Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Uğultu yok artık, derin bir sessizlik… Tedirgin nefes verişleriniz… Beyninizde, kuşkunun saltanatı… Yarını bile düşünemeyecek durumdasınız… En büyük acılarınızı, en sığ mutluluklarınızı, herşeyi unutmuşsunuz… Doğruluyorsunuz, usul usul yattığınız yerden… Ter, korkunuzun gözyaşı… Beyninizle birlikte, tüm vücudunuz huzursuz… Ne bildikleriniz umurunuzda ne de bilmedikleriniz! Bilinç, merakınızın sert duvarı… Bilgi bile hükümsüz, zayıf… Sıkışık ve art niyetli bir topluluğa, sonradan konmuş gibisiniz. Kimseyi tanımıyorsunuz..! Bunalıyorsunuz… Başınız öne eğik, merak ve sarsıntı damarlarınızda…”Yaşınız ve yaşantınız”, kendilerini hissettiriyorlar beyninizde… Mazi bulanık, düşünüyorsunuz. Yitirdikleriniz ağ salıyor, beyin sıvınıza. “Kazanım” diyorsunuz, yitirdiklerinize inat, kısık bir sesle… Cevap bekliyorsunuz, gözleriniz yerde… Göğüs kafesinizin esirisiniz… Cevap gelmiyor… Sorular zırhınız olmuş, vücudunuzun şeklini alıp… Cevaplar, zırhı geçemiyor. Kızıyorsunuz… Elleriniz, başınızın tek destekçisi… Yaşamın büktüğü boynunuzu ellere bırakıyorsunuz, “kendi elleriniz”e… Sonra bir boşluk… Boşluktasınız, kimse yok... Eşyalar, can simidiniz… Gözler, aynı yerin isteksiz bekçisi!Sabit bakışlar. “Boşlukta olmakla, kalabalıkta can çekişmek aynı derece yorucuymuş” diyorsunuz… Karamsarsınız, şimdilik başka şansınız da yok… Dua etmek istiyorsunuz, etmiyorsunuz. İçinizden geçenlerin, hem sahibi hem esirisiniz. Üzülüyorsunuz, kendinizden kopuyorsunuz. Eşzamanlı kendinize tekrar bağlanıyorsunuz. Hâlâ cevap bekliyorsunuz… Biraz sakinleşiyorsunuz. Tecrübeli olan Voltaire, yattığı yerden seslenip, kulağınızda yankılanıyor. Bu sefer o soruyor: “Teşekkür etmeden kabul edilen, nasıl olduğu bilinmeden zevk alınan, nerede olduğu bilinmeden başkalarına verilen ve farkında olmadan yitirilen şey nedir?” Duraksıyorsunuz. Yine canınız sıkılıyor. Bu sefer cevap alamadığınız için değil, cevap veremediğiniz için. Vücudunuzu kontrol etmeye çalışıyorsunuz. Pek başarılı değilsiniz. Hem sinirlenip, hem gülüyorsunuz. Tekrar üzülüyorsunuz. Soru daha da allak bullak ediyor sizi… “Zaman mı?” diyorsunuz kayıtsızca, belki doğru olur ümidiyle, kendinize.Sonra yeniden Voltaire beliriyor silikçe,sizin aradığınız soruların cevabını da, kendi cevabını da veriyor : ”YAŞAM” Bütün cevapları alıyorsunuz aniden. Dinginleşiyorsunuz. Kaygılarınız devam ediyor. Bitkinlik nefesinize karışmış, aldığınız cevap, “YAŞAM” yormuş sizi… Biraz geçiyor vakit. Ayaklanıyorsunuz. Hergün almanız gereken ilaçlara yöneliyorsunuz. Canlı değilsiniz, donuk ta…Bu sefer, hergünkinden daha fazla alıyorsunuz ilaçları… Koridorda, turluyorsunuz biraz. Demin kalktığınız yere, yatağınıza yöneliyorsunuz. Soğukkanlısınız ama hâlâ düşünüyorsunuz. Nefes “alış_veriş”leriniz son kertesinde. Uzanıyorsunuz, gözleriniz açık ve kimsesiz. George Eastman’ı işitiyorsunuz derinden… Aklınızda, 77 yaşında, kendini vurmadan evvelki cümlesi: “Dostlarıma… Görevim bitti. Niye bekleyeyim?”… 01/07/2005_20.20 Evren Özen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Evren Özen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |