..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Barýþý bulacaðýz. Melekleri duyacaðýz, göðün elmaslarla parladýðýný göreceðiz. -Çehov
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Hamit Çaðlar Özdað




27 Mart 2008
Ýntikam Yemini  
Kan Muskalarý Destaný'nýn içine girmeye devam...

Hamit Çaðlar Özdað


Kan Muskalarý Destaný'nýn temelindeki harcý oluþturan ikinci öyküdür Ýntikam Yemini. Sevdiklerimiz için neler yapabileceðimizi anlatýr bize. Yurtkol isimli Palyaço'nun intikamýdýr söz konusu olan, uzun yýllar sonra alýnacak köklü bir intikam...


:BJDB:
Geçmiþi hatýrlamak bana acý verse de yaþama tutunmak için elimde kalan tek þey bu artýk. Yýkýmý yaþamak her þeyi daha da zorlaþtýrdý. Kendimi saklayýþýmý zorunlu kýlan nedenler yeryüzünde kendiliðinden can buldu artýk. Kabul etmek gerekir ki benim bilinmem durumu daha da kötü yapardý.

Ama yine de tüm bunlarýn olmasýný izlemek çok zor. Sýkýldým artýk...

Eskiden de haksýzlýklar, acýlar vardý elbet. Ama bu denli cüretkar bir çöküþ olmamýþtý hiç. Çok kan aktý, çok kahraman öldü. Nice masumun kanýna girdi Azap. Gorkin de katran dolu çukurundan izledi her þeyi; hem de gülümseyerek. Baþkalarýnýn acýlarý onlarýn besini oldu. Neyse ki þimdilik durdu bu zulüm, umarým bir daha da tekrarlanmayacak. Gerçi tekrarlansa da elimden bir þey gelmez; saklanmak zorundayým...

Ýki ayaklýlar biraz daha iþin içine girseydi bazý þeyler farklý olurdu diye düþünüyorum. Yine de çözümün onlarda olduðundan emin deðilim. Bakka elinden geleni yaptý ama sonuçta Azap’a engel olamadý. Ne de olsa o da kendini bir ölçüde saklamak zorundaydý; kanatlý devlerin yeniden ortalýkta görünmesini istemezdi elbet.

Bakka...

O beni hiç tanýmadý, hatta varlýðýmdan bile haberdar deðildi ama ben onu tanýyorum; hem de doðduðu günden beri. Týpký diðer boy çocuklarý gibi onu da biliyorum. Büyük dedelerinin ardýndan o da düþmanlarýyla savaþtý, üstüne üstlük yalnýzdý. Kendi yaþýtlarý vahalarýnda gizli kalmayý tercih ettiði halde o savaþmayý seçti...

Kendi zayýf kopyalarýna olan sempatisi yüzünden Bakka akrabalarýndan biraz farklýydý hep. Onlarý sever, fýrsat buldukça da onlara yardým ederdi. Yüreðindeki cesaret ve kendini gözlerden uzak tutmadaki becerisi eþsizdi. Parlak zekasý birçok þeyi önceden görmesini saðlardý. Gerçekten saygýdeðer bir Ateþ Boyu çocuðuydu o.

Tam olarak ne zamandý hatýrlamýyorum ama yýkýmdan önceki günlerden, Azap’ýn Tanrý Gorkin’le anlaþma yapmadýðý zamanlardan bir aný sardý benliðimi. Bakka’nýn yardýmýna koþtuðu yeni nesilden birinin anýsý... Ýmparator Amirhak’ýn hükmündeki adil devir uzun yýllar boyunca süregelmiþ, yeryüzü sakinliðin keyfini sürmekteydi. Kimse sonun bu denli yakýn olduðunu bilmiyordu. O genç çocuk ise – galiba adý Yurtkol’du – kendisini bekleyen felaketin farkýnda deðildi. Bakka’nýn desteði bile yeterli olmadý ona. Yaþadýklarýnýn ardýndan yüzü gülmüyordu artýk. Ama en azýndan yaþýyordu; bunun kýymetini benim kadar bilmese de yaþýyordu...

***

Liman kenti Anstorra’nýn taþ surlarý her zamanki gibi tüm ihtiþamýyla yükseliyor ve iki güneþin ýþýklarý tarafýndan yýkanýyordu. Her bir ýþýk hüzmesi, diðerleriyle yarýþýrcasýna tüm oluklarý parlatýyordu. Alýþýlan görüntünün aksine; bugün þehir kapýlarýnda ticaret trafiði yoktu.

Ýþin aslý farklýydý, ticaret durmamýþ, sadece öðlen saatine kadar kapýnýn kullanýmý baþka bir geçiþe ayrýlmýþtý. Kervanlar eski ticaret yolunun yanýnda bekleþirken bu durumdan þikayet etmiyorlardý; az sonraki gösteriyi yakýndan izleyecek olmak mutlu olmalarý için yeterliydi. Kendilerini þanslý sayýyorlardý, týpký Anstorra ahalisi gibi onlar da iki hafta boyunca sürecek eðlencenin baþlama yürüyüþünü merakla bekliyordu.

Cemboba’nýn Sirki þehre geliyordu!

Kendine rakip tanýmadan tartýþmasýz en iyi olmayý her zaman baþarmýþ o efsanevi sirkin geçit töreni baþlamak üzereydi. Sanatýný ve hünerini sergilemeyi iþ edinen ve bu iþi de hakkýný vererek yapan yüzün üzerinde akrobat eski taþ yolun üzerinde sýralanmýþ, onlara itaat etmeyi ustalýkla baþaran sayýsýz hayvan da efendilerinin komutunu beklemeye baþlamýþtý. Cemboba herkesin yerinde olduðundan emin olduktan sonra gür sesiyle çalýþanlarýna seslendi:

“Herkes hazýr mý?”

Akrobatlar sessizce baþlarýyla onayladýlar. Hepsi Cemboba’nýn gözüne bakarak gülümsemelerini takýnmýþtý. Ýri adam da onlara gülümsüyordu, vakit kaybetmeden Anstorra’ya giriþ emrini verdi:

“Borazanlar!”

Müzisyenler þeflerinin iþaretiyle çalmaya baþladý. Ayný anda tüm sirk harekete geçmiþti. Daha önce sayýsýz kereler bu yürüyüþ yapýlmýþ, artýk neredeyse kusursuz bir ahenk yakalanmýþtý. En önde müzisyenler ilerliyor, onlarýn arkasýndaki yüksek tahtýrevanda kostümlü akrobatlar türlü hareketler yapýyordu. Arkadan gelen filler adýmlarýný taþlarý topraða gömercesine atarken ateþ püskürten adamlar binek olarak kýlýç diþli aslanlarý kullanýyordu. Büyücülerin hükmettiði parlak ýþýk hüzmeleri kývrýla kývrýla göðe yükseliyordu. Gerilerdeki tahtýrevanlarýn üzerindeki kadýnlarýn güzelliði birçok soylu kadýna taþ çýkartacak düzeydeydi. Yýlanlarla dans eden, kuþlarýný her yöne uçuran birçok hayvan efendisi vardý. Tüm geçitte aralara sýkýþtýrýlmýþ misk öküzleri ve onlara saðlý sollu baðlanmýþ küfelerin içi ise görünmüyordu.

Müziðin her notasý eþsiz bir akrobasiyle taçlandýrýlýyor, dillere destan gösteri tüm zihinlere kazýnmak için geliyordu...

Sirk kapýya vardýðýnda bekleþen kervanlar çoktan alkýþa baþlamýþtý. Þehrin içinde yerlerini almýþ halk sokaðýn kenarlarýna, evlerin balkonlarýna ve alana hakim çatýlara kurulmuþtu. Tüm gösteri surlarýn içine taþýndýðýnda anneler çocuklarýný tutamaz oldu ve ortalýkta koþuþan ufaklýklarýn neþeli kahkahalarý sirkin mutlu melodisine karýþtý. Bu olay, küfelerde gizlenen adamlar için gereken iþaretin ta kendisiydi; sokaðý büyüyle patlayan küfelerden atlayan palyaçolar sardý.

Çocuklarýn da, onlarýn ailelerinin de keyfine diyecek yoktu artýk. Palyaçolarýn da ortaya çýkmasýyla birlikte gösteri son noktaya ulaþmýþtý. Vali Konaðý Meydaný’na kadar giden uzun yol boyunca geçit kesintisiz bir þekilde sürdü. Meydanda akrobatlar tahtýrevanlardan inip hünerlerini sergilemek için biraz zaman harcadýlar. Saatler geçtiðinde sirk þehirden çýkmýþ ve duvarlarýn dýþýnda kurulu renkli çadýrýna girmiþti. Çýkýþ esnasýnda ticaret kervanlarý yine bir süreliðine durdurulmuþ ama bu seferki tüccarlar da sabahki meslektaþlarý gibi þikayet etmektense gösterinin keyfine varmayý tercih etmiþti. Yarýn akþam olduðunda çadýrda esas gösteriler baþlayacaktý. Cemboba’nýn para kazanmaya baþlamak için bir gün kadar beklemesi gerekecekti. Ama o beklemeye alýþýktý; týpký kazanacaðý paranýn yüklü olacaðýna alýþýk olduðu gibi...

***

Baþlama yürüyüþünün ardýndan bir hafta geçmiþ, tüm þehirde süren sirk heyecaný katlanarak artmýþtý. Aðýzdan aðýza yayýlan muhteþem gösteriler her gece dolup taþan o renkli çadýrda hayat bulmuþtu. Üçüncü gün vali ve oðlu da Cemboba’nýn misafiri olmuþ ve memnuniyetlerini býraktýklarý yüklü bahþiþle ifade etmiþlerdi.

Bugün ise farklýydý, çadýr diðer günler gibi dolu olmayacaktý. Cemboba bu akþam için özel bir müþterinin talebini kabul etmiþ ve ustalýkla sergilenen tüm performansý tek bir misafir ve onun eþlikçileri için kapatmýþtý.

“Valiyi bile bu þekilde aðýrlamadýk patron!”

Ýtiraz eden Yurtkol’du. Neþeli bir palyaço kýlýðýndaki genç adam tüm ciddiyetiyle Cemboba’ya itiraz etse de mevcut kostümü ve suratýndaki boyalar onu ciddi göstermekten çok uzaktý. Yine de Yurtkol’un ses tonu kendisini ifade etmekte yetersiz kalmýyordu.

“Sakinleþ evlat, paralý bir müþteri iþte, gösteri yapýlacak, para alýnacak ve gün bitecek.” diye yanýtladý sirkin patronu.

Bu yanýt Yurtkol için yeterli deðildi:

“Halký içeri almamaktan bahsediyorsun Cemboba, bize esas iþimizin mutluluk daðýtmak olduðunu söyleyen sendin, tek bir adamýn mutluluðu koskoca þehrinkinden daha mý önemli yani?”

Ýri adam çalýþanýna gülümsedi ve sabýrla onu ikna etme çabalarýný sürdürdü:

“Anstorralýlarýn bir gece sabredebileceðinden eminim. Hem senin sevinmen gerek, misafirimiz özellikle kýzkardeþini izlemek istiyormuþ.”

Bu Yurtkol için yeni bir haberdi. Patronuna cevap veremeden iri adam uzaklaþtý. Palyaçonun yüzündeki boyalý gülümseme bozulmasa da gözlerinden akan þaþkýnlýk ortadaydý. Genç adam söylene söylene at arabasýnýn yolunu tuttu. Ýçeri girdiðinde kýzkardeþi Remca kostümünü giymiþ, makyajýnýn son rötuþlarýyla meþguldü. Aðabeyinin sinirli halini fark etmekte zorlanmadý:

“Paragöz Cemboba kabul etmedi deðil mi?”

Yurtkol baþýyla onayladý. Gösteriyi tek kiþi için kapatmanýn yanlýþ olduðunu kardeþine de söylemiþ, genç kýz da bunu patrona iletmesini önermiþti. Aðabeyinin bu þekilde geri dönmesi de olaylarýn nasýl sonuçlandýðýný ortaya koyuyordu.

“Dahasý da var.” dedi Yurtkol ve devam etti:

“Misafir bu gece özellikle seni izlemeye geliyormuþ.”

Remca da aðabeyi gibi þaþýrmýþtý.

“Beni mi?”

Ýki kardeþ daha fazla konuþamadan borazanlarýn sesini duydular. Artýk ellerinden bir þey gelmezdi, gece baþlýyordu. Yurtkol sinirli bir þekilde dýþarý fýrladý, ilk baþlarda onun da rolü vardý.

Sirki kendisi ve adamlarý için kapatan adam sahneye yakýn bir yerde, koltuklarýn ortasýna doðru oturuyordu. Dev çadýr bu gece sessizdi, gösteriyi baþlatan komik palyaçolara gülen çocuklar yoktu. Normalde akrobatlarý alkýþlayan kalabalýk yerini bir avuç adam ve kadýna býrakmýþtý. Adamlarýn koruma olduklarý belliydi, silahlarýný çýkarmadan ve efendileri olduðu belli olan ortadaki adamýn etrafýna yayýlarak oturmuþlardý. Kadýnlar ise – birçoðu çocuk yaþtaydý – yarý çýplak kýyafetlerle efendilerine yakýn oturuyorlardý. Ortadaki adamýn, yani Cemboba’yý parasýyla ikna etmekte zorluk çekmeyecek kadar zengin olan adamýn yüzü ifadesizdi. Etrafýndaki güzel kýzlar da palyaçolarýn oyunlarý da onu etkilemiyordu. Yurtkol fýrsat buldukça ona bakmaya çalýþýyor, kýzkardeþini özellikle izlemek isteyen bu Anstorralýyý biraz olsun tanýmak istiyordu.

Gösteri normal seyrinde devam etti. Cemboba sunuþunu yapmaya çalýþýrken, önceden planlandýðý üzere, palyaçolar ona engel olan komiklikler yaptýlar. Sonunda iri adam sinirlenmiþ rolüne büründü ve etrafýndaki makyajlý þaklabanlarý tekmeleriyle uzaklaþtýrdý. Çýðlýk çýðlýða kaçýþan ve bir köþeye sinen palyaçolar rollerinin þimdilik bittiðini biliyordu.

Cemboba’nýn anlatýmý eþliðinde büyücülerin de içlerinde bulunduðu akrobatlar sahneye fýrladý. Havada oluþan ateþten çemberlerin içinden taklalar atarak geçen sayýsýz adam bir anda üst üste çýkarak bir piramit oluþturdular. Daha önceden illüzyonla gizlenen bir fil aniden ortaya çýktý ve piramidin tepesine küçük bir çocuðu fýrlattý. Süzülerek piramidin en yüksek noktasýna konan çocuk hiçbir ipe baðlý deðildi; tehlike bu gösterinin temel unsuruydu. Fil tekrar yok olurken piramit usta hareketlerle daðýldý.

Akrobatlarýn ateþli þovu biterken çadýrýn içi bir anda soðudu. Beþ büyücünün ayný anda ellerinden çýkan mavi ýþýk yuvarlak sahneyi bir dakikadan az bir sürede pürüzsüz bir buz tabakasýyla kapladý. Patenleriyle ortaya atýlan kýzlarýn arkasýnda oluþan ateþ dalgalarýnýn da ayný büyücülerin iþi olduðu belliydi. Buz ve ateþ, yarým elf kýzlarýnýn güzelliðiyle ve imkansýza yakýn esneklikleriyle yaptýklarý hareketleri tamamlýyor, zor beðenen aristokratlarýn bile estetik duygusunu doyurmayý garanti ediyordu. Çeyrek saat kadar süren bu ahenkli dansý bitiren, simsiyah dumanlarýn içinde beliren bir yarým ork oldu. Þimdi çirkinlik güzelliðin peþine düþmüþtü. Metal çivili botlarýyla buzu döverek koþan yarým ork sahnedeki kýzlarýn peþindeki avcýyý oynuyordu. Kýzlarý kurtaran kahraman ortaya çýkarken her yaný alevler sarmýþ, eriyen buzdan çýkan buhar çadýrý doldurmuþtu. Çadýrýn hava delikleri buharý dýþarý attýðýnda yarým ork yerde ölü taklidi yapýyor, patenlerini çýkarmýþ olan kýzlar da kahramanlarýný sarmalýyordu.

Palyaçolarýn ellerinde küfelerle sahneye atlamasýyla gösteri devam etti. Kýzlar yarým orkun bedenini kaldýrýp kahramanlarýnýn arkasýndan sahneyi terk etmiþ, ortalýðý yine neþeli bir hava sarmýþtý. Küfeler hýzlý bir þekilde çemberin etrafýna kondular. Birbirlerini ittiren ve taklalar atarak yere düþen palyaçolar gerçekten komik görünüyordu. Oysa makyajlarýnýn altýnda yüzleri gizlenen bu adamlar boþ çadýrýn sessizliðinde oynamaktan hiç de memnun deðildi. Aniden ortaya çýkan kýlýç diþli aslanlar bir karmaþa yarattý ve birkaç saniye içinde palyaçolar sahneyi boþalttý.

Küfelerden çýkan adamlar aslanlara kýrbaçlarla hükmetmeye, onlarýn zeka yüklü hareketlerle konuðu eðlendirmelerini saðlamaya baþladýlar. Bu gösteri de, týpký diðerleri gibi Cemboba’nýn sirkine özeldi. Bir süre sonra aslanlar ve terbiyecileri sahneyi boþaltmýþ, uzun zamandýr arka planda çalýnan müzik çadýrda inlemeye baþlamýþtý. Sirkin patronunun yavaþ adýmlarla sahneye gelmesiyle müzik yavaþ yavaþ duruldu ve sonunda kesildi.

“Þimdi sýra oklarýn havadaki dansýna geldi!” diye baðýrdý Cemboba.

Yurtkol yayýný elini almýþ, onunla birlikte sahneye çýkmak için hazýr bekleyen diðer palyaçolarýn önünde duruyordu. Belinin iki yanýnda iki arbalet, bacaðýnda da sýra sýra býçaklar asýlýydý. Genç adamýn bu silahlarý kullanmadaki becerisi eþsizdi ve þimdi de bu beceri tehlikeyle yoðrulmuþ bir gösteride sergilenecekti. Ýri Cemboba’nýn sözleri konuðun bir el hareketiyle kesildiðinde Yurtkol þaþkýn þaþkýn adama bakmaya baþladý.

“Silahlarýn ortaya çýkmasýný bu gecelik engellerseniz sevinirim. Doðrudan yýlanlý gösteriye geçmenizi rica ediyorum.”

Konuk konuþmasýný yaparken korumalarýn lideri olduðu belli olan adam onaylarcasýna baþýný sallýyordu. Bu hareketi sirkin patronu da, sahne arkasýnda bekleyen Yurtkol da görmüþtü; adam onlara güvenmiyordu. Yine de Cemboba rolünü profesyonelce sürdürdü. Gösteri akýþýna müdahale edilmesi onun da hoþuna gitmemiþti ama parasýný peþin almýþ olmak onun için daha önemliydi.

“Konuðumuzun isteði bizim için emirdir, sizlere Yýlanlarýn Efendisi Remca’yý sunuyorum!”

Sýralamanýn deðiþmesi sahne arkasýný bir anda karýþtýrmýþtý. Yoldan çekilen palyaçolarýn arasýndan kucaklarýnda sepetler taþýyan güzel kýzlar koþturmaya baþladý. Hepsinin suratýnda içten görünen bir gülümseme vardý; konuklara her zaman gülmeliydiler.

Kýzlarýn kýyafetleri son derece cüretkardý; bacaklarý tamamen ortada, üstleri ise kýsmen kapalýydý. Sepetleri ayný anda yere koyarken müziðin sakin týnýsýyla salýnýyorlardý. Derken Remca göründü. Genç kýzýn kostümü sahne arkadaþlarýnýnkilere benziyordu ama onun güzelliði farklýydý. Sahnenin tam ortasýnda durduðunda müzik sustu. Artýk mutlak sessizliðin hakimiyeti baþlamýþtý. Genç kýzýn güzelliðine yaraþýr sesiyle fýsýldayarak baþladýðý ve kýsa sürede tam bir þarkýya dönüþen melodiyle hem izleyenler hem de sepetlerin içindekiler büyülenmiþti. Sepetlerin baþýndaki kýzlarýn sakin salýnýmlarý devam etti, onlarla birlikte hasýr kapaklar hareketlendi ve sonunda açýldýlar.

Bir süredir karanlýkta bekleyen sürüngenler yavaþ, sakin ve dingin bir þekilde sahneyi sardý. Yýlanlarýn bu hali gerçekten izlemeye deðerdi. Tüm bu estetik görüntünün ortasýnda yer alan Remca ise sesiyle harikalar yaratýyordu. Kýzýn þarkýsý hem yýlanlarý hem de onu çevreleyen diðer kýzlarý dans ettiriyordu; akrobatlar bilinçli, hayvanlar ise bilinçsizdi. Ardý ardýna sýralanan pullu deriler tam bir uyum içinde dönmeye baþladýlar. Hareketlerinin merkezinde Remca vardý; yere çömelmiþ ve gözlerini kapatmýþtý. Kýzýn kollarý da adeta birer yýlan gibi kývrýlarak havayý okþuyordu.

Güzel Remca’nýn melodisi ayný yavaþlýkta devam etti ama yýlanlar her saniye ona daha da yakýnlaþmýþtý. Plarra’dan sonra yeryüzünün en zehirli hayvanlarý olan özel sürüngenler gitgide tehlikeyi artýrmaya baþladý. Artýk týslýyorlar, Yurtkol’un kardeþi kollarýný oynattýkça onunla birlikte salýnýyorlardý. Çok geçmeden kýz görünmez oldu. Üstü üste binmiþ yýlanlar onu sarmaladýðýnda bile þarkýsýna devam ediyordu. Zehir kusmaya hazýr olduklarý halde sivri diþlerini ete saplama arzusundan arýnmýþ çatal dilliler ritimlerini bozmadan yükseldiler. Remca’nýn yýlanlarýn üzerinde yükseliþi baþladýðýnda korumalarýn bile tüm dikkati onun üzerindeydi.

O büyülü anda genç kýz tam bir tanrýça gibi duruyordu. Kimse onu çevreleyen diðer kýzlarýn sahneyi terk ettiðini fark etmemiþti. Her þey dehþet verici bir nizama sahipti. Çatal dillilerin korku ve saygý yaratan görüntüsü bile bu muntazamlýðýn içine soðurulmuþ ve fark edilmez bir hal almýþtý. Tüm bu olanlarýn ve ruhu besleyen namelerin içinde Yurtkol misafiri izliyordu. Korumalarýnýn aksine o silahsýzdý. Zaten aksine de çok gerek yok gibiydi; bu denli adamýn arasýndan ona ulaþmak imkansýza yakýndý. Palyaço kendini rahatsýz hissetti. Daha önce de kýzkardeþine alýcý gözle bakan birçok kiþi görmüþtü ama hiçbiri bu denli tedirginlik verici bakmýyordu. Konuðun gözleri Remca’ya kilitlenmiþ olsa da zihninde baþka hesaplarýn döndüðü Yurtkol için aþikardý. Genç adam sinirli bir þekilde sýrasýný bekledi. Artýk gösterisinin atlanmýþ ve ona saygýsýzlýk edilmiþ olmasý önemli deðildi, tek isteði kýzkardeþinin bir an önce iþini bitirmesi ve o rahatsýz edici gözlerden uzaða çekilmesiydi. Ona aylar gibi gelen birkaç dakikanýn sonunda da istediði oldu.

