Başlangıcım

biseylere baslamanin dayanilmaz hafifligi degil baslangicin anlamina giris sadece

yazı resim

Yazmak istedim sadece ve baktımki girişlerden nefret eder olmuşum. yada sadece her başlangıçtan sonu geldiği için… bi yerden sonra başlangıçlar anlam ifade etmez olmuş. sadece normal halinde sürüklenip giden bi hayatın bir parçası olmak aslında istediğim. farkında olmamak koyun olmak istemişim. Bir yazarın en sevdiği ham kağıt bembeyaz olan ; sadece işkence aleti olmuş benim için.

Benim için başlangıçların hep kötü olduğuna dair bi his kalmış içimde. En basitinden aşk ( o kadar basit demeyin hakkaten basit, bana göre tek cümle aşk : insanlarin mutlu olmak icin kendilerini kandirma eylemi .) bi yerde ya başlayamıyorsunuz reddediliyorsunuz yada başladığınızda o kadar da muhteşem bişey olmadığına ve reddedilmekten daha kötü olduğunun farkına varıyosunuz(genelde ayrılığın ruh halidir). Bu durumda en iyi aşk başlamamış olandır. O zaman vakit gelipte, insanoğlu kendini boşlukta hissettiği zaman neye başlamalı? Bu sorunun cevabı aşk kadar basit değil.

Şu günlerde fazlasıyla determinist olduğumun farkına vardım. Hayat içinde yapılan bi eylem bir diğerini kovalıyor. Bunun içine karışmış aşk dediğimiz ilişki parçacıkları, iki libidal saplantılı insanın sadece birbiriyle çarpışıp kitapları yerden toplarken birbiriyle gözgöze gelmesi gibi bişey. Bundan sonra o iki insanın yaptığı sadece (aşk ismini verdikleri süreç) bir sevişmeden önceki hareketler davranışlar silsilesi halidir. yani kısaca bir nevi on sevişme gibi. Sonu ise sevişmedir. çok tekrar eder. Sıkılma gelir sonra, çünkü karşı taraftan beklediklerini almışlardır ve zamanı gelince ayrılıp, yeniden libidal saplantılara dönüp, gene birine çarpana kadar.(kısır döngü yada sonsuz döngü).
Aslında bunda kimsenin suçluluk yada suçsuzluğundan bahsedilemez. Bize çocukluğumuzdan beri verilen şeyler : aman aşk ne uludur yücedir saçmalıkları bizi bu hale getirmiştir. Bir öpücükle uyanan prensesler, aşkın yüceliği sayesinde kurtulan hayatlar vs vs vs.(külkediside pek tabi taş gibi bi hatundur herhalde) işte bunlar bizi bu hale getirdi. Kıçımıza yediğimiz her tekmeden sonra uyandık biraz daha aslında. Tamamen uyandığımızda ise ölme vaktimiz gelmiş demekti.

İşte aslında bir nevi sorunun cevabı(vakit gelipte insanoğlu kendini boşlukta hissettiği zaman neye başlamalı?) yavaş yavaş ölmeye başlamamız gerekiyor gibi. Peki bu nasıl yapılır ? işte her zamanki soru soruyu doğruyor ve çıkamıyoruz içinden. Bu yüzden belki koyun sürüsüne katılmak isteyişim. Bırakayım vakit gelince kurt beni yesin. Her şeyin farkında olmak aşkın olmadığına kanaat getirmek insanda artık yaşama hevesi bırakmıyor. Başlayacak bişey bulamıyorum. Siz elinde aşk olduğuna inananlar uyandığınız zaman neye başlıcaksınız ? uyanmış olanlar kendinizi neyle kandırıp oyalıyorsunuz?

Başlamak bana bunları ifade ediyor ve bende kendimi oyalamak için yazmaya başladım. Öyle edebi bir yanıda yok sadece vuruyorum klavyeye düşünceleri. Edêbi olmadan edepsizce belkide. Farkında olmanın verdiği acıyla. Sadece 20 dk daha ölümüme yaklaşarak. Sadece başladım ölüme kadar oyalanmak için…. ]

Başa Dön