..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > KURTSEYT




1 Ağustos 2007
Çin Malı Sevdalar  
ucuz, kalitesiz ve taklit

KURTSEYT


günlük hayatımızın her anında çin mallarıyla karşı karşıyayız. artık sevdalarımız, dostkluklarımız bile çin malı oldu. kendimizi kaybediyoruz, özümüzü kaybediyoruz ve yavaş yavaş çin malları gibi kalitesizleşiyoruz.


:BBFH:
İlham dediğin ‘’ çiş ‘’ misali der, ünlü alman yazar Bertolt Brecht; ne zaman geleceği belli olmaz. Bu öyküde ansızın geldi aklıma; hiç tasarlamadan bastım puntoları. Başlığı yazdığımda belleğimden bir hatıra canlandı. Belki de bu öyküye örnek teşkil edebilecek bir hatıra. Zaman akıp giderken belleğimize sıkışan param pörçük düşünceler böyle anlarda bir bütün olup çıkıverir karşımıza. Bazen bir sohbet esnasında sarf edilen bir sözcük ışık tutar eserimize. Aylarca başlamak üzere uğraşılan bir romanın ilk cümlesini sokaktan geçen satıcının bağırtısı oluşturuverir; ‘’ sıcak bir günde terk ettin beni ve sen giderken seyyar satıcı terlik satıyordu’’ gibi. Aslında konuyla alakası yoktur terlik satan satıcının; sizi terk eden terlikçiye kaçtı değil ya. Ama aylarca tasarlanan bir romanın başkahramanı oluverir biranda. Aslında bilemez o gün o sokaktan geçerken bir romanın ilk cümlesinin bilinmez kahramanı olacağını. Uzun süredir tasarlanan bir konu üzerine yazılacak olan bu öyküye başlayacak ilk cümleyi bulamadım bende. Anlatacağım konu aslında hepimizin yaşadığı, gördüğü ve bildiği bir olay. Sevdalarımızın, insanlığımızın ve aşklarımızın kirlenişi üzerine bir hiciv yazısı beklide. Değerli bir dostla yapılan bir sanal sohbette puntolaşan bir sözcük yazının başlamasına sebep oldu. Sevdalardan bahsederken kendimin bile sonradan fak ettiğim bir cümle yazılı verdi bilgisayar ekranına; ‘’ Çin Malı Sevdalar Yaşıyoruz Artık, Ucuz ve Kalitesiz Sevdalar’’.

Sıcak bir İstanbul yazında, boğaza nazır set üstü çay bahçesinde demli çaylarımızı yudumluyoruz. Eşlerimize boğaz manzarası seyrettirmek adına arkadaşımla beraber hazırladığımız küçük bir sürpriz. Boğaz tüm maviliği ile ayaklarımızın altında; adeta Fatihin gemileri geçiyor önümüzden Constantinepolis ‘ i fethetmek üzere. Büyülü bir şehir İstanbul; yaşama dair her şeyi bir başka yaşatıyor insana. İstanbul başka yaşanıyor, İstanbul’da sevda bir başka. Daha bir sıkı tutuyorum kadınım ellerini; bıraksam boğazın derinliklerinde kaybolacakmışçasına korkarak. Yüzümüze vuran deniz kokulu rüzgar tenlerimizin kokularını birbirine karıştırıyor ve tekrar âşık oluyoruz birbirimize taze aşıklar gibi. Elindeki sepette Çin malı oyuncaklar satan bir çocuk yaklaşıyor yanımıza. Çocuğun ihtiyacı var satışa; belli oluyor her halinde. Bir oyuncak seçiyorum; bir lira veriyorum çocuğa. Oyuncağı incelerken elimizde kırılıveriyor birdenbire; iade etme gereği bile duymadan çöpe atıyorum. Çin malı bir oyuncak; ucuz ve kalitesiz diyorum, önemsemiyorum.

Arkamızdaki kameriyede birbirine sımsıkı sarılmış bir çift boğazın serinliğinde aşkın tadını çıkarmaya çalışıyorlardı. Argo tabiriyle ‘’ yiyişen ‘’ çift; sadece anı yaşamaktan başka bir şey yapmıyor sadece öpüşüyorlardı. Birden sesleri yükselerek tartışmaya başladılar. Öyle ki; sesleri bize kadar ulaşmıştı. Kavgalarını nedenini anlaşılabiliyordu; genç delikanlı kollarındaki sevgilisinin adını bir başka kızla karıştırmış ve kırdığı bu pot yüzünden araları bozulmuştu. Genç kız delikanlıya tam bir ‘’ Osmanlı tokatı ‘’ patlatarak uzaklaştı. Genç delikanlı utanacağı yerde cep telefonuna sarılıp bir başka kızla sohbet etmeye başladı. Biz; masadaki dört kişi şaşkın gözlerle birbirimize bakakaldık. O an dudaklarından dökülen küçük bir cümle her şeyi anlatıyordu; ‘’ İşte Bu da Çin Malı Bir Sevda, Ucuz ve Kalitesiz’’.

Gerçektende Çin malı sevdalar yaşanmaya başladı artık. Teknolojinin ilerlemesiyle evimize kadar giren internet sevdalarımızı bile sanallaştırdı. Artık kimseler muhallebicilerde buluşmuyor, çay bahçelerinde âşıkların muhabbet seslerinden eser yok. Chat yaparak yaşanıyor sevdalar; samimiyetten uzak, dijital ve duygusuz. Ne kızlarımız kendini ağırdan satmasını biliyor ne erkeklerimiz sevda açısı çekmeyi. Seni Seviyorum kelimesinin kutsiyetini, dokunmanın verdiği hazzı, bakışların derinliğini umursayan bile yok. Bilgisayar monitöründe çıkan dijital puntolarla ilan-ı aşk ediyorlar ve birbirlerini engelleyerek ya da banlayarak sevdalarını bitiriyorlar. Uykusuz gecelerde sevda ateşiyle yazılan mektuplardan eser kalmadı. Üç beş saniyede atılan maillerle anlatılır oldu duygular. Kapı önünde bekleşmeler yerini ADSL bağlantılarına bıraktı. Bir göz görmek için heyecanla beklenen köşe başlarının yerini webcam kameralar alırken, seks denilen olgu bile oraldan anala, analdansa sanala yol aldı. Ve bir kırmızı güller gönül alma dönemi kapanıp, web sitelerinden kopyalanan smilie denilen kokusuz resimler yerlerini aldı. Hayatı kolaylaştıran teknoloji belki de hayatın katili olmaya başladı. Duygusuz nesiller yetişiyor maalesef; aşkı, sevdayı, sağduyuyu, sohbeti bilmeyen umursamaz nesiller. Ve ana babalar guru duyuyor yeni nesillerle; biz göremedik onlar görsün, biz yaşamadık onlar yaşasın düşüncesiyle. Oysa internet nesli onların yaşadıklarının binde birini yaşamadan yeni nesiller yetiştirecek. Hasrete, gurbete tahammülsüz nesiller yetişiyor; bir hafta uzak kalsa sevdiğinden, yenisini arayan nesiller. Basitleştirilmiş sevdalar yaşanıyor artık; sevgili değiştirmek çorap çamaşır değiştirmekle aynı sürelerde adeta. Evlilikler evcilik oyununa dönmüş; avukatlar zengin olmuş boşanma davalarından, aile birliğinin kutsiyeti ayaklar altında ve aldatmak denilen büyük ayı adeta sıradan olmuş. Çin malı sevdalar yaşıyoruz artık; yüreğimizdeki sızı sahte, aşkımız ucuz ve kalitesiz.

Çin malı dostluklar, sohbetler yaşıyoruz artık. Bir kere; canım Türkçemiz ayaklar altında ezilmiş. Gençlerimiz Amerikalı radyo dj leri gibi ağızlarını yayarak sohbet ediyorlar. Dostun, yarenin adı kanka olmuş; dostlukların süresi kısalmış, riya hat safhada. Sırdaşlık müessesi yok olup gitmiş, sır tutarım diyen arkadaş dedikodu pazarlamacılığına terfi etmiş. Sanal olmuş sohbetler, kahve tadı uzaklaşmış damaklardan. Vakitsizlik midir yoksa şımarıklık mı; her kelimenin bir kısası ve anlamsızı türemiş. Merhaba kelimesinin samimiyetini almışlar yerine duygusuz bir mrb koymuşlar. Allah selamı s.a. olmuş, hal hatır nbr. Kelimelerimiz kısaldıkça kısalmış sohbetlerimiz, araya sıkıştırılan argo kelimelerse cabası olmuş. Sohbet odalarında edebi sohbetler yerine magazin sohbetleri yapılırken, bayanların msn adresleri tahrik aracı olmuş. Bir bayan bir erkeğe selam vermeye görsün, dedikodu çarkları dönmeye başlar evli bekâr fark etmez yakıştırmalar başlar. Yaklaşımlar ne amaçla olursa olsun altında aranan amaç hep duygusal ya da cinsel içerik taşır olmuş.

Sözün özü şu ki dostlar; dört bir yanımızı Çin Malları sarmışken, insanlarımız ucuza kalitesize ve taklitlere alışmışken insan davranışlarının bundan nasibini almaması mümkün mü? Çin Malı Sevdalar yaşar olduk dostlar; ucuz, kalitesiz ve taklit sevdalar. Bizi bize yabancılaştıranların başarısı, bizim başarısızlığımız olmuş. Ve maalesef Çin Malı Nesiller Yetiştiriyoruz…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ahmet Andiçen

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevinç ve Hüzün İkizdir [Öykü]
Gül Yapraklarının Dağıldığı An [Öykü]
Dışarda Kar Yağıyor [Öykü]
Gel Kendini Özletmeden [Öykü]


KURTSEYT kimdir?

hayata ve insana dair yazılabilecek her duygu benim ana temam olabilir. ama ben genellikle aşkı ve aldatmanın karşı konulmaz zevkini ele almayı seviyorum. sıradışı yaşamlar ve sıradışı aşklar

Etkilendiği Yazarlar:
ahmet altan, nermin bezmen


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © KURTSEYT, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.