Remca’nýn hoþ týnýsý dinerken yýlanlar sepetlerine geri dönmüþtü. Aniden canlanan sirk müziði eþliðinde taklalar atarak sahneye gelen akrobat kýzlar hasýr kapaklarý yerlerine oturttu ve geldikleri gibi sýrayla sahneyi terk ettiler. Güzel Remca misafiri selamlarken adam tek baþýna alkýþlýyordu. Korumalarýnýn da takdirle – ve biraz da istekle – genç kýza baktýklarý belliydi. Yurtkol’un en önde yer aldýðý palyaçolar sahneye doluþtuðunda sirkin bu geceki gösterisi de bitmek üzereydi. Bir filin üzerinde sahneye gelen Cemboba’nýn kapanýþ konuþmasýyla gece kapandý. Misafir memnun kaldýðýný belirten sözlerini sonraya sakladý.

***

Aradan bir hafta geçmiþ, sirk çadýrý sökülüp yük hayvanlarýnýn sýrtlarýndaki yerini almýþtý. Birinci güneþ doðalý bir saat kadar vakit geçmiþti. Cemboba kafilenin Tanrýça Axanka’nýn Güneþi’yle birlikte harekete geçmesi için talimat vermiþti. Yurtkol da her sirk çalýþaný gibi kendi hazýrlýklarýný bitirmiþ, kervanýn uzun yol koruma þefi olarak üstüne düþenleri gözden geçiriyordu.

Genç adam yol için silahlanmýþ, kendisiyle birlikte hem akrobat hem de koruma olarak görev yapan adamlarýn durumunu izliyordu. Genç adamýn sýrtýnda uzun yayý asýlýydý; yay gösterilerinde de kullandýðý renkli ve kaliteli bir silahtý. Sadaðý beline asýlýydý, at üstündeyken hýzlý olmanýn en iyi yolunun bu olduðunu düþünüyordu. Yularýný tuttuðu hayvanýn nallarýný kontrol ederken belinin iki yanýna asýlý arbaletleri takýrdadý. Bu silahlar da týpký yay gibi kaliteliydi ve gösterilerde seyircileri korkuyla karýþýk bir heyecana sürüklemek için kullanýlýyordu. Genç adamýn makyajsýz hali güneþlerin altýnda esmerleþmiþ tenini ortaya koyuyordu. Beyazla kaplý ve renklerle süslenmiþ hali bile bir palyaço için fazlasýyla yakýþýklýydý. Genç adamýn bacaðýna kayýþlarla tutturulmuþ býçak sýrasý da koruma þefine yakýþýr bir þekilde tehditkardý.

Yurtkol kafasýný kaldýrdý ve gözleriyle Remca’yý aradý. Genç kýz iki saat kadar önce yýlanlarýnýn gereken þekilde tahtýrevanlara yüklendiðinden emin olmak için yanýndan ayrýlmýþtý. Yurtkol adý gibi emindi ki kýzkardeþi hayvanlarý sakin bir yolculuða hazýrlamak için birkaç parça tatlý söz de sarf edecekti. Genç adam birinci güneþin konumuna baktý, kýzkardeþini görememiþ ama artýk dönmesi gerektiðini düþünmeye baþlamýþtý. Atýný korumalardan birine emanet edip Remca’yý aramaya koyuldu.

Aradan yarým saat kadar geçtiðinde tüm sirk Yurtkol ile birlikte Remca’yý arýyordu. Güzel kýz ortadan kaybolmuþtu. Yýlanlarý sakinleþtirmek için tahtýrevana geldiðini görenler vardý ama ayný akrobatlar onun iþini bitirip gittiðini de görmüþtü. Ne olduðu hakkýnda kimsenin bir fikri yoktu; yola çýkmadan önce ortadan kaybolmak Cemboba’nýn tüm öfkesini üstüne çekmek demekti ve kimse bunu göze almazdý. Tanrýça Axanka’nýn Güneþi doðduktan saatler sonra bile Remca bulunamamýþtý.

“Onu bulmak için muhafýzlara baþvurmalýyýz!”

Yurtkol kendini kontrol etmekte zorlanýyordu, Cemboba ise onu sakinleþtirmeye çalýþýyor ama ne yapsa bunu baþaramýyordu. Sonunda genç adamýn dediðini yapmaktan baþka çare bulamadý. Sirk kafilesi olduðu yerde beklemeye koyuldu ve Cemboba, yanýnda Yurtkol ve diðer iki adamýyla birlikte Anstorra’nýn surlarýndan içeri girdi. Muhafýzlarýn merkezine, yani Vali Konaðý Meydaný’na varmak epey zamanlarýný almýþtý. Anstorra’nýn dillere destan büyüklüðü Yurtkol için þu anda nefret uyandýrmaktan baþka bir þey ifade etmiyordu. Ne yazýk ki aradýklarý cevap karakolda da deðildi...

Ýki gün boyunca sirk hareket edemedi. Bu durum Cemboba için tüm planlarýnýn aksamasý demek olsa da nadir bir yeteneðe sahip olan akrobatýný kaybetmemek onun için daha önemliydi. Yurtkol ise bambaþka duygular içindeydi. Kýzkardeþini yitirmek hayal edebileceði en kötü þeydi. Ailesinin ona emaneti olan o güzelliði, canýnýn bir parçasýný yabana terk etmiþ gibi hissediyordu kendini. Tüm bunlarýn üstüne bir de Cemboba’nýn son kararý eklendi; sirk artýk beklemeyecekti. Bu kararýn hem yýlan seramonisinin hem de palyaçolarýn oklu gösterisinin sonu olacaðýný biliyordu ama iri adamýn baþka çaresi yoktu. Kervan, Palyaço Yurtkol ve Yýlan Efendisi Remca olmadan ilerlerken okçu arkasýndan izliyordu. Son bir bakýþýn ardýndan genç adam atýný Anstorra’nýn ihtiþamlý surlarýna çevirdi, artýk içindeki kuþkunun peþinden gitmekten baþka çaresi yoktu.

Yurtkol esrarengiz misafirin kardeþine olan hayranlýðýný unutmamýþtý. Adamýn derin gözlerindeki anlaþýlmaz garipliði zihnine kazýmýþtý. Tek ihtiyacý olan bir isimdi ama Cemboba ona bunu veremedi. Konuðun, sirki kendisi için kapatma talebi bir simsardan gelmiþti ve adamýn adý hiç anýlmamýþtý. Ýri patronun palyaçosuna verebileceði tek bilgi simsarýn adýydý: Gantu...

Yurtkol’un Gantu’ya ulaþmasý zor olmadý ama adamýn her zaman iþ peþinde koþtuðu hana gittiðinde hoþ karþýlanmadýðýný kendisi de anlamýþtý. Handan üzeri kanlarla kaplý bir þekilde kaçarcasýna çýktýðýnda da boyundan büyük bir iþe bulaþtýðýnýn farkýndaydý. Ama yüzünde üzgünlükten ziyade tatmin vardý; misafirin adýný öðrenemese de lakabýný öðrenmiþti. Gantu’nun da müþterisinin adýný bilmediðine ikna olmuþtu, en azýndan ölürken gözleri doðru söylüyordu. Artýk okçunun hedefi Gantu deðildi, Kirli lakaplý adamý bulmalý ve ona Remca’nýn sahipsiz olmadýðýný göstermeliydi.

Handa yaþananlarýn üzerinden bir hafta kadar geçtiðinde Yurtkol Anstorra’ya geldiðinden beri yaptýðý gibi yine saklanýyordu. Gece çökeli birkaç saat geçmiþ, iki güneþin ýþýklarýndan yoksun karanlýkta duvarlardaki meþalelerin cýlýz ateþi sokaklarý aydýnlatýr olmuþtu. Genç adamýn gözlerindeki ýþýk çoktan sönmüþtü; Kirli’nin iþini ve baðlantýlarýnýn ne denli derinlere uzandýðýný öðrendiðinde korkmasýnýn ona fayda saðlamayacaðýna karar vermiþti. Gözünü karartmýþ ve pezevenklerin kralý olarak da anýlan düþmanýnýn mekanlarýný gözler olmuþtu.

Fark edilmeden izlemeyi sürdürdü, þehrin doðusundaki bu ara sokakta tek bir kapýya dikkatini yoðunlaþtýrmýþtý. Nefretinin onu delirtmesine izin vermiyordu, kýzkardeþinin baþýna gelmiþ olabileceklerin hayalini ise o kadar kolay bastýramýyordu. Hala bir ize rastlamamýþtý ama içten içe hissettiði bir eminlik sarmýþtý yüreðini. Remca’yý Kirli kaçýrmýþtý. Daha doðrusu kaçýrtmýþ olmalýydý, þimdi ise güzel kýzý tutsaðý olarak tuttuðu kesindi. En azýndan Yurtkol böyle düþünüyordu ve aksine bir kanýt bulana kadar da bu düþüncesinden vazgeçmeye niyeti yoktu. Bir haftadýr sürdüðü tüm izler onu bu noktaya, Mavi isimli bu mekana getirmiþti. Bilgiyi, sokakta kýstýrýp konuþturduðu pezevenklerden almýþtý. Ýçlerinden birinin canýný almak zorunda kalmýþtý ama býçaðýný adamýn pelerinine silerken bile piþmanlýk hissetmemiþti. Remca’yý bulana kadar yoluna çýkan hiç kimse önemli deðildi.

Bekleyiþi çok uzun sürmedi, Mavi’nin kapýsýna gelen bir at arabasý ve etrafýndaki korumalar onun aradýðý cevabý vermiþti. Patronlarýný gecelik eðlencesi için içeri sokan sinsi görünüþlü adamlar dýþarýda konuþurken Remca’nýn adýndan ve hünerinden bahsettiler. Palyaço ise o an birçok duyguyu birlikte tattý…

Genç okçunun bedenini saran ilk dalga tamamen nefretten ibaretti. Kirli için beslediði tüm kin yüzeye çýkmýþtý þimdi. Ardýndan Palyaço kendini kontrol etmekte zorlanmaya baþladý. Kýzkardeþinin içeride olduðunu duymak onu sarsmýþ ama küçücük bir umudu da beraberinde getirmiþti. Saklandýðý yerden fýrlayýp önüne çýkan herkesi yok ederek Remca’ya ulaþmak istiyordu. Peki neden hala bekliyordu? Dizlerinin titrediðini hissetti, vücudunun hakimiyeti artýk onda deðildi sanki. Bakýþlarýný ellerine indirdi, belindeki arbaletleri parçalarcasýna sýkmakta olduðunu anladýðýnda avuçlarý kanýyordu. Yurtkol’un son olarak hissettiði þey katýksýz bir çaresizlik oldu. Tek baþýna kýzkardeþini kurtarabileceðine dair kendine güvenmemeye baþladý.

Tüm bu düþüncelerden sýyrýldýðýnda sokakta ilerlemekte olduðunu anladý. Gözlerini tekrar yukarý çevirdiðinde sakince kendisini izleyen korumalarý gördü. Mantýðý ona durmamasýný, sýradan bir Anstorralý gibi yoluna devam etmesini söylüyordu. Remca’yý kurtarmak için detaylý bir plan tasarlamalýydý, aksi bir hareket onun ve güzel kardeþinin ölümünden baþka bir þey getirmeyecekti. Yüreðinden taþan nefret mantýðýný boðduðunda artýk geri dönüþü olmayan bir yola girdiðinin farkýndaydý.

Palyaço, korumalarýn onu izlemelerine raðmen farkýna varamayacaklarý kadar hýzlý bir þekilde saldýrdý. Genç adamýn gözlerindeki solgun bakýþ umutsuzluðunu ortaya koysa da ince vücudunun hýzý ölümü beraberinde getiren bir silahtan farksýzdý. Arbaletlerden fýrlayan kalýn oklar ayný anda iki adamý yere serdi. Bir daha nefes alamayacak arkadaþlarýnýn düþüþüne þahit olan diðer adamlar kýlýçlarýný çekerken biri daha yerçekimine karþý koyamadan sokaðýn taþlarýna serildi. Adamýn boðazýndaki býçaðýn havada süzülüþünü görebilen olmamýþtý.

Yurtkol’un hareketlerinde istisnasýz bir uyum vardý. Kapýda bekleyen beþ kiþiden üçünü birkaç saniye içinde öldürmüþtü. Þimdi ise yolunda iki adam daha vardý. Ellerindeki býçaklarla saldýrýrken zihninin bir köþesinde Remca’nýn aciz bir görüntüsü takýlý kaldý. Kýzýn hayalden ibaret yüzündeki bakýþlardan güç alarak öne atýldýðýnda kendisini düþünmüyordu. Kapý ile arasýndaki adamlarýn kýymetsiz yaþamlarýna son vermesi uzun sürmedi. Kendisinin de yaralandýðýný fark edemeyecek kadar dalgýndý. Duygularýnýn gölgelediði mantýðý mekanýn korumalarýnýn çok daha sert bir þekilde karþý koyacaðýný ona haykýrýyordu ama Palyaço düþünceleriyle hareket etmeyi çoktan unutmuþtu.

Mavi’nin ön kapýsýndan girmeye çalýþmýþ ama Kirli’nin içeride bekleyen adamlarýný aþamamýþtý. Alnýndan yaralanmýþ ve kendi kaný sað gözüne dolmuþken kapýdan dýþarý düþtü. Ýnce vücudu sokaðýn taþ zeminine çarptý ama onun yýðýlýp kalmaya niyeti yoktu. Hýzla ayaklandý ve yönünü binanýn arkasýna dolanan sokaða çevirdi.

Arkasýndan koþturan ayak seslerinin farkýnda olmasýna raðmen onlarý düþünmüyordu. Çevik bir hareketle sýçrayarak ilk kat pencerelerinden birinin parmaklýklarýna yapýþtý. Arbaletlerinden birinin düþtüðünü biliyor ama bunu önemsemiyordu. Kulaklarý ona Mavi’nin içindeki koþturmacaya dair bilgiler sunuyordu ama beyni yorum yapma yetisini kaybettiði için tepkisizce yoluna devam etti. Ýkinci kata sýçradýðýnda peþindeki korumalarýn küfürlerini duydu. Camý kýrarken kontrolsüzce kolunu kesti, yaralarý ona acý veremezdi; Yurtkol hissizleþmiþti.

Genç adam mekanýn masmavi duvarlarýnýn kýrmýzýya boyanýþýndan baþka bir þey görmüyordu. Fýrlattýðý býçaklar ve elinde kalan son arbaletinden çýkan kalýn oklar düþmanlarýnýn kanýný fýþkýrtarak görevlerini yapýyorlardý. Palyaço’nun kendi kaný da bu ölümcül cümbüþün içinde hatýrý sayýlýr bir yere sahipti. Kirli, nüfuzlu bir adamdý ve onun mekanlarý düþmanlarýn baþarýyla yok edebileceði yerler olmaktan çok uzaktý. Tecrübeli savaþçýlar Palyaço’yu öldürene kadar durmayacaktý. Genç adam ise adeta bir hayalet gibi Remca’yý arýyordu.

Mavi’nin içinde yarý çýplak kadýnlar ve eðlence umuduyla gelen misafirler koþturmalarýný sürdürdü. Müzik ve içkiyle süslenen gecenin bir anda ölümün kol gezdiði bir katliama dönüþmesi kimsenin beklemediði bir durumdu. Kimin dost kimin düþman olduðunu ayýrt etmekte zorlanan insanlar kendi canlarýndan baþka bir þey düþünmüyorlardý. Palyaço için ise birçok düþman ve tek bir dost vardý; kýzkardeþi dýþýndaki herkes – yoluna çýktýklarý sürece – düþmandý.

Genç okçu yönünü üst katlara çevirdi. Kanla kapanan sað gözü onu zorluyordu ama esas zorlanma ayýk kalmak için verdiði savaþta kendini gösteriyordu. Acýyý duyumsayamayacak kadar hissiz olsa da yaralarý yakýnda onu öldürecekti. Düþüncesizce ilerlemeye devam etti. Karnýnýn yanýný kesen kýlýcýn sahibinin kalbine soktuðu býçaðý çýkaracak gücü kendinde bulamamýþ ve yoluna devam etmiþti.

Merdivenlerden çýkmaya devam etti. Niye üst katlara yöneldiðini bilmiyordu. Hareketlerinin yavaþladýðýnýn farkýnda deðildi. Tüm kargaþanýn gürültüsü içinde ne kendisini kovalayanlarý ne de kendisinden kaçanlarý ayýrabiliyordu ama tanýdýk bir týný duyduðunda tüm benliði geri geldi. Remca’nýn þarkýsýný duyduðundan emindi. Hýzla koridora daldý. Artýk canýný yakan yaralarý hissediyordu, mantýðý geri gelmiþti. Ýçinde beliren güçle harekete geçti. Remca’nýn yýlanlara hükmeden þarkýsýnýn hangi kapýdan geldiðini anlamakta zorluk çekmedi. Koridordaki savaþçýyý öldürürken tamamen soðukkanlýydý. Kapýyý açtýðýnda Remca’yý gördü ve kendi çýðlýðýný duydu. Palyaço istemsizce haykýrmýþtý.

Yurtkol birkaç adýmýn ardýndan dizlerinin üstüne çöktüðünde Remca’nýn cansýz bedenine bakýyordu. Yataða baðlý bir þekilde tutulan kýz, sirkte hükmettiði yýlanlardan birinin zehirli ýsýrýðýyla ölmüþtü. Olanlarý anlamak Palyaço için zor olmadý; özgürlüðüne düþkün kardeþi tutsaklýða boyun eðmemek için kendi canýna kýymýþtý. Ortamdaki kargaþa, bekçilerinin kýzý yalnýz býrakmasýna sebep olmuþ ve yýlanlarýna emretmek için þarkýsý dýþýnda hiçbir þeye ihtiyaç duymayan güzel Remca hýzlý davranmýþtý. Kýzýn söylediði son þarký kendi ölümünü seslendiriyordu. Yýlan her zamanki gibi efendisine boyun eðmiþti. Son kez þarkýnýn hükmüne girmiþ, son emri kusursuz bir þekilde yerine getirmiþti. Artýk Remca tutsak deðildi, ruhu özgür, bedeni ise ölüydü…

Palyaço ayaða kalkmak için kendini zorladý. Remca’nýn açýk gözlerine bakmaktan baþka bir þey yapamýyordu. Arkasýndaki adýmlarý duyduðunda düþünmeden bir býçak savurdu; o býçaðýn son silahý olduðunu biliyordu. Yaþamýnýn en kýymetli varlýðýný kaybetmenin getirdiði hüzün onu çökertmek için yavaþ yavaþ yayýlýyordu bedeninde. Genç adam artýk hiçbir ümidi kalmamýþ bir þekilde cama yöneldi. Kendisini aþaðý býrakýrken peþinden koþturan adamlar ne olduðunu anlayamamýþtý. Kirli’ye rapor verirken de camdan atlayan istilacýnýn sokaðýn zeminine çarpýþýný duyduklarýný söyleyeceklerdi.

Palyaço binadan atladýðýnda ölmek üzereydi. Kýrýlan kollarýna aldýrýþ etmeden ara sokaklara doðru koþtu. Þehrin karanlýðý onu içine kabul etmiþ ve peþindeki adamlarý bir süreliðine oyalamýþtý. Aniden bastýran yaðmur da akan kanýný iz olmaktan çýkardýðý için Kirli’nin fedaileri Mavi’ye elleri boþ dönecekti. Yurtkol bir köþede kendinden geçerken öleceðinden emindi. Sirkteki iþinin gülümsemek ve güldürmek olduðunu düþünüyordu þimdi. Kendini dev çadýrýn içinde hayal etti. Özene bezene yaptýðý gülen surat makyajý belirdi zihninde. Derken karþýsýnda bir müþteri gördü, yaþýný belli etmeyen bir adam ona doðru geliyordu. Gülümsemesi gerektiðini düþündü ama Remca’nýn ölümünü hatýrladý aniden. Çadýr hayali yavaþça yok olurken müþteri zannettiði kiþinin kendisine yaklaþan bir adam olduðunu anladý. Bayýldýðýnda baþýna geleceklerin farkýnda deðildi.

Bakka yerde yatan yaralý gencin ölmek üzere olduðunu anladýðýnda elini çabuk tuttu. Onu iyileþtirmek için zihninden bir parçayý açýk yaralarda gezdirdi. Niyetlendiði gibi genç adamý iyileþtirdiðini görünce memnun olmuþtu.

Anstorra’nýn Delzar’ýn kutlu topraklarýndan biri olduðunu Bakka da bilmiyordu. Kendinden verdiði þeylerin Delzar’da dalgalanarak Palyaço’ya kattýklarýný da asla bilemeyecekti…

***
Aylar sonra bir gece...

Karanlýk sokak yaðmur tarafýndan yýkanýyordu. Hýzlý ayak sesleri gecenin suskunluðunu bozarak ilerledi. Koþan elfin nefes alýþveriþi de düzensiz ve hýrýltýlýydý. Bir köþeyi döndüðünde adam durdu. Acýyla irkilerek pelerinini yana çekti ve beline arkadan saplanmýþ býçaða baktý. Çeliðin kanamayý yavaþlattýðýný ve onu yerinden çýkarmasýnýn kendi ölümünden baþka bir þey getirmeyeceðini bilecek kadar çok yaralanmýþtý. Ona saldýraný görememiþti ama peþindekinin kim olduðunu çok iyi biliyordu. Býçaðý tüm gücüyle bile bu denli derine saplayamayacaðýný düþünerek küfretti; katili olmaya aday olan adam bu iþi býçaðý fýrlatarak yapabilmiþti. Etrafýna bakmak için tekrar kafasýný kaldýrdý. Tam o anda gözünde beliren görüntü uzun hayatýnýn son anýydý. Rengarenk tüylerle kaplý bir ok sol gözünden girip kafasýný duvara çiviledi.

Yaðmurun ýslattýðý cesedin yanýna kostümlü ve makyajlý bir adam indi. Avcý, çatýdan sessizce ve rahatça atlayarak tam istediði noktaya inmiþti. Ýnsanlarýn öleceði yüksekliklerde rahatça hareket ediyor olmasý þu an için umrunda deðildi. Silahlarý da kýyafetleri de rengarenkti; tam bir palyaço gibi. Ama onu diðer meslektaþlarýndan ayýran detaylar mevcuttu. Öncelikle kostümü dar ve saðlamdý. Hýzlý kovalamacalarda onu yavaþlatacak koca ayakkabýlarý da yoktu. Kafasýna peruk takmamayý tercih etmiþti, uzun saçlarý yaðmur altýnda ýslanmaya býrakýlmýþtý. Yüz makyajý ise tüm görüntüsünü anlamlandýran bir hale sahipti; Palyaço’nun yüzü gülmüyordu. Beyaz boyanýn üzerindeki siyah damlalar gözyaþlarýný, aþaðý kýzvýk kýrmýzý aðýz da aðlayan halini ortaya koyuyordu.

Sükunetini koruyarak elini avýnýn beline attý ve býçaðýný aldý. Çeliði kurbanýnýn yanaðýna silerken gözleri ifadesizdi. Birkaç saniye içinde sokaðý terk ettiðinde geride sadece bir elf cesedi; Kirli’nin pezevenklerinden birinin cansýz bedeni duruyordu. Kafatasýný duvara çivileyen ok da yerindeydi. Ok, bir imza olarak yerinde kalacaktý; Kirli’den alýnan öcün; kýsa zaman önce edilen intikam yemininin bir imzasý...

Hamit Çaðlar Özdað



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mulhanlarýn Göçü


Hamit Çaðlar Özdað kimdir?

Hayal gücü hayattýr. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hamit Çaðlar Özdað, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.