Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
zaman, ben ve içinde olduğum her şeyi yutup geviş getiren bir zemberek. zaman çıldırtan boşluğunun aksine ağır, hantal ve damla bile denmeyecek kadar küçük zerreler halinde ilerliyor. bu gece, bu zamanın kahreden diliminde hayal etmek yok; varlığımdan bile emin değilken nasıl hayal edebilirim ki. olmayan bir mekenda, olmayan birinin ellerine kapatıp yüzümü ağlamak, hayal etmekten çok daha öte. olmayan sebeplerden dolayı yaşamak, ne kadar gerçek kılabiliyorsa varlığımı, olmayan sebeplerden dolayı mutlu olmak, ne kadar sürekli kılabiliyorsa yüzümdeki aydınlığı ancak o kadar inanıyorum yaşıyor olduğuma, her nekadar kanatsa da içimi bu acı, yaşlar ıslatsa da yanağımı. bir sebebi varken hissediyorsam yaşıyor olduğumu, sebeplerim gerçek o halde ama ben değilim, en azından bu gece olmasın. ne çıkar bu gece varolmayayım. uykunun girmediği gözlerim olmasın, üşüyen ve ısıtmaya uğraşmadığım ayaklarım olmasın ne olur, sigaramdan yükselip kaybolan bu duman gibi yükselip kaybolsam ötelerde. ne olur bu aklımı oynatışlarım, yapmam gerekenleri bir yana itip görmezden gelişlerim batmasa insanların gözüne. her baktığımda görebildiğime şükrettiğim o yüzden yoksun olmasam bu gece, yoksul bir eve bir ekmek eksik mi girer, açık unutulmuş bir rögar kapağından bir çocuğu mu itmiş olurum derinliklere, bir yerlerde nedensiz yere savaş mı çıkar, bu kuru sessizlik yerine o sesi duysam kulaklarımda. suçluyum sanırım bu gece, suçluluğumu vuruyor yüzüme bu dört duvar ve varlığını iliklerimde hissettiğim, içimin en derinlerinden geldiğince "sevgilim" diyemediğim sevgiliden yoksunluğum, varlığının iliklerimde gezinişinin verdiği huzurun aksine, yokluğunun omuzlarıma çöken ve bir birim veremediğim ağırlığı bir ceza gibi. bir ceza olmalı bu, bir bedel ödüyorum şuan bu ağrıyı çekerken bile. siliniyor gitgide manzarası olmayan pencerem. duvarlar gülüyor içten içe halime. haketmiş olmasam hayat bu denli akıp gitmezdi olması gerektiği gibi çevremde. haketmiş olmasam bir şeyler çekerdi beni bu dört duvarın ötesine. ve duvarlar gökyüzüne böylesine yükselmezdi, aydınlığa ereceklerinin vaadini verirmişçesine. kalmanın verdiği bunca acının inadına gitmek yok.. gitmek yok ve savaşmak da, teslim olmak da... unutun varlığımı, zamanında karşısında çok direndiğim düzenler! unutun varlığımı, yokluğuyla terbiye edildiğim sevgilinin, içimde yarattığım varlığındayım artık. yokum yani, sizin varolma kurallarınızın çok dışındayım. sürükleyerek attığınız köşelerde unutun beni...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © elif yıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |