..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, seçmek ve gizlemek sanatýdýr. -Chateaubriand
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Sinema ve Televizyon > Bünyamin Bayansal




19 Eylül 2007
Stalker  
Gerçeði Arama Gayesiyle Gerçek Olmayana Yolculuk

Bünyamin Bayansal


“…ve büyük bir deprem oldu. Güneþ, keçi kýlýndan yapýlmýþ siyah bir çul gibi karardý. Ay, baþtan aþaðý kan rengine döndü. Ýncir aðacý, güçlü bir yel tarafýndan sarsýldýðýnda nasýl ham incirlerini yere dökerse, gökteki yýldýzlar da öylece yeryüzüne düþtü. Gökyüzü, dürülen bir tomar gibi ortadan kalktý. Her dað ve her ada, yerinden sökülüp alýndý. Dünyanýn krallarý, büyükleri, komutanlarý, zenginleri, güçlüleri, bütün köleleri ve özgür kiþileri, maðaralarda ve daðlarýn kayalarý arasýnda gizlendiler. Daðlara ve kayalara seslenip dediler ki, «Üzerimize düþün! Taht üzerinde oturanýn yüzünden ve Kuzu'nun gazabýndan saklayýn bizi! Çünkü Onlarýn gazabýnýn büyük günü geldi, buna kim dayanabilir?” (Yuh. Vah. Böl. 6 Ay. 12- 17)


:CEBJ:
En derindeki isteklerinizi gerçekleþtirecek bir oda. Ýnsan aklý içinde en girift fikir yumaklarýnýn altýna sýkýþýp kalmýþ, belki de ömrü boyunca asla farkýnda olamayacaðý isteklerin gerçekleþmesi uðruna; insan nasýl bir cesaret duygusuna bürünebilir ki? Kendine sorduðu en basit sorulara bile kendini kandýrarak cevap verebilecekken, neden en derinindekinin açýða çýkmasýný istemeli? Göstereceði deli cesareti, akli melekelerinin birbirilerine çarparak parçalanmasýný saðlamaktan ve iradesini yitirmekten baþka ne iþine yarayacak?
     1900’lü yýllarýn baþlarýnda Rusya’nýn kuzeyine, ne olduðu halen açýklanmamýþ bir nesnenin düþmesi sonucu çok büyük bir alan içindeki tüm canlý hayat sona ermiþ ve 80 yýl boyunca bölge insanlara kapatýlmýþtýr. Bilinen bu olayýn Boris ve Arkady Strugatsky kardeþlere ‘Yol Kenarýnda Piknik’ isimli romanlarýný yazmalarý için ilham kaynaðý olduðu düþünülüyor.
     Andrei Tarkovsky, 1932 yýlýnda þuan Beyaz Rusya sýnýrlarý içinde olan Zavraje’de; Rusya’nýn önemli þairlerinden Arseniy Tarkovsky’nin oðlu olarak doðdu. Þair bir babanýn oðlu olmak onun için hayatýnda ve özellikle sinemasýnda þiirin ne kadar önemli bir yer tutacaðýnýn en belirgin göstergesiydi. ‘Mühürlenmiþ Zaman’ isimli biyografik eserinde henüz üç beþ yaþlarýndayken annesinin ona ‘Savaþ ve Barýþ’ (Lev Tolstoy)’dan pasajlar okuduðunu anlatýr. Kültür ve sanat görgüsü bu denli yüksek bir aileden gelen Adrei’nin de yapacaðý filmlerde bu çizgiden uzaklaþmayacaðý aþikârdý. VGIK Sovyet sinema enstitüsüne baþlamadan önce müzik ve Arapça eðitimi alan Tarkovsky, sinema okuluna girdiðinde o dönemin büyük yönetmenlerinden Mikhail Romm’a öðrenci oldu. Ýlk Uzun metrajlý filmi ‘Ývan’ýn Çocukluðu’ (1962) ile Venedik Film Festivali büyük ödülünü aldýðýnda dünya sinema otoritelerinin dikkatini çekti. Bundan sonra ‘Solaris’ haricindeki bütün filmleri Sovyet Rusya’da resmi engellere ve sansüre takýldý. ‘Solaris’ ise Stanley Kubrick’in o dönem oldukça ilgi gören filmi ‘2001: A Space Odyssey’ filmin bir cevap olarak deðerlendirildi ancak Tarkovsky asla bunu kabul etmedi. Zor ve yalnýz bir hayat yaþayan usta yönetmen, hayatýnýn son günlerinde bir yandan Ýsveç’te Ýngmar Bergman’ýn ekibiyle ‘Kurban’ filmini bitirirken, bir yandan da oðluna burs bulmak için sürekli mektuplar yazýyordu. 1986 yýlýnda ‘Kurban’ filmini bitirdikten sonra, Paris’te akciðer kanserinden vefat etti. Sanat, felsefe ve düþünce dolu bir hayattan geriye kalansa, dünya sinemasýna armaðan ettiði dördü kýsa ve orta metrajlý olmak üzere 12 baþyapýt niteliðinde filmdir.
Ýþte bu 12 filmin içinde biri vardýr ki, her saniyesi ve her fotoðrafýnda ayrý bir deha ürünü, ayrý bir metafor, ayrý bir dünya yaratmýþtýr Tarkovsky. Hikâye dilinden renk seçimine, usta bir þair edasýyla yazýlmýþ diyaloglarýndan oyuncu yönetimine, fotoðraf ve kompozisyondaki kusursuz baþarýsýndan atmosferi yansýtmasýna varana dek her anlamda harikulade bir film ortaya koymayý baþarmýþtýr. Ýzleyiciye düþense býkmadan, usanmadan bu baþyapýtý okumaya ve anlamaya çalýþmaktýr.
Tarkovsky’nin bilim-kurgu filmi ‘Solaris’ tüm dünyada çok ciddi yanký uyandýrýnca, yönetmen oldukça büyük bir bütçeyle Strugatsky kardeþlerin ‘Yol Kenarýndan Piknik’ isimli romanýndan bir uyarlama çekmek üzere Stalker (Ýz Sürücü)’in çalýþmalarýna baþladý. Bu birebir bir uyarlama deðildi. O nedenle pek çok noktada Tarkovsky, sanatýný rahatlýkla icra etme fýrsatý buldu. Her ne kadar karakterler birbirilerine çok benzese de ustanýn yarattýðý durum ve eþsiz diyaloglar filme baðýmsýz bir hava kattý. Filmin bir Bilim-Kurgu olmasý nedeniyle meraklýlarý, filmde pek çok efekt bekliyorlardý ancak Tarkovsky bütün özel efektleri senaryodan çýkardý. Bununla da yetinmeyip filmdeki yan hikâyeleri de attý. Geriye sadece bir yazar, bir fizik profesörü ve onlarý gerçek isteklerinin gerçekleþeceði bölgeye götürecek olan iz sürücünün, mistik, zaman zaman aklýn sýnýrlarýný zorlayan, metaforlarla dolu hikâyesi kaldý. Filmin temel problemi olarak karþýmýza çýkan soru ‘Ýnsan en derindeki isteklerinin gerçekleþmesini ister mi?’ sorusuydu. Fakat Tarkovsky baþyapýtýnda buna cevap vermeyi doðru bulmadý. O izleyicisini her an bir karakteriyle empati içine itip, izleyicinin kendine týpký karakterlerinin yaptýðý gibi kendini sorgulama fýrsatý tanýdý.
Yirmi yýl öncesinde göktaþýnýn düþtüðüne inanýlan bir bölge, zamanla askeri koruma alanýna alýnmýþ ve içeriye insan giriþ-çýkýþý yasaklanmýþtýr. Ulaþýmýn demir yoluyla askeri bölgeyi geçerek saðlanabildiði ‘Bölge’ yeþillik olmasýna raðmen çiçek kokularýnýn alýnmadýðý, kimsenin olmadýðý, duygunun yok kabul edildiði, sessiz bir yerdir. Yapýlan taramalarda bir göktaþý bulunamasa da, bu durum insanlar arasýnda çeþitli söylentiler doðurmuþtur. Zaman içinde insanlar, adýna ‘Bölge’ (Zone) dedikleri bu koruma alanýna gitmiþ ve kimse geri dönmemiþtir. Bu insanlardaki meraký iyice tetiklemiþ, söylentiler daha da artmýþtýr. Artýk ‘Bölge’de bulunan bir odanýn insanýn en derinindeki istekleri gerçekleþtirdiðine dair insanlar arasýnda bir inanýþ yayýlmýþtýr.
     Bu inanýþ akabinde ‘Bölge’ dýþýndaki dünyada öz isteklerini görme cesaretini gösteren insanlar ve bu insanlarý ‘Bölge’ye götürme iþini meslek haline gelmiþ iz sürücüler önderliðinde, canlarýný tehlikeye atarak, meraklarý uðruna ‘Bölge’ye girmeye baþlamýþlardýr.
     Tamda bu noktada Tarkovsky’nin anlatým dilinden bahsetmekte fayda var. Açýlýþ sekansýnda yarattýðý atmosfer, hikayesini izleyeceðimiz karakterlerden biri olan Ýz sürücünün evinde o bunaltýcý havadýr. ‘Bölge’ dýþýndaki dünyayý siyah-beyaz göstermeyi tercih eden Tarkovsky, insanlarýn yaþamlarýnýn ne denli duraðan ve karanlýk geçtiðini adeta resmeder. Bunu yaparken küçük sarsýntýlar göstererek sanki iç dünyalarýnda harekete ne kadar aç olduklarýný anlatýrcasýna görüntünün dilini konuþturur. Siyah beyaz olmasýna raðmen, tercih edilen kontrast ve renk-ýþýk düzeni bir anda iz sürücünün evini izleyicinin evi haline getirir. Bir karýsý ve bir çocuðu olan iz sürücü, iki müþterisiyle buluþmak üzere yataðýndan kalktýðýnda büründüðü ifadeler, sanki yýllardýr onunla birlikte yaþýyormuþ hissi uyandýrýr. Bir süre sonra iz sürücünün karýsýný, bu yolculuða çýkmamasý konusunda iz sürücüyle tartýþýrken buluruz. Yalnýz bu akýþ bizde bitmek tükenmek bilmeyen bir kasvet yarattýðýndan, ister istemez adamýn karýsýna hak veririz. Elbette iz sürücü karýsý dinlemeyecek ve yolculuða çýkacaktýr.
     Nihayet diðer karakterlerimizi tanýdýðýmýz yýkýk, dökük barda, yine fotoðrafýn cazibesi bizi pek çok beklentinin içine çeker. Burada, yazar ve profesörün kendi dünya görüþleri ve ‘Bölge’ye gitme nedenlerine iliþkin bir sohbete tanýk oluruz. Her ikisi de kendince mantýklý bir dayanaða sahip olsalar da, gerçeði bulmak için gittikleri yerin gerçekliðine olan inançlarýný çok geçmeden sorgulamaya baþlarlar. Ýzleyicinin de eþ zamanlý olarak bu sorularý kendine sormasý, Tarkovsky’nin seyircisiyle ne kadar iletiþim halinde olduðunun bir kanýtý sayýlabilir.
Hem fiziksel hem de duygusal olarak yolculuðun hazýrlýklarý tamamlandýðýnda, dolambaçlý bir yoldan, kimi zaman ateþ altýnda kalsalar da üçlü ‘Bölge’ye girmeyi baþarýr.
Elbette ‘Bölge’ye girmek sadece iþin baþýdýr. Bundan sonra iz sürücünün önderliðinde uzun, yorucu bir yolculuk baþlar. Bu yolculuk esnasýnda karakterlerimizin pek çok noktada yaþadýklarý tereddütlere, kendilerine karþý yaptýklarý itiraflara eþlik ediyoruz. Ruhlarýnýn sýnandýðýný anlamamýz çok uzun sürmüyor. Gösterdikleri cesaretin bilincinde olmakla birlikte, aslýnda inanamadýklarý bir þeyin peþinden gittiklerini bizde en az onlar kadar net kavrýyoruz. Örneðin esin kaynaðýný kaybettiðini iddia eden yazarýn odadan beklentisi gayet açýkken, acaba gerçekten istediði bir ilham mý, yoksa sadece ‘bölge’ye girmek için kendine uydurduðu bir bahane mi sorusu en az yazar kadar bizimde aklýmýzý meþgul ediyor. Diðer yandan ne kadar gerçek bir amacýn peþinde olduklarý zaten aklýmýzýn her an bir köþesini kurcalýyor.
Tüm bu iç hesaplaþmalar içinde diyaloglar o kadar özenli ve düzgün yerleþtirilmiþ ki, karakterlerin dillerinden dökülen sesler sanki o an kalbinizden geçirdiklerinizin dýþa yansýmasý gibi.
Bu karakterler arasýnda en önemli durumlardan biri de þüphesiz Tarkovsky’nin dâhiyane bir biçimde çatýþtýrdýðý sanat ve bilim kavramlarýdýr. Yarattýðý karakterlerden biri yazar ve sanatý temsil ederken, diðeri bir profesör ve bilimi temsil etmekte. Usta bu karakterlerin olaylara verdikleri reaksiyonlarý bile sanki sanatýn ve bilimin tutumlarýný göz önüne alarak yaratmýþ. Filmin baþrol oyuncularý sanat ve bilim, elbette birde iz sürücünün simgelediði, taraf olamama, dolayýsýyla her iki tarafa hizmet etme durumu var. Tüm bunlarýn içinde Tarkovsky’de kamerasýnýn yarattýðý görsellikle sanatýný, hikaye ve diyaloglarýnýn yarattýðý felsefeyle bilimini ustalýkla konuþturmuþ. Ayrýca çok hassas bir incelikle hem Rus sanat çevrelerini eleþtirmiþ hem de Sovyet yönetim sistemini zarif bir üslupla eleþtirmiþtir.
Nihayet aranan odaya gelindiðinde, aslýnda bütün filmin bir eþik filmi olduðunu hemen anlýyoruz. Evet, hayatýmýz her zaman bir eþiðin önünde. Önümüzde her zaman bir kapý var ancak ardýndakinin gerçekliði bilinmiyor. Ýþte karakterlerimizin fikirsel, duygusal ve fiziksel anlamda doruklarýna çýktýklarý yer tam olarak orasý.
Bu eþsiz filmin yapýmý esnasýnda çýkan pek çok aksaklýða raðmen Tarkovsky sinema tarihine bir altýn yýldýz baðýþlamayý baþarmýþtýr. Oysa çekimleri esnasýnda Görüntü Yönetmeni’nin seti terk etmesinden tutunda, ekibin zehirli atýklara maruz kalmasý, üstüne çekimler tamamlandýktan sonra filmin laboratuarda yakýlmasý, Tarkovsky’nin tekrar bütçe arayýþýna girip bugün izlediðimiz, halini ilk bütçenin sadece beþ de birine çekmeyi baþarmasý ve hepsinden önemlisi bu filmin yapýmý esnasýnda Andrei Tarkovsky’nin iki kez kalp krizi geçirmiþ olmasý filmin ne þartlarda çekildiðini gözler önüne sermeye yeter de artar.






yaz bitmiþ yazýt býrakmaksýzýn,
dünya neþeyle esrik,
ama yeterli deðil.
sonsuz yaþamýn himayesi,
ilgisiyle mest oldum,
ikna oldum þansýma,
ama yeterli deðil.
hiçbir yaprak, asla sararmadý,
hiçbir dal hoyratça kopmadý,
gün, cam gibi, her þeyi yýkadý,
ama yeterli deðil. ”

Arseniy Tarkovsky



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sinema ve televizyon kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnsansý Yalnýzlýklar, (Na) Ýnsancýl Miras…
Cennetin Renkleriyle Boyanan Masal…

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Son Risale [Þiir]
Esfel-i Sâfilinde Zahirperest Bir Ben... [Þiir]
Sadece Üç Nokta... [Þiir]
Tin Demlerinde Aþk [Þiir]
Mavi Gözlü Þehir Kar'la Seviþiyor [Þiir]
Sizin Ahlak Dediðiniz Þey… [Þiir]
Bir Kalp Hikayesi... [Þiir]
ve Evren Derin Bir Hayale Daldý... [Þiir]
Paranoya [Þiir]
Alaturka [Þiir]


Bünyamin Bayansal kimdir?

Yazarak Bulmaya çalýþtýðým bir tarz ; Gerçek

Etkilendiði Yazarlar:
Cemil Meriç, Kafka, Oscar Wilde, Edgar Allen Poe,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bünyamin Bayansal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.