Dün üşenmedim Hatırla Sevgili'nin 1. ve 2. bölümlerini tekrar izledim, Yasemin'in çocuksu tavırlarına, Ahmet-Michelle ilişkisine, Ahmet'in Michelle'e nasıl baktığına, onunla nasıl konuştuğuna ve onu nasıl öptüğüne dikkatle baktım. O kızın sonradan eklendiği, o bölümlerin sonradan yazıldığı ve güya Ahmet'in Michelle sevdasının çok da köklü olmadığı söylense bile ben Ahmet'in Michelle yanındaki tavırları ile Yasemin yanındaki tavırları arasında "bu adam birine aşık, öbürüne değil" farkı yaratacak pek bir şey göremedim. İşin kötüsü Michelle'in içine düşecekmiş gibi duran Ahmet aynı zamanda bulduğu her fırsatta Yasemin'i süzmekten, eliyle Michelle'i tutarken diliyle Yasemin'e iltifatlar yağdırmaktan geri kalmıyordu. Sonunda da pazartesi günü tutkuyla öperek evlenme teklif ettiği Michelle'e cuma günü kapıyı gösterdi ve günlüğü okur okumaz da Yasemin'e bir tuhaf bakmaya başladı. (Bu bölümün tv'de oynadığı andan itibaren de benim gözümde sıfıra inmişti zaten.)
Yasemin'e gelince, dizinin ilk bölümlerinde tamamen uçarı genç kız havalarında olan ve evde de hayatta da zerre kadar ciddi sorumluluğu olmayan bir kızın evlilik konusunda bu kadar net konuşması çok komik geldi bana. Pastanede aşk konusunda kendisine verilen repliği bir kadın gibi dile getiren Yasemin ile günlük hayatta sanki parkta oynayan çocuk halleri olan Yasemin arasında dağlar var.
Bana göre aşk, çoluk çocuğun kalbinde yeşeremeyecek, belli bir olgunluk ve kişisel gelişmişlik gerektiren, bir gecede paldır küldür ortaya çıkmaktan çok, hoş bir zemin üzerinde yavaş yavaş, tadına varılarak, karşılıklı birbirini keşfederek ve birlikte hayattan zevk alarak olgunlaşması, güçlenmesi ve yerine oturması gereken, insanın sevgilisinin sevgisini, saygısını, güvenini kazanmak ve bir daha da kaybetmemek uğruna her şeyi ama her şeyi göze alabileceği, "imkansız" sözcüğünü tanımayan çok özel ve çok yüce bir duygudur. O yüzden her yerde ortaya çıkmaz ve herkesle yaşanamaz.
Yasemin'in yaşı, hayata bakışı, olgunluk seviyesi ve Ahmetle olan geçmişi bu karakter üzerine oturtulmaya çalışılan aşk duygusuna temel oluşturmaktan çok uzak, kısaca aşk Yasemin'e bir iki beden büyük geliyor. Hatta Ahmet bile ona bir iki beden büyük çünkü Ahmet oldum olası "ağır abi". Gerçek hayatta bir Ahmet ile bir Yasemin'in bir evliliği iki seneden fazla yürütebileceğine inanmıyorum.
Michelle'in Ahmet'e olan aşkının Yasemin'den geri kaldığını da sanmıyorum ama Ahmet elinin altında böyle bir sevgili varken, günlüğün etkisinde kalarak Yasemin'e döndü. Aralarında bir şeyler çok çabuk alevlenmiş gibi gösterildi ama sonraları "engellendikçe büyüyor" dedikleri o aşk, engeller arttıkça dayanamadı, Yasemin bıraktı gitti, Ahmet de peşinden kovalama gereği duymadı.
Ahmet'te bir tuhaf aşk anlayışı var, lafa gelince mangalda kül bırakmayan ama icraata gelince olan bitene uzaktan bakan, Romeo'luktan filan çok uzak, ne olduğunu çözemediğim, hırssız, ateşsiz bir erkek yüreği. İster Yasemin'le evlensin, ister alsın başını Bolu'ya gitsin, yarın öbür gün ona ısrarla, kararlılıkla, tatlılıkla ve ustalıkla kur yapacak ve onun başını döndürmeyi becerebilecek herhangi bir kadının rüzgarına kapılıp gitme olasılığı çok yüksek. Aşk dediğin pencerelerden ıslık öttürmekle, resimlere bakıp ağlamakla olmuyor. O ilişkinin o noktaya gelmesine göz yuman bir erkek, zaten kadınını yüzde yüz sahiplenmemiş demektir ve ayrılığın acısı biraz küllenince de başka kadınların cilvesine kapılması en azından benim için hiç şaşırtıcı olmaz.
Senaristler bu yazımı okusaydı ne düşünürdü bilmem, muhtemelen onlar bu kadar ince düşünmeden bu senaryoyu yazdılar ve başı sonu belli olmayan, tarafların da sonunda yenik düşerek geri çekildiği bu tuhaf ilişkiyi "gerçek aşk" diye bize satmaya kalktılar. Bakıyorum da istisnasız herkes Ahmet-Yasemin savunması yapıyor ama bunun gerçek aşk olduğuna bu kadar inanıyorlarsa neden ortalıkla dolaşan yığınla Ahmet şöyle yapmalıydı, Yasemin böyle yapmalıydı fikri var? Hele Yasemin'in çok çabuk geri çekildiği konusunda hemfikir olan çok insan var. Bu aşk gerçek aşk olsa zaten ikisi de yapması gerekeni yapmış olurdu ve seyirci de oturur keyifle izlerdi. Olaylar da mutlu bir Ahmet-Yasemin evliliği zemininde gelişirdi.
Bu arada aşkı için gerçekten çırpınan Necdet'in duyguları da arka planda güme gidip duruyor, sevdikçe kahroluyor, kahroldukça seviyor ama inatla vazgeçmiyor adam. Nerde Ahmeeet, nerde Necdet…