Herşeye imgelem karar verir. -Pascal |
|
||||||||||
|
Bir yok imiş...iz Evvel zaman içinde Aşıkla Maşuk var imiş.... Kavgaları cüceden Sevgileri devasa imiş Ölüm gelmiş geceden Önce maşuk Sonra aşık.... Karışıp ayazlara .... Hayat dediğimiz şey meğer bir bulut imiş İsmi Kurban’dı. Bayram günü doğmuş olmalı yada oğlan olsun, kurban olsun adına konmuş bu isim. Okulun köşede sımışqa ( günebakan ) satardı. İşaret parmağının yarısı kadar siyah çekirdeklerdi, sadece onda bulunurdu. Sim siyah, kavrulmuş. Yedikçe yiyesi gelirdi insanın ve o, en iyisi olsun diye kendi ektirirdi günebakanları. Her gün için bir çanta sımışqa doldurup götürürdü ve çoğu zaman öğlen oldu mu biterdi işi. Fazlaya tamahı yoktu, kanaatkardı. İşi bitince Zöhrep teyzenin istediklerini çantasına doldurup evine dönerdi. Hoş ihtiyacı da yoktu sımışqa satmaya ama alışkanlıktı işte. Her sabah tanıdıkları görmek, ayaküstü birkaç sohbet etmek için bir bahaneydi belki de... Bizler eski kitapların yapraklarını kıvırıp külah yapardık ona, içine sımışka koysun diye. Bir gün külahı açıp okumuş ve bize bir daha kitapları yırtmayı yasak etmişti. Dahası saman kağıtlar alırdı toplar halinde kitaplara dokunmayalım diye... Birkaç tane ineği, koyunu vardı,bir haylide babadan kalma tarlası. Mahallemizde hiç yoksul insan olmadığından sabahları birkaç litre sütü başka mahalledeki yoksul evlere verir öyle giderdi tezgahının başına. Her gün bir eve bir kap dolusu yumurta verirlerdi ve sokağımızdaki her evin bir çocuğunun tavuğu varmış onların tavuklarının içinde. Zöhrep teyze varlıklı bir ailenin kızıymış ama “aşk” sahidenmiş o zamanlar, iç-tenmiş. Güvenmek yetermiş ve güvenilen her kim ise çabası bu üzre imiş... İnsan zamanıymış. Aşk ve güven samanlığı seyran edermiş.... Kayınpederinin “Bu adam sımışqa mı satıp seni geçindirecek?” Sözüne inat nafaa memuru olmayıp okulun köşeyi mesken tutacak kadar da inatçı imiş Kurban amca.... Havanın açık olduğu her gün akşama doğru ahırın damında semaver yakıp çay yaparlardı. Güvercinlere yem atarlardı ve o saatlerde güvercinler sadece onların damına konardı. Konuşurdular onlarla, oynaşırdılar. Çocukları okuyup şehirden gitmişlerdi, avuntuları bizlerdik, birde Zöhrep teyzenin kedileri. Hiçbir kaygıları yoktu. Ölümlük bir kaş kuruş para biriktirmiş, Zöhrep teyze kurban amcayı, Kurban amca Zöhrep teyzeyi mahalleliye emanet etmişti, gözleri arkada kalmayacakmış... Kimin başı ağrısa, kimin bir sıkıntısı olsa o kişinin yanındaydılar. Biri sokağımızın babası, diğeri annesiydi. *** Ehlikeyifti kurban amca. Çayını alır, gazetesini açar, birde sigara yakardı. Zöhrep teyze gramofonu kurardı. Yaz mevsimiyse eğer kısır dut ağacının altındaki divana uzanırdı. Kış mevsimi ise keyfine göre dizayn ettirdiği, Zöhrep teyzenin rengarenk çiçekleri ile dolu genişçe camekanın içinde keyf ederdi. Bahçesinde çilekler yetiştirirdi / halen burnumda kokusu/ Birkaç haftada bir mutlaka mangalda sucuk yapardı ve komşu evlere lavaşların içinde gönderirdi. Bazen dağa giderdiler büyüklerimizle, tomurcuk kar getirirdiler. Hanımlar çeşitli meyve reçellerini sulandırıp dökerdiler üzerine. Faytonlar dizilirdi, içlerine doluşup pikniğe giderdik. Telsizdeki büyük ıhlamur ağaçlarının ortasına bir battaniye gerer, Zöhrep teyzeyi oraya yatırır sallardı çocuklar gibi.... Etler pişirilirdi, bolca balık tutulurdu, erkekler bir köşeye çekilip rakıları açardı. Kurban amca keyiflenirdi. Gramofonlarda dinlediğimiz şarkılardan birini seçer ve başlardı söylemeye... / Sazlar çalınır çamlıcanın bahçelerinde, Bülbül sesi var şarkıların nağmelerinde, Bir taze emel var bu kızın handelerinde/ Sonra gelirdi eşinin yanına kulağına bizi utandıracak bir şey söylerdi sadece ikisinin ve biz çocukların duyabileceği ses tonuyla. Zöhrep teyzenin fındığımsı burnuna dokunurdu parmağının ucuyla / acaba o anda sarılma isteğinin bastırılması için miydi bilmem./ Ve her piknikte “Rakıname” okurdu... Tiyatroların, sinemaların müdavimiydiler... Özenirdik.... Bir çoğumuz plastik ufak bidonlara sımışqa doldurup sokak başlarında “Beş bardağı Yirmi beşe” Diye bağırdıysak ta asla o olamadık. Keramet sımışqa da değilmiş.... *** Bir gün yağmura yakalanmış, eve varırım diye sığınmamış bir yere. Sonra hastane, sonra tahliller, filmler.... Amcam Erzurum’a Üniversiteye götürmüş, yapacak bir şey yokmuş.... Önce sokağımız, sonra mahallemiz, ardından onu tezgahında göremeyenler doluştu evine. Helallik alacak ne kadar insan vardı? Gün geçtikçe daha da ağırlaşmış, konuşamaz olmuş. Adettendir “Canın ne ister?” diye sormak. Her kes soruyor, o gözleriyle hiçbir şey der gibi bakıyordu.... Yemeden içmeden kesilmiş. Her kes hazırlıklı, tedirgin... Zöhrep teyze “Canın ne ister, sana ne yapayım” Diye sormuş... "Üzüm" demiş zor bela çıkarabildiği sesle... Kış, zemheri... Haber salınmış Ege’de oturan akrabalara son isteği diye. Bulunup yollanmış. Hanımı üzüm koparıp yediriyormuş."Nereden?" diye sormuş "Manisa'dan yolladılar, sen istedin ya"...Gülmüş... "Hep söylemek isterdim de söyleyemezdim. O gün sen ne istediğimi sorduğunda “üzüm gözlüm” hiç bir şey istemem diyecektim" 3 yıl yaşadı ehlikeyif amca. Doktorların inadına mıydı yoksa üzüm gözlüsünün hatırına mı bilinmez... Önce üzüm gözlüsü gitti, ardından o... Kazmanın yere saplanmadığı soğuklardı... Üzüm gözlüsünün eliyle yoğurduğu tezeklerin ateşinde yumuşattık toprağını... Bir ay içinde ard arda düşüp gitti sokağımızın Sakız hanımı ile Mahur beyi... Not: Bu gün 14 Şubat, Kurban amca ve üzüm gözlüsü ile o güzel, insanlık kokan sokağımızın anısına.... asivemavi36
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |