Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron |
|
||||||||||
|
Gökyüzünde asýlý üzüm tanesi. Bereket, sýcaklýk, aydýnlýk ve parlaklýk simgesi. Binlerce yýldýr insanlýk, onunla oynaþmýþ. Bulutlarýn arasýndan geliþini Mýsýr’da Ýsis-Osiris törenleriyle kutlamýþ, Horus’un gözlerini görmüþ onun bedeninde. Antik Yunan'da Dianisos demiþ baharla birlikte geliþinin adýna, Anadolu’da Hýdýrellez. Onun sýcak kollarýna ihtiyaç duymuþ, hep yaþamak için. Ancak çok fazla gönderiverince de ýþýnlarýný dünyaya, yaðmur duasýna çýkmýþ. Aydýnlýk yarýnlarý düþleyince “ Güneþe akýn var ”* diye haykýrmýþ. Güneþe yürümüþ, “Güneþin sofrasýnda oturmuþ, dostlarýyla”.** Benim öznelime ise güneþ, bilindik bir öykü ile girivermiþti ilk kez. Hani, güneþ ve rüzgâr hangisinin daha güçlü olduðu konusunda aralarýnda bahse girerler. Ve oradan geçmekte olan bir adamýn paltosunu üzerinden çýkarmak konusunda hünerlerini göstermeye karar verirler. Rüzgâr tüm hýzýyla estikçe adam, paltoya daha sýký sarýlýr da; güneþ çýkýverince ortaya, paltoyu çýkarýverir üstünden. Bu öyküyü kendisine anlattýðým bir arkadaþým, “ Buldum! “ diyerek haykýrýrken Arþimet’inkine benzer bir ifade yerleþmiþti yüzüne. -Sen, güneþsin! Can havliyle “Hayýr! ” diye, baðýrdým. Ben “güneþ” deðil, “martý”ydým çünkü. Jonathan gibi özgürlüðe tutsak bir martý. Bu uðurda içimde fýrtýnalar koparýyor, bir damla daha özgürlük için, deðil ayaðýný yorganýna göre uzatmak, tam tersi yorganlarý yakýyordum. Ancak o kararlýydý düþüncesinde. Ve bana o günden sonra hep “güneþ” diyerek hitap etti. Güneþ, büyüktü, önemliydi elbette. Ama bana göre 'güneþ olmak', hayatta basamaktan düþmek gibi bir þeydi. Güneþe doðru uçan bir martý olabilmek ise, her zaman varýlacak hedeften çok, ona giden yola sevdalanan birisi için daha yukarýdaydý. Ýþin ilginci; bu isimlendirmeden habersiz olan pek çok kiþi daha, zaman içinde farklý nedenlere dayandýrarak “güneþ” demeye baþladýlar bana. Belki de onlar, hep atacaðý adýmýn bir sonrasýný merak eden martýdansa, sýcaklýðýnda ýsýnacaklarý bir güneþe daha çok ihtiyaç duyuyorlardý. Oysa kanat çýrpmanýn parlaklýðýydý, onlara güneþ olarak yansýyan þey. Bir yandan gördükleri karþýsýnda ezberleri bozulduðu için, tüm güçleriyle kanatlarý törpülüyor; bir yandan da “güneþsin iþte “ diyorlardý. “Kabul et.” Kabul ettim, bir gün ben de... Tüm bedenim kabararak, kýzararak, kendimi þiirlere vurarak, her gözeneðim tek tek “hayýr” diye yutkunarak kabul ettim; ki “Martý deðilim.” Geriye, tek bir seçenek kalmýþtý: GÜNEÞ OLMAK Elinin ötesi Dokunmadýðýn gölge Koklamadýðýn karanlýk Ýçinde büyümediðin çiçek Olamadýðýn martý Atamadýðýn çýðlýk Ucunda kaybolunmuþ zaman Kuyruklu bir yalan Kendiyle ýþýyan Yýldýz olmak Aynur Uluç 25-05-2004 / 30-06-2006 * Güneþi içenlerin türküsü ** Güneþin sofrasýnda söylenen türkü (Nazým Hikmet Ran) Lara Sanat -Antalya / 2006 sayý 7
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Aynur Özbek Uluç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |