..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > M.NİHAT MALKOÇ




7 Ekim 2007
Sonbahar Hüzünleri Beyanındadır  
M.NİHAT MALKOÇ
İçimizdeki boşluğu hüzünlerle doldurur sonbahar… Dallarımızdaki son diri yaprakları da döker sert esen rüzgâr… Toprak kokar kınalı ellerimiz… Gözlerden süzülen son damla yaş yerçekimine direnemeyerek çatlamış toprağa düşer upuzunca… Hayata dair gerçekler geçer gözlerimizin önünden. Ömrün de ilkbaharı, yazı, hazanı ve kışı var elbet… Dağların yamaçlarından esen rüzgârlar dağınık saçlarımızı okşar, adeta tarar bir anne şefkatiyle.


:BAGB:
SONBAHAR HÜZÜNLERİ BEYANINDADIR

M.NİHAT MALKOÇ


     İçimizdeki boşluğu hüzünlerle doldurur sonbahar… Dallarımızdaki son diri yaprakları da döker sert esen rüzgâr… Toprak kokar kınalı ellerimiz… Gözlerden süzülen son damla yaş yerçekimine direnemeyerek çatlamış toprağa düşer upuzunca… Hayata dair gerçekler geçer gözlerimizin önünden. Ömrün de ilkbaharı, yazı, hazanı ve kışı var elbet… Dağların yamaçlarından esen rüzgârlar dağınık saçlarımızı okşar, adeta tarar bir anne şefkatiyle.

     Tozlu yollar uzar gider boylu boyunca. Umarsızca düşeriz iri gölgelerimizin peşine. Etrafımızdan ağır adımlarla sürüklenerek gider yalınayak çocuklar. Üzerlerindeki yırtık fanilalarla gülücükler dağıtmaktan geri durmazlar yine de. Bunca sıkıntılara rağmen nefes aldıklarından dolayı keyiflerine diyecek yoktur. Kanaatkârlığın ışıltısı yansır toza ve çamura batmış kirli yüzlerinden. Akşam karanlık basmadan evin yolu gelmez akıllarına. Zira onları eve bağlayacak, heyecanlarını artıracak hiçbir sebep yoktur besbelli.

     Sarıya çalan hazan yaprakları ölüm rengine bürünür güneşin ışıltıları altında. Çiçekler soluverir bahçelerde, ölümün soğukluğu ve sessizliği, kurumuş otların hafif yel değmesiyle çıkardıkları sese karışır. Ruhumuzda açılan gedikler gün batımlarında daha da derinleşir. Dudakların acıyla gülümsediğini görerek daha bir tutunursunuz hayata. Bir çocuk saflığıyla bakarsınız ufuklarda kararan bulutlara. Umutsuzluğun çıkar yol olmadığını, elemlerin yüreğimizi güçlendirdiğini, adeta çelikleştirdiğini gördükçe bakışınızda köklü değişiklikler oluşur. Her şeye rağmen hayatta olmanın, varlığa tutunmanın doyumsuz hazzını yaşarsınız.

     Gönül çıkınınızda zor günler için sakladığınız umutlar ve direnç dalgaları imdadınıza yetişir dar vakitlerde. Nefes alışınıza, konuşabildiğinize, dişlerinizi toplayıp gülebildiğinize sevinirsiniz. Yaşanan bunca zorluğun gelecekteki mutlulukların bedeli olduğu kanaatine vararak gerçekte her şeyin bir bedeli olduğunu, hiçbir şeyin anlamsız olmadığını geçirirsiniz aklınızdan. Bu, mutlu olmak için sebep arama safhasıdır, hayata tutunmanın işaretidir. Hayattan kopmak da, hayata tutunmak da bilinçaltının beyni ikna çabasıdır aslında. Her şey kalple beyin arasındaki işaret dilinin doğru ve yerinde işlemesiyle bağlantılı olsa gerek.

     Sonbaharın buruk resmi sözün bittiği yerde kurşundan bir çığlık olup düşer yürek atlasımıza. Kırılmışlıklar ve küskünlükler buz dağları gibi görkemli bir siluet oluştursa da kararlı bir güneşle eriyip yok olmaya mahkûmdurlar. Teslimiyetin ve vicdanın sesine kulak vermenin nihayetinde karanlık ufukların açılması, ışığın gönlümüzün kör dehlizlerini aydınlatması en yüksek ihtimaldir. Sancıların bıçak gibi kesilmesi, kalp ağrılarının dinmesi iç huzurun tekrar geri dönüşüyle mümkündür. İkna olmanın zorluğu kadar, doyumsuzluğu da meşhurdur elbet… Hayallerin, hayal kırıklıklarına dönüşebileceği de ihtimal dâhilindedir.

     Sevgilinin şefkatinden umut kesmek aşka havlu atmaktır bir anlamda. Hiçbir aşk pehlivanı son nefesini vermeden aşk meydanından çekilmeyi aklının ucundan bile geçirmez. Aşka havlu atmak, yaşamın kıyısında yapayalnız kalmaktır. Dört duvar arasında geçen çile nöbetleri sevda merdivenlerinden çıkışımızı, yükselişimizi, aşk narında yanışımızı da beraberinde getirir. En tepedeki merdiven menzil olsa da tökezleyenler için en tehlikeli olanıdır maazallah. Yalnızca yüksekte olanlar korkar düşmekten. Aşağıdakilerin düşme korkusu ne kadar abesse, sevdaya tutunamayanların muhtemel ayrılıklardan dertlenmeleri de o derece abestir. Zira fizik kanunları gereği düşmek için öncelikle yükselmek gerekir.

     Sonbahar, ağaçların giysilerini ulu orta soyan, onları anadan üryan bir halde bırakan bir mevsim hırsızıdır. O, hayallerimizi çalan, bize ayrılığı ve ölümü reva gören acımasız, taş kalpli bir zaman dilimdir. Sonbahar yahut nam-ı diğer hazan, çıldırtan sessizliklerin anasıdır. Hayallerimizi öğüten koca ağızlı bir değirmendir. Ölümün yankısının hayatın duvarlarına çarpıp geri dönmesi, şiddetli yıldırımların kulaklarımızda akis bulmasıdır hazan… Aşk sancılarının sevda bedenini bir kurt misali yiyip bitirmesidir. Aşka tutunamayanların yalnızlığı, hicran uçurumlarındaki korku nöbetleri sonbaharın mirasıdır. Hazan yalnızlıktır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Düşler Rıhtımında Bir Ay Doğuyor!..
Trabzon'da Mevlana Günleri
Sevgiyle Başlar Herşey!..

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
Vali Recep Yazıcıoğlu ve "Köprü"nün Hikâyesi
Futbolun Efendisi: Fatih Tekke
Çağ Kapayıp Çağ Açan Bir Fethin Hatırası: Ayasofya
Vahşet Çağının Vicdanı: Aliya İzzetbegoviç
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı
102. Sene - İ Devriyesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı
Türkçenin Berrak Sularında…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Menzilin Mübarek Olsun [Şiir]
Alev Denizlerinde Mum Kadar Çaresizim… [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Sizin Kafanız İyi Mi? [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Buz Tutmuş Karanfiller [Şiir]
Aslan Aksoy Abimiz [Şiir]
Berceste Mısralar - 303 [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.