Siz de duyuyor musunuz? Herhangi bir evde, herhangi bir odada, içi þarap dolu herhangi bir kadehte bir sinek, tabi ki herhangi bir sinek ve bir an için sinekliðini unutup bir martý edasýyla dalýþ yaptýðý için o herhangi bir kadehte ki þaraba, ölmemek için can çekiþiyor þimdi.
Ve siz mutfaða yönelip kadehi lavaboya boþaltýyorsunuz, ardýndan musluðu açýp onu yeni bir yolculuða uðurluyorsunuz, ölü ya da diri. Ve siz baþka bir kadehle devam ediyorsunuz duvar saatinin içinde dönen çubuklara anlamsýzca ayak uydurmaya. Neydi o çubuklarýn adý? Akrep yelkovan. Adý üstünde sinsice zehrini salýyor beyninize o kýsa týknaz çubuk.
Vücudunuz uyuþuyor yavaþ yavaþ. Ayaklarýnýz çýplak basýyor yere, parmak uçlarýnýz hafif morarmýþ görünüyor. Telaþlanmayýn nedeni sadece soðuk hava. Ama siz yine de vücudunuzda ki zehri o kadar masum sanmayýn.
Kadehiniz boþaldý sanýrým. Kadehinizi doldurmak ve terliklerinizi getirmek isterdim ama mümkün deðil. Neyse ki þiþeniz yanýnýzda. Yeni fark ettim þiþenizin rengi ne kadar da benziyor içinize yayýlan zehrin rengine ve sineðin ve týrnaklarýnýzýn. Sizin bir renginiz var mý? Siz ne renksiniz?
Televizyonda reytingi yüksek bir program yayýmlanýyor uzun süredir izliyorsunuz. Ara da duvarda ki saate iliþiyor gözünüz. Hani þu týknaz ve kýsa çubuðun cam fanusu. Bu arada yelkovanýn o mükemmel ötesi zehre aracýlýk eden ince narin vücudunu unutmamak lazým. Neyse birini mi bekliyorsunuz? Çok sigara içiyorsunuz kül tablasýndan taþan izmaritler sönmeden önce küçük delikler açmýþ masanýzýn örtüsüne ve kötü kokuyorlar. Kül tablasý dediðimde topraktan yapýlmýþ orta boy bir kâse. Sahi topraðý sever misiniz? Yayýn kesiliyor ve gece yarýsý haberlerine baðlanýyor televizyon. Afrika da ölen çocuklar görünüyor ekranda, birden gözbebekleriniz büyüyor, þaþýrýyorum yüzünüzde ki ifadeyi çözemiyorum, sanki mutlu oldunuz. Ölümlerin devam edebileceðini söylüyor haber spikeri. Düzene lanetler yaðdýrýyorum. Siz aniden kalkýyorsunuz, yanda ki odaya girmenizle çýkmanýz bir oluyor. Pelerininiz kývrak bir el hareketiyle üstünüze yerleþiyor bir þey düþüyor yere eðilip alýyorum ölü bir kelebek… Üzerinizden düþmüþ ve yeni ölmüþ olmalý, kanatlarý yumuþak ve dokundukça tozlarý parmaklarýmda kalýyor. Yoksunuz gitmiþsiniz ama nereye… Herhangi birine gösteriyorum avucumda ki kelebeði, garip bir isim söylüyor ve genelde Afrika da yaþadýðýný belirtiyor bu kelebek cinsinin. Öylece kaldým kendime geldiðimde hýzla geri döndüm o herhangi bir yere. Siz çoktan gelmiþsiniz. Elleriniz kan içinde, terlemiþ ve kirlenmiþsiniz, pelerininiz çamur içinde. Kadehiniz yine dolmuþ, örtünüzde yeni delikler açýlmýþ. Yüzünüzde zafer gülümsemesi, gözlerinizde tarifsiz bir gurur var. Nefesim kesiliyor, olduðum yere çöküyorum. O zehir sonunda benim beynime de ulaþýyor ýlýk ýlýk akýyor hissediyorum
Anlýyorum sizin renginiz ölüm…
Kokunuz ölüm. .
Çýplak ayaklarýnýz ölüm…
Ve anlýyorum siz topraðý seviyorsunuz. Þimdi uykuya daldýnýz ne acý ki size dokunamýyorum. Benden önce davranýp siz dokunmuþsunuz bana ve bende o sineðe. Beni merak ediyorsunuz uykunuzda bile beni soruyorsunuz efendinize. Yormayýn kendinizi kirli beyaz bir martý ölüsüyüm iþte
Suçluyum o zehir kadar o þarap kadar suçluyum. Uyuyorsunuz ama siz kadar ölüm kadar suçluyum. Þimdi kendimi uðurlarken herhangi bir denizin derinliðine kanatlarýmý baðýþlýyorum avucumda ki kelebeðe

Televizyon sabah haberlerini sunuyor Afrika da bütün gece ölümlerin devam ettiðini söylüyor haber spikeri ve çocuk ölülerinin üzerinde uçuþan tozlarý dökülmüþ bir kelebeði zumlu yor kameraman....