..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýliþkiler > Hatice Mine Bahadýr




23 Eylül 2006
Bu Deniz Bu Okyanus...  
Hatice Mine Bahadýr
Okyanusun derinliklerinde, nefes alabilme ihtimalinin imkansýzlýðýnda, tekrar bir arada olamamanýn kaçýnýlmazlýðýnda ve senin için yapýlan her iç çekiþe, haykýrýþa olan duyarsýzlýðýna isyandý burada bir baþýma oturuyor olmam...


:BCAG:


BU DENÝZ BU OKYANUS

Okyanusun derinliklerinde, nefes alabilme ihtimalinin imkansýzlýðýnda, tekrar bir arada olamamanýn kaçýnýlmazlýðýnda ve senin için yapýlan her iç çekiþe, haykýrýþa olan duyarsýzlýðýna isyandý burada bir baþýma oturuyor olmam...

Neredesin, ne yapýyorsun hiç bilmek istemiyorum...

Varlýðýný, hayatýmdan çýkartmak için denemediðim yol, gitmediðim yer kalmadý...

Ýçimde yýllardýr var olan ve her geçen gün büyüyen o derin boþluðu sanki senin olmayan, görünmeyen varlýðýn dolduruyor...

Yalnýzým iþte yine...yine...

Beni bu þekilde yalnýzlýða mahkum etmen sana ne kadar zevk ve tatmin duygusu veriyor, bilemiyorum...

Ama içimden bir ses, sanki böyle yalnýz kaldýkça, böyle dinmez, kronik acýlar çektikçe senin varlýðýnda kaybettiðim benliðimi bir þekilde okyanusun derinliklerinden çýkartýp, en sonunda nefes aldýrabileceðimi,tekrar yaþama dönüp o kaybolmuþ benliði gün yüzüne çýkartabileceðimi söylüyor...

Ýçimden bir his, ne olduðu bilinmeyen bir boþlukta deðilde; herkes tarafýndan bilinen ama görülmeyen o en derin kuytuluklarda kaybolduðumu ve bu kayboluþ halinde, tek baþýma çýrpýndýðýmý ve biraz daha dayanabilirsem, nefesimi tutabilirsem tekrar gün yüzüne çýkabileceðimi ve ne olursa olsun senin yanýnda nefes alabileceðimi söylüyor...

Ama içimdeki hislerle yaþamayý ve o içimden gelen sesleri dinlemeyi öðrenemedim ben...

Ýçimden sessiz çýðlýk frekanslarýyla bana o günlerin geçeceðini, tüm bu acýlarýn ve duyarsýzlýklarýn biteceðini ve ne olursa olsun gelecekte, bir gün bir yerde beklediðim ve inandýðým arzularýmýn gerçekleþeceðini duyuruyordu o sesler...

Ve ben yalnýzlýktan korkan bir çocuðun gecenin zifiri karanlýðýnda dehþet bir kabustan kan ter içinde ve nefes almakta zorlanýp, yutkunmasýyla uyandýðý gibi uyanýrdým içimden o geleceðe umut veren sesi duyduðumda...

Öyle körelmiþti ki hislerim, inançlarým, bir türlü inanmak istemezdim o içimden gelen seslere...

Ýçimden gelen seslere kulak vererek sevgiyi, umudu, ve seni ne olursa olsun beklemeyi kendime yediremedim ben...

Daha küçük bir çocukken anlamýþtým, hayat beklemekten ve bekletmekten ibaretti...
Ýçimden gelen o bitmek bilmez nasihat dolu sesler hep beklememi istedikçe, sanki ben daha sabýrsýz daha tahammülsüz oluyordum sana karþý...

Sanki daha acýmasýz oluyordum kendi hislerime karþý...

Sen benden kaçtýkça, varlýðýn o yüzündeki bütün anlamlarla uzaklaþtýkça varlýðýmdan, ben içimden gelen seslere, içimdeki boþluktan yüreðime basýnç yapan, adeta haykýran o hislere düþman oldum...

Seninle savaþmaya baþladýðým zaman, kendi içimdeki duygularýn ve umutlarýn en büyük düþmaný olduðumu; ve hatta seninle deðil de kendimle ve bana artýk yabancý olan o öz benliðimle savaþtýðýmý anladým...

Sen benden kaçýyordun, ardýna ve önüne bakmadan...

Bense kendi içimdeki hislerden, umutlardan ve yakarýþlardan...

Sen benden kaçtýkça ben kendimden kaçýyordum...

Sen umutlarýmý yok ettikçe, ben kendi hayallerimi yok ediyordum...

Sen benden kaçýp kendine yeni insanlar ve dünyalar bulup kurdukça; ben içimdeki umut ve sevgi dünyasýný yýkýyor, yeni insanlar bulmak yerine etrafýmdaki herkesten uzaklaþýyor, kendi benliðimle baþbaþa kalýyor ve yok oluyordum...

Sen, benim yalvarmalarýmý ve haykýrýþlarýmý duymadýkça, ben içimden gelen hislere ve seslere saðýr ve duyarsýz taklidi yapýyordum, hep senin yaptýðýn gibi...

Gün olupta, sen beni arayýp, beni ne olduðunu hala anlayamadýðým derin bir kaos içinde yine yalnýz býraktýðýnda, içimden gelen sesi, kalbimde yýllardýr yaþamýný sürdüren o sonsuz hisleri, o derin sevgiyi, ve en sonunda bir saplantý haline gelmiþ olan sesini, yüreðimin en derin köþesinde hissedebiliyordum...

Ve sanki artýk savaþ bitmiþti, ateþler kesilmiþti...

Artýk acý çekmeler, kaçýþmalar, baðrýþmalar, haykýrýþlar ve sinsice yaklaþýp uzaklaþmalar yoktu sanki...

Sanki her hissettiðimde yangýndan kaçar gibi kaçtýðým o içimden gelen bir ses, o yüreðimden kalbime vuran bir his tüm bu acýlara, bu ayrýlýða, bu sensizliðe bir son vermiþti...

Sonradan fark ettim ki, içimden gelen his ne olursa olsun, her an duyduðum o bilinmez sesler ne derse desin savaþlar bitmiyor bu hayatta...

Beklerken ve bekletirken savaþýyoruz...

Unutmaya çalýþýrken, unuturken, unutulurken savaþýyoruz...
Severken ve sevilirken savaþýyoruz...

Birbirimizden ne kadar kaçarsak kaçalým, kendi özümüzden, kendi iç dünyamýzdan kaçamýyoruz...

Ýçimizdeki sesleri duymayýp, o hisleri reddettikçe ne kendimize ne de baþkasýný güvenimiz kalmýyor...

Ne kendimize ne de baþkalarýna güvenimiz olmadýkça, ne kendimizi ne de baþkalarýný sevebiliyoruz...

Hep bir þeyler eksik kalýyor çünkü...

Savaþmaktan, çatýþmaktan baþka bir þey bilmiyoruz sanki...

Tüm bu koþuþturmalarýn, kaçýþlarýn, duyarsýzlýklarýn, amaçsýzlýklarýn ve soðuk savaþlarýn içinde, kendimizle baþbaþa olduðumuzu ve böyle beklemelerin bekletmelerin, içimizdeki hislere olan duyarsýzlýðýn, savaþlarýn ve umutsuzluðun olduðu bir dünyada tek baþýmýza yaþamaya mahkum olduðumuzu ne kadar isyan edersek edelim, en sonunda boyun eðerek anlýyoruz....

Ne kadar istesekte her dilediðimiz, arzuladýðýmýz þeyin gerçekleþmeyeceðini çok iyi biliyoruz ve bunun sebebini bu dünyanýn o mistik bilinmezliðine ve adaletsizliðine sýðýnarak ve bu düzensiz düzeni ne yaparsak yapalým deðiþtiremeyeceðimizi bilerek elimiz kolumuz baðlý, ört pas ediyoruz ve sonra kabul ediyoruz...

Bir keresinde, denize olan hasretimi ve açlýðýmý gidermeye çalýþýyordum, Kartal Limaný’nda...

Oturduðum yere yakýn bir tarafa küçük bir balýkçý teknesi yanaþtý, kýr saçlý, esmer, yaþlý bir adam vardý orda, teknenin halatýný iskeleye baðlamaya çalýþýyordu, aðzýnda sönmek üzere olan sigarasý vardý ve yüzünde tuhaf, acý dolu bir ifade vardý...

Birden içimde uyanan bir merakla kaptana döndüm, gülümsedim; “Nasýl gitti reis?” dedim.

Sanki beni yýllardýr tanýyormuþ gibi, bana döndü, hafifçe gülümsedi ve ayný anda baþýný olumsuz bir þekilde sallayarak;

“Bu deniz, bu derya, bu okyanus çok büyük be kýzým...Benim teknemse çok küçük...” dedi...

O zaman bir kez daha anlamýþtým, insanlar ne yapmaya çalýþýrlarsa çalýþsýnlar, yeterli olmayacak hiçbir þey her istediklerini elde etmeye...

Ne kadar içlerinden gelen o seslere, yüreklerinden kalplerine basýnç yapan o hislere kulak verseler ve inanmak isteselerde, bu dünya yeterince mutlu ve huzurlu olabilmek için biraz fazla büyük ve gereðinden fazla acýmasýz...

Biliyorum, ne kadar istesemde hayallerimde kurduðum, içimden gelen seslerde duyduðum, içimdeki hislerle kalbimi avuttuðum zamanlardaki gibi olmayacaksýn benim dünyamda...
Artýk görüyorum, benim yapabileceðim bir þey kalmamýþ, çünkü bu dünyanýn düzeni bu...

Bunu ne ben, ne sen, ne de bir baþkasý deðiþtirebilir...

Sen, benden kaçtýkça okyanus kadar büyüyorsun gözümde...

Ben içimdeki umutlardan, içimden gelen o seslerden kaçtýkça bir balýkçý teknesi gibi küçülüyorum senin derinliðinde ve sonsuzluðunda...

Yine yalnýzým...

Yine sensizim...

Ýçimden gelen tek bir ses var þimdi, her ne kadar duymak istemesem de, senin için dahi olsa, artýk saðýr ve duyarsýz olamýyorum bu sese karþý....

Seni, kalbimin en derinliklerinden çýkartýp, okyanusun sonsuz maviliðine, griliðine ve özgürlüðüne býraktým...

Tek baþýma oturduðum bu yerde bir gün beni görmeni ve sonsuzluðunda yok olmama izin vermeni bekliyorum...

Çünkü, seni en derinlerde boðulurcasýna ve sonsuzluðunda yok olmayý göze alýrcasýna sevdim...

Ve aslýnda biliyor musun, okyanusun derinliklerinde, nefes alabilme ihtimalinin imkansýzlýðýnda, tekrar bir arada olamamanýn kaçýnýlmazlýðýnda ve senin için yapýlan her iç çekiþe, haykýrýþa olan duyarsýzlýðýna isyandý burada bir baþýma oturuyor olmam...




















Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Giden mi Kalan mý Yalnýzdýr
Baþkasýnýn Kalbini Tanýmak


Hatice Mine Bahadýr kimdir?

H. Mine Bahadýr 1981 yýlýnda Ankara’da doðdu. 1997 yýlýnda Antakya Özel Ata Koleji’nden mezun oldu. Ayný sene, edebiyat alanýna ve Ýngiliz diline duyduðu ilgiden dolayý Ankara Bilkent Üniversitesi, Ýnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Ýngiliz Dili ve Edebiyatý bölümünde okumaya baþladý. Üniversitedeki 5 yýllýk akademik yaþamý boyunca edebiyat, eleþtiri ve yorum kuramlarý ve þiir konularýyla yakýndan ilgilendi ve okutmanlarý Dr. Sita Schutt ve Dr. Ronald Tamplin’in ayný zamanda yazar Y. Sinan Tanyýldýz’ýn tavsiye ve teþvikleri üzerine hem Ýngilizce hem de Türkçe þiirler ve denemeler yazmaya baþladý. Þiirlerinden birini dünyanýn en büyük ve girilmesi zor olan edebi kurumlarýndan biri olan Uluslararasý Þiir Kütüphanesi’ne gönderdi ve Uluslararasý çapta düzenlenen bir yarýþmaya katýldý. 2002 yýlýnýn Nisan ayýnda, ayný kütüphanenin editörü Howard Ely’den baþarýsýný kutlayan bir mektup aldý. Merkezi Washington DC’de bulunan kütüphane, 2003 yýlýnýn Aralýk ayýnda Hatice Mine Bahadýr’ýn dereceye giren “My Endless Obsesssion” (Sonsuz Saplantým) adlý þiirini “Letters From the Soul” adlý bir þiir antolojisinde yayýnlayacaðýný bildirdi. Ayný zamanda, Mine Bahadýr editör Howard Ely tarafýndan 23 Aðustos 2002’de Washington DC’de yapýlan sempozyuma bizzat katýldý ve edebiyat alanýnda olan akademik baþarýsýyla Türkiye’yi Amerika’da gururla temsil etti. Bu büyük edebi baþarýdan sonra Türkiye’ye döndüðünde kariyerini geliþtirmek için hem ingilizce hem türkçe olmak üzere çeþitli þiirler ve yazýlar yazmaya devam etti. 2004 Þubat ayýnda ise, merkezi Atlanta’da bulunan Amerikan Ulusal Þiir Cemiyetleri Federasyonu’nun 23. kez düzenlediði geleneksel Amerikan Þiir Ödülleri Gecesi’nde “Resurrected Nature” (Yeniden Dirilmiþ Doða) adlý þiiriyle yýlýn “En Ýyi Kadýn Þairi” seçildi. Þu anda Ýngiliz Dili Kültür Ýncelemeri alanýnda yüksek lisans yapmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Oscar Wilde, John Fowles, Ford Madox Ford


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hatice Mine Bahadýr, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.