Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
BÖLÜM - 22 BEN YAŞARKEN YAZDIM SEN ÖLDÜĞÜMDE OKU SEVDA ÇİÇEĞİME SON DUAMDIR. HAYAT DENİLEN BU İŞKENCE, DEVAM ETTİĞİ SÜRECE, HÜZÜN BAHÇELERİNDE YAŞAMAK VAR-SA KADERİMDE, ALIN YAZIMDIR DİYORUM. SEVDA ÇİÇEĞİME KAVUŞMAKSA, BIÇAĞIN KES-KİN YÜZÜNDE, BİR ÖMÜR BOYU DOLAŞMAK BİR EMİRSE, GÜLERKEN AĞLAMAK. YAŞARKEN ÖL-MEK.BUNLARIN HEPSİNİ YAPMAK BİR KERECİK, GÖRMEK İÇİNSE SENİ. BEN VARIM BU HAYATI YAŞAMAYA. GECE YÜRÜYÜŞLERİNDE DÜŞÜNMEKSE SENİ, UMUTLARIN TÜKENDİĞİ YERDE. SON ADIMI ATAR-KEN BOŞLUĞUN UCUNA. SERÇE PARMAĞINI TUT-MAKSA YÜZ YILDA BİR. SENİ SEVMEK İBADETSE BİR ÇOK VAKİT. ÖL DEDİĞİN YERDE YAŞAMAK HARAMSA. YENİDEN BAŞA DÖNMEKSE, ZAMANI GERİYE ALIP. HASRET DOLU GÖZLERLE BAKARAK, GEÇ-MEKSE YANINDAN, VE ATTIĞIN KAHKAHALARI DUYMAKSA, İÇİM YANARAK AĞLARKEN. SENİN YANINDA İKEN YAŞAMAKSA, DÜN-YANIN ÖBÜR UCUNDA. GÖZLERİNİN İÇİNE BAK-MAK BOĞULMAKSA, OKYANUSLARIN EN DERİN YERİNDE. SENİ SEVİYORUM DİYEBİLMENİN, SEVİNCİNİ YAŞAYA BİLİYORSAM, İNAN SENİ ÇOK SEVİYO-RUM. TEMMUZ AKŞAMLARI, SEN OLMADAN YILDIZ-LARI SEYREDEBİLİYORSAM, KAYAN BİR YILDIZ GÖRDÜĞÜMDE, İÇİMDEN BİR ŞEYLER AKIP GİDİ-YORSA, GÖZYAŞLARIMDAN ADINI YAZABİLİYOR-SAM, GÖKYÜZÜNE. BİR MEZARA TAŞ OLMAKSA, SELVİLERİN AL-TINDA SONSUZA DEK. BU BİR VASİYETSE, SANA YAZILAN, NOKTA KONULUP MÜHÜR VURULMUŞ-SA, EN ALT KÖŞEYE VE EN SON DUAM, SENİN İÇİNDİR DİYE OKUYA BİLMİŞ’SEM, BU DÜNYADA PİŞMAN DEĞİLİM, SENİ SEVDİĞİME, SEVDA ÇİÇE-ĞİM. Sevdalardan bahçe yaptıkta Sulamayı unuttuk. Ne Yazık ki Kuruttuk. Veda’sı unutsa dahi o hiç unutmayacak. HASAN CEVAT KARTAL. Selma: ... Seni ne kadar çok sevdiğini anlayabiliyor musun? Bu adam sana ulaşabilmek için ölümü seçti. Sen onun kadını olduğun için gurur duymalısın. Veda: ... Duymadığımı nereden biliyorsun? Ben onu sevmedim mi? Sevmesem onun yanında işim ne idi. Tartışmayı yeterli bulduk.Vakitte gece yarısını geçiyordu. Yattık yarın çok işimiz vardı.Veda evine gidip ilk anda ihtiyacı olan eşyalarını alıp gelecek Bende bu arada Himmet Dayıyla beraber cenazeyi çı-karmak için resmi işlemleri yerine getireceğiz. Bu arada diğerleri ile bir araya geleceğiz. İnşallah yarın öğle namazından sonra Hasan Cevat’ı defnederiz En çok Veda’dan endişeleniyorum. Her an cayabilir. Himmet Dayının nasıl geldiğini düşünmemiştim. Ama, araba işi-ni de halledelim dediğimde bana/ Sen benim işlerime karışma/ dedi. Nedenini daha sonra anladım. Kasaba-nın Minibüsü ile gelmiş. Öğleye kadar bütün işleri yoluna koyduk.Hasan Cevat’ın cenazesini arabanın üs-tüne yerleştirip sıkı,sıkıya bağladık. Yola çıkmaya ha-zırdık. Hastaneye gelenlerin arasında Veda’da vardı. Kadro tamamlanınca saat iki buçukta yola koyulduk. Yolculuğumuz bütün gece sürdü. Ayşenaz: ... Hoş geldiniz Buyurun içeri girin Veda: ... Hoş geldik kız sen ne çabuk büyümüşün bu ka-dar. Bak bu ablanın adı Deniz. Benim en yakın arkada-şım. Buda Lal kim biliyor musun? Nerden bileceksin Hasan ağabeyinin kızı. Ayşenaz: ... Sende Selma ablasın zaten hepinizi tanıyorum. Hepiniz bir araya geldiğinize göre kocaman bir aile-siniz. Veda: ...Aferin kız bizim koyamadığımız adı sen koydun. Biz kocaman bir aileyiz. Selma: ...Hadi içeri geçelim. Bu taraf Hasan Cevat’ın evi. Ayşenaz kapıyı açtı Veda, Lal, Deniz ve ben oturma odasına girdik, ben hariç hepsinde tedirginlik ve yabancılık vardı. Bu havadan en çok Veda etkilenmişti. Şark odasının kapısını açtım. Ve ben geride kaldım bu odada Hasan Cevat’la ilk defa karşılaşmıştık. Şimdi bu odaya onsuz giriyordum. Karşı duvarda Veda’nın fo-toğrafı kızın suratına Tokat gibi patladı Ağzından çıkan şu kelimeleri duyabildim.// tanrım ben bu adama ne yaptım.? // Hasan Cevat’ın yerine ben cevap verdim // Hiç kafanı yorma kızım cevap arayacak çok zamanın olacak.// Hep beraber bahçeye çıktık.Bu arada Sultan hanım geldi. Veda hemen yanına gidip sarıldı elini öptü. Sultan Hanım Veda’yı gelinim diye seviyordu Nihayet bende Sultan Hanımla tanıştım. Hepimize ayrı, ayrı ilgi gösterdi ama Veda’yı bir başka seviyordu. Lal: ... Selma abla mezar çok ilginç baksana tam iki ağa-cın arasında birazda ön tarafında. Sanki ağaçlar mezar taşı görevi yapıyor. Ayşenaz: ... Doğru söylüyorsun Lal abla Ağaçlar Hasan Cevat’la Veda ablayı temsil ediyor. Öğle namazından sonra hasan Cevat’ı Sade bir tö-renle defnettik. Hasan Cevat’ın evi hiç bu kadar kala-balık olmamıştı. Herkes bir tarafa yerleşti. Bu arada va-siyetini de yerine getirdik. Emanetleri de onunla bera-ber gömüldü Misafirler iki gün daha kaldı önce Ayşenaz’la annesi Sultan Hanım. Daha sonra Lal ve Deniz gittiler. Veda İse verdiği kararın gerekçesini şöyle açıkladı.: ... Hasan Cevat’ın ağaçlarını ve mezarını sulayacak biri lazım.Ayrıca Himmet Dayıda var. Ona da akşamları sıcak bir çorba ister değil mi? Selma abla. Birbirimize sarıldık babamın düzenini bozmadım. Veda ile Hasan Cevat’ın evine yerleştik. Bir ay sonra İstanbul’a giderek Tayinim için Milli Eğitim Müdürlü-ğüne dilekçe verdim. Hiç tahmin etmediğim şekilde bizim kızlar dişli çıktı.Lal’e Nil’in girişimleri sayesinde benim eklediğim bölümle beraber müsveddeler bası-lacak hale geldi. Veda ile çok iyi geçiniyoruz. Abla kardeş olduk. Geçen ay Ayşenaz’ı ziyarete gittik.Veda Hasan Cevat’la kaldıkları daireye girince Çok kötü oldu.İki bin dördün nisan ayında bir kere daha İstanbul’a gittim.Doğru Deniz’lere indim, beni sevinçle karşı-ladılar. Aramızda çok iyi bir arkadaşlık kuruldu. Nil’ide Lal’ide gördüm ben oradayken kitapta baskıya girdi. İstanbul’dan ayrılmadan evvel kendi evimde bir gece kaldım. Yatmadan evvel ışığı söndürüp çırılçıplak kalıncaya kadar soyundum. Salonun camından gözleri-mi kapatarak okulun bahçesine baktım. Otobüs durağını görünceye kadar baktım. Ama nasıl ki Hasan Cevat ya-nımda yoksa, durakta da kaderine terk edilmiş aşklar da yoktu. Yorganın altında bütün gece Bana sarılan kolunu arayarak uyumaya çalıştım. Hasan Cevat’ın bana tarif ettiği pastaneye de uğra-dım hemen kapı girişindeki, her zaman oturduğu masa ya oturdum. Ama yalnız değildim sağımda Veda solum-da Hasan Cevat vardı. Beni geçirmeye hepsi beraber geldiler Lal elime bir poşet tutuşturdu. Veda’nın ısrarı ile evi satmaktan vaz-geçtim. Araba hareket ettikten sonra Lal’in elime tutuş-turduğu poşetin içindekileri görünce şok oldum iki ki-taptan da beşer tane vardı. Yol boyunca kitabı okudum. Hasan Cevat’ımı bir kere daha andım. Cennetimi ne güzelde anlatmış, Çoban kulübesinde olanları okuyunca utanmadım da değil. Ama ben bu hayatı yaşadım. Hiç kimseye anlatmadığım şeyi de gerçekleştirdim. Dönü-şümde Hasan Cevat’ın çocuğunu vücudumda taşıyor-dum. Bir damlacık bir şey,gelişecek büyüyecek ve do-ğacak. Veda İki habere de şok oldu,birincisi kitaplara çok sevindi. Ama çocuk olayında günlerce konuşmadı somurttu. Ben koskoca kadın ona sarıldım öptüm gıdıkladım en sonunda ikna oldu. Karnım büyüdükçe artık gizlenecek yanı kalmadı. Önce Himmet Dayı son-rada babam öğrendi. Ben baktım olacak gibi değil her şeyi açık,açık anlattım. Kasaba bir müddet bu dedikodu ile çalkalandı. Ve sonra yavaş, yavaş unutuldu. Bu ara-da bir sürpriz de Veda’dan geldi. Bir kitap ta kendisi yazıyor. Kıza heves geldi. Yeni yıla Karnım burnumda gir-dim. Ocak ayının ilk haftasında yeni bir acı ile karşılaş-tık babamı kaybettim. İki bin dört bize uğurlu gelme-mişti İki bin beşte hayırlı başlamadı. Babamı ikindi namazından sonra toprağa verdik:ben mezarlığa gidemedim. Hamileliğimin son birkaç hafta-sına girmiştim Hayat devam ediyordu. Babamın aniden ölümü hepimizi üzmüştü ama en çok sarsılan Himmet Dayı oldu Aynı yıl içinde iki can dostunu kaybetti. Dereye daha sık gider oldu. İnşallah ona bir şey olmaz yoksa yalnız başımıza kalırız. Bakkal dükkanını Kiraya verdik paraya ihtiyacımız yok ama üç beşte oradan geliyor. Hasanı on beş şubat iki bin beş Salı günü akşam saat sekiz buçukta doğurdum. Benim için çok zor bir do-ğum oldu. Sanki dünyaya gelmemek için direniyordu. Üç kilo dört yüz elli gram ağırlığında doğdu. Tam kış çocuğu dışarıda, babasının mezarında lapa,lapa kar attırırken Hasan’da ilk çığlığını attı. Yavrum beyaz tenli, simsiyah saçlı annesinin bir kopyası. En büyük şansı ise iki anneli olması idi.Nihayet tayinim çıktı artık kendi kasabamda öğretmenlik yapıyordum. Cemil beyle artık daha çok karşılaşıyoruz.Başlıca konumuz geçmişte yaşananlardı. Nisan ayında İstanbul’a tam kadro gittik bu sefer üç kişiydik. Ben Hasan ve Veda..Hasan kucaktan inmedi. Veda ailesi ile görüştü. Geçte olsa kızlarını affettiler. Hepsini kasabaya davet etti. Dönüşte ben bu sefer Karnımda Cevat’ı taşıyordum. Veda, Cevat’ı duyunca: Selma abla bana öyle geldi ki sen azmaya başladın. Kız ne diyeyim sana. Bari bir tanede ben doğurayım. Selma: ... Hadi bakayım kış,kış. Doğurmak benden bakmak senden. Veda: ... Bir şey söyleyeceğim ama darılmazsın değil mi abla? Selma: ... Ne üzülürüm nede darılırım. Veda: ... Önce kitabımı yayınlamak istiyorum. Daha sonrada Hasan Cevat’ın projesini Hayata geçirmek isti-yorum. Hindistan’a gideceğim. Selma: ... Haklısın Veda aslında bunu senden ben isteyecektim. Ama cesaret edemedim. Veda ile yapmış olduğum bu konuşmaları daha sonraları çok düşünecektim ama o zamanda elimden bir şey gelmeyecek. Yedi şubat iki bin altı da Cevat’ı do-ğurdum. Abisinin aksine bana hiç zorluk çıkarmadı. Abisine nazaran zayıftı. Daha çok babasına benziyordu. Bu arada sütüm ikisine birden yetmemeye başladı ve çok geçmeden sütten kesildim. Cevat’ımı ana sütüyle beslemek kısmet olmadı. Veda, Cevat’ı daha çok benimsedi. Bu kız hakikaten çocuk özlemi çekiyordu. Himmet Dayı evlerin tapusunu Hasan’la Cevat’ın üzerine yaptı. Etrafta kıvançla dolaşıyor. Benimde torunlarım var diye. Ama akşam karanlığı çöktü mü arka bahçede karısının mezarı başında gizli,gizli ağladığını görüyorum. Anlıyorum ki artık Himmet Dayıda geçmişte yaşıyor.Bazen Hasan Cevat’la bazen de babamla konuşuyor. Aradan çok geçmedi, Himmet Dayı geride kalan arkadaşlarına, eşine, Hasan Cevat’ına kavuştu. Eşinin yanına gömerken tarih eylül iki bin altıyı gösteriyordu. Veda’nın üçüncü, gerçekte kendini kanıtlayan ilk kitabı Kitapçı vitrinlerinde yerini aldı.Hasan Cevat’ın onu bu kadar ısrarla bırakmama-sının sebebini yeni,yeni anlamaya başladım.O içinde-kileri dışa vurmamış ham bir cevherdi ve işlenmeyi bekliyordu. Yeni, yeni olgunlaşmaya başladı. İki bin yedi yılbaşı gecesini sıcacık bir odada gürül, gürül yanan sobanın başında dördümüz mısır patlatarak ço-cuklar uyuyuncaya kadar oyun oynayarak geçirdik. Çocuklar uyuduktan sonra Veda ile maziden bahsettik Bana hayatını anlattı. Hasan Cevat’ı anlattı, Hem ağladı hem anlattı. Sabaha karşı dizimde uyudu. Başının altına yastığı koyarken anladım ki Benim iki değil üç çocu-ğum vardı. Veda’yı güneşli bir mart sabahı İzmir’e yolcu ettik. Oradan uçakla Hindistan’a uçacak. Artık çocuklarımla yalnız kalmıştım. Sultan Hanımdan izin alarak Ayşenaz’ı Bir müddet için yanıma çağırdım. Selma’nın içinde tarif edilmez bir sıkıntı vardı. Hasan’la Cevat’ı bahçeye yolladıktan sonra televizyo-nun karşısına geçti. Aklından Veda’yı çıkarıp atamı-yordu. Yola çıktığından bu yana üç ay geçtiği halde daha aramamıştı. Haber kanallarından birinde karar kıldı. Spiker kadının sesi odayı dolduruyordu // Şimdi aldığımız bir habere göre Hindistan’ın Ceydur kenti yakınlarında iki yolcu otobüsünün çarpışması ile mey-dana gelen kazada otuz yedi kişi ölmüş on kişi de ağır yaralanmıştır. İki Türk vatandaşımızda kazada hayatını kaybedenler arasındadır. Kimliği tespit edilen vatandaş-larımızdan biri İzmir’li iş adamı Necmi Çağın diğeri ise, edebiyat dünyasında yıldızı yeni,yeni parlamaya başlayan Şair yazar Veda Arasıl Kartal’dır. Her iki vatandaşımızın cenazelerinin yurda getirilmesi için harekete geçilmiştir. Şimdi spor haberleri // Selma olduğu yerde sallandı. Eliyle ağzını kapatıp çığlığını yuttu. Her tarafını ürperti kaplamıştı Kaskatı kesildi gözlerinden akmayan gözyaşlarıyla sarsılıyordu. Son köprüde yıkılmıştı kendini Hasan Cevat’a bağlayan. Bin bir zorlukla Ayağa Kalktı ve pencerenin önüne gitti. Hasan kardeşi Cevat’la bahçede kovalamaca oy-nuyordu, gökyüzüne baktı neydi o dönen bir atma-camı, şahin mi yoksa Hasan Cevat’mı? Eh be Hasan Cevat en sonunda istediğin oldu. Aramızdan en çok sevdiğini yanına aldın. Yolun açık olsun. Bulunduğun yerde, huzur içinde olduğunu ve be-nim sesimi duyduğunu biliyorum. Şunu da biliyorum Hasan Cevat’ım ben artık sensizde mutluyum sadece bana ait olan Hasan’la Cevat’ım var. Dışarıda koşuştu-ruyorlar. Bundan sonra seni hiç düşünmeyeceğim. Sen-den son bir isteğim olacak, Veda şimdi yanındadır, bel-ki de bana el sallıyor benim için ona son bir defa sarıl. Öp. Selma içinden akıp gelen bu duygu selinin yoğun-luğuyla dışarıyı seyrederken, havanın anormal derecede serinlediğini hissetti. Bir esinti dalgası ensesini öptü geçti. Hasan Cevat mutlu olduğu zaman böyle yapmı-yor muydu? Bir an gizli cennetinde, derede yaptıkları aklına geldi. Bahçedeki mezara bakarak gülümsedi. Yoksa mutluluğunu bana böyle mi hissettirdi. //Hoşça kal sevgilim.// Kapıyı açtı güneş bütün sıcaklığıyla etrafı ısıtıyordu.Çocuklara seslendi.// Hasan kardeşinle güneşin altında fazla kalmayın. Hasta olursunuz.// İçeri girdi ve divana uzandı, duvarda asılı olan Veda’nın resmini seyrederken uyuya kaldı. UZUN ZAMANDIR SENİ BEKLİYORDUM SEVDA ÇİÇEĞİM. ELİNİ VER. BİLİYORMUSUN? SEN GELİNCEYE KADAR HEP ALLAHIMA DUA ETTİM. BEMBEYEZ GE-LİNLİĞİN VE DUVAĞINLA GEL DİYE. BAK BİR TANEM. BEN BURADA SENİ DAMATLIK ELBİSELERİMLE BEK-LİYORUM. ŞİMDİ ÖNÜNDE DİZ ÇÖKÜP SORUYORUM SANA BENİMLE EVLENİRMİSİN. SANA ÖTE DÜNYADA GİYDİREMEMİŞTİM BU GELİNLİĞİ. DUVAĞINI SEVGİ İLE AÇIP GÖZLERİNİN İÇİNE BAKARAK. ALNINDAN ÖPMEK BENİM İÇİN EN BÜYÜK GURURDUR. ALLAHIM SANA ŞÜKÜRLER OLSUN HUZURUNA EŞİMLE BERABER GELİ-YORUM. Sıcak bir yaz akşamı çocukları uyuttuktan sonra, bahçeye çıktık. Ben çayı demleyip bardakları doldur-duktan sonra Selma ablamın yanına oturdum. Yıllar önce sorduğum ama cevabını alamadığım bir soru aklıma geldi: ... Abla çok önceleri sana bir soru sormuştum. Sen de bana bir ara hatırlatırsan anlatırım demiştin. Şimdi zamanı geldi anlatsana. Selma: ... Ne sormuştun ki kızım? Bende akıl mı kaldı. Ayşenaz: ... Abla hani sen bana annenin ölümünü anlata-caktın? Selma, ... Doğru ya, anlatmadım değil mi? Tabi ya o kadar çok şey geçti ki başımızdan ona sıra mı geldi? Demlikleri de getir ki, bir daha kalkmayasın. Çocuklara da bakıver. Ayşenaz demlikleri getirip çayımızı da tazeledikten sonra bende anlatmaya başladım. Bundan seneler önce babam daha bakkallık yapma-ya başlamamış. Kasabanın birkaç kilometre dışında bü-yük bir tarlamız varmış. Derenin kıyısı boyunca uzanı-yormuş. Annemle beraber zaman, zaman yanlarına geçici amelede alıp ekip biçiyorlarmış. Bir zaman sonra ben dünyaya gelmişim minik kara kuru bir kız. Beni bırakacak kimseleri olmadığı için, annem beni de ya-nında tarlaya götürüyormuş. Benim için tarlanın bir kö-şesine başıma güneş geçmesin diye çardak yapmışlar. Kolay bir çocukmuşum ne annemi ne de babamı üzü-yormuşum. Kendi başıma oynar uykum geldi mi çarda-ğın bir köşesinde kıvrılır uyurmuşum. Bir akşam tarla dönüşleri babam anneme: ... Nurhan, yarın sabah atlı arabayı sen koş yalnız sen biraz acemisin ağır, ağır gidin. Kara kız sana zorluk çıkarmaz. Bende erkenden ilçeye ineyim öğlene kadar sana yetişirim. Sen de ufak tefek işlerle uğraşırsın. Nurhan: ... Peki bey sen nasıl istersen öyle olsun, çabuk gel-meye bak etrafta boşta amelede yok işleri yetiştireme-yeceğiz. Selma’da bu günlerde çok nazlı oldu. Hiç keyfi yok. İşte böyle babam sabah erkenden yola koyulmuş. Annemde ahırda atı alıp arabaya koşmuş. Yola koyulmuşuz tabi bende yanında. Birden karşılarına bir yılan çıkınca bizim Karakız ürküp gemi azıya alıp çılgınlar gibi koşmaya başlamış. Fazla uzağa gidememişiz ve araba devrilmiş, ben yolun kenarında çalılıkların üzerine düşmüşüm. Ama anacığım benim kadar şanslı değilmiş. Araba devrilince arabanın altında kalmış boynu kırılıp ölmüş. Oracıkta can vermiş. Beni kasabaya gelen köylüler bulmuşlar. Annemi de araba-nın altından çıkarmışlar ama yapacak bir şey yokmuş. Babam ilçeden doğru tarlaya gelince bizi bulamamış. Endişelenmiş Kasabaya gelince de acı gerçeği öğren-miş. Zavallı babamın aylarca ağzını bıçak açmamış, yemeden içmeden kesilmiş. Himmet dayıyla Hatice tey-zede olmasa benim bile yaşamam tesadüf olacakmış. Zaman neyi iyileştirmiyor ki? Babamın da yarası kabuk bağlamaya başlamış. Önce tarlanın bir bölümünü satmış, kasabada ufacık bir bakkal dükkanı açmış. Ben-de yavaş, yavaş büyüyordum. Derenin kıyısındaki top-rakları Himmet Dayıyla beraber ağaçlandırmaya başla-dılar. Babam bana sık, sık şunu söylerdi // Bu topraklar annene uğurlu gelmedi. Ama burayı senin için cennete çevireceğim kızım. Senin bu dünyadaki cennetin olacak.// Ayşenaz: ... Abla yoksa Orası senin cennetin olan yer mi? Selma: ... Ya Ayşenaz görüyorsun ya, annemin uğruna canını verdiği tarla benim cennetim oldu ve ben cenne-timde Hasan Cevat’ı ağırladım Neyse lafı uzatmaya-yım. Babam geri kalan ömrünü beni yetiştirmeye ada-mış. Yetiştirdi de inanıyorum ki gözleri arkada kalmadı. İşte Ayşenaz annemin hikayesi bu Bende bazı şeyleri hayal meyal hatırlasam da işin doğrusunu babam bana on beş yaşımda anlattı.Bana hazırlamış olduğu cennete götürüp//İşte kızım burası senin cennetin // Deyip her şeyi anlatınca öğrendim. Fırsat buldukça kaçar giderim Evvelden sadece annemle konuşuyordum. Şimdi hem annem hem de Hasan Cevat’la konuşuyorum. Yıllar yılları takip etti. Buraya, Selma ablamın yanı-na beş on günlüğüne gelmiştim ama geliş o geliş. Bir daha ayrılamadım. Veda ablamın Hindistan’da otobüs kazasında ölmesi benim burada kalmama vesile oldu. Selma ablam kazadan sonra bir daha kendini toparla-yamadı. Hasan’ın beşinci yaş gününde eğlendik. Geç vakit yattık, ama Selma ablam bir daha kalkamadı. Odasına kendisini uyandırmaya girdiğimde, yüzünde si-linmeyen bir tebessüm ve bembeyaz saçlarıyla ruhunu teslim etmiş. Sonunda oda Hasan Cevat’ına kavuştu Ön bahçede üçü kucak kucağa yatıyorlar. Ne zaman bah-çeye çıkıp ağaçlara baksam Hasan ağabeyi, bir kolunda veda ablam, diğer kolunda Selma ablam olarak tahayyül ediyorum. Bu sene Hasan on Cevat’ta dokuz yaşına bastı.Cevat hala narin yapılı ve Hasan Kardeşinin üzerine titriyor. Lal bu yaz kızını da getirdi. Evleneli üç yıl oluyor. Kızının adını Veda’ya uysun diye Eda koydu. Hani derler ya dervişin fikri neyse zikri de odur diye. Minik Eda’da Veda ablasının hık demiş burnundan düşmüş Benzemekse ancak bu kadar olur. Nil ise hala havai evlenmeye hiç niyeti yok. İnşallah kaderi benim gibi olmaz. Ben istemez miydim evimin kadını olayım. Ama hayat bana bu şansı tanımadı. Bir kere sevdim oda geri tepti. Hasan annesini özledikçe Cennetin topraklarına gidiyor. Geldiği zamanda //Ayşenaz abla bu gün de annemle babamı gördüm El ele yüzüyorlardı. // Diyor. Çocuk özlüyor işte. Ben özlemiyor muyum? Dün akşam çekmeceleri karıştırırken hiç açılıp okunmamış iki mek-tup buldum. Kırmızı bir kurdele ile sarılı. Biri Selma ablama diğeri Veda ablama yazılı. Bende bu aileden olduğuma göre artık bunların okunması lazım. Önce Selma Ablamın mektubunu açtım. Ben okuyayım sizde dinleyin. GELİNCİK TARLASINDA BİR PAPATYA: SELMA SEVGİYE HASRET SEVDALIM BENİM. BU MEK-TUBU MU YAZARKEN YANI BAŞIMDAYDIN. AMA OKUMAMAK İÇİN CAMDAN DIŞARI BAKIYORDUN. EĞER BU SATIRLARIMI OKUMAYA BAŞLADIYSAN. BENDE SONU BELLİ OLMAYAN UZUN BİR YOLA ÇIKMIŞ OLUYORUM. BENDEN BEKLEMİŞ OLDUĞUN SÖZLERİ, ŞİMDİ SANA SÖYLÜYORUM. SENİ SEVİ-YORUM. EN AZ VEDA’YI SEVDİĞİM KADAR. YÜRE-ĞİMİN NE KADAR BÜYÜK, NEKADAR GENİŞ OLDU-ĞUNU, SENİ TANIDIKTAN SONRA ANLADIM. SAĞLI-ĞIMDA BU SÖZLERİ SÖYLEMEM MÜMKÜN DEĞİL-Dİ. AMA GÖRDÜM Kİ İKİ SEVGİYİ KARIŞTIRMADAN TAŞIYABİLİYORUM. ŞU SON DÖNEMİMDE VEDA’ DA MANAYI SENDE İSE AŞKI MADDEDE YAŞADIM. VEDA NASIL Kİ GEÇMİŞTEN BU GÜNE, BU GÜNDEN DE GELECEĞE SEVDA ÇİÇEĞİM OLARAK YAŞIYA-CAKSA, SENDE BU GÜNDEN GELECEĞE GELİNCİK TARLASINDA PAPATYAM OLARAK KALACAKSIN. BEYAZ BENDE DAİMA SAFLIĞI İFADE ETMİŞTİR DENİZ GÖZLÜM, AMELİYATHANE KAPISINA KA-DAR ELİM AVUCUNDA GİDERKEN ELİNDEKİ SI-CAKLIK YÜREĞİMDE BİR DAMGA OLARAK KALDI VE BEN ŞUNU DÜŞÜNDÜM. SEN BENİM İÇİN BEM-BEYAZDIN. AMELİYATHANE KAPISINA YÜRÜRKEN DÖKTÜĞÜN GÖZYAŞLARI, SENİ SEVİYORUM DİYE TEKRARLADIĞIM KELİMELERDEN DAHAMI FAZ-LAYDI? YÜZLERCE DEFA TEKRAR ETTİM. SENİ SE-VİYORUM. BUNLARI BENİM AĞZIMDAN HİÇ DUY MADIN. BENİ AFFETMENİ İSTESEM NE KADARIMI AFFEDERSİN. HER ŞEYİMİ SANA BIRAKTIM MAZİ-Mİ, VEDA’MI VE GELECEĞİMİ. BİLİYORUM SENİ SEVİYORUM DİYEMEDİM. KARŞINDA AHIM ŞAHIM GÜZELLİĞİ OLMAYAN BUNA KARŞILIK,HARİKA BİR GÜLÜŞÜ TATLI BİR DİLİ OLAN VE ONA DUYULAN DEV GİBİ BİR SEVGİ VARDI. AMA ŞUNU UNUTMA Kİ BİZİMDE KİMSENİN BİLMEDİĞİ, KİMSEYLE PAYLAŞAMAYACAĞIMIZ ÖZEL DAKİKALARIMIZ OLDU. HANİ SENİN CEN-NETİNDE SIRTIMIZI YASLADIĞIMIZ AĞAÇ VARDI YA GİT ORAYA O AĞACA SIRTINI DAYA. BENDE YANINDA OLACAĞIM. BİR İKİNDİ ESİNTİSİ OLUP SAÇLARINI OKŞAYACAĞIM. YAPRAK OLUP OMU-ZUNA DÜŞERSEM AL AVUCUNA KOKLA MUTLAKA SARMAŞ DOLAŞ OLMUŞ İKİMİZİN KOKUSUNU DUYACAKSIN. DEREYE GİR.YÜZ EĞER BİR ÜRPERTİ GEÇİRİRSEN MUTLAKA BENİ HATIRLA SANA SARILDIM VE OMUZUNA ÖPÜCÜKLER KONDURUYORUM. HİM-MET DAYI ANLATMIŞTI, YAZIN KURUYAN, KIŞIN COŞAN DEREYE, EĞER HAYAT HİKAYENİ YAZIP ATARSAN, ÇOK UZAKLARDA İŞTE BUDA ONLARIN HİKAYESİ DİYE ANLATIYORLARMIŞ. BU KASABA-DA HERKESİN BİR HİKAYESİ VARMIŞ BİZİM DE OLSUN. DENİZ GÖZLÜM. SENİ SEVDİĞİMİ RAHAT, RA-HAT SÖYLEYEBİLİYORUM. BİRAZ SONRA GÜNEŞ SON DEFA DOĞACAK. BENİM İÇİN SENİ SEVMENİN DOYGUNLUĞUYLA SON DEFA SOLUYACAĞIM BU HAYATI. SON DEFA GÖZLERİNİN İÇİNE BAKIP AĞ-LAMA BE SELMA DİYECEĞİM. BEN ZATEN KEN-DİMİ SENİN İÇİN HEP DEFOLU GÖRDÜM DEĞER Mİ BU ADAMA. GERİYE DÖNÜP BAKTIĞIMDA HİÇ BİR ŞEY YAP-MADIĞIMI BUNA KARŞILIK ÇOK ŞEY YAŞADIĞIMI GÖRDÜM ACABA BU HER ERKEĞE NASİP OLUR MU? KİM BİLİR. BAZEN GECE YARILARI UYKUM KAÇTIĞI ZAMAN CAMIN ÖNÜNDE ZİFİRİ KARAN-LIĞA BAKARIM. ACABA VEDA’YI GÖREBİLİRMİYİM DİYE. ÇOĞU ZAMAN DA GÖRÜRDÜM AMA SENİN YANINDA BÖYLE BİR ŞEYE İHTİYAÇ DUYMADIM ELİMİ UZATTIMMI BELİNDEN KAVRAYIP KENDİME ÇEKEBİLİYOR VE TENİNİN TENİMLE BULUŞMA-SINDAN DOĞAN. HAZZI DOYASIYA YAŞAYA BİLİ-YORUM. GÖZLERİ SEVGİ İLE BAKAN, VE SEVGİYE AÇ DENİZ GÖZLÜ GE-LİNCİK TARLASINDAKİ PA-PATYAM. BİLİYORUM SEVGİLİM SENİ HİÇ KADEHLERİN ARKASINDA DÜŞLEMEDİM.ÜZÜLDÜĞÜM TEK ŞEY BUNDAN SONRA SENİN İÇİN YILDIZLARDAN FAL BAKAMAYACAĞIM VE GELECEĞİNİ GÖREMEYECE-ĞİM SAKIN BENİ BURALARDA BIRAKMA PAPAT-YAM AL KASABAYA GÖTÜR BURALARI BENİM İÇİN YABAN ELLERDEN FARKI YOK. ÜZÜLDÜĞÜM BİR ŞEY DAHA VAR SENİN İÇİN HİÇ ŞİİR YAZMADIM İKİ ÜÇ TANESİ HARİÇ ŞİİR-LERİMİN HEPSİNİ O ANLASA’DA, ANLAMASA’DA VEDA İÇİN YAZDIM ONU GÖR BENİM İÇİNDE TEŞEKKÜR ET. BEN ONA İYİ BİR KOCA OLMA-DIYSAM DA SAYESİNDE ŞAİR VE YAZAR OL-DUM. AYŞENAZ’I UNUTMA O KIZIN BİZDEN BAŞ-KA KİMSESİ YOK GİBİ SAYILIR. ONU KIZIN GİBİ SEV, ONU BEN DE KIZIM GİBİ SEVDİM. ONU SEVERSEN BİR PARÇADA BENİ SEVMİŞ OLUR-SUN DENİZ GÖZLÜM. İnsanlar gelirler ve giderler. Ben mi? Asla Ölünceye kadar yanındayım. Öldüm yine yanındayım. 23-EYLÜL PAZAR 2003 Ameliyattan bir gün önce. Sevgi ile doğdum Sevgi ile yaşadım Sevgi ile öldüm. 25-EYLÜL- SALI-2003 Ameliyattan bir saat sonra Hasan Cevat Kartal’dan Selma’sına sevgilerle. Seni çok seviyorum Hasan ağabey. Allah toprağını bol etsin. Sen hep iyi şeylere layıktın. Hep iyilerle karşılaştın. Şimdi sıra geldi Veda ablamın mektubuna. . VEDA’YA SON VEDA CANIM BENİM. BİR TANEM BU GÜNE KADAR SANA YAZDIĞIM HİÇ BİR MEKTUBUMDA BU KADAR ACI ÇEKTİĞİMİ, BU KADAR ÜZÜNTÜ DUYDUĞUMU HATIRLAMIYORUM. DAHA ÖNEM-LİSİ BUNDAN ÖNCE YAZDIĞIM HİÇ BİR MEKTU-BUM ELİNE GEÇMEMİŞTİ. (AYŞENAZ’IN SANA GÖNDERMİŞ OLDUĞU ÜÇ MEKTUBU SAYMIYO-RUM) AMA BU MEKTUBUMU OKUYACAĞINA O KADAR EMİNİM Kİ. BÜTÜN TESTLERİM BİTTİ AMELİYATIMI ÖNLE-YECEK HİÇ BİR SEBEP KALMADI. ÖĞLEDEN SON-RA SAAT ÜÇTE HASTANEYE YATTIM. ODA NUMA-RAM ÜÇÜNCÜ KAT ALTMIŞ BEŞ. YARIN SABAH SAAT SEKİZ OTUZDA AMELİYATA GİRECEĞİM. BU GECE YANIMA REFAKATÇI OLARAK SELMA’YI ALDIM. (SANKİ BAŞKA ALTARNATİFİM VARMIŞ GİBİ) AKŞAM YATAĞA GİRMEDEN, AMELİYATTAN EVVEL YAPILMASI GEREKLİ İŞLERİ YERİNE GETİRDİM. ÜÇ DÖRT ÇEŞİT HAP İÇTİM. İÇLERİN-DEN BAZILARI HASTAYI RAHATLATMAK İÇİN. ARA SIRA SELMA’YA LAF ATIYORUM. O BENDEN HEYE-CANLI ELİNE BİR KİTAP ALMIŞ OKUMAYA ÇALIŞI-YOR. BEN İSE YARINI VE SENİ DÜŞÜNÜYORUM. DİLEKOLAY BÜTÜN MEKTUPLARIMI BÜTÜN ŞİİR-LERİMİ SENİN İÇİN YAZDIM. SENİN ADININ GEÇ-MEDİĞİ BİR TANE ŞİİRİM VAR MI? AH BE SEVDA ÇİÇEĞİM DİYE BAŞLAYIP BİR TANEM DİYE BİTEN. BEN BUNA AŞKTA DEMİYORUM. ÇOK BASİT KALIR. BU OLSA,OLSA İNSANI ÖLÜME GÖTÜREN BİR TUTKUDUR. AMA NEREYE KADAR. EĞER EVE BEŞ ON DAKİKA DAHA GEÇ GİT-SEYDİM SANA OLAN DÜŞÜNCELERİM DAHA DE-ĞİŞİK OLURDU. ZAMANIM GİTTİKÇE DARALIYOR HAPLAR ETKİSİNİ GÖSTERDİKÇE BENİM DÜŞÜNME YETENEĞİM AZALACAK VE HAYATA BOŞ VERE-CEĞİM. EVE GİRDİĞİMDE SELMA TELEFONDA DE-NİZ’LE KONUŞUYORDU. DUYDUKLARIM BÜTÜN DÜŞÜNCELERİMİ ALT ÜST ETTİ SON YILLARIMDA İLK DEFA ÇARESİZ KALDIM VE MAĞLUBİYETİ KABULLENDİM. AMA BU YENİLGİ SENİNLE YÜZ YÜZE GELME İSTEĞİMİ YOK ETMİYORDU. SEVGİLİ VEDA’M ASLINDA BU HİTAP ŞEKLİNİ HAK ETMEDİĞİNİ BENİM KADAR SENDE BİLİYOR-SUN TELEFON KONUŞMALARINI DUYDUKTAN SONRA SANA DÜŞÜNCELERİMİ TEK BİR ŞEKİLDE İFADE EDEBİLİRİM. SEN ÇOCUK KATİLİSİN OĞ-LUMUN KATİLİSİN. O GECE DENİZ’İN EVİNDE BE-NİMLE SABAHA KADAR SEVİŞTİN NEDEN? ARZU-LARIN MI KABARMIŞTI, YOKSA KARŞINA ÇIKAN İLK ERKEK BEN Mİ OLDUM İHTİRASINI SÖNDÜ-RECEK NEDEN? ARADAN GEÇEN YILLARDAN SON-RA BİR GECELİK TE OLSA BİRBİRİMİZİ MUTLU ET-TİĞİMİZİ SANMIŞTIM. BENİ ALDATTIN NEDEN? HİS-LERİMLE OYNAMA GEREĞİ DUYDUN NEDEN? BU SORULARIN CEVABINI BANA DEĞİL, KENDİNE VE-REBİLECEK KADAR DÜRÜSTMÜSÜN. HİÇ SANMI-YORUM. BENİM YANIMDAN AYRILIRKEN, BENİM BİR PARÇAMI ALIP GÖTÜRDÜĞÜNÜ NE SEN BİLİ-YORDUN NEDE BEN. HAMİLE KALDIN ÇOCUKTAN KURTULMAK İÇİN BİR TEK ÇAREN VARDI. O CİNA-YETİ İŞLEDİN. KÜRTAJ YAPTIRDIN. BENİ ADAM YE-RİNE KOYUP FİKRİMİ SORMADIN. OĞLUMU ÖL-DÜRDÜN. SEN BENİM GÖZÜMDE ARTIK BİR KA-TİLSİN. BUNA RAĞMEN İŞİN EN ACI TARAFI NE BİLİYORMUSUN? SENİ HALA İLK GÖRDÜĞÜM GÜN Kİ GİBİ SEVİYORUM. KENDİMİ HALA BU SEVGİYE ENGEL OLAMAMAKLA SUÇLUYORUM. NALET OLA-SI BU SEVGİYİ YÜREĞİMDEN KAZIYIP ATAMIYO-RUM. GEÇMİŞTE OLANLARI BİRAZ KARIŞTIRINCA BU-NUN BANA ATILAN İLK KAZIK OLMADIĞINI GÖRÜ-YORUM. BİLMEM HATIRLARMISIN? İLK TANIŞ-TIĞIMIZ GÜNLERDİ SANA HENÜZ BİR ŞEY SÖY-LEMEMİŞ VE TEKLİFTE BULUNMAMIŞTIM. AMA ARAMIZ ÇOK İYİ İDİ. İÇTİĞİMİZ SU AYRI GİTMİ-YORDU. NEDENSE BİR ARA ARAMIZ BOZULUR GİBİ OLMUŞTU. YİNEDE ARA SIRA ŞAKALA-ŞIYORDUK. ŞİMDİ DÜŞÜNÜYORUM’DA ŞAKALAŞ-MAYA ÇALIŞAN BENMİŞİM O ZAMANDA ŞAKA YAPMAK İSTEMİŞTİM VERDİĞİN CEVABIN ŞAKAY-LA YAKINDAN UZAKTAN ALAKASI YOKTU. DEMİŞ-TİN Kİ // SEN BENİM YANIMA GELEMEZSİN. BENİM ERKEK ARKADAŞIM VAR.// ÖYLE DEMİŞTİN. EĞER YALANSA YALAN DE ZAMAN GEÇTİ O ERKEK AR-KADAŞIN KAYBOLDU. BANA DÖNDÜN. BİR TANEM BUNLARI YAZMAMIN SEBEBİ SENİ KÜÇÜK DÜŞÜR-MEK FALAN DEĞİL. BU MEKTUP SADECE İKİMİZİN ARASINDA KALACAK. HİÇ KUŞKUN OLMASIN Kİ BU KAĞITLARA SEN-DEN BAŞKA KİMSENİN ELİ DEĞMEYECEK, VE SEN-DEN BAŞKA KİMSE OKUMAYACAK. MERAK ETME, SELMA İÇİNDE NELER YAZILI DİYE MERAK EDİP NE KENDİ OKUR NE DE BAŞKASINA OKUTUR SEN-DEN FARKI SADECE BANA KARŞI DÜRÜST OLMA-SIDIR.SEN BU DÜRÜSTLÜĞÜ BANA KARŞIHİÇ BİR ZAMAN GÖSTEREMEDİN. İŞİN İLGİNÇ YANIDA BU MEKTUBUN SENİN ELİNE GEÇMESİ İÇİN BENİM YARIN BU AMELİYATTAN SAĞ ÇIKMAMAM GERE-KİYOR. BU SORUYU KENDİME O KADAR ÇOK SOR-DUM Kİ DEĞER Mİ? SIRF ONA ULAŞMAK İÇİN ÖL-MEYE DEĞER Mİ? EĞER ONU SEVİYORSAN, KAR-ŞILIĞINDA HİÇ BİR BEDEL BEKLEMEDEN YÜREĞİNİ ONUN SEVGİSİYLE DOLDURA BİLİYORSAN. DEĞER-MİŞ BİR TANEM, DEĞERMİŞ. BENİM, SEVGİLİ VEDAM HER ZAMAN DİLİM-DEN DÜŞÜRMEDİĞİM BİR SÖZ, BİR CÜMLE VAR AŞK HİÇ PİŞMANLIK DUYMAMAKTIR. KISACA SA-NA HEP SÖYLEDİĞİM GİBİ BEN DAİMA SANA HEP DÜRÜST DAVRANDIM. YA SEN ŞU SON SATIRLA-RIMI YAZARKEN, ŞUNU SAKİN KAFAYLA DÜŞÜ-NEMİYORUM. İÇİM YANIYOR, ACI ÇEKİYORUM. AMA SENİ GEÇMİŞİMDEN ÇIKARIP ATIYORUM. GELECEĞİMDE ZATEN YOKSUN. HASAN CEVAT KARTAL ESKİ GÜNLERİN ANISI İÇİN BİR TANESİNE SEVGİLERİYLE. 23- EYLÜL PAZAR-2003 Hasan ağabey senin ilk defa yanıldığını görüyorum. Veda ablam sonuna kadar dürüsttü. Ve inanıyorum ki ona bir kerecik söz hakkı tanısaydın sana dürüst olduğunu muhakkak kanıtlardı. Bu onlara Allah’ın bir lütfu’muydu acaba içlerinden biri mektubu açıp okusa. Acaba yıllar boyu süren bu arkadaşlık kurulabilir miydi. Hangi kader bu iki mektubu bir araya getirip kırmızı bir kurdele ile bağlanıp çekmecenin en derin yerine atılmasına sebep oldu ve bir daha açılıp okunmak kimseye kısmet olmadı ben hariç. Bir ihtimal daha var yoksa Hasan ağabey Selma ablaya gereğinden fazlamı güvendi? Tuğrul Ahmet PEKEL / Devam Edecek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © TuğrulPekel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |