Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Hayırlı olsun! Desek acaba “hayır” mı dilemiş oluruz? Yoksa “nayır, nolamaz” mı demiş oluruz? Biz karışabilir miyiz? Beni, seni, onu, hepimizi ilgilendirir mi? Sonuç “kül”, “kıl” değil ki. Şahsımızın boğazına da dökülmüyor küller. O zaman karışamayız gibi geliyor bana. Ancak, Hepimizin “Boğaz”ına dökülmek istenince bizim de bir köşesinden karışmamız icap ediyor gibi. Kesin konuşmuyorum zira boğaz hepimizin boğazı ve boğaz dünyanın incisi İstanbul’un silueti olduğu için hepimizi ilgilendirdiğinden, hepimiz adına birisi olarak “evet” deme olanağına sahip değiliz. Ancak, Bana kalırsa hepimizin boğazının küllenmesi, doğal bir talep ve olay olamaz. Yarın biri çıkıp da, öyleyse beni de öldükten sonra yakıp küllerimi Kocatepe Cami’nin şerefelerinden, kubbeye doğru savurun derse... Bir başkası da, benim küllerimi de Ankara Kalesi’nin zirvesinden aşağıya savurun da küllerime karşı çıkanların gözlerinin içine girip yanaklarından süzülen birkaç damla yaş olayım, bu vesileyle cenaze namazım kılınmayacağı için otomatik ağlama seanslarına vesile olayım derse ne yapacağız? Âh! Leyla Gencer, Senin hiç işin gücün, kılın, külün yok muydu da küllendirdin ortalığı? … Sanat, insana şımarma hakkı mı vermekte? Yoksa doğal bir demokrasi gerekçesi mi üretmekte? Bence mesele demokrasi meselesi ise bırakın Leyla Gencer’in külleri boğazdan savrulsun. Zaten zâtın küllerinin sandukasını gördüyseniz küllerinin az bir şey olduğu anlaşılacaktır. Boğazı bile kirletecek kadar külleri yoktur, diyerek demokratik talebin önünü açmakta yarar var. Ama siz Greenpeace’ci iseniz Leyla Gencer’in küllerinin gramına bakmaksızın karşı çıkabilirsiniz. Bu da demokratik talebin önüne geçebilir. Anketler ne diyor?.. Anketlerin dili mâlum. Halk ne diyorsa o. Halkın diyeceğini tahmin etmek için kâhin olmaya da gerek yok. Ancak, anketlerdeki yüzde oranları demokratik açıdan düşündürücü olabilir. Sonuç halkın görüşünün ankete yansımasından ibarettir. Biz bu yazıya başlarken Leyla Gencer Hanımın külleri henüz boğazın billur, serin suları ile buluşmamıştı. Bu bağlamda tartışmanın, küllerin zamanlaması ile pek alakalı olmadığını söylemek mümkün. Çünkü “kül” meselesi bu cenahta epey bir süre daha tartışılacak gibi. Sonuç ne olacak? Zaman akacak, bir gün “kül”ü tartışanlar da mevta olacak. İşte o zaman akıbetimizin nasıl olacağını bilemiyoruz. Belki bizler de tartışılacağız. Sonuç kocaman bir sıfır mı desek, yoksa rakamların ifade edemeyeceği bir büyüklük mü desek? Belki günler, belki de haftalar sonra Leyla Gencer ve külleri unutulacak. Ölüm yıl dönümü geldiğinde olmayan kabri başında birkaç dostu da toplanamayacak. İşte buna vefa mı dersiniz, vefasızlık mı dersiniz, yoksa kader mi dersiniz? Ne derseniz deyin, ülkemizde Leyla Gencer’in küllerinden yeni Leyla Gencerler türemeyecek. Çünkü muhtemelen boğazın serin sularına karışan Leyla Gencer’in külleri uzun bir yolculuğa çıktı. Bakarsınız Yunanistan’a uğrar. Ya da küllendiği İtalya’ya. İşte oralarda değişik adlarda yeni Leyla Gencerler, operasıyla halkları coşturursa o zaman Leyla Gencer’in küllerini hatırlayıp ona sevdiği besteleri terennüm eden birileri çıkacaktır. Ölünün arkasından son söz ne olabilir? Herhalde bu sorunun yanıtını, kişinin yaşamındaki zamana yayılmış ve halka yansımış yüzü oluşturmaktadır. Onun için Leyla Gencer’e toprağı bol olsun diyemiyoruz. Zira mâlum ki, Gencer’i bağrına basan bir parça toprak da yok. Suyu serin olsun, diyelim bâri… Suyu serin olursa Gencer’in külleri belki de daha geç buharlaşır. Selametle...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hayati Okur ERDEMOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |