Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
En güzel anýlarýmý sizlerle tekrar yaþayacaðým. Kýsaca sizleri evimde konuk edeceðim. Bazen düþünecek, bazen kahkahalarla güleceðiz. Belki birazcýk hüzün de olacak... Deniz masmavi... Rumeli Hisarý tüm haþmetiyle karþýmýzda duruyor. Geçen gezi teknelerinden yükselen sesler, tüm insanlarý hiçbir kuvvetin mutsuz edemeyeceðini söylüyor... Balkonumuz doðadaki tüm renklerin varlýðýný hissettiriyor… Bizlere sunulmuþ en güzel ve en büyük armaðan paketi, sesi ve kokusuyla… Masamýz çocukluðumdan beri alýþýk olduðum görünümde, bembeyaz bir tuvale en ünlü ressamýn fýrçasýndan hayat verilmiþçesine sýcak ve renkli. Masayý çevirip duvara assam, resim sergisinin en güzel parçasýný oluþturacak. Beyaz örtünün üzerinde konmuþ lacivert tabaklarýn içindeki yiyecekler rengârenk… Beyaz, yeþil, sarý, kýrmýzý yiyecekler özenle tabaða yerleþtirilmiþ, sanki o tablonun bir parçasý deðil de kendi içlerinde ayrýca bir yarýþmaya katýlacaklar… Babamýn raký ve su bardaðýnýn içi de pek farklý deðil. ( Babam resmi kâðýda deðil, kadehinin içine çizer…) Bir dal maydanozla birlikte atýlmýþ kiraz, erik ve küçük bir kayýsý akvaryumdaki en güzel süs balýklarý sanki... Kabarcýklar çýkarýyor, bardaðýn içinde inip kalkýyorlar nefes alýp verirken... Ya kokusu? Bunu size nasýl anlatsam bilmem ki… En üstte yüzen portakal çiçeði, havuz ya da gölde açmýþ nilüfermiþte biz anlamamýþýz edasýyla bize kokusunu yayýyor dudaklarýmýzý bardaða yaklaþtýrdýðýmýzda... Balkondan yükselen sesleri duyanlar peri masalý kahramanlarýnýn o gece bizim evde parti verdiðini, Münir Nurettin Selçuk ve Yesari Asým Arsoy’un da o geceye konuk olarak davet edildiklerini sanabilirler. Rüzgârgüllerim balkonumuzda yaþanan masalsý gecenin sesiyle dönüyorlar rüzgârla deðil de. Çýkan her sesle kendi etraflarýnda dönüp, renklerini daðýtýyorlar bizlere… Balkonun dört bir tarafýnda yakýlan mumlarýn ýþýðý, bizim çok uzaklarda yaþayan sevdiklerimizin “Bizlerde geldik! ” diyen sesleri gibi melodik… Mutluluðun resmi sanýrým böyle çizilir... Hepimiz armaðan almaya ya da vermeye bayýlýrýz… Gördüðüm her armaðan paketi, bana yýllar önce açtýðýmýzda içinden sevgi kokusu yayýlan “ Minik armaðan paketlerini ” anýmsatýr… Annem, yýlbaþýnýn her zaman olduðu gibi bizim evde geçirileceðini bildiðinden, tüm yakýnlarýmýza minik, minik armaðanlar alýr, onlarý sevgiyle paketler, üzerine numaralar yazardý. Yýlbaþý gecesi yaptýðýmýz çekiliþte çýkan armaðanlarý heyecanla açardýk. Renkli paket kâðýtlarýna sarýlmýþ o görüntüsü minik ama anlamý büyük armaðanlarla göklerde uçardým. Renkli kâðýtlarý da armaðanýmýn bir parçasý olarak özenle katlar, saklardým. Þimdi yüzlerce çeþidi olan paket kâðýtlarýndan daha güzel ve özeldi… Ýçinde pahalý armaðanlar olmayan, sadece verilecek kiþiye duyulan sevgiyi anlatan minik plastik oyuncaklar ya da birer saç tokasý sarýlmýþ kâðýtlardý onlar. Abartýsýzdý… Alýrken ve açarken o paketi, anlaþýlýrdý sevginin büyüklüðü… “ Mecburum! ”, “ Özel gün! ”, ” Bir armaðan almalýyým! ” diye rasgele alýnmýþ pahalý armaðanlar deðillerdi o parlak kâðýtlara sarýlý armaðanlar… Sevginin kokusu varsa, eminim böyle kokuyordur… Bugün sevgilimle Taksimde buluþacaðýz okul çýkýþý… Gözleri ýþýl ýþýl bana bakýyor; elinde tuttuðu paketi bana uzatýyor... Teksir kâðýdýna sarýlmýþ bu paketin içinde olan neydi dersiniz? Okulda çýkan ve çok sevdiðim kabak tatlýsýnýn plastik kabýnda sevgiyle sunuluþuydu. En güzel armaðan paketlerinden biri daha… Benim yemem için fedakârlýk edilip yenmemiþti o tatlý, her kabak tatlýsý çýktýðýnda yapýldýðý gibi. Taksim parkýnýn bir kenarýnda heyecanla ve afiyetle yiyorum, üzerine sayýlý ceviz parçalarý serpilmiþ tatlýyý. Hava çok soðuk, günlerce yaðan karýn erimesiyle yollar výcýk výcýk. Yine sevgilimle buluþtum Taksimde. Donuyoruz ikimizde. Sinemaya gitmeye karar veriyoruz. Belli etmemeye çalýþýyorum botlarýmýn içinin suyla dolduðunu… Film baþlayýp her yer karanlýk olunca usulca botlarýmý çözüp, yerin daha sýcak olduðunu düþündüðümden yere basýyorum ayaklarýmý yavaþça, sýksan suyu çýkacak çoraplarýmla… Ayaklarýmý görünmesinler diye iyice koltuðun altýna çekiyorum. Kýpýrtýmý fark eden sevgilim ayaklarýmý görüp, sessizce yere eðildi ve botlarýný kararlý bir þekilde çözmeye baþladý... Ne yapacaðýný merakla izliyordum... Ayaklarýndan çoraplarýný çýkartýp bana uzattý. Ellerlimde çoraplarý tutarken, “ Ayný fedakârlýðý yapabilir miydim? ” diye düþündüm… Sanýrým aklýma bile gelmezdi O’nun gibi yapmak… Bu çýkarsýzca beni düþünen adamla evliyim. Renkli kâðýtlara sarýlmýþ armaðanlar gibi sunulmamýþtý bana o çorap. Ellerimde tuttuðum çorap deðil, sevgiyle çarpan yüreðiydi. Paket yapmadan, bütün doðallýðýyla avuçlarýma býrakmýþtý yüreðini… Ayaklarýma giydim çoraplarý kafamý kaldýrmadan... Ýzleyemediðim film boyunca, ayaklarýmý ve beni ýsýtan yüreðin hep yanýmda olacaðýný hissederek, sessizce oturdum... Karnýmýz aç, cebimizdeki paralarý birleþtiriyoruz. Bir þeyler yersek yine yürümek zorunda kalacaðýz. Yenikapý sahilinde, minik köfte arabasýnda köfte satan Çorlulu amcadan çeyrek ekmek arasý köftelerimizi alýyoruz… Ben sevgilime göre insanlarla çabuk iletiþim kuran biriyim. Belki yatýlý okumam bazý konularda rahat olmamý saðladý… Oturup köftemizi yemek istiyoruz bir þiþe soðuk gazozla. Sýcak bir gün, kahveye týkýlmak istemiyoruz. Mis gibi havayý içimize çekerek yiyebileceðimiz her yeri balýk lokantasý yapmýþlar… Rengârenk tenteleri vardý lokantalarýn, masalarýn üzerinde ki güneþi engelleyen… Çakýl taþlarýnýn üzerine konmuþtu masalar… Deniz çakýl taþlarýna doðru uzanýrken “ Burada yemeliyiz! “ diye geçirdim içimden, gözüme kestirdiðim o lokantayý düþünerek. Sevgilime desem “ Kesinlikle olmaz! “ derdi. Lokantaydý orasý teklif bile etmemeliydik, hoþ olmazdý… Kafama koyduðum ve olabilecek þeyleri inatla tuttururdum “ Olmalý! ” diye. Kendimce planlar yapardým… Sahile sýralanmýþ lokantalar arasýndan bunu sevmiþtim. Bir gazoz isteyip köfte ekmeðimizi yesek kime ne zararý olurdu ki? Bu çok mu zordu. Üstelik gazoz paramýzý da ödeyecektik. Kesinlikle sormama izin vermezdi sevgilim, reddedileceðimizden emindi. Lokantalara birkaç basamakla iniliyordu. Tam önüne geldiðimizde, basamaklarý hýzla indim ve yukarýya baktým. Sevgilim þaþkýn bana bakýyordu elinde köfte ekmeðiyle… Kasada duran esmer beye gülümseyerek “ Ýzin verirseniz köftelerimizi þu masada (oradaki en güzel masayý göstermiþtim) yiyebilir miyiz?” diye sordum. O esmer bey “ Buyurun kýzým! ” dediðinde, hala yukarda beni hayretle izleyen sevgilime dönüp seslendim “ Hadi gel… Bak bu masada oturacaðýz! ” Çaresiz ve mahcup bir suratla aþaðýya indi. Elinden tutum, masaya doðru yürüdük, oturduk… Hep köfte alacak paramýz olduðunda o lokantaya gittik. Bize ikram edilen gazozlarýmýzla ayný masada köftelerimizi yedik. Daha sonra hep “ Lokantacý amcamýz! ” diye bahsettiðimiz Mardinli amcamýzý sevgi ve rahmetle andýk... Sesi hep kulaklarýmda “ Çocuklara soðuk birer gazoz! ” O lokantada kapris yaptým sevgilime... O lokantada attým yüzüðümü denize; yerini tespit ettiðimden emin olduðum için, nasýlsa buluruz diye… Bu kez kalabalýktýk lokantada ve deniz pýrýl pýrýldý… Çakýl taþlarýnýn arasýnda yok olmuþtu yüzüðüm… Aðladým bulamayýnca da. Yenisini aldýk sonra... Yüzük, þimdi hangi Denizkýzý’nýn parmaðýnda parlýyordur kim bilir… Artýk lokanta bizimdi. Amcamýzýn çocuklarý ve eþiyle de tanýþmýþtýk. Canýmýz artýk sadece köfte ekmek istemiyordu… Kek, börek, kýsýrda çekiyordu. Nasýlsa o güzel ailenin bir parçasý olmuþtuk… Kurulan yer sofralarýnda attýk en içten kahkahalarýmýzý. … Eskiden yolculuða çýkan dostlara kolonya, havlu gibi armaðanlar verilirmiþ… Bu geleneði en son ve ilk kez Mardinli amcamla yaþadým. Bana verdiði armaðanlar yetmiyormuþ gibi anneme de yolladý… Bu yazýyý yazarken ben, annem hala o armaðanlarýn durduðundan söz etti. Þimdiki öðrencilerin ne Çorlulu, ne de Mardinli amcalarý var… O köftenin ve gazozun tadýný da asla bilemeyecekler…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Gülgün Baltacý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |