Özyaþamöyküsü baþka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eþsiz bir araç. -Philip Guedella |
|
||||||||||
|
Bedeninden ruhu çýkmýþ bir insan, ölmüþ bir insan. O tanýdýðýmýz insan gibi mi gelir yoksa suyu sýkýlmýþ portakal posasý gibi mi? En kýsa sürede gömüp kurtulmak istemez miyiz ondan? Birçoðumuz dokunamaz bile… Yani demem o ki; “Ruhun varlýðý görünmese de, yokluðu pek ala gözüküyor.” Benzer þey, uyku içinde geçerli olsa gerek. Sonuçta uyurken de ruhumuz bedenimizi terk ediyor. Bu gözle Aylin’e þöyle bir baktým. Tezimin tam olarak doðru olmadýðýný gördüm. Yani bir ölüye bakarmýþ gibi olmadým uymakta olan eþime baktýðýmda. Ama yine de bir tuhaflýk vardý. Nasýl anlatabilirim. Uzak hissettim kendimi ona. Uzak, çok uzak… Yabancý biriymiþ gibi geldi. Nasýl oldu dedim kendi kendime? Nasýl böylesine uzaklaþtýk. Usulca ellerimi saçlarýna götürdüm. Saçýnýn uçlarýna dokundum. Hissetmiyordu. Kendi kendime þu soruyu sordum: “Dokunduðumu hissetmiyorsa, dokunduðum o muydu?” O deðildi. Elbisesiydi dokunduðum. Kendisi ise, çýrýlçýplak bir ruhla bilmediðim bir rüyadaydý. Rüyasýndaki erkekler kaþýsýn da ezik hissettim kendimi. Bedenini defalarca çýrýlçýplak olarak görmüþsem de ruhu ile hiç karþýlaþmamýþtým. Sahi nasýl bir þeydi acaba ruhu? Sonra düþüncelerim kendi ruhuma ve rüyalarýma kaydý. Rüyalarýmda kendi yüzümü direkt olarak gördüðümü hiç hatýrlamýyorum. Orada olduðumu biliyorum, hatta baþýma bir sürü þeyin geldiði de olurdu. Fakat hiç yüzümü görmedim. Sanki rüyalar âleminin görünmez adamý gibiyim. Hani derler ya “ruh gibi adamsýn” varlýðýný hissettirmiyorsun anlamýnda. Aynen öyle, ruh gibiyim rüyalarýmda. Varým ama varlýðým hissedilmiyor. Görünmüyor. Bunu daha önce hiç düþünmemiþtim. Rüyalarda yüzümü görmeyiþimi… Kim bilir daha yüzleþmediðim nice þey vardýr kendimle ilgili. O an sadece karýma deðil, kendime de yabancýlaþmýþ olduðumu fark ettim. Bu dayanýlmaz bir duygudur. Daha fazla kalamazdým burada. Aylin’i uyandýrmamaya özen göstererek usulca kalktým yataktan. Balkon’a çýktým. Elimde sigara ile. Ahmet Arif’e özendim. Hýrsla çaktým kibriti. Ýlk nefeste yarýlandý sigaram. Bir duman çektim içime, bir duman. Kendimi öldüresiye. Sonra bir an için durdum. Sende mi dedim? Sende mi Kemal? Dilimden döküldü geceye þu mýsralar; Akþam erken iner mahpushaneye Ejderha olsa kâr etmez. Ne kavgada ustalýðýn, Ne de çatal yürek civan oluþun, Kâr etmez, inceden içine dolan, Alýp götüren hasrete. Gözlerimi kapadým. Bir yerlerde okumuþtum. Sizi dünyadan saklayan en küçük örtüdür göz kapaklarý diye? Yorganýn altýna saklanan çocuklar gibi saklandým göz kapaklarýmýn altýna. Ne istiyorsun Kemal dedim? Ýçini dolduran, seni alýp götüren hasret nedir? Neyi özlüyorsun, ne istiyorsun? Çekip gitmek mi? Uzaklaþmak mý her þeyden? Yeni bir yerde sýfýrdan yeni bir hayata baþlamak mý? Hayýr, hayýr. Bunu istemiyordum. Bu þehirden sýkýlýyor olsam da, yaþadýðým hayattan çalýþtýðým iþten sýkýlýyor olsam da, çekip gidemezdim. Çünkü bunlarýn hepsi beni ben yapan þeylerdi. Ýþim, þehrim, eþim. Bunlar benim gerçeklerimdi, seçimlerimdi, benden ayrý þeyler deðildi. Onlardan uzaklaþtýðýmda kendimden de uzaklaþmýþ olurdum. Ben uzaklaþmak deðil, bilakis yakýnlaþmak istiyordum. Eþime, iþime, þehrime ve Tanrýma… Bu son kelime tüylerimi diken, diken etti. Gözlerimi açtým. Yýldýzlarý gördüm. Ýlkokul yýllarýnda fen dersinde yýldýzlarýn bizden çook uzakta olduklarý için böyle küçük gördüðümüzü, hatta çook uzakta olduklarý için göremediðimiz yýldýzlarýn bile bulunduðunu öðrendiðimde, aklýma þu soru takýlmýþtý. Allah’ý (cc) da bu yüzden mi göremiyoruz? Bizden çook uzakta olduðu için mi? Bu soruyu Perþembe günü dördüncü derste din kültürü hocamýza sormuþtum. O yýllarda anlamadýðým bir cevap vermiþti: Allah (cc) çok uzakta deðildir. Her an her yerdedir. Baktýðýn her yerde O vardýr. Gördüðün her þey O’dur. Bu tasavvufi açýklamayý o yýllardaki çocuk beynimle anlamam çok zordu tabiî ki. Hala da anlamak zor geliyor ya… Tekrar yatak odasýna döndüm. Eþim uyuyordu. Gittim sarýldým ona. Gözlerini yavaþça açtý. - Yine sigara içmiþsin! - Yaþasýn dokunduðumu hissettin. - Ne? - Biraz önce saçlarýna dokunmuþtum hissetmemiþtin. - Uyuyordum. - Biliyorum… - Uf yaa! Niye içtin ki þu mereti? Bak aðzýn ne kadar pis kokuyor… - Saçlarýna dokunduðumda hissetmeyince, kendi kendime “dokunduðumu hissetmiyorsa dokunduðum kim sorusunu sordum” - Uyuyordum dedim ya! - Þimdi ise uyanýksýn. Dokunduðumu hissedebiliyorsun. - Ve aðzýndaki sigara kokusunu, - Evet, bu sensin. Benim Aylin’im. Benim gýcýk eþim…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal pismisoglu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |