Herþeye imgelem karar verir. -Pascal |
|
||||||||||
|
Ellili yaþlarda olduðunu tahmin ettiðim, saçlarýnýn ortalarý iyice açýlmýþ, ve ayný durumdaki her insan gibi, yanlarda kalan saçlarý özenle geriye doðru taranmýþtý. Fazla kilolarý,geniþ göbeði de olasý bir kombinasyondu kafasýnýn tam ortasýndaki açýklýkla. Bu özellikleriyle, ilk bakýþta, pek de merak uyandýracak bir hali yoktu insanda. Her gün ayný saatlerde aðýr aðýr girerdi cam kapýdan içeri. Önce þöyle bir bütün masalarý süzer ( içerisi bom boþ olsa bile yapardý bunu) ,sonra gidip en köþeye, her gün oturduðu, ayný masaya otururdu. Bazen gülerdim kendi kendime. Hangi masaya oturacaðýný o da biliyordu eminim daha girerken, öyleyse niye “hangi masaya otursam “ bakýþlarý takýnýyordu ki içeri girdiðinde. Güldüðümü gizlemeye çalýþarak giderdim yanýna, alacaðým cevabý bildiðim halde,her gün ayný soruyu sormak üzere : “Hoþ geldiniz efendim,ne alýrsýnýz?” .Ve artýk ezberlediðim cevabý belki yüzüncü kez duyarak ayrýlýrdým yanýndan : “Sade bir kahve” .Kahveyi götürdüðümde sigarasýný yakmýþ olurdu. Yanýnda getirdiði gazetelerden birinin sayfalarýna dalýp gitmiþ olurdu ayný zamanda. Masanýn, gazeteden arta kalan bir köþesine kahveyi býrakýp, usulca çekilirdim köþeme ve devam ederdim onu izlemeye. Evet,izlerdim garipti çünkü hali. Merak ederdim ,neden her gün, bu yaþta bir adam, bir pastahaneye gelir,en aþaðý iki saat otururdu ki!?Hem de tek baþýna!Karýsý,çoluðu çocuðu yok muydu bu adamýn?! Ya adamýn durumu gerçekten çok garipti, ya da ben o kadar sýkýlýyordum ki orada dikilirken, tahminler yürütüp duruyordum bu gizemli adamýn üzerinden. Her gün farklý bir hikaye yazýyordum kafamda onunla ilgili. Bir gün onun boþanmanýn eþiðinde olduðunu düþünüyordum. Mutsuz bir evlilik. Huzursuz bir ev ortamý. Karýsýnýn yüzünü bile görmek istemiyor, iþ çýkýþý saatlerce dýþarýda oyalanýyor bu yüzden. Ya da, karýsý öldü mü acaba? Karýsýnýn ani vefatýnýn ardýndan bir travma geçiriyordu belki þimdi. Ya da, yoksa çocuðu mu ölmüþtü?! Ertesi günü oluyor,yine tam tahmin ettiðim saatte beliriyordu kapýda .Ayný cümleler yine, sade kahveyi masasýna býrakýp çekilirken, kafasýný önündeki gazeteden kaldýrmadan, boðuk bir “saðol” kelimesi duyuluyordu aðzýndan. Gazetesini okurken saatlerce ayný sayfaya baktýðý olurdu bazen. Gazeteye bakar,bakar sonra baþýný kaldýrýp bir kahve daha ister. Sonra gazeteden vazgeçip masaya diker gözlerini, uzun uzun bakardý bomboþ masaya. Bu bence de daha mantýklýydý. Gazete açýkken de okuduðunu düþünmüyordum çünkü, okumuyorsa gazetenin açýk durmasýnýn da bir anlamý yoktu tabi. Bazen adamýn elindeki gazetelerin her gün ayný gazeteler olduðu gibi saçma bir düþünceye kapýlýyordum ve kahvesini masaya býrakýrken kaçamak bakýþlarla gazetenin tarihini yakalamaya çalýþýyordum. Hastaydý belki de! Tedavisi olmayan bir hastalýðý olduðunu öðrenmiþti ve bunu eþine çocuklarýna nasýl söyleyeceðini düþünüyordu,kendi ölümünü düþünüyordu belki. Ya da, iþten atýlmýþ olabilir miydi? Ailesine bu durumu açýklayamadýðý için, her gün iþe gider gibi çýkýp çeþitli mekanlarda böyle saatlerce oturarak mesaisini mi doldurmaya çalýþýyordu?Yok caným, öyle olsa her gün içtiði kahveleri ödemek için para bulmasý güç olurdu herhalde. Baþka bir þey vardý öyleyse? Ama neydi? Neydi?! Böyle düþünürken, benim gibi garson olan diðer arkadaþým yanýma gelirdi bazen “Ne düþünüyorsun” diyerek. Beynimde dönüp duran öykülerden bahsetmezdim ona. Tanýmadýðým kel,þiþman bir adam hakkýnda bu kadar tahmin yürüttüðümü duysa deli olduðumu düþünebilirdi çünkü. Yalnýzca, “Çok sýkýldým,uykusuzum biraz da .”demeyi yeterli görürdüm.O yanýmdan ayrýlýr ayrýlmaz ,tekrar döndürüp durmaya baþlardým kafamýn içinde, tahmin yürütmelerimi...Sanki bir film seti kurmuþtum kafamýn içinde. Her gün bir film çekiyordum,baþ rol oyuncusu belli, senaryo belirsiz! Durup durup baþtan yazýyordum senaryoyu ve tüm çekimi baþtan alýyordum. Ve baþ kahramaný filmimin, bir gün, altý aylýk ömrü kalmýþ bir hastayý, bir gün karýsýyla þiddetli geçimsizliði olan bir kocayý oynarken, baþka bir gün evladýný yitirmiþ acýlý bir babayý oynuyordu. Bazen de kimsesi olmadýðýný düþünüyordum onun hayatta. Orada, bir kýzýn durmuþ,hayatýnýn filmini çektiðinden haberi olmayan adam, yine kafasý önünde kalkardý aðýr aðýr ve kasaya doðru giderdi her gün yaptýðý gibi. O kalkar kalkmaz masayý temizleyip küllüðünü boþaltmak için yönelirdim kalktýðý yere. Her gün sayardým yine üþenmeden küllükteki sigara izmaritlerini. Biir,ikii, üüç ve evet, yine beþ tane sigara içmiþti, her zamanki gibi! Bilmeden bunca izlendiðini, arka kapýdan çýkar giderdi yine her zamanki gibi. Merakým, üzüntüye, acýmaya döndü günden güne. O kadar zavallý görünüyordu ki adam, gerçekten üzülüyordum onun için. Çok büyük bir derdi vardý besbelli. Yoksa niye her gün gelip, böyle oturup, saatlerce masaya bakarak dursundu ki!?Yürüyüþü bile, o kadar aðýrdý ki! Neyse bu derdi, belli yaþama takatini bile alýp götürmüþtü ondan! Artýk bir tahmin yürütme oyununa dönüþmüþtü benim için bu durum. Çok sevdiði bir arkadaþýný mý kaybetmiþti acaba? Hep buraya mý gelirlerdi o arkadaþýyla hayattayken? Evet, belki de o masada otururlardý birlikte ve þimdi ayný masada tek baþýna oturup o günleri düþünüyordu. Ya da arkadaþý deðilde, eþi miydi kaybettiði, o masada hayaliyle oturduðu!? Neydi,neydi bu adamýn derdi!? Yine böyle, acaba öyle mi böyle mi diye diye iþin içinden çýkamadýðým, zavallý adam deyip acýdýðým bir anda, garson arkadaþým belirdi yanýmda. “ Yine ne düþünüyorsun? “ diyen kalýn sesiyle. Dayanamadým bu sefer, “Þu adama baksana “ dedim, “her gün geliyor buraya ayný saatte,farkýnda mýsýn?”. Güldü,” evet” dedi. Þaþýrmýþtým,bir tek ben farkýndayým sanýyordum onun bu gizemli halinin. Demek diðer garsonlarda fark etmiþti. Öyleyse merak etmemeleri mümkün deðildi!Belki onlarda hikayeler yazmýþlardý bu adam üzerine. Belki benimkinde daha iyi tahminleri vardý. Hýzla bunlarý geçirdim aklýmdan ve öyle sabýrsýzlandým ki onlarýn tahminlerini dinlemek için!”Demek farkýndasýn” dedim.”Ne garip deðil mi? Her gün saatlerce düþünüyor böyle. Zavallý adam,yazýk, ne derdi var kim bilir?...” Garson arkadaþým önce belli belirsiz gülümsedi,sonra bir anda alaycý bir kahkaha attý. Anlam veremiyordum bu haline.”Neden gülüyorsun?”dedim “Baksana ne kadar zavallý...” “Ne zavallýsý,ne yazýðý Allah aþkýna!” dedi gülerken hala.”Görmüyor musun,körkütük sarhoþ adam yine her gün olduðu gibi. Ayakta duramýyor. Pis ayyaþ.Ýþ güç yok,her gün akþama kadar yandaki meyhanede içer böyle,sonra da gelir burda kahve üstüne kahve,eve gidince karýsýndan azar yiyecek ya,ayýlmaya bakýyor gitmeden! Senelerdir böyledir bu adam,iþe yaramaz ayyaþ!...”O konuþmaya devam ederken, þaþkýnlýkla ve zorlukla “sarhoþ mu? “ diye bir soru döküldü dudaklarýmdan...Bunu hiç düþünmemiþtim...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Betül Yiðin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |