Fırtınalar
Fırtınalar kopar mevsimlere elzem.
Ben bilmem fırtınasız bir bahar geçirdiğimi...
Kayboldu baharım, kayboldu yazım,
Sensizlikten kopan fırtınlar benim alın yazım.
Dağlara düşüp sakin bir hayat yaşasaydım,
Buz kütleleriyle eriyip, lalelerle açsaydım,
Ayla aydınlatıp, güneşle doğsaydım,
Yine mevsimlerim karışık; yine mukadderat olurdu sızılarım!
Kim bilir, daha belli olmadan kaderim,
Fırtınalar vardı yeryüzünde.
Issız vadide güle düşman, sakin denize inat.
Yolculukları engelleyen,
Sevgilere hüsran fırtınalar vardı.
Dinmedi fırtınalar yeryüzünde,
Her ten hissetti o dehşeti.
Ademden kıyamete kadar esti bu zulüm,
Varlıkları yok edercesine ve inatça...
Kaldırırsan bir gün ellerini semaya doğru,
Bir kaç kelime de benim için fısılda.
Yaradan duyar seni merak etme...
Fırtına da kaybolan yıllarım için,
Heder olmuş rüyalarım için,
Yalnızca bir kaç kelime de benim için fısılda.
Dokunduğun yerlerde güller açsa ne olur?
Teninin kokusundan sümbüller boyun eğse ne olur?
Bakışlarınla arz küre eriyip suya karışsa ne olur?
Mukadderat! Her fırtınanın sonu "sessizlik", "sensizlik" olur! ]