Birden itiraf etmek istiyorsunuz.
Her þeyin anlamsýz ve boþ geldiði, tüm olacaklarý göze alýp söylemek istediðimiz ama söyleyemediðimiz ne varsa hepsini bir bir anlatýveriyoruz.

Dýþarýda sýcak ve bunaltýcý bir hava var. Aðaçlarýn yapraklarý týpký durgun bir denizde dalgalarýn sahile vurmasý gibi yavaþça sallanýyor.

Güney Afrika’da beyazlar, siyahlarý katlediyordu. Yönetim ve ordu beyazlarýn elindeydi. Siyahlarýn lideri olan Mandela beyazlarýn hapishanelerinde tutsaktý. Ordudaki birçok asker ve polis siyahîlerin ölümüne karýþmýþ onlarý katletmiþlerdi. Ýç savaþtan sonra ülkeye barýþ ve huzur gelmiþ, siyahlarý öldüren katiller kurulan mahkemelere itiraflarda bulunuyorlardý.

Biri:
“onu bir daða çýkardýk. Önce iþkence ettik. Sonra boðazýný kesip çukura gömdük”

Baþka biri:
“çiftliðine baskýn yaptýk. Ellerini çaprazlama baðlayýp kestik, çiftlikteki ahýra gömdük”

Bir diðeri:
“karnýný deþtikten sonra baðýrsaklarýný köpeklere yedirdik” deyiveriyordu.

Mahkeme heyeti söylenenlerin doðru olup olmadýðýný öðrenmek için söylenen yerlerde cesetleri arýyordu. Çukurdaki kemikleri, ahýrda elleri kesilen cesedi ve baðýrsaklarý deþilmiþ gömülmüþ siyahîleri arýyordu.

Katiller tüm itiraflarýnda dürüst davranýyorlardý. Yaptýklarý canilikleri, iþledikleri suçlarý kelimesi kelimesine anlatýyorlardý.

Her þeyin gözümüze boþ göründüðü, artýk bu ip kopuversin dediðimiz zamanlarda çok dürüst oluveriyoruz.

“aslýnda ben o zaman sana bunu demiþtim ama gerçekte þu olmuþtu” deyip olanlarý anlatýyoruz.
“sen ordayken ben onunla birlikteydim” diyoruz.
“geçenlerde onu gördüm ama sana söyleyemedim”
“aslýnda seni sevmediðimi demek istiyordum”
“sýrf sen istiyorsun diye yaptým. Aslýnda ben istemiyordum” diyoruz.

Güney Afrika’da beyazlar kurulan mahkemelere katlettikleri siyahîlerin cesetlerinin nerede olduklarýný itiraf ediyordu, biz bir þeyler gizlediðimiz arkadaþýmýza, dostumuza, sevgilimize itiraflarda bulunuyorduk.

Dýþarýda sýcak ve bunaltýcý bir hava var. Aðaçlarýn yapraklarý, týpký durgun bir denizde dalgalarýn sahile vurmasý gibi, yavaþça sallanýyor.

Siz itiraflarda bulunuyorsunuz.

Bir zamanlar delirmiþçesine sevdiðiniz kiþiye:
“bu iliþki yürümüyor artýk seni eskisi gibi sevmiyorum, nereye kadar devam edebilir ki eninde sonunda ayrýlacaðýz” diyorsunuz.

“baþka biri var ve uzun zamandýr bunu sana söyleyemiyordum” deyiveriyorsunuz.

Dýþarýda oldukça bunaltýcý bir sýcaklýk var. Bu havalarda sýkýlýyor ve itiraflarýnýzý dinliyorum.
Her sýcak havada kulaðýma gelecek samimi itiraflarýnýzý bekliyorum ve bu yüzden sýcak havalarý sevmiyorum.

Güney Afrika’da siyahîleri katleden beyaz katiller, kurulan mahkemelere dürüst davranýyorlardý.

Siz, her þeyi göze alýp itiraflarýnýzý söylüyorsunuz.

Ben, bunaltýcý sýcak havalarda sizlerin itiraflarýyla þarký dinliyorum. Her þarkýda sizin bir itirafýnýzý görüyorum. En hareketli parçada bile sizin olan hüzünlü kelimeleri arýyorum.

Siz itiraflarýnýzla kaç kiþiye iþkence ettiniz?
Boðazýný kesip baðýrsaklarýný deþtiðiniz ve çukurlara attýðýnýz insanlarý geriye dönüp hatýrlýyor musunuz?
Kaç kiþinin yüreðini yerinden söküp aldýnýz?
Samimi itiraflarýnýzla kaç kiþinin canýný yaktýnýz?

Güney Afrika’da kurulan mahkemeler huzur ve barýþý getiriyordu, sizin itiraflarýnýzsa mutsuzluk ve keder taþýyor.
Mahkemeler uzlaþmanýn yollarýný arýyordu sizin itiraflarýnýzsa kopmayý, ayrýlmayý ve uzaklaþmayý taþýyor.

Sizin dürüstçe yaptýðýnýz itiraflarýnýz ve benim bunaltýcý sýcak havalarda en hareketlisinde bile hüzünlendiðim þarkýlarým…

Sizin acýlarýnýz ve Güney Afrika’daki mahkemeler…

Her þeyin gözünüze boþ göründüðü, zamanýn anlamýný yitirdiði, iplerin kopmasýný istediðiniz sýcak ve bunaltýcý günlerde, hepiniz dürüst davranýp birbirinize itiraflarda bulunuyorsunuz.

Ve ben bir þarký dinliyorum…