..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > jose arcadio




2 Nisan 2006
Mutlu Son  
jose arcadio
korkulu bir kaçırılış öyküsü


:BAIJ:
Her şey manavdan aldığım bir kilo soğanla başladı. Odama geldim soğanları masanın üzerine bıraktım ve bir arkadaşı görmek için dışarı çıktım. Bir süre sonra odama geldiğimde masanın üzerinde soğanlar yoktu onun yerine üzeri yazılı bir kâğıt vardı. Kâğıtta ‘’soğanların elimizde eğer onları tekrar görmek istiyorsan akşam saat yediye kadar içinde 100 YTL bulunan bir çantayı hazırla biz seni tekrar arayacağız’’ yazıyordu. İlk önce çok şaşırdım gittim mutfaktan bir bardak su aldım içtim bir an umutsuzluğa kapıldım çünkü saat akşam yediyi gösteriyordu çok mu geç kalmıştım acaba bir daha soğanlarımı görebilecek miydim hiçbir şey bilmiyordum. Sonra dış kapının altından bir zarf içeri doğru atıldı zarfı açtım içindeki kâğıtta ‘’ niye geç geldin eve sen bizi delirtme yemi çalışıyorsun parayı akşam saat 23’e kadar hazırla biz seni tekrar arayacağız’’ yazıyordu. Sonra bende bir hüzün, tarifi imkânsız bir heyecan ve daha tarif edemeyeceğim bir sürü duygu uyandı. Düşündüm ne yapabilirdim yardım için kimi arayabilirdim, hemen aklıma o gelmedi çünkü onu ararsam her şey altüst olabilirdi. Onu aramadım, arasam arayabilirdim aslında. Ama ne olursa olsun onu aradım. O bir dedektifti ve kaçırılan sebzeleri bulma bölümünde çalışıyordu. Bir dakika içinde, hemen telefonu kapar kapamaz odama geldi çünkü hemen yan dairede oturuyordu. Oturdu, gözlerinde bitmek tükenmek bilmez tıpkı bir uzun atlama sporcusunun o mağrur ve gözü pek her engelden kolayca atlarım ben diyen bir bakış vardı. Yine üzeri siyah çizgili ceketini giymişti fakat çok şaşırmıştım çünkü cekette siyah olduğundan bu çizgiler bir türlü gözükmüyordu iyide ben bu çizgileri nasıl görebiliyordum o zaman. Neyse konumuz benim gözlerim değildi zaten asıl konumuz, insanlık tarihinin bu akıl almaz kaçırılışını gerçekleştiren insanlardı. Kendine uygun bir sandalyeye oturdu zaten benim odamda tek bir sandalye vardı o yüzden bir tek o sandalyeye oturabilirdi, taksite girmeyi düşünüyordum aslında oturma grubu için ama bir türlü parayı denkleştiremiyordum. Cebinden bir kâğıt, bir kalem, bir akbil doldurduktan sonra verilen fiş, az önce çiğnediği ve daha sonra tekrar kullanmak üzere poşetinine tekrar yapıştırdığı bir çiklet ve bir deste oyun kağıdı çıkardı. Oyun kâğıtlarını masaya koydu sonra ellerini havaya kaldırarak bana döndü ve’’ bir el oynayalım mı’’ dedi. Bende ‘’oynayalım ama daha geçen hafta dersini vermiştim’’ dedim. ‘’ olsun ‘’ dedi. Oynamaya başladık, yaklaşık bir-iki saat oynadık yine yendim ben onu çok bozuldu sanki gözlerinde hayata küsmüş bir insanın gözlerindeki belli belirsiz trafik lambası gibi yanıp sönen o mağrur bakış belirmişti. ‘’konumuza dönelim’’dedi. Tamamen unutmuştum ben soğanları. Sırtını pencereye dönerek masayı önüne çekti ve bana dönüp ‘’ anlat’’ dedi. Bende ‘’ne anlatayım’’ dedim. ‘’Soğanları anlat ‘’ dedi. Bende ‘’bildiğimiz soğan işte yemeklik yarın arkadaşlar gelecekti onlara yemek yapmak için almıştım nasıl kaçırdılar vicdansızlar ‘’dedim. ‘’üzülme onlarla tekrar kavuşacaksın’’ dedi. Sonra planını anlattı. İlk anlattığında ben bir şey anlamadım çünkü İspanyolca anlatmıştı ve ben İspanyolca bilmiyordum. Sonra Türkçe anlattı o zaman anladım. Ben para dolu diye içi kâğıt desteleriyle dolu bir çantayla kaçıranların verdiği adrese gidecektim ve arkadaşım uzaktan bizi izleyecekti ve soğanlarla beraber kaçıranlar gözükür gözükmez hemen üstlerine atılıp soğanları alıp kaçacaktık. Kaçıranlar aradı yarım saat sonra K.. sokağındaki köprünün altına gel dediler. Ben tamam ama önce soğanlarımla konuşmak istediğimi onların canlı olup olmadıklarını öğrenmek istiyorum dedim. Soğanlarımı telefona verdiler çok ağlamaklı geliyordu sesi ‘’ efendim lütfen bizi kurtarın, bizi pembeleşinceye kadar kızgın yağda kızartmakla tehdit ediyorlar’’ dediler. Bende merak etmemelerini onları kurtaracağımı söyledim.
Yarım saat sonra K.. köprüsünün altında onları bekliyordum ve az sonra ellerinde poşetle göründüler,o anda arkadaşımın nerden çıktığını görmedim ama iyi ki çıkmıştı kaçıranlar hemen telaşa kapıldılar ve poşeti bırakıp kaçtılar.
Bende büyük bir heyecanla gelirken yanımda getirdiğim terazi ile soğanları tarttım ve tam bir kilo geldiğini görünce büyük bir oh çektim sonra arkadaşımla benim odaya gittik ve soğanlarla beraber biraz melemen yapıp yedik. Sonra o odasına gitti ve bende günün yorgunluğunu atmak için denize bakan bir pencerenin karşısındaki sandalyeye oturarak bir sigara yaktım ve perde karardı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Saçı Olmayan Adam

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sıkıntı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sadece Paylaşmak İstedim [Şiir]


jose arcadio kimdir?

güldürmekisterkengülünçdurumadüşengillerdenbiri

Etkilendiği Yazarlar:
O.atay,F.Kafka,g.g.marquez,woody allen,dostoyevski


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © jose arcadio, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.