Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
Genç nüfus yaşıyor. Bir çoğu imece ile ekip, biçti tarlalarını. Pay etmenin erincindeler. Hepsi de ülke ve dünya sorunları ile yakından ilgililer. Kış zordur, buralarda; karşılamasının da bir yaz çalışmayladır bedeli. Okul zamanı başladı mı genç nüfus çekilip gider, büyük kentlere. Yaz boyu topladıklarını kışın yedi ay azar azar tüketirler. Yoksulluk onların kusuru değil, bilincindedir kasaba da yaşayanlar. Toprak da kıt kanaat el tutar, uzatanlara. Gençlik ortak üretip, tüketmenin gereğine inanır. İnsanların gözlerinde geleceğe açılan ayrı ayrı pencereler görürsünüz.Sevmekte, kavga da anlamlıdır. Harman edip savurur insanlar diyeceklerini. Sonunda edindiklerine bakarlar tek katlı yapılar arasından, her çift gözden göğe açılan binlerce umutla. Sevmek, sevilmek erdemdendir, her daim. Kavga; toprağa düşen şelale kadar kaçınılmaz bir duruş şekliyse, bin kat, bin umut, bin renkle sarılır insanlar.Kimi al al kirazdan almıştır adını, kimi tepelerinde hoyratlaşıp dağları sıyırıp gelen bulutlardan..Sabah güneş doğarken birlikte yayılır dağ, taş, dere, tepe demeden adım adım işler her kaya dibini... Her adımda gelecek işlenir topraktaki derinliklere.Sonra kürek kürek edip sökerler toprağı. Ardından kınalı ellere sevilenip, çemen kokuları, kır menekşeleri ile ad koyup gözlerinden doluşurlar insanın. Doludur o zaman sevdanın içi. Kırık tahta sıralar arasında ceylan gözlü, bir menekşe gibi, çiçek açar gülümsedi mi yüzünüze. Asıksa, gücenmişse azdan boynu bükülür. İçten içten ezildiğini duyumsarsınız Menekşe`nin... Memur kızı kır çiçeği Menekşe göç edip tahta sıralar arasından bırakıp umutla bakışlarını ayak altına. Gittiğinde; yürekleri hoplatan sevinin tutkunu Yunus on beşindeydi! Yunus; serpilmiş o tek katlı evler arasında, erden yaprakları dökülen kavaklar kadar eğreti. Gözlerinde, açtığı her bakışta yaşam istemi ile olanak buldukça dost edinmenin peşinde. Menekşe gideli on yıl oldu. Al al açan dudaklarda, bir çift kiraz göreli. Son yaz yüzünü asmış, dönmüş gidiyor. Ardına sıyrık, soğuk, soluk bir yüz bırakarak. Soğuk, yeller toz dumanla basmış ortasını kasabanın. Yakasına çökmüş dağın kara bulut, adını almışların duruluğuna bakmadan. 1979; yurdun her yanı yeni yeni çiçek açıyor. Her yan, bir ak bulutla güneşten süzüyor ışıklarını. Gençlik o yıllara has doludur, kendi kadar başkaları içinde.Yunus, arkadaşları ile tartışmaların içine düşmüş, Tutup atmak ister güneşi kuyruğundan dipsiz kuyulara. Sevdalanma, birinin değil insanın binlercesine, bin bir rengini duyumsamak ister. Cadde de yavaş yavaş yürürken, Bulut; koşarak Yunus`a gelir. Sokak ortasıdır, göze alamaz yürekler istemedikçe böyle davranışları... Bulut: -Yunus, seni görmek isteyen biri var! Koş ge1! Yunus:Arkadaşlarımdan biridir, yapılan çekişmeler son bulsa düşününe kapılıp Bulut`un peşinden gider. Saman, ot yığınları arasında, çömelmiş oturan biri. Yabana düşmüş ürkek, korkak bakışlı koca kentte bir ömür yapmış gibi yüzü ak. Hala bir çift kiraz al al dudaklarda. Menekşe, oturduğu yerden kalkıp -Tanıdın mı beni, Yunus? Yunus`un için de bir yanardağ debelenir, bulup çıksa, bir yerden ateşler püskürecek Menekşe`nin yüzüne sinen, soluk kent yalnızlığına. Benzindeki aklığı alıp vurmalı dağların son yaz ki boz rengine. Bir renk olarak sonun da ürün almanın. Kaçırır gözlerini derinliklerden, kara, dolgun, derin, parlak gözlerinden Menekşe`nin. Tanımış olsam şimdi, ne çıkar. O koca bir kentte yapayalnız. Tutsam o kentin ben de bir kıyısından. Onun benzindeki, gözlerini bürüyen solukluğun, içi dolar mı ki, tahta sıralar arasında gülümsediği kadar, gözlerinin içi? -Tanımadım. -İyi bak beni nasıl tanımazsın? İçin de alevlenen bir yanardağ gibi sardı, ağzından çıkarıp attığı bir tek söz... O bir tek sözle içinde debelenen ateş yumağına bir kabuk sarıp, sıcaklığını sarmalayıp tepesinde an an dolanan güneş ışıklarını son yaz yakınlığına bıraktı. Bir kentin toprağı örttüğü gibi kabuklarla örteledi yüzünü. Çıkmasın istemedikçe fidanlar topraktan diye karanlığa boğup üstüne yığınla, kat kat betonlar bastırdı. Sonra sıcaklığından içinin yeniden: -Tanımadım. Menekşe, yüzünü rüzgarla örten saçlarını bir kaç kez geri atıp, iki eli arasına alıp yüzünü. -İyi bak olamaz beni tanımalısın. Olmak isterdi Yunus o iki elin yerinde, sarılıp savrulan saçları toplayıp, yeline durmak sonra al kiraza dokunabilmek...Yirmi beş yaşında delikanlı. İlk yazı bekleyen toprak gibi ana, baba. Doğurmak içindeki sevdayı bir kasaba da tutup elinden. Kent kent, köy köy duyurmak beraberliğini. Düşündü bu istemini yapamadı. Bireye has değil sayardı sevisini. Yanı başında duran Bulut`a, Menekşe`ye, kardeşine, onun kardeşine bir halaya durmuş gibi duru, hep birlikte adım adım sevdalanmaktı yeğ olan onun için. Alamadan gözlerini savruk, dağınık saçların ara sıra örttüğü bir çift al kirazdan aşağı doğru bakındı. Serpilmiş gelişmiş sevisi bir başına has, bu dağdan kente düşmüş bir ceylan, kadar ürkek, ay kadar sadık, gök kadar temiz ve duru. Onu yeniden kırık tahta sıralar arasına götürdü bu günden. Yunus`un kendi kendine yazdığı yazgısında, ne Menekşelere, ne ay kadar güne sadık, ne de gök kadar duru sevdalara yer olurdu ki? Bu gün tutup karanlığa, bin yıllık karalığa ak olmak istiyorsa. Karanlık bu, sökmeye başladı mı köşesinden ya yutarsa sonunu düşünmeden. Ya Menekşe ne olur böyle bir yazgıda? İşte ondandır ki; kavramak odu maşasız ellerinle. Ya Menekşe ne olur bu oda açılan savaşta? Ne de güzel, hanım kız olmuş. Bıraksa kendi yazgısı sarılıp bir kere iç dökse. Niye göçüp gittin yalnızlığa, yok mu milyonların doldurduğu kentte senin içi dolu sevdanı duyumsayan? Yeniden Menekşe: -Tanımalısın iyi bak, yoksa gücenirim. Nasıl unutursun beni? Hani ihtiyar olsam da tanırdın beni! Söyle hadi bak, iyi bak? Daha fazla tutamadı kendini ve içinde yıllardır çocuk yaşta oturan dillendiremediklerini savurdu: -Ben Menekşe`yim hani memur kızı Menekşe, şimdi tanıdın mı? Yunus dayanamadı ve: -Ha sen misin? Şimdi tanıdım. Menekşe elini yüzüne tutmuş gözlerini göstererek: -Hani karların üstünde yaptığın tuzaklara düşmüş bir güvercin bakışı. Tutsak olan bir çift göz işte onlar, hala tutsak sana. Tutsak olmak...Ya da birini tutsak etmek sevdasından. Bıraksalar tutsaklığı yakar, yıkar kökünden, atar kendi karanlığına. Menekşe`ye sarılıp: -Ne yapıyorsun, genç kız olmuşsun. Hani sen büyük kentlerde yaşayacaktın, ne oldu niye buradasın? -Şimdi sana konuğum. Üniversite de okuyorum. Buraya sizleri görmeye geldim. Ben seni özledim. Sen de yakışıklı bir delikanlı olmuşsun. De bakalım sen ne yapıyorsun? Seni özledim keşke memur kızı Menekşe olmasaydım. Babam da ben de gezinmezdik böyle kent kent... Yunus, gökte kaynaşan bulutlara, yerde coşusundan renk alıp renk veren Menekşe`ye ve Bulut`a bakındı. Duyumsuyordu yüreğindeki çırpınmayı, fakat arkadaşları bekliyorlardı. Bulut: -Gelin bize gidelim, bu akşam Menekşe bana konuk, orada konuşursunuz. Yunus bakınıp, ortalığı toz bulutuna çeviren rüzgara: -Zamanım yok bunu çok isterdim ama, şimdi beni bekliyorlar. Onu, kavgada ve sevdadaki erdemdir alıkoyan, yaptığı her şey, duru içten olmalıydı ve öyle yaptı. Menekşe ayrılırken geride bırakıp, kentten getirdiği umarsızlığının, bir çift tutsak bakışıyla dönüp dönüp serdi ayak altına yalnızlığını. Harman yerinde ot, saman çöplerini savuran toz bulutu arasında. Yunus hala arkadaşları ile, bir sorunun çözümünde birincildi. İçine kapattığı sevinin üstüne kat kat betonlar yığıp,bastırdı umarsız bir kent gibi... Turgay Delibalta
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Turgay DELİBALTA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |