Gittikçe karardığını hissediyorum varlığımızın. Bir yerde, birileri sözcükler çalıyor anlamın gerçekliğinden ve artlarında çırılçıplak bir anlamsızlık bırakarak kaçıyorlar.
Kararıyoruz. Başka bir açıklaması yok. Adım adım, yavaş yavaş ama kaçınılmaz sona doğru itmek için kendimizi çırpınıyor gibiyiz.
Rönesans bir sıçramaydı. Tıpkı öncesinde insanlığın gerçekleştirdiği bütüncül her hareket gibi. Bilimin ve düşünme geleneğinin köşe taşı olan her şey bir sıçramaydı. İleriye dönük olan, yarınları tanımlayan ve bu yarınların içinde insanlığı o günkü konumundan daha ileriye götürmeyi, daha iyiye götürmeyi vaat eden sıçramalar...
Bugün ise kararıyoruz. Belli bir anlamı varmış gibi olan her kelimeyi yokediyor birileri. Sevgi mi, alın bakın sevgi gülücükler dağıtan yaratıklar bir yandan başkalarının kanını içerken, biz izleyiciler kararıyoruz. Gerçekten çalınan, anlamdan çalınan her kavram; içi boşaltılan her şey aklımızı karanlığın dehlizlerine bir adım daha gömüyor. Gerçekte (!) sevdiğimizi (!) söylüyoruz ama bu yalnızca sözün ses olarak havayı titreştirdiği beyhude bir çabaya dönüşüyor. Aslında (!) değer (!) sahibi olduğumuzu düşünüyor yada söylüyoruz ama sahip olduğumuz tek değer göklerde gezen egolarımız. Esasen (!) yaşamak istediğimiz şeklin böyle (!) olmadığını söylüyoruz ama tıpkı bu cümleleri bölen ünlemler gibi anlamı çalınmış kelimeler sırıtıyor sözlerimizle hayatımız arasında bir yerlerde.
Kararıyoruz çünkü dünya yokluğun soğuruculuğuna doğru ilerliyor adım adım. Küresel ısınma yalan (!), açlık (!) yalan, mutsuzluk (!) yalan...
Biz doyarsak herkes doyacak. Biz ısınırsak, iki milyon yıl sonra doğacak olan bebekler dahil herkes ısınacak. Biz rahatça yer değiştirirken duyduğumuz hazzı, dünyanın her insanı hissedecek. Biz tükettikçe, yerini fazlası dolduracak. Biz savaştıkça yaşamlar yeşerecek.
Tiksinç ve hayvani değiliz asla. Erdem taşıyor her yanımızdan. Erdik artık, erebileceğimiz her yere ve her şeye. Mutsuzluk yok artık. Açlık yok. Yaşasın paylaşan modern insan! Yaşasın zevki ve bireysel konformizmi - rahatçılık mı deseydik - yüceltmeyen, kendinden önce başkalarını düşünen insanoğlu! Annesi ve babasını düşünen, eşi için bir çok şeye katlanabilen, bencil olmayan, eşini ve dostunu, yurttaşını ve dünyanın her köşesinde her insanı dert eden, geleceği dert eden, estetiği dert eden modern insan! Sen çok yaşa, ki yaşarsın elbet tüketerek !