Biliyorum aslında, ama korkuyorum. Çünkü hala insanım ve çünkü hala oyalanmak istiyorum.Aklımın yetersizliği, ifade edemeyişlerimdeki eksikliğim, anlaşılamıyor olma nedenlerim, beynimi kemirip sen bir hiçsin dedirtenler ve hemen sonra da; -“Bunları düşünüyor olmak farklılık arz ettirmez mi sana,değerli kılmaz mı seni diğerlerinden... evet sen özelsin belki de..(yalan değil kısık da olsa bu sesi de duyuyorum)” diye düşündüren iki uç noktada olmanın verdiği çelişkilerin karmaşası, acısı beni hala eğlendirebiliyor.
Oyunsa bu, oyuncuklarım hazır verilmişse elime, ben en büyüğünü alıyorum, onunla oynamak istiyorum. Çünkü o onunla oynadığımı fark etmeyecek, çünkü o ben kimim diye çelişkiye düştükçe ben ondan önce fark edeceğim çıkmazlarını ve susturabileceğim onu …çünkü o ben olacağım ve yine çünkü o hala neden derken ben hep çünküleri sunacağım.
Kimdir bu ben gibi insan..
Önce görmez mutlu sanar, sonra acı çeker ama unutması uzun sürmez; yeni bir mutluluk yeterlidir bunun için ve ne acı ki hep o yalancı mutluluklarıyla avunuyor olabilir.
Mutluluk nedir..?
-(Kendimle hesaplaşma)Cevap mı bekliyorsun, unutma soran bendim, çünkülerse sendeydi..ben olan sende.. ve artık bu gerçeği de dile getirdiğime göre, daha da çok birleştik, çünkü sen bir soru sordun ve ben çünkü dedim. Söyle şimdi kim kim.. bu da oyun değil mi..(acı bir haykırış..ne yapsa da kendinden kurtulamayanlarınkinden)
Ben öncekilerin özgürlüğü ve sonra geleceklerin esaretiyim. Kast ettiğim dünya değil, dünya da olmak çok küçük bir detaydır aslında, kast ettiğim düşüncenin bizi vardırdığı noktalar..Özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim, elbette sadece düşüncenin değil sezgi demeliydim. Bir an olsun sadece düşünceyle olabileceği iddiasını beyninize yazmaya çalıştığım için af dilerim, üstelik pek çoğunun aksine( elbette o pek çoğundan farklıyız biz( ne dram ki bunu okuyan herkes kendini o pek çoğundan farklı sanar (insanız.. ) ) ) biliyorum, bir cinayetten daha büyük suç sayılır bu( Neden.?).. Bir beyni kendi istediğimce şekillendirmek, ona benim bildiklerimi değil (ben sezgi olduğunu biliyorken sadece düşünce demiştim) onun bilmesini istediklerimi (yani çok az şeyi ya da yanlışları ) sundum. Bu nedenle aslında bir çok insan da bana özür borçlu... Eğer bu noktada kalsaydı düşüncem, katillerimin, meçhul zanlısı olurdum. Oysa ben biliyorum ki, bilmek (onların öğrettiği ya da benim öğrendiğim) amaç olamıyor. Olsaydı ben bunları söyleyemezdim. Olsaydı , susardı ağlayan kalpler (gülerdi demiyorum, ağlamayı bilmeyen gülemez de)…peki neden bu aralar yaşattırılıyor olduğumuz çok fazla sorgulanıyor. Yoksa ben sorgulamaya başladığım için her yerde onu mu görüyorum. Tıpkı 2 önceki cümleler gibi nedenin gereksiz olduğu çok şey vardır (her şey değil..) Neden uğruna amacı öldürmemek gerekir (amacın ölümü :bendeki varlığına son veriş, katili benken) nasıl mı öldürür neden :Sessiz ve derinden..
Çok şey okudum, ama hepsi boş, bana seslenemedi, kalbimiz uyuşmuyor. Ben unutan değilim aksine unutamayanım. Bir uyku istiyorum, beni uyandırmasınlar, düşüncelerim son bulsun orda, bir hayat olmasına gerek yok. Sonsuz bir dinginlik de olabilir oradaki, ya da güzel bir müzik, ve en büyük isteğim : ya da sadece SEN. Tanımadığım sen, tanıyamayacağımı düşündükçe beni kahreden sen, beni en çok ağlatacak ve en çok güldürebilecek olan sen,beni böyle düşüncelere salan sen, biz diye kuracağım cümlelerde ben olmayan; sen, ama hep benim olmasını istediğim sen, tabi bir de benim bir değer arz ettiğim sen. Sana bunca değeri yüklemekle haksızlık ediyorum, biliyorum ama, kalp bir boşluk da ve doldurulmak istiyor, sonsuz olanla..ve sen gitmemelisin, nedenim ne olursa olsun( cesaretsizlik, korku, güvensizlik…), gitmemelisin çünkü; yokluğun kalbimdeki o yeri( her yeri) kapkara bir boşluğa çevirir, yokluğa. Kapkara bir boşluğaysa beyaz hariç hangi renk gelirse gelsin, kendi olmaz artık, o da koyulaşır. Buna karamsarlık diyorum