Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
içinde ona doğru yol alan daha önce hiç duyumsamadığı belki de başka bir dünyaya ait ama dünyanın kendisini bir anlığına bambaşka bir biçimde var edecek tuhaf bir izle dolaşıyordu. Adımları giderek yavaşladı, çevresini şüpheli bakışlarla incelerken aradığı şeyin çoktan içine karışmış olduğunu, nefes alıp verdiği her an giderek daha çok hissediyordu. Öylece durup nefes alıp verdiğini düşünse de her şey inanılmaz bir hızla değişiyor, yeniden biçimleniyordu. Daha önce hep bulduğunu zannettiği ama her dokunduğunda kaybolan büyülü anları hatırladı. Bütün o cümlelerin, bakışların ve sevişmelerin içinde orada olduğunu hissettirecek kadar sezdirip sonra kayboluveren, hep kaçırdığını hissettiği, hep kendinden çok uzağa kaçtığını hissettiği aşk-mış gibi yapan ama hiç de aşk olmayan önce heyecan verici (kaybolduğu an yakalanabilmek için kaçıyormuş gibi) sonra giderek yorucu (hiç yakalanamayacakmış gibi ) benzer hikayeler yaşamış olduğunu fark etti. İşte yolun sonu dediği yerde hiçbir şey yapmaksızın öyle duruyordu, ve içinde bir şey anlaşılmayı umursamaksızın kalp atışlarını hızlandırıyordu… Anlamak istiyordu bazı şeyleri sadece hissedebileceğini bilse de anlamak istiyordu. Rüzgardaydı işte Soluğuna karışmış içinde dolaşıyordu Odasına dönüp yatağına uzandığında kaybolmuştu yerini koyu bir keder dalgasına bırakarak… Üzüldü, nefes alamadığını hissediyordu Telaşla kendini yeniden sokağa attı, biraz hava almak iyi gelir diyordu kendi kendine Bir çift delici bakışın çok yukarılarda bir yerden onu izlediğinden habersiz gün boyunca yürüdüğü tüm sokakları yeniden yürüdü yoktu işte hiç varolmamış gibi kaybolmuştu birdenbire… uyandığında hissettiği her şeyin bir düş olduğuna kendini inandırmaya çalışıyordu bu bir düştü ve ben uyandım diyordu kararlılıkla düşler yaralayamazdı ve suçlanamazdı hiçbir düş bitmiş olduğu için… düş müydü? unutamadı… ve unutamadığını karşılaştıklarında anladı henüz ismini bilmiyordu, isminin önemi yoktu henüz kokusu vardı, kokusu yeterdi tanımaya tesadüfen karşılaştıklarını zannediyordu O’ydu işte nihayet karşılaşmışlardı kokusunu o zannediyordu gördüğü şeyi o zannediyordu içine işleyen o zannediyordu ki en kırıcı olan buydu… isimler hiç önemli olmamıştı, yine de sordu (kadının avucunda, cam bir şişenin içinde öylece duruyordu ve durmaya devam edecekti, rüzgarda dağılmak gibi bir arzusu hiç olmadan sadece vardı, bu yeterdi…) ona dokunuyordu ve her dokunduğunda teninin yandığını hissediyordu alışmıyordu günler geçiyordu seyrelmiyordu heyecanı yine de kaybolmuyordu işte… ne olursa olsun yanında olacağım dedi fısıltıyla hep yanında olmak istiyorum… kadın gülümsedi ve biraz daha açtı şişenin kapağını soluğuna biraz daha karıştı koku… artık tüm zamanlar birlikte olmak için vardı sorular yoktu cevaplar umursanmıyordu aşkı sonuna kadar değil sonsuzca hissetmek istiyordu, sonu yoktu ki… Var mıydı? Zaman geçtikçe kadın korkmaya başladı, Biteceğini biliyordu Şimdi aşkın nesnesi vardı ve ona sahipti Ama azalıyordu kullandıkça ve yeni bir şişe daha var mıydı bilmiyordu… Büyücüyle karşılaştığı yerde dolaşıp duruyordu kadın ama bir türlü bulamıyordu onu Son sözleri kulağında çınlayıp duruyordu, Tek istediği şey ona sahip olmak olduğu için duymazlıktan gelmişti, ama doğruydu işte… Canı çok yandığı için hakkı var sanıyordu duymamaya Diyetini çoktan ödemişti Hak etmişti sevilmeyi bir kez olsun gerçekten istediği gibi… Koku varolduğu sürece sevilecekti işte kendiliğinden olmasa da Ama sadece varken… Şişedeki son damlayı sürdü göğsünün ortasına ve uyudu yorgunlukla…Sabah olduğunda her şey bitecekti bu yüzden güçlü olmalıydı Uykusunda biliyordu aşkla izleneceğini, her ayrıntısının sevileceğini ve incelikle sarmalanacağını… Uyandığında yalnızdı Büyücü aynadan gülümsüyordu, dudakları son sözlerini tekrarlarken… “Aşkın sureti yoktur yine de yaratılır aşk varsa kendiliğinden, bitmezcesine sureti de olur o zaman vazgeçildiğinde yaratılmaktan ne suret kalır geriye ne iz… affet vazgeçenleri, vazgeçtikleri suretin değil…”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ece Yerdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |