Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere |
|
||||||||||
|
Hemen gözümün önüne okuldaki halleri geldi. Kalabalık olarak insanların bir arada bulundukları yerlerde nasıl tanışıldığı pek anlaşılmaz. Ben de İnci ile nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum. Ama bir şekilde arkadaş olmuştuk. Belki başka arkadaşlarla toplu olarak kafeteryaya giderken, belki de bölümün kantininde oturmuş çay içerken, belki de fizik sınavında ona kopya verirken tanışmıştık. Çok fazla konuşmayan, tepkilerini belli etmeyen, ne güzel ne çirkin, fakat oldukça çekici bir kızdı. Tepkilerini belli etmezdi ama soğuk değildi. Hele kötü hiç değildi. Nadir olarak güldüğünü gördüm. Ağladığını, kızdığını, bağırdığını hiç görmedim. Öyle tepkisiz görünürdü ki bir gün onu büyük çaba sarf ederek masa tenisi oynamaya çalışırken gördüğümde şaşkınlığa düşmüştüm. “Tepkisiz görünüyor ama demek öyle değil,” demiştim içimden. Genellikle kısa olan siyah düz saçlarını masa tenisi oynarken iki kısa örgü yapmıştı ve çok komik görünüyordu. Gecenin bir saatiydi. Okuldaydık; projelerimiz için sabahlamaktaydık. (Her fırsatta söylemişimdir; şimdi de aklıma geldi, söylüyorum. Mimarlar diğer insanlara göre biraz çatlak olurlar. Başka bilinen bir deyişle kafalarında birkaç tahta eksiktir; bir fay kırığı vardır. Sebebi işte bu sabahlamalar. Aklınızda olsun; her sabahlama sonunda bin kadar beyin hücresi ölürmüş.) Derslere gelir, notlarını alır giderdi. Jürilerde fazla konuşmaz, projesini pek savunmazdı. Yalnız birkaç kelime ile anlatırdı, o kadar. Gerisini öğretmenlerimiz hallederdi. Ama o da proje teslim dönemlerinde herkesle birlikte sabahlardı. Okulu bitirdiğimizde 15 kişi kadar bir grupla birlikte kafaları çekmeye gitmiştik. Nasıl deliler gibi sarhoş olmuştuk bilseniz... Çıkışta herkes sallanıyordu, gülüyordu, ağlıyordu. Sanki bu günlerin bir daha yaşanmayacağının farkındaydık. İnci dengesini kaybedip sırtüstü yere düşmüştü. Ben de onu açık kalan bir gözüm ve bilincimin yarısı ile görmüştüm. Tepkisiz bir şekilde toparlanmaya çalışıyor, beceremiyordu. O kadar kötü durumdaydım ki ona yardım edememiştim. Bizim zamanımızdaki gençlerin özel bir durumu vardı. O yüzden o güne kadar böyle içmeye gitmek gibi bir şey yapmamıştık. Yapınca da ipin ucunu biraz kaçırmıştık. Gece yarısında bilincini yitirmiş, yol ortasında sürünen, yuvarlanan insanlar... Kim bilir çevredekiler bize nasıl bakmışlardı. İnsan gençken öleceğini hiç düşünmüyor. O zamanlar ölüm aklıma bile gelmezdi. Ölenler ya yaşlılar, ya kazaya uğrayanlar, ya da tabanca ile vurulanlardı. Ama ben değildim. Çünkü ben gençtim. Çevremde bulunan başkaları da ölemezdi. Çünkü onlar da gençti. Yurtta yaşarken bir arkadaşım bir ölüm haberi üzerine “Demek ölünüyor” demişti. Hiç üzerimize kondurmuyorduk. Daha önce söz ettiğim gibi ölen arkadaşlarım oldu. İnci, sınıf arkadaşlarım içinde beşinci oldu. Ama onun diğerlerinden ayrılan bir yeri var. O, ona baktığım zaman, hakkında aklımdan değerlendirmeler geçmesine engel olamadığım, ölen ilk kız arkadaşım oldu. Onu okulu bitirdikten sonra, yakın yıllarda hiç görmedim. Ne kadar yaşlandığını da bilmiyorum. Aklımda hep öğrenci olduğumuz zamanki gibi genç kalacak. İnci evlenmiş, Bodrum’da bir evleri olmuş. Kriz, yazın o evde tatile gittikleri sırada gelmiş. Ben bilmiyordum ama anlattıklarına göre önceden zaten bir rahatsızlığı varmış. Ameliyat olması gerektiğini söylemişler. Korktuğu için olmamış. Kriz sırasında da hastaneye gitmeyi reddetmiş. Çok geç bir saatte hastaneye ulaştırdıklarında yapacak bir şey kalmamış. 22 yaşında okulu bitir, zaten o yıla kadar yetişmek çabası içinde zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Biraz yaşa, sonra hemen kalple boğuşmaya başla. 42sinde noktayı koy. Daha çocuklarını büyütecektin. Bu kadar mıydı be İnci? 15.Nisan.2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |