Egemenlerin sadece ülkemizde deðil dünyada da muhalifleri bu kadar ezik, sinik ve etkisiz býrakabilmesinde “muhalefetin felsefi sefaleti” yatmaktadýr!
Nedir bu felsefi sefalet?
Yukarda bahsi geçen muhaliflerin ve diðer muhalefet odaklarýnýn insanlýða önerdikleri ve genel anlamda insanlarý tatmin edecek ütopyalarý yoktur.
Muhalefetin kendilerini konumlandýrdýklarý tekil sorun odaklarýndan beslenmeleri sonucunda oluþturduklarý tepkici ütopyalar: dinciler için “asr-ý saadet dönemi”, ezilen çalýþanlar için “komünizme dönüþmek üzere sosyalizm”, yeþiller için “çevreye saygýlý bir dünya”, mikro milliyetçiler için “ne pahasýna olursa olsun otonomi vb” bir çözümdür.
Egemenler için bu muhalifleri tabansýz býrakmak o kadar kolaydýr ki: asr-ý saadetçileri gericilikle, sosyalizmi hüsrana uðramýþ denenmiþlikle, yeþilleri insanlýðýn geliþim deðerlerini görmezden gelmekle, mikro milliyetçileri bölücülükle suçladýklarý an toplum nezdinde bu kesimlerin muhalefet etme olanaðý kalmamýþ olur.
Tabii klasik muhalefetin bu kadar kolay bastýrýldýðý bir ortamda þu durum meydana gelmektedir: “Dediðim dedikçi bürokrat, asalak iþadamý, sanayici ve rantiyecilerle bunlar için minareye kýlýf hazýrlayan siyasetçiler toplumu helva gibi karýþtýrmakta, pelte haline getirip midelerine indirmektedirler.”
Bir de herkesin elbirliði ile üzerine çullandýðý, tu kaka ilan ettiði “üretim-yaratým-çözüm” odaklarý var: Gerçek kapitalistler!
Devlet kredisi ve avantasý ile beslenmeyen, spekülasyondan-vurgunculuktan medet ummayan, minare kýlýfçýsý siyasetçi ile ayný yataða girmeyen, mafyaya selam vermeyen giriþimci, yatýrýmcý güçler!
Afganistan daðlarýnda, Irak çöllerinde otoyol yapan, acý vatan Almanya’da tüm diðer yabancý milletlerden fazla yatýrým gerçekleþtiren, Libya çöllerinde, Rusya steplerinde dünyanýn en güzel binalarýný diken, hava alanlarý inþa eden, yedi düvele kumaþ, iplik, tekstil ürünü satan þu çýlgýn kapitalistler!
Yedi milyar dolar ihracat kalemini küçük bir teþvik ile yetmiþ milyar dolara çýkaran cesur yürekler!..
Türkiye mevcut insan ve diðer kaynaklarý ile “yetmiþ deðil yedi yüz milyar” dolarlýk ihracat yapabilecek bir ülke.
Ama yapamýyoruz!
Neden?
Sorunun yanýtý “Neden sivil toplum geliþemiyor?” “Neden egemenlerle baþ edemiyoruz?” sorularýnýn yanýtý ile ayný. Yukarda okuduðunuz gibi çok da uzun bir yanýt deðil